1964 Kıbrıs Erenköy Direnişi
1964 yılında Kıbrıs'ın Erenköy (Koççina) bölgesinde Türk Mukavemet Teşkilatına (TMT) mensup Kıbrıs Türkleri ile işgalci Kıbrıs Rumları arasında meydana çıkan çatışmalarda Kıbrıs Türk askerleri'nin gösterdiği Erenköy direnişinin üzerinden 59 yıl geçti.
1964 yılında Kıbrıs'ın Erenköy (Koççina) bölgesinde Türk Mukavemet Teşkilatına ( TMT) mensup Kıbrıs Türkleri ile işgalci Kıbrıs Rumları arasında meydana çıkan çatışmalarda şanlı Kıbrıs Türk askerleri'nin gösterdiği Erenköy direnişinin üzerinden 59 yıl geçti.
İLK ÇATIŞMALAR VE SİLAH KAÇAKÇILIĞI
Erenköy ve çevresindeki köyler dağlık Dillirga bölgesinde yer alır. Halil Sadrazam'ın aktardığına göre, bu bölgede yaşayanlar "adanın eski sahipleri"ydi; geleneksel olarak korsanlardan uzaklarda, karanın içerilerinde yaşamlarını sürdür, hayvancılıkla uğraşırlardı. Bir kısmı Müslümanlığı, bir kısmı Hıristiyanlığı kabul eden bu bölge insanları, Britanya idaresi altında kıyıya indi. Bu dönemde köylere ilk camiler ve kiliseler yapıldı, Rum ve Türk etnik kimlikleri pekişti. Rum köylerinin arasında kalan Erenköy, Bozdağ (Aytotoro), Mansur (Mansura) ve Selçuklu (Selaintapi) köyleri, 1963 yılında 1060 kişi nüfusa ve 13 kilometrekarelik araziye sahipti. Beş kilometrelik bir sahil şeridine sahip Erenköy'ün ana geçim kaynağı balıkçılıktı.Bölgedeki ilk toplumlararası çatışma, 30 Temmuz 1958 günü, EOKA mensuplarının Lefke'deki madendeki işlerinden dönen Kıbrıslı Türklere Erenköy-Gemikonağı yolu üzerinde pusu kurup ateş açmasıyla gerçekleşti. Bu saldırıda, Mehmet Mustafa adında bir kişi öldü, 7 kişi yaralandı.
1958 yılından itibaren Türkiye'den TMT'ye silahlar Erenköy limanı üzerinden sağlanmaya başlandı. İlk silah sevkiyatı, Asaf Elmas, Vehbi Mahmut ve Cevdet Remzi adlı üç genç tarafından gerçekleştirildi. Silah temini planını kendileri geliştiren bu gençler, denize açılmadan Rauf Denktaş'a bu fikri sordular; Denktaş'tan "Nasıl bilirlersa öyle yapsınlar!" cevabını aldılar. 12 Ağustos 1958'de yola çıktılar, 13 Ağustos'ta Türkiye'ye vardılar ve tutuklandılar, 14 Ağustos'ta Adana'ya götürülüp sorgulandılar. Bu dönemde Türkiye'deki TMT lideri Albay Rıza Vuruşkan, silah sevkiyatının başlayabilmesi için Kıbrıs'ta silah alacak "bereket hücreleri"nin kurulmasını planlamaktaydı. Bu üç genç ilk bereket hücresini oluşturdu; 16 Ağustos'ta Kıbrıs'a getirdikleri silahlar TMT yetkililerine teslim edildi ve böylece Erenköy üzerinden düzenli olarak mühimmat nakli başladı. Silah kaçakçısı veya yapılan sefer sayısı konusunda farklı veriler mevcut olsa da, Halil Sadrazam "gerçekten ciddi" miktarda silah transferi yapıldığı ve bunların gizli yollarla adanın farklı bölgelerine gönderildiği sonucuna varmıştır.
ÖĞRENCİLERİN ERENKÖY'E ÇIKMASI
1963 yılının aralık ayında Türkiye'de eğitim gören yaklaşık 700 Kıbrıslı Türk öğrenci vardı, bunların üçte ikisi erkekti. Öğrenci cemiyetlerinde örgütlenenler çeşitli eylemlerle Türkiye'nin kendilerine Kıbrıs'a yollamalarını istemeye başladılar, bu girişime İngiltere'deki Kıbrıslı Türk öğrencilerden de destek verenler oldu. Öğrenci liderleriyle görüşen İsmet İnönü ilk başta "milletin kaymak tabakasının yok edilmemesi gerektiği" gerekçesiyle bu isteğe karşı çıktı; ancak sonradan öğrencilerin Kıbrıs'a çıkarılmasına karar verildi. Öğrenciler yollanmadan genelde 15, ancak bazen 3-4 gün kadar kısa bir eğitimden geçirildi.
MAKARİOS YÖNETİMİNİN SALDIRIYA KARAR VERMESİ
Erenköy'den silah ve özellikle Türk subaylar olmak üzere personelin adaya çıkması, 1964 yılında Rum tarafının bilgisi dâhilindeydi ve takip ediliyordu. 27 Mayıs 1964'te, Türkler adına çalışan ve Erenköy bölgesinden silah nakliyatı yapan İngiliz Binbaşı Keith Marley, Rum güçleri tarafından yakalandı. Marley itirafında beş sefer silah taşıdığını ve başka meslektaşlarının da para karşılığı Türkler adına silah nakliyatı yaptığını ifade etti. Buna ek olarak, bölgede grup komutanı olarak görev yapan Aka Bey'in yazdığı ve bölgedeki Türk güçlerinin kuvvetini abartılı olarak aktaran bir mektup, gayriihtiyari olarak Rumların eline geçti. Mektupta "Arılarımız sabırsızlık içindedir. Bir hücum yapılsa, üç günde Lefke ile birleşebiliriz. Bu husustaki emirlerinizi bekliyoruz. Mevzilerimiz aşılmaz birer kaledir. Moralimiz tamdır." ifadeleri yer aldı. Aka Bey daha sonra mektubu "Rumların moralini bozmak" üzere yazdığını iddia etse de Marley'in yakalanması ve mektubun ele geçirilmesi bölgedeki mücahitlerin moralini bozdu. Bu bulguların da ortaya çıkmasıyla birlikte, Rum tarafı için Kıbrıslı Türkleri yenilgiye uğratabilme adına Erenköy bölgesinin ele geçirilmesinin önemi arttı. Yunan hükûmeti çatışmaların başlamamasını tercih etse de, 16 Temmuz 1964 tarihli bir toplantıda Makarios bölgenin Türk mevzilerinden temizlenmesi emrini verdi.
ÇATIŞMALAR
5 Ağustos 1964'te MMO ilk olarak Pirgo istikametinden (doğudan) gelen dağ yolu kullanılarak Selçuklu ve Alevkaya bölgesindeki (güneydeki) tepelerin arkalarına yığınak yapmaya başladı. Saat 15.00'te Baf kasabasındaki Türk bölgesinin suyunun kesildiği ve etrafının çevrelendiği, oraya herhangi bir saldırı olması hâlinde Mosfileri ve Piyenya köylerine saldırılmasının isteneceği TMT merkezinden bildirildi. 15.30'da Mansur ve Bozdağ tarafında, yani batıda, MMO mevzilerinden TMT mevzilerine makineli tüfek, roketatar ve havanla, sonra da geri tepmesiz toplarla ateş açıldı. TMT mensupları bu saldırıyla şaşkınlığa uğrasa da havan ve roketatar ateşiyle karşılık verdi. Çatışmalar yaşandığı üç tepeden ikisinde kesildi; ancak Mosfileri köyüne hakimiyeti sebebiyle Mali tepesine makineli tüfek ateşi devam etti. Geceleyin çatışma sadece taciz ateşinden ibaret olacak seviyeye indi. Bu sırada, Selçuklu yakınlarında, bölgeye hakim olan ve Barış Gücü askerleri tarafından gözlem amacıyla kullanılan Agoni Tepesi, İsveçli askerlerin çekilmesi üzerine MMO'nun eline geçti. Bu tepe, TMT'cilerin elindeki Yüksektepe'ye (Blago Tepesi) birkaç yüz metre mesafede bulunup rakım farkı dolayısıyla hâkim pozisyonda yer almaktaydı. Bu gelişmeler yaşanırken, Grivas Acheson Planı hakkında bilgi almak için Atina'da bulunmaktaydı ve MMO'nun komutanlığını vekâleten Elias Prokos yürütmekteydi. Prokos, bazı birliklerin bölgeye intikal etmesi yönünde emir verdi.
Günümüzde Erenköy, bir eksklav halinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bağlı olup, 8 Ağustos Erenköy Direnişi Günü olarak anılmaktadır.
Güney Lefkoşa'da yer alan Ömerge Sokak'a 1964 yılında olaylara ithafen "Dillirga Meydanı" adı verildi. Milliyetçi Kıbrıs Rum anlatısında Erenköy Direnişi "Türk barbarlığının temsili" olarak görülür.