Finansal okur-yazarlık için bunları öğrenmeniz şart! İşte ekonomide herkesin bilmesi gereken 10 terim
Türkiye'de ekonomik sıkıntılar her geçen gün daha belirgin hale gelirken, vatandaşlar ekonomi haberlerini merak ediyor. Peki ekonomide herkesin bilmesi gereken terimler nelerdir?
Finansal okuryazarlık gibi ekonomik okuryazarlık da bireylerin, finansal durumlarını kontrol edebilmek ve varlıklarını yönetebilmek için öğrenmesi gereken bir kavramdır. Ekonomik okuryazarlık, insanlara kendi ekonomilerini anlamalarını ve kendilerini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecek olayları yorumlayabilmelerini sağlar. Uluslar da, vatandaşlarının kritik konuları anlama ve değerlendirme yeteneğini geliştirdiği için ekonomik okuryazar bir nüfusa sahip olmaya çalışır. Bu anlayış, bireylerin aktif desteğine ve katılımına dayanan demokrasilerde özellikle önemlidir.
Ekonomik okuryazarlık aynı zamanda kişinin ev satın alması veya borsaya yatırım yapması gibi daha mikro ekonomik alanlarda da karar alıp verebilmesinde etkin rol oynar. Tabi bu tip kararlar profesyonel yardım alarak da verilebilir. Ancak çoğu durumda bir bireyin yapacağı yatırımlarda hâkimiyet sahibi olması, alacağı profesyonel yardımı da en etkin şekilde kullanmasını sağlayacaktır. Ayrıca nihai karar, danışman tarafından değil, birey tarafından verilecektir. Bu nedenlerle ekonomik okuryazarlığa sahip olan bir birey ömrü boyunca karşılaşacağı iktisadi kararları kendi kendine ve güvenle verebilecektir.
Bu yazımızın amacı ekonomik okuryazarlığı teşvik etmek ve herkesin bilmesi gerektiğini düşündüğümüz ekonomi terimlerini açıklamaktır. Burada açıklamaya çalıştığımız terim ve kavramlar genel, halk arasında sıkça karşılaşılan veya karşılaşılması muhtemel ve anlaşılması kolay terim ve kavramlardır.
1. EKONOMİNİN İKİ ANA AKIMI: MİKROEKONOMİ VE MAKROEKONOMİ
Mikroekonomi; ne, nasıl ve kimler için üretilecek gibi soruları cevaplar. Aynı zamanda, tüketici ve firmaların nasıl karar aldıklarını ve piyasada nasıl birbirlerinden etkilendiklerini araştırır. Makroekonomi ise faiz oranları, gayri safi yurt içi hasıla (GSYH), istihdam, işsizlik, enflasyon, toplam üretim gibi konularla ilgilenir.
2. ARZ VE TALEP YASASI: EKONOMİNİN TEMEL TAŞI
Bir ekonomide diğer her şey sabitken, bir ürün veya hizmetin arzı yükselirse fiyatı düşer, fakat bu ürün ve hizmete olan talep artarsa fiyat da artar. Basit bir çıkarımla, fazla mısır üretimi olduğunda mısır fiyatları düşer. Bunun tersi de geçerlidir.
3. MARJİNAL FAYDA
Bireyler genellikle bir nesneye ya da ürüne sahip olduklarında, o nesnenin değeri bireye olduğundan daha düşük gelmeye başlar. Bu nedenle ayda 1000 TL kazandığımızdaki 100 TL, ayda 10bin TL kazandığımız zamandan daha değerli olacaktır. Bu, fiyatların ayarlanmasında yaygın olarak kullanılır.
4. GAYRİ SAFİ YURT İÇİ HASILA (GSYH)
GSYH, bir ekonominin büyüklüğünün temel ölçüsüdür. Kavramsal olarak o ülke içindeki tüm çalışanların gelirlerinin toplamını veya o ülkenin milli gelirini ifade eder. Yani GSYH, üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerinin toplamına eşittir. GSYH’nin bileşenleri ise aşağıdaki gibidir:
GSYH = Tüketim + Yatırım + Devlet Harcamaları + Net İhracat
Şu anda ABD, yaklaşık 19 trilyon 485 milyon dolar GSYH ile dünyanın en büyük ekonomisidir1. Bu, ABD'de her yıl 19 trilyon 485 milyon dolarlık değer üretildiği anlamına gelir.
5. BÜYÜME ORANI
Bir ekonominin büyümesi genellikle GSYH büyüme oranıyla ölçülür. GSYH, milli gelirin bir ölçüsü olduğundan, bu büyüme oranı, ortalama bir kişinin gelirinin her yıl nasıl büyüdüğünün kaba bir göstergesidir.
6. ENFLASYON
Fiyatlar genel seviyesinde bir önceki döneme göre (çoğunlukla bir önceki ay veya yıl) gözlenen yükseliş yüzdesine enflasyon denir. Eğer fiyatlar genel seviyesinde bir düşüş olursa bu durumda da “deflasyon” terimi kullanılır. Dünyanın hemen her ekonomisinde az veya çok enflasyon yaşanmakta, hatta bazı ülkelerde enflasyon bir büyüme politikası olarak izlenmektedir. Bir ülkede enflasyondan bahsedilebilmesi için fiyatlardaki yükselişin tek veya bir grup üründe değil, tüm mal ve hizmetlerde yani fiyatlar genel seviyesinde yaşanması gerekir.
7. FAİZ ORANLARI
Bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. Kısa vadede bu oran genellikle merkez bankaları tarafından belirlenir. Uzun vadede ise piyasa tarafından belirlenir ve enflasyon ve ekonominin uzun vadeli beklentilerine bağlıdır. Merkez bankalarının kısa vadeli oranları kontrol ettiği mekanizmaya, para politikası denir.
8.FAİZ ORANLARI VE BÜYÜME İLİŞKİSİ
Faiz oranları ile büyüme arasında neredeyse ters bir ilişki vardır. Faiz paranın maliyetidir ve faizler yükseldikçe yatırım yapmak daha maliyetli hale gelir. Bu nedenle faiz oranları arttığında yatırımlar azalır ve ekonomik büyüme düşme eğilimine girer.
9. İŞ DÖNGÜSÜ
Ekonomilerin yükseliş ve düşüş dönemleri yaklaşık 7 yıllık döngüler halindedir. Döngünün başlangıcında hızlı bir ekonomik büyüme görülür, daha sonra zirveye ulaşılır, ardından durgunluğa (negatif büyüme ve/veya artan işsizlik dönemi) yol açan bir daralma olur ve sonunda tekrar bir genişlemeyle devam eder.
10. FIRSAT MAALİYETİ
Bir aktivite gerçekleştirdiğimizde, olası alternatifleriyle karşılaştırarak bu aktivitenin ne kadar iyi ve faydalı olduğunu analiz etme eğiliminde oluruz. Örneğin, bir tatil günü bir proje üzerinde çalışırken, ailemizle vakit geçirmek istiyor olabiliriz. Bu durumda mevcut planın yani çalışma planının alternatif plandan yani aileyle vakit geçirmekten daha çekici ya da kazançlı yönleri olmalıdır. Alternatifin bu değeri "fırsat maliyeti" olarak adlandırılır ve vazgeçtiğiniz şeyin değeridir. Bir başka yaklaşımla ayda 10 bin TL gelir elde ettiğiniz bir işi bırakırsanız, başlangıç fırsat maliyetiniz yine ayda 10 bin TL olur. Kazancınız vazgeçtiğinizden daha yüksek olmalıdır.
Kaynak:
https://www.worldometers.info/gdp/gdp-by-country
https://www.quora.com/What-should-everyone-know-about-economics-Which-websites-or-books-do-you-suggest-for-someone-dipping-their-toe-into-the-subject
Stanford J. Economics for everyone: on-line glossary of terms & concepts. Economics for Everyone. 2008; 1-24