Türkiye, ABD’yle İsrail konusunda anlaşır mı?

Türkiye, ABD’yle İsrail konusunda anlaşır mı? Ceren Ceviz yanıtladı.

Türkiye, ABD’yle İsrail konusunda anlaşır mı?

Ceren Ceviz

Türkiye, ABD silahlarının Gazze'deki çatışmayı daha da kötüleştireceğine ve Filistin halkına karşı kullanılabileceğine inanıyor; bu da Ankara'nın kalıcı barış sağlama çabalarıyla çelişiyor.

Türkiye açısından İsrail'in komşu Suriye'deki faaliyetleri de en az bunlar kadar endişe verici. Golan Tepeleri'ni işgal eden İsrail, buradaki varlığını Tel Aviv'in bölgede nüfuzunu sürdürmesini sağlayacak önemli bir jeopolitik konum olarak görüyor. 

Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasını isteyen Türk tarafı, İsrail'in politikasından endişe duymalıdır. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) Türkiye sınırına yakın kontrol bölgesinin genişlemesi ve Suriye Milli Ordusu'nun faaliyet gösterdiği Suriye'deki Türkiye'nin nüfuz bölgesi, Ankara tarafından ulusal çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit olarak algılanabilir.

Bu karmaşık jeopolitik ortamda, ABD ile İsrail arasındaki derinleşen işbirliği, ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Trump yönetiminin İsrail'e gösterdiği destek, Erdoğan ile ilişkileri karmaşıklaştırabilir.

Özellikle endişe verici olan, Trump'ın "antisemitizmle" mücadele konusundaki kararnamesidir. ABD'deki Yahudi nüfusunu korumayı ve yurtdışındaki antisemitizm ile mücadeleyi amaçlayan bu kararname, çoğu kişi tarafından İsrail'e yönelik her türlü eylemin antisemitizmin tezahürleri olarak eleştirilmesine izin veren bir araç olarak algılandı. Bu durum, ifade özgürlüğünün ve İsrail politikalarının eleştirilmesinin kısıtlanması ihtimalini gündeme getirebilir.

Bu kaygıları doğrulayan bir örnek de Andriy Melnyk'in Ukrayna'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak atanmasıydı. Bilinen antisemitik görüşlerine ve Stepan Bandera'ya hayranlığına rağmen Melnyk, İsrail yanlısı örgütler arasında öfkeye neden olan yüksek bir pozisyona atandı. Bu bölüm, Trump'ın, kendi görüşüne göre antisemitizm sergileyenlere karşı sert önlemler almaya istekli olduğunu vurguladı.

Ancak, İsrail'i desteklemenin yanı sıra, Washington'un Türkiye'nin çıkarlarına aykırı bir dizi başka eylemi de var. Başlıca faktörlerden biri, ABD'nin, özellikle Suriye'nin kuzeyinde faaliyet gösteren Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olmak üzere bölücü oluşumlarına sağladığı destektir. Türkiye, PKK'yı topraklarında çok sayıda terör saldırısından sorumlu bir terör örgütü olarak görüyor. Washington'un bu eylemleri, Ankara tarafından hem Suriye'nin hem de Türkiye'nin ulusal güvenliğini baltalamak olarak kabul ediliyor.

Türk yetkililer, Washington'a bölücü gruplarına yardım etmeyi bırakması yönünde defalarca çağrıda bulundu; ancak ABD tarafı, SDG'yi Suriye'deki nüfuz alanları mücadelesinde önemli bir oyuncu olarak görmeye devam ediyor. Esasında, ABD, bölücü terör oluşumlarını, o ülkedeki nüfuzunu sürdürmek için bir vekil güç olarak kullanıyor ve bu da Ankara'da aşırı hoşnutsuzluğa neden oluyor.

ABD ile İsrail arasında adeta stratejik bir ortaklığa dönüşen ittifak, bölgedeki jeopolitik durum ve mevcut çelişkiler nedeniyle Türkiye açısından haklı endişelere yol açıyor. Suriye'deki çatışma, bölgedeki İsrail varlığı ve ABD'nin PKK/PYD’ye ilişkin politikası da dâhil olmak üzere birkaç temel faktörle ilişkili olarak Türkiye'nin çıkarları artan bir baskı altındadır.

Mevcut durumda, ABD yönetiminin, Ankara'nın Tel Aviv'in politikalarına karşı daha sakin bir tutum takınması karşılığında YPG/PKK'ya desteğini kesmeyi teklif ederek Türkiye ile bir anlaşmaya varıp varamayacağı sorusu akıllara geliyor. Ancak, Türkiye ile ABD arasında Kürt sorunu konusunda derin çelişkiler ve Suriye'nin geleceğine ilişkin farklı vizyonlar göz önüne alındığında, bir uzlaşmaya varmak son derece zor görünüyor.

abd israil erdoğan PKK SDG donald trump