Sovyetler Birliği'nde maaşlar ve devlet perakende fiyatları
Sovyetler Birliği’nde çalışanların ne kadar ücret aldığı, bu ücretin yeterli olup olmadığı, tüketim maddelerinin fiyatları ve alınan ücretlerle kıyaslaması her zaman merak edilen konuların başında gelmiştir. İşte SSCB’de 1947 yılında gerçekleşen parasal reform ve devlet perakende fiyatları.
üyük Anayurt Savaşı yıllarında Kızıl Ordu’nun bakımına ve askeri sanayinin konuşlandırılmasına büyük miktarda paralar harcanmıştı. Bu dönemde tüketim mallarının üretimi büyük ölçüde azalırken askeri harcamalar da büyük miktarda paranın serbest bırakılmasına vesile olmuştu. Buna ek olarak, geçici işgal edilen Sovyet bölgelerinde sahte paralar kullanıma sokulmuştu. Spekülatörlerin elinde büyük nakit stokları birikmişti.
Bu dönemde tüketim mallarının fiyatları katlamalı bir şekilde artış göstermiş, gıda ve mamul malları bütün dünyada olduğu gibi nüfus üzerinden karneyle dağıtılmıştır. Savaş sırasında olumlu bir rol oynayan bu sistem savaştan sonra ekonominin gelişimini yavaşlatmıştır. Artan dengesizlikleri önlemek adına 14 Aralık 1947’de SSCB Bakanlar Konseyi ve Bolşeviklerin Tüm Birlik Komünist Partisi Merkez Komitesi “parasal reformun uygulanması, gıda ve sanayi malları için karne uygulamasının kaldırılması” kararını kabul etmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın sonrasında dünyada karne uygulamasını kaldırmayı başaran ilk ülke Sovyetler Birliği olmuştur. İngiltere’de karne uygulaması ancak 1950’li yılların ortalarında kaldırılabilmiştir.
İlk olarak eski para 10’da 1 oranında yeni parayla değiştirilmiştir. (Metal madeni paralar değiş tokuşa tabi tutulmamıştır) İkincil olarak SSCB’nin tasarruf bankası Sberbank’ta 3 bin rubleye kadar olan mevduatlar olduğu gibi değişime uğramıştır. 3 ila 10 bin ruble arasındaki mevduatlarda, tasarruf miktarının üçte biri azaltmıştır. 10 bin rubleden fazla olan mevduatlarda ise tasarruf miktarından üçte ikisi çekilmiştir. Bazı ekonomistlere göre reform sonrası nakit arzı önceye göre üç kattan fazla düşürülmüştür. (43.6’dan 14 milyar rubleye)[1] Eski tahviller 3 ile 1 arasında yenileriyle değiştirilmiştir.
Planlandığı gibi para alışverişi ile aynı zamanda karne uygulaması da kaldırılmıştır. Birleşik devlet perakende fiyatları belirlenmiş, gıda ve sanayi malları açık satışa çıkarılmıştır. Büyük Anayurt Savaşı’ndan sonra ekonomik zaferin anahtarı haline gelen üretim maliyetlerindeki düşüş önemli ölçüde sağlanmıştır. Fiyatların devamlı olarak düşürülebilmesinin temel koşulu buydu ve öyle de yapılmıştır. Devlet planlama ve dağıtım sistemi (GOSPLAN), hedeflenen maliyet azaltma ve iş birimlerinin birbirini kopyalamadığı bir ekonomik model yaratmayı başarmıştır. Böyle bir modelde yeni ürünlerin geliştirilmesi tek bir işletmenin değil, merkezi olarak devletin yararına gerçekleştirilmiştir. Üretilen malların planlan hacmi belirlenen talep ile ilişkilendirilip lojistik maliyetleri azaltılmıştır. Perakende ağına teslim edilen ürün hacimleri günümüz süpermarketlerinde olduğu gibi fazla stoklamaya yol açmamıştır.
Sovyetler Birliği’nde ekonomi aracılar ve bayiler olmadan çalışmıştır. Ulusal ekonomideki yönetici sayısı en aza indirilmiş, toptan fiyatlar kesinlikle maliyetler temelinde belirlenmiştir. İşletmeler doğal kaynakların geliştirilmesi için devlete herhangi bir ödeme yapmamıştır. Ara ürünler (ham maddeden bileşenlere) mal olarak kabul edilmemiş ve vergilendirilmemiştir.[2]
Savaş sonrasındaki fiyat indirimleri anti-enflasyonist önlemler olarak da değerlendirilebilir. İndirimle birlikte tüketici malları pazarına olan talep yoğunlaşmış, bu da aşırı nakit çekilmesine katkı sağlamıştır.
SSCB’de 1937’den 1950’ye kadar rublenin değeri ve altının fiyatı dolara sabitlenmiştir ve bu para biriminin döviz kuruna göre hesaplanmıştır. 1950 yılında SSCB Merkez İstatistik Ofisi bir doların yaklaşık 14 rubleye tekabül ettiğini açıklamıştır. 28 Şubat 1950’de SSCB Bakanlar Kurulu’nun kararı ile Sovyet rublesi kalıcı bir altın üssüne transfer edilmiştir ve içeriği 4.45 ruble için 1 gram altın satış fiyatıyla 0.222168 gram saf değerli metale göre ayarlanmıştır. Yeni hesaplanan altın içeriğine göre, yabancı para birimleri ile ilgili olarak yeni bir Sovyet para birimi oranı belirlenmiştir. SSCB Devlet Bankası’na kabul edilen değişiklikleri dikkate alarak ruble döviz kurunu diğer döviz birimleriyle ilgili olarak yeniden hesaplaması talimatı verilmiştir. Buna göre 1 ABD dolarının karşılığı 4 ruble olmuştur. Hesaplamanın temeli, SSCB’de ve dünyada altın içeriğinin büyüklüğü ve değerli metallerin ortalama fiyatına dayanmıştır, böylece ilk kez ruble Amerikan para biriminden kurtulmuştur.
SSCB ve Rusya tarihinde en çok altın rezervinin olduğu dönem Stalin dönemidir. 2. Dünya Savaşı’nın başlangıcında 2800 ton altın rezerviyle büyük bir rekora imza atılmıştır. Stalin öldüğünde SSCB’nin 2500 ton altın rezervi vardı.
Gelelim asıl merak edilen konuya. ‘Sovyetler Birliği’nde kim ne kadar ücret aldı?’ Öncelikle Stalin’in maaşına değinelim. 1947 reformuyla birlikte Stalin’in maaşı 10 bin rubleye yükselmişti. Yazdığı kitaplardan aldığı telif ücreti dışında (Onu da istisnai durumlarda almıştır) başka bir ek geliri yoktu. Ne petrol şirketinde hissesi ne de yabancı bankalarda mevduatı vardı. Düzenli ödediği parti aidatıyla birlikte bu paranın içerisinden partiye sık sık harcamalar yapmıştır. SSCB’de ortalama bir işçinin 10 katı kadar kazanmıştır. .
Ayrıca Stalin öldüğünde mal varlığı bir palto, bir çift çizme, yazlık ve kışlık 2 elbise, 3 adet kömürleşmiş pipo ve bankada bıraktığı 500 rubleden (İşe yeni başlamış bir mühendisin aylığı) ibarettir.
İşçilerin maaşı 800 ile 3000 ruble arasında değişmiştir. Ülke kalkınmasının kilit sektörlerini oluşturan maden ve metal sektöründe işçiler bakanlardan fazla ücret almışlardır. Ortalama kalifikasyonda bir maden işçisi 3000-4000 ruble civarında kazanırken ustalığa göre bu sayı 5000-6000’e kadar çıkmıştır. Hatta Sovyetler Birliği’nde emek üretkenliğin artışını temsil eden Stahanov maden işçileri 8000 rubleye kadar kazanmışlardır. Taylorist parça başı iş örgütlenmesi Sovyet iktidarının özellikleriyle birleştirilmiş ve bu sistem kapitalizmin aksine emek üretkenliğinin arttırılmasına, komünizme doğru giden yolda gereken bolluğun sağlanmasına hizmet etmiştir. Sovyetler Birliği’nde üretilen fazlalık toplumun maddi ve kültürel refahını genişletmiştir. Kapitalizmde artı değerdeki pay ne kadar yükselirse işçinin o kadar yoksullaştığını, aynı ölçüde sermayenin ne kadar genişlediğini biliyoruz.
Genç uzman bir mühendis 900-1000 ruble ücret almıştır. Kıdemli mühendisin ücreti ise 1200-1300 ruble civarındadır. Bölge komitesi sekreterleri 1500 ruble alırken bakanlar 5000 ruble kazanmıştır. Akademisyenlerin ve profesörlerin maaşı ise 10 bin ruble ve üzerindedir.
1945 yılından sonra savaşın yaralarını sarmaya devam eden SSCB, 7 sene içerisinde ortalama maaşları %20 oranında arttırırken ortalama fiyatları da %47 düşürmeyi başarmıştır. Aşağıda yapılan fiyat indirimlerinin tablosu var:[5]
Sovyet otomobil üreticisi Moskvich tarafından üretilen arabaların fiyatı 9000 ruble iken GAZ marka arabaların fiyatı 16000 rubledir.
Tüm bunların dışında savaşın yıkıcı etkisini de hesaba katarak insanların barınma ihtiyacını gidermeye çalışan Sovyet hükümeti işçilerin, mühendislerin ve teknisyenlerin tamamını ev sahibi yapmak adına 12 yıl vadeli yıllık %1 faiz içeren devlet kredileri dağıtmıştır. Kiralar ücretin %5’ini geçmeyecek şekilde belirlenmiştir. Faturalar ücretin çok düşük bir kısmını kapsamıştır. Fabrikalarda işçilerin ucuz ve sağlıklı beslenmesi sağlanmıştır.
Her işçiye yılda en az 1 ay tatil hakkını anayasayla güvence altına alan Sovyet hükümeti işçilerin çok ucuza tatil yapmasını da sağlamıştır. Her fabrikaya ve mahalleye kreşler kurulmuş, bu kreşlerin ücreti yemek dahil 80 rubleyi geçmemiştir.
Bugün’ün Rusya’sında Moskova ve St. Petersburg dışında nüfusu 1 milyonu aşan şehirlerde ev kiraları ortalama 7 bin rubledir. St. Petersburg’da kiralar 10 bin rubleden, Moskova’da ise 17.500 rubleden başlamaktadır. Kapitalizmde emlak piyasası ve kiralar, işçiler için büyük bir yük olmakla birlikte temel bir ihtiyacın metalaşması anlamına gelir.
2. Dünya Savaşı sonrasında rotayı Amerika’ya çevirdiğimizde ekmeğin fiyatında %128, etin fiyatında %126, yağın fiyatında %104, şekerin fiyatında %106’lık bir artışın olduğunu görüyoruz.[6] Aynı dönemde Sovyetler’de maaşların arttığını, fiyatların ise düşüşe geçtiğini tablo ve belgelerle ispatladık. Geçenlerde sosyal medyada anti-komünist bir yazarın ‘Sovyetler Birliği halkına ekmek dağıtamadığı için dağıldı” dediğini gördük. Böyle bir şeyin kesinlikle yalan olduğunu söylemekle birlikte tam aksini iddia ediyorum. Kapitalizm halkına ekmek dağıtamıyor ve dağılmaya mahkum…