Dünya Uygur Kurultayı’ndaki tacize tepkiler çığ gibi büyüyor

Dünya Uygur Kurultayı, Başkanı Dolkun İsa’nın taciz skandalı gölgesinde, Ekim ayında Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da seçimlere gidiyor. WUC’un özür dilemeyen ve ortaya çıkan taciz skandalını hile ve ölüm tehdidiyle örtbas girişimlerine, Uygurlar ve yabancılardan tepkilere çığ gibi büyüyor.

Mert Sagit Mert Sagit
Dünya Uygur Kurultayı’ndaki tacize tepkiler çığ gibi büyüyor

8. KURULTAY CİNSEL TACIZ GÖLGESİNDE TOPLANACAK
8. Dünya Uygur Kurultayı (WUC), patlak veren cinsel taciz skandalı gölgesinde 24-27 Ekim 2024 tarihleri arasında Bosna Hersek’de toplanarak yeni genel başkan ve yönetimini belirleyecek.

Taciz olayının merkezinde yer alan WUC Başkanı Dolkun İsa’nın oynadığı “geçici istifa” tiyatrosu da tepkileri dindirmeye yetmiyor. İsa ve WUC yönetiminin, ortaya çıkan skandalı örtbas etme ve mağdurlara yönelik rahatsız edici tutum ve tehdide varan yöntemleri, Uygurlar ve kendilerini destekleyen yabancılar tarafından da ciddi tepkilere yol açıyor. Suçlamaların ciddiyetine ve skandalın uzun sürmesine rağmen, ne WUC ne de UHRP resmi bir özür yayınlamadı. Dolkun İsa ve WUC’un tavrı, mağdurlara “casus kaltaklar” gibi aşağılayıcı terimlerle etiketleyerek onlara hakaret ve saygısızlık ettirmekle kalmadı, WUC’a yönelik tepkileri adeta bir kartopunun yuvarlanarak çığa dönüşmesi gibi büyümeye devam ediyor.

31 AKADEMİSYEN BİLDİRİ YAYINLADI
Bu kapsamda, dünyanın farklı ülkelerinden 25 Uygur kökenli ve yabancı akademisyenlerden oluşan araştırmacılar, ortak bir bildiri yayınlayarak, WUC’u ‘Cinsel taciz ve ihbarcılara yönelik muamele dahil, ortak endişe duyulan konularda daha şeffaf’ olmaya çağırdı. Bildiride, ‘cinsel taciz olayını bağımsız olarak belgelemeye ve ele almaya yönelik mekanizmaların kurulmasına’ yönelik vurgular dikkat çekti. 26 Temmuz’da yayınlanan ortak imzalı bildiriye katılan akademisyenlerin sayısı artarak bugüne kadar 31’e yükseldi. Cinsel taciz olaylarınıı aydınlatılmasını isteyen bu akademisyenlerin dünyanın farklı ülke üniversitelerinden ve WUC’u uluslararası alanda destekleyen kişilerden oluşması dikkat çekti.

KONTROLÜ KAYBEDEN WUC HAKARET VE ÖLÜM TEHDİDİNE BAŞLADI
Tepkilerin önünü alamayan Dolkun İsa ve WUC yönetimi, süreci istediği gibi yönetemeyince kontrolü kaybederek hakaret, ölüm tehdidi gibi yöntemlere başvurmaya başladı. Dolkun İsa, taciz konusunu gündeme taşıyan ve aynı zamanda WUC kurucusu olan Enver Can’ı ölümle tehdit etmişti. Ölüm tehditleri Enver Can’la sınırlı kalmadı. Devamında taciz olayı hakkında ortak bildiri yayınlayan 31 akademisyenden bazıları ölüm tehditleri almaya başladı. İmzacı akademisyenlerden Belçika Üniversitesi’nde Çin Çalışmaları hocası Prof. Vanessa Frangville, sosyal medya hesabından ölüm tehdidi aldığını duyurdu.

Prof. Frangville’ye gönderilen tehdit mesajında şu cümlelerin yer aldığı görüldü:

“Sayın Dolkun İsa'nın kesinlikle yeniden başkan seçileceğini hatırlatmak isterim, bu da durumunuzu karmaşık hale getirebilir. Bu davranışı sürdürmenin işiniz, yaşamınız ve güvenliğiniz açısından ciddi sonuçları olabilir.”

Prof. Frangville, Dolkun İsa ve WUC’u etiketleyerek 2 Eylül’de yaptığı paylaşımda, “Bunu kim yolladıysa (Dolkun İsa ve WUC’a) yardım etmiyor. Tehditler bu sabah isimsiz bir e-posta adresinden geldi. Kimin yaptığını umursamıyorum, sadece çok tatsız ve hiç yapıcı değil” sözlerini kullandı.

Dünya Uygur Kurultayı’ndaki tacize tepkiler çığ gibi büyüyor - Resim : 1

Dolkun İsa geçici olarak istifa etmiş olsa da, WUC tarafından denetlenen sözde “bağımsız soruşturmanın” potansiyel olarak kendi lehine işlemesi muhtemel görülüyor. Örneğin, WUC tarafından söz verilen sözde “bağımsız soruşturmacılar” şimdiye kadar tacize uğrayan mağdurlarla hiç temas kurmadı. Ayrıca cinsel taciz soruşturmasıyla ilgili WUC’un internet sitesinde, avukatın daha önce “insan hakları uzmanı” olan unvanının “GBVH avukatı” (GBVH, cinsiyete dayalı şiddet ve tacizi ifade ediyor) olarak değiştirildiğini gösteriyor. Bu tür profesyonel olmayan eylemler, Dolkun İsa'nın hesap verebilirlikten kaçmasına yardımcı olacağa benziyor.

NE OLMUŞTU?

10 Mayıs’ta insan hakları aktivisti olarak çeşitli organizasyonlarda çalışan kadınların, bu alanda faaliyet yürüten ABD denetimindeki Uygur kuruluşların yöneticileri tarafından tacize uğradığı ortaya çıktı. Tacizlerin merkezinde Almanya’da yaşayan Dünya Uygur Kurultayı (WUC) Başkanı Dolkun İsa ve ABD'de yaşayan Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) Başkanı ve ABD Kongresi Dini Özgürlükler Komitesi Başkanı Nury Turkel yer aldı. Haberden sonra Nury Turkel görevinden istifa ederken, Dolkun İsa önce 12 Mayıs'ta sosyal medya hesabından İngilizce bir özür yayınladı, 25 Mayıs'ta katıldığı Uygurca yayında ise hatırlamadığını söyleyerek olayı inkar etti. Tepkilerin önünü alamayan Dolkun İsa, ortaya çıkmasından 4 ay sonra taciz olayları nedeniyle WUC’un konuyla ilgili sözde ‘bağımsız bir dış soruşturma başlattığını’ söyleyerek “geçici” olarak istifa ettiğini duyurdu.

Dünya Uygur Kurultayı’ndaki tacize tepkiler çığ gibi büyüyor - Resim : 2

uygur çin