Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?

İsrail Başbakanı Netenyahu'nun açıklamasında yapılan dini atıflar dikkat çekerek merak uyandırdı. Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?

Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?
Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?

İsrail Başbakanı Netenyahu'nun verdiği bir basın demecinde en çok dikkat çeken unsur Amalek kabilesine yaptığı atıf olmuştu, pek çok insan Amalek kabilesi nedir, kimdir, neden helak olmuştur deniliyor gibi soruların peşine düştü. Prof. Dr. Nuh Aslantaş, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun açıklamalarının ne anlama geldiğini ve Amalek kabilesinin tarihsel ve dini bağlamını açıklayarak, bu önemli konuya dair derinlemesine bir inceleme sunuyor.

Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 28 Ekim 2023 tarihinde düzenlediği bir basın toplantısında yaptığı konuşma ile büyük yankı uyandırdı. Netanyahu'nun bu konuşmasında özellikle Amalek kabilesine referans vermesi ve bu kabileyi tarihsel ve dini bir bağlam içinde ele alması oldukça dikkat çekiciydi. Peki, Amalek kabilesi nedir ve Netanyahu'nun bu kabileyi gündeme getirmesi hangi önemli mesajları içeriyor?

Amalek kabilesi, İsrailoğulları'nın tarihinde önemli bir yere sahiptir. Amalek, Tevrat'a göre, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışı sırasında karşılaştığı ilk düşmandır. Kızıldeniz'i geçip çöle ayak bastıklarında, Amalek kabilesi İsrailoğulları'na ani bir saldırı düzenlemiş ve bu ilk saldırıyı İsrailoğulları kolayca atlatsa da, Amalek halkı unutulmaz bir düşman olarak hafızalarda kalmıştır. Tevrat, Amalek'in İsrailoğulları'na saldırısını hatırlamayı ve savaşın kayda geçirilmesini emreder.

Amalek Kavmi Nedir Kimdir? Amalek Kavmi Neden Helak Oldu Deniyor?

Bu savaş, İsrailoğulları için sadece tarihsel bir anı değil, aynı zamanda dini bir öneme sahiptir. Amalek'in saldırısının ardından Tanrı, bu kabileyi özellikle hatırlamayı ve Amalek'in kökünü kurutmak görevini verir. Amalek'i hatırlamak ve ona karşı savaşmak, İsrailoğulları için Tanrı'ya karşı bir görev olarak kabul edilir.

Tanrı, Amalek ile olan savaşın sürekliliğini vurgular ve Tevrat'ta bu savaşın nesiller boyu devam edeceğine dair yemin eder. Bu, İsrailoğulları için Amalek ile hesaplaşmanın bir görev olduğu anlamına gelir. İbranice'de kürsü kelimesinin eksik harflerle yazılması da bu savaşın sürekliliği fikrini destekler. Tanrı'nın kürsüsünün tam olabilmesi için Amalek'in tamamen ortadan kaldırılması gerektiği düşünülür.

Amalek kabilesinin ata kavmi olan Amalek'in soyu, farklı kaynaklarda farklı şekillerde anlatılır. İslam kaynaklarında, Amalek'in nesebi 'İmlik b. Lûz (veya Lâviz) [b. İrem] b. Sam olarak geçer. Ancak Amalek hakkında pek çok bilgi İslam kaynaklarına "İsrâiliyat" adı verilen Yahudi kökenli rivayetlerden gelir. Amalek kabilesi, Bâbil Kulesi'nin yıkılmasının ardından Hicaz'a göç eder ve buradan farklı bölgelere yayılır.

Yahudi geleneklerinde Amalek, kötülüğün en kötü temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. İsrail ile Amalek arasındaki mücadele, iyilik ile kötülük arasındaki sonsuz bir savaşın simgesi olarak görülür. Bu, Netanyahu'nun konuşmasının arka planını oluşturan önemli bir noktadır.

Özellikle 1967 Altı Gün Savaşı'nın kazanılmasının ardından, radikal ve dinci Yahudi gruplar, Filistinliler başta olmak üzere herkesi Amalek kabilesi olarak tanımlamaya başladılar. Bu gruplar, İsrail'in topraklarını genişletmek ve Yahudi egemenliğini sağlamak amacıyla Amalek kabilesini ortadan kaldırmayı savunuyorlar.

Netanyahu'nun Amalek kabilesine referans vermesi, bu tarihsel ve dini bağlama dayalı bir politik retoriğin yansımasıdır. İsrail'in tarihsel hafızası ve dinî inançları, bu terimi kullanarak İsrail ve Araplar arasındaki karmaşık ilişkilere atıfta bulunuyor.

Netanyahu'nun Amalek kabilesine atıf yapması, İsrail için tarihsel ve dini bir öneme sahip bir terimi gündeme getirerek, İsrail'in tarihsel kimliğine ve güncel politikalarına dair önemli bir pencere sunuyor. Bu konunun anlaşılması, İsrail ve Ortadoğu'daki tarihsel çatışmaların ve dinî anlayışların derinliğini kavramamıza yardımcı olabilir.

Prof. Dr. Nuh Aslantaş, yazısında "Araplara karşı birbiri ardına kazanılan savaşlar sonunda İsrail, Tevrat'ta belirlenen vadedilmiş toprakların çoğuna sahip olmuştu. İlahi kurtuluşa ulaşılmasına ve Kutsal Kitap'ta vadedilen din devleti İsrail'in kurulmasına doğru hızla yol alınıyordu. Ancak böyle bir süreçte vaat edilen toprakların tamamına hakim olmanın önündeki en büyük engel, Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinli Araplardı.

Acaba İsrail'in çılgın politikacıları ve radikal din adamlarının Amalek'le olan savaşı sadece Filistinlilerle mi sınırlı, yoksa yukarıda coğrafi sınırları belirtilen Arap Yarımadası'ndaki Arapların tamamıyla mı? Bunu tarih gösterecek." sözlerine yer veriyor.

netenyahu