Perinçek Küresel Çok Kutupluluk Konferansında konuştu: "Cephenin kilit mevzisi Suriye'nin kuzeyi"
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Küresel Çok Kutupluluk Konferansı'nda konuştu. Perinçek, "Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne uzanan cephenin kilit mevzisi, Suriye'nin kuzeyidir" dedi.
Vatan Partisi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, açılış konuşmasını Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un yaptığı Küresel Çok Kutupluluk Konferansı'nda baş konuşmacıydı.
Perinçek konuşmasında Suriye’de bölücü ve aşırı dinci terör örgütlerinin tasfiyesi için Rusya, Türkiye, Suriye ve İran'ın harekât birliği oluşturması gerektiğini söyledi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in konuşmasının tamamı şu şekilde:
AVRASYA ÇAĞINA GİRERKEN RUSYA-TÜRKİYE-İRAN-ÇİN İTTİFAKININ BELİRLEYİCİ ÖNEMİ
Sayın Başkan
Konferansımıza Yedi İklimden Katılan Değerli Arkadaşlar,
Sizleri saygıyla ve insanlığın büyük özlemlerini paylaşarak selamlıyorum.
Burada Çok Kutuplu Dünyanın kurucuları olarak toplandık.
ABD emperyalizminin Dünyanın Ağası olma planları çökmüştür.
Tarihin en dizginsiz haraç sistemi olan Dolar Saltanatı yıkılıyor.
ABD’nin silahlı güçlerine meydan okuyan devletler, tarih yazıyor.
Günümüzde insanlık, özel mülkiyetle, özel çıkarcılıkla ve bencillikle çözemeyeceği sorunlarla karşı karşıyadır. Emperyalizm, yalnız doğayı değil, insanın kendisini de yıkıma uğratmaktadır. Gelişen her toplum, ancak kapitalizmin sınırlarını zorlayarak ve aşarak kendisine hayat ve ilerleme alanı bulabiliyor.
Bu koşullarda, Atlantik Çağının sonuna geldik. Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor.
Yeni Uygarlık için mücadele, devletlerin silahlıya, halkların üretimiyle ve siyasetle yürütülüyor.
ABD emperyalizmine karşı silahlı mücadelenin ön cephesinde Rusya, Suriye ve Türkiye bulunuyor.
Ekonomi Cephesinde Çin ve Hindistan, Dünya Ekonomisinin büyümesinde başı çekiyorlar.
Siyasal mücadelede, bütün dünya devletleri mevzidedir, hepimiz varız.
ÖN CEPHE
Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne kadar uzanan yay üzerindeki Batı Asya devletleri, insanlığın ön cephesindedir.
Rusya’nın Ukrayna’da ABD emperyalizmine karşı savaşı, hepimizin savaşıdır. Hepimiz cephenin bu parçasında Rus kahramanlığıyla, Aleksander Nevskilerin, Kutuzovların, Stalinlerin ve Putinlerin direnciyle birlikteyiz.
Doğu Akdeniz’de, Yunanistan kıyıları ve Kıbrıs’taki ABD üslerinden doğrultulan namlular Türkiye’ye bakıyor. Türkiye insanlık nöbetindedir.
Suriye, Irak, Türkiye ve İran, ABD’nin “Kürdistan” adı altında milyonların kanını dökerek tezgâhladığı İkinci İsrail girişimine karşı silahla mücadele ediyorlar.
İran, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri ve Yemen arasında oluşan birliktelik, tarihi önemdedir ve ABD’nin manevra alanını daraltmıştır. Özellikle İran’ın Türk Devletleri Teşkilatı’na katılma sürecinin başlaması Asya’nın birleşmesi için olağanüstü önemdedir.
Çin, sosyalizmi inşadaki kararlılığı ve Tayvan Boğazı’ndaki tetikte duruşuyla bütün insanlığa cesaret ve umut veriyor.
CEPHENİN KİLİT MEVZİSİ: SURİYE’NİN KUZEYİ
Değerli Arkadaşlar,
Bugün Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne uzanan cephenin kilit mevzisi, Suriye’nin kuzeyidir. Orada ABD emperyalizmine karşı üstün kuvvetlere ve üstün stratejik konuma sahibiz.
Rusya, Türkiye, Suriye ve İran, Ukrayna cephesinde koşullar nedeniyle ortak harekât yapamıyorlar, ancak bu dört ülke askerî güçleriyle Suriye’nin Kuzeyinde mevcutlar. Karadeniz-Akdeniz-Umman Denizi cephesi, Suriye’nin kuzeyinden birleştirilebilir. Ve bu pratik, ABD’yi bölgeden kovacak sürecin başlangıcı olur.
Suriye’nin kuzeyinde Suriye, Türkiye, Rusya ve İran’ın ortak silahlı kararlılığı, ABD’yi bozguna uğratır ve Ukrayna cephesi başta olmak üzere cephenin her parçasında başarının önünü açar.
Suriye’de ABD güdümündeki PKK gibi bölücü ve DEAŞ gibi aşırı dinci terör örgütlerinin temizlenmesini amaçlayan harekât birliğinin oluşturulması, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamanın ötesinde Batı Asya’nın güvenliği ve Dünya Barışı açısından kritik ataktır.
Bu ortak harekât,
- Hâlâ bir NATO üyesi olan Türkiye devletini tereddütlü uygulamalardan kurtarır ve ortak mevziye çeker.
- ABD’yi çok cephede mücadele zorluklarıyla karşı karşıya bırakır.
- Ukrayna cephesinde Rusya’nın konumunu güçlendirir.
- Tayvan Boğazı’nda Çin’in konumunu güçlendirir.
GÜVENLİK VE BARIŞ MODELİ
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Rusya, 2017 yılında birlikte hareket ederek, ABD ve İsrail’in Irak’ın kuzeyinde sözde “Kürdistan” aslında İkinci İsrail kurma girişimini başarısız kıldılar.
Azerbaycan, Türkiye ve Rusya, Karabağ Savaşı’ndaki ortak pratikleriyle, ABD’ye Kafkaslar’da ayak basacak bir zemin bırakmadılar.
Bu uygulamalar gösteriyor ki, Batı Asya ülkelerinin Rusya-Türkiye ekseninde birleşmeleri, bir barış ve güvenlik modeli oluşturmuştur.
KARADENİZ VE AKDENİZ’DEN UMMAN DENİZİNE TEK CEPHE
Şimdi bu modeli, Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne kadar bütün çatışma alanlarına yaymanın zamanıdır. Bu Konferansımızdan bu amaçla çalışma kararıyla çıkmalıyız. Bu bağlamda:
- NATO’nun Doğuya doğru genişlemesi girişimine karşı, ortak tavır alınmalı ve NATO durdurulmalıdır. Türkiye’nin NATO’dan çıkmasına dayanışma gösterilmelidir.
- Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi bölgesinde barış ve güvenliği tehdit eden bütün ABD ve NATO üslerinin tasfiye edilmesi için mücadelede cephe birliği sağlanmalıdır.
- Kırım, Rusya Federasyonu toprağıdır ve Donbas’ta kurulan Donetsk ve Luhansk, Zaporoje, Herson Halk Cumhuriyetleri tanınmalıdır.
- Abhazya Cumhuriyeti tanınmalıdır.
- Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının kurtarmak için yürüttüğü mücadele desteklenmelidir.
- Rusya-Türkiye-İran’ın oluşturduğu ASTANA Süreci kararlı olarak ilerletilmeli ve Suriye’nin Kuzeyine taşınmalıdır.
- Doğu Akdeniz’de Türkiye, Suriye, Lübnan, Libya ve Mısır’ın ABD-İsrail-Yunanistan eksenli tehdide karşı Mavi Vatanlarını ve ülke güvenliklerini savunmak için yürüttükleri mücadele desteklenmelidir. Gerçekler bütün çıplaklığıyla ortadadır: Ukrayna, Karadeniz’deki Yunanistan’dır ve Yunanistan Akdeniz’deki Ukrayna’dır.
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Doğu Akdeniz’de Asya’nın direnme mevzisidir. ABD’nin bütün Kıbrıs’a hakim olması ve Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çıkartılması, Süveyş Kanalından Hürmüz Boğazı’na kadar bütün yolları denetim altına almasına yol açar. Bu nedenle KKTC Tanınmalı ve Kuzey Kıbrıs’taki direnme mevzisi güçlendirilmelidir.
- İsrail’in Arap ülkeleri topraklarındaki işgaline ve Filistin halkına baskılarına son verilmesi yanında, Doğu Kudüs başkentli, toprakları birleşik Filistin Devletinin tanınması için her yönteme başvurma kararlılığı geliştirilmelidir.
- ABD’nin Rusya, Abhazya, İran, Türkiye, KKTC, Suriye, Çin, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Venezuela, Küba başta olmak üzere dünyanın çok sayıda ülkesine karşı uyguladığı yaptırımlar ve ambargolar tanınmamalı ve bu yaptırımları geçersiz kılan uygulamalarda cesur olunmalıdır. Yaptırımlar, bölge ülkeleri arasındaki işbirliğini geliştirmek için “Altın Fırsat”a çevrilmelidir.
- Batı Asya’nın her karış toprağında bölücü ve din kisveli teröre karşı ortak mücadele yürütülmelidir. Batı Asya’dan Çin’in Sinciang Uygur bölgesine terör ihracına karşı ortak mücadele verilmelidir.
- Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS, Asya Birliği, Arap Birliği, Türk Devletleri Teşkilâtı gibi, hegemonyacılığa karşı bölge ülkelerini birleştiren örgütlenmeler arasında birlik, dayanışma ve uyum geliştirilmelidir.
- Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuşak Yol Girişimi’nde birlikte zenginleşme yönündeki çabalar geliştirilmelidir.
- Dolar Saltanatının yıkılması, dünya ticaretinde senyoraj denen haraç sistemlerine son verilmesi, millî paralarla alışveriş ve ortak para birimi yönündeki çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
- Değerli Arkadaşlar,
Dünya, yeni bir millî demokratik devrimler çağının zorluklarını yaşıyor.
Bizim büyük şairimiz ve filozofumuz Yunus Emre’nin şu dizeleri yolumuzu aydınlatsın: “Dağ ne kadar yüce olsa, Yol onun üstünden aşar.”
Bu konferansta, bir kez daha yüce dağları aşan yolların yoldaşı olduk.
Yedi ateşten geçtik ve 77 ateşten geçmeye hazırız.
Ortak umutlarımız ve özlemlerimiz, bizlere olağanüstü güç veriyor.
Asya’nın büyük imparatorluklar ve devrimler mirası, bize başı dik ve kardeşçe yaşamayı öğretmiştir.
Hümanizm bayrağı artık bizlerin elindedir.
Türk milleti adına Asya Uygarlığının inşasında en ön cephede her tehdidi göğüsleyerek mücadele edeceğimize söz veriyoruz.
Türkiye’ye güveniniz.
Vatan Partisi’ne güveniniz.
Millî Devletlerin bağımsızlığını güçlendiren, bireyci ve çıkarcı değil, paylaşmacı, kamucu, devletçi, özgürlükçü ve dünyaya barış getirecek yeni uygarlığın savaşçılarını ve kahramanlarını yürekten duygularla ve saygıyla selamlıyorum.