Lavrov'dan 14 Mayıs yorumu: "Bizi ABD ile karşıtırmayın biz kimsenin içişlerine karışmayız"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda kendisine 14 Mayıs seçimlerinin sorulması üzerine Lavrov, "Bizi ABD ile karşıtırmayın, biz kimsenin içişlerine karışmayız" cevabını verdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ortak basın toplantısı düzenliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Deprem sonrası desteği için Rusya'ya teşekkür ediyoruz.
Biz her iki tarafla da görüşerek sorunun çözülmesi için destek sağlıyoruz. Tahıl koridorunu da ele aldık. İstanbul Tahıl Anlaşması ile müzakerelerin sonuç veridğini görüyoruz.
Rus tahılı ve gübresinin igracınınn önündeki engellerin kaldırılması konusunda da mutabıkız. Guterres'in de bu konuda gayretleri var.
Rusya'nın beklentilerinin karşılanması için ne yapabiliriz. Bu konuda da görüşmeler oldu. Tahıl Anlaşması'nın uzatılması için sorunların çözülmesi gerekiyor.
Bugün diğer bölgesel meseleleri de ele aldık, özellikle Suriye'yi konuştuk. Bir iki toplantıda meselelerin çözülemeyeceğini biliyoruz ama görüşmelerin devam etmesinde fayda var.
Azerbaycan İle Ermenistan arasında kalıcı barışın sağlanmasını arzu ediyoruz.
Bugün Afganistan'ı da değerlendirdik. Özellikle kadınlar konusunda aldıkları kararları kabul etmemiz mümkün değil.
Akkuyu Nükleer Santrali'nin ilk aşamasının açılışı 27 Nisan'da yapılacak. Rusya'dan daha fazla turistin gelmesini bekliyoruz. Bunun dışında yoğun bir gündemimiz var. Temas halinde olmaya devam edeceğiz.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un açıklamasından öne çıkanlar ise şu şekilde:
Bizleri Türkiye'ye davet ettikleri ve misafirperver ve sıcak karşılamaları için Mevlüt Çavuşoğlu'na teşekkür ederim.
Bizde de Türkiye'deki gibi "Kara gün dostu" tabiri var. Biz Türk dostlarımıza her türlü zorlukta yardımcı olmaya çalışıyoruz. Altyapının yeniden yapılandırılması için yapı malzemeleri sağlamaya hazırız.
Parlementolar arası ilişkimiz de daha faal olmaya başladı. Geçen senenin aralık ayında Ankara'yı Rus Parlementosu'nun Başkanı ziyaret etti. Hükümetlerimiz düzeyinde çeşitli temaslarla ilgili görüş alış verişinde bulunduk.
Akkuyu Nükleer Santrali'nin inşaatı Türkiye'nin enerji güvenliğini gerçekleştirecektir. 27 Nisan tarihinde santralin birinci blokuna yakıt vermiş olacağız.
Türkiye'de bir gaz merkezi kurulacak. Rus gazını dünya pazarlarına sevk etmek üzere gaz merkezi kuruyoruz.
Suriye meselesine ciddi önem verdik. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler Rusya'nın aracılığıyla normalleşmeye başladı. Mart ayında istihbarat başkanları toplandılar. Daha sonra Bakan yadımcıları seviyesinde dörtlü toplantı yapıldı.
Libya meselesi dünyayı yakından ilgilendiren bir konu. NATO bu ülkeye saldırdı ve ülke yerle bir oldu. Şimdi ülkeyi toparlamaya çalışıyoruz. Defalarca bu konularda teşebbüslerde bulunduk. Fakat ne yazık ki istediğimiz tempoda bu çalışmalar ilerleyemiyor. Türk dostlarımızla bu konuda hedefimiz ortak. Libya'daki tüm güçleri barıştırmak.
Filistin ve İsrail arasındaki ilişkilerin onarılmasını görüştük. Bu süreç ne yazık ki sekteye uğradı. Kimsenin onayı alınmadan tek taraflı tedbirler alındı. Bu gibi adımlar gerginliğin daha artmasına neden oluyor. BMGK kararlarının uygulanması çağrısını yineliyoruz. Filistin ve İsrail iki devlet olarak varlığını sürdürmesi gerekiyor.
Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesinden yanayız. Ulaşımdaki her türlü engelin kaldırılmasını savunuyoruz.
Ukrayna meselesinde şuna dikkat çektik; Kolektif Batı'nın yapıcı olmayan bir gündemi var. Wahsington başta olmak üzere bu yapıcı olmayan siyaseti gütmeye devam ediyor. Kamuya açık şekilde hedeflerini şu şekilde açıkladılar; Sahada Rusya'yı yeneceklermiş. Stratejik bir mağlubiyet bekliyormuş Rusya'yı. Ama aslında uluslararası alanda bir rakip görmek istemiyorlar kendilerine. Bağımsız, egemen politika yürüten devletlere karşı çeşitli faaliyetlerde bulunuyorlar. BM şartında bütün devletlerin ve milletlerin eşitliği prensibi var. Bu prensibe aykırı davranıyorlar. Rusya'yı yendikten sonra sıra Çin'e gelecek. Ulusal çıkarlarını koruyan her bir ülkeyi böylelikle sindirmeye çalışıyorlar. Herkesin ABD çıkarlarına tabi olmalarını bekliyorlar.
Kiev'den, Washington'dan yapılan çağrılar var. Bu çağrılarda savaşı durdurmanın yanlış olduğunu, görüşmeye gerek olmadığını söylüyorlar. Görüşme masasına karşı çıkıyorlar. Biz bu tutumun dürüst olmayan bir tutum olduğunu düşünüyoruz. Biz görüşmeye hiçbir zaman imtina etmedik. Bu görüşmeler ancak bizim haklı hassasiyetlerimizin dikkate alındığı durumlarda yürütülebilir.
Amerika hegemon olmak istiyor. Herkese kendi tavrını, kendi tutumunu empoze etmek istiyor. Yeni bir dünya düzeni kurmak istiyor. Fakat Rusya dünya ülkelerinin ekseriyetiyle birlikte bu yeni dünya düzeninin BM şartlarına uygun bir düzen olmasını savunuyor.
SORU CEVAP
Mevlüt Çavuşoğlu'nun gazetecilerin sorularına verdiği cevaplardan öne çıkanlar şu şekilde:
Tahıl anlaşması 60 gün için uzatıldı. Koordinasyon merkezinde de 111 personel var. Bu dünyada bir gıda istikrarına önemli katkı sağlıyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Sayın Putin'le her görüşmesinde en az gelişmiş ülkelere buğdayın gitmesi yönünde düşüncelerini vurguladılar.
Türkiye'de un haline getirildikten sonra unun en az gelişmiş ülkelere ulaştırılması konusunda işbirliği süreci başladı. Savaş devam ediyor ama bu tür adımlarla da dünya gıda krizinin en az düzeyde hissedilmesi için önemli çaba sarf ediyoruz.
866 gemi 27 milyon tondan fazla gıdayı taşıdı. Tam olarak sorun çözülmedi. Burada adil olmak zorundayız. Siz Rusya'yı mı destekliyorsunuz diyorlar bunu söylediğimizde, biz zaten Rusya'dan tahıl ve gübre ithal ediyoruz. Önemli olan ithalat ve ihracatın devam etmesi için mutabakatın uygulanması lazım.
Bahar aylarında tekrar tırmanma olacağıyla ilgili endişeleri biz de bildiriyoruz. Savaşının kazananı olmaz. Müzakereyle sona erdirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Dengeli, objektif politikalarımızı devam ettireceğiz.
İsrail'e çağrımız, gerek Mescidi Aksa'ya yönelik bu saldırılarını, gerek hava saldırılarını kalıcı olarak durdurması gerekiyor. İnsanlık dışı saldırılar kabul edilemez.
Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs konusu bizim kırmızı çizgimizdir, bu konularda bu davalardan hiçbir zaman taviz vermeyiz
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un basın mensuplarının sorularına verdiği cevaplar özetle şu şekilde:
Batılı mevkidaşlarımız çok iyi biliyor, ne tahıl ne gübre yaptırım listelerine dahil edilmedi. Fakat, swift ödeme sisteminden kesildik hem de yüklerimizi sigortalayamadık. Akdeniz limanlarına giremiyoruz.
Biz bu tahıl anlaşmasını bir kere uzattık. Fakat bu problemleri gerçek anlamda çözmek isteyen kimseyi görmediğimiz için anlaşmayı askıya aldık. Şimdi de 60 günlük bir uzatma söz konusu. Ancak Rus tahıl ürünlerinin sevkiyatında bir gelişme olmazsa "bu anlaşmaya ihtiyacımız var mı?" diye sorgulayacağız.
Dayanışma Koridorları diye AB'nin bir girişimi var. AB, Ukrayna tahıllarını imtiyazlı bir biçimde kara yoluyla sevk etmek istiyor. Ucuz Ukrayna tahıllarından dolayı pazar olumsuz yönde etkilendi diye Avrupa üreticileri bunu protesto ediyor. Eğer böyle bir durum ortaya çıktıysa bu tahılları niçin fakir ülkelere vermiyorsunuz? AB bunu gıda krizi için başlattı fakat sevk edilen tahılın aslan payı Avrupa'ya gidiyor.
Devlet Başkanımız fakir ülkelere tahıl sevkiyatımızın devam edeceğini duyurdu.
2014 senesinde Almanya ve Fransa'nın garantör ülke olarak imza attığı bir mutabakat sağlandı. Ama Kırım'da ertesi gün darbe oldu. Kırım'da yaşayanlar bu darbeyi kabul etmedi. Ukrayna bu insanları tehdit etti. Bu insanlara askeri operasyon başlattı. Daha sonra imzaladığımız Minsk Anlaşmalarını tamamen görmezden geldiler. Şimdi ise "Ukrayna'yı silahlandırmak için bir araya ihtiyacımız vardı, Minsk Anlaşmalarını bunun için kabul ettik" diyorlar. Ukrayna, Rusya Federasyonu'na bir tehdit oluştursun diye çalıştılar. Nazi Almanyası, ülkemize saldırmak üzere bir takım ülkeleri kışkırttığı gibi Batı, modern Ukrayna'da Nazi ideolojisinin hortlamasını sağladı. 2014'te bu ideoloji Ukrayna'ya hakim oldu. Bu Neo-Nazi ideoloji ve niyetler Rusya Federasyonu'na karşı istismar etmeye başladılar. İşte Ukrayna krizi böyle başladı.
Batı, bütün bunları Rusya'yı zayıflatmak için yaptı. Rusya ve Ukrayna arasındaki işbirliğine son vermek, iki ülke halkının refaha ulaşmasını engellemek için yaptı. Zelenski'nin Nazi rejimi, "Rusya dünyanın en demokratik ülkesine saldırdı" dese de böyle bir şey yok.
Donbass'ta yaşayan ve Donbass'a komşu topraklarda yaşayan insanların haklarını korumak zorundayız. Onlar yüzlerce sene boyunca Rus kültüründe yaşadılar. Onların atalarının yaşadığı gibi yaşamaya hakları var. Çocuklarını bu şekilde yaşatmak istiyorlar.
Bakın, dünyanın en demokratik ülkesi ne gibi kanunlar yayınladı? Rusça'yı yasakladı, Rusça yayın yapmayı yasakladı. Rus edebiyatını yasakladı. Ukrayna'da mesela Odessa şehri 2. Katerina tarafından kurulan bir şehir. Anıtları kaldırılıyor. Dünyanın en demokratik ülkesine bakın.
Biz on sene boyunca uyardığımız şeyi artık hayata geçirmek zorunda kaldı.
Beni kimseyle karıştırmadınız değil mi? Rusya kimsenin içişlerine karışmaz. Seçim süreçlerinin parçası değiliz. Egemen bir ülkenin kendi bileceği bir iştir bu.