CIA seçim planını açıkladı! İşte o detaylar
Merkezi ABD'nin başkenti Washington'da bulunan ve CIA kontrolünde olan POMED yani Orta Doğu Demokrasi Projesi adlı kuruluş, Türkiye'deki 14 Mayıs seçimlerine ilişkin dikkat çeken bir analiz yayınladı.
Aydınlık Gazetesi'nin manşete taşıdığı habere göre, Yazı, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 10 yılda Türkiye'yi gelecek vadeden bir demokrasiden otoriter bir devlete dönüştürdü.” ifadeleriyle başlıyor.
AK Parti iktidarı döneminde muhalefetin “yoğun baskı ve zulme maruz kaldığı, Erdoğan'ın siyasi rakiplerini hapse attığı, medyayı susturduğu, hile ve şiddet eylemlerine başvurduğu” gibi iddialar uzun uzun sıralandı.
Tüm bunlara rağmen Altılı Masa ile HDP'nin “Erdoğan'ı devirmeye ve Türkiye'yi demokratik yoluna döndürmeye” yakın olduğu ileri sürülüyor.
Yazıda, muhalefetten “sabotajlara” karşı uyanık ve karşılık vermeye hazır olması isteniyor. Yazının 'Seçim Günü Suistimalleri' başlıklı bölümünde şu iddialar yer alıyor:
- 14 Mayıs'taki yüksek riskler göz önüne alındığında, oyların güvenliğinin sağlanması Türk vatandaşları için büyük bir endişe kaynağıdır. En büyük endişeler arasında hükümet kaynaklı hile, şiddet ve sansür yer alıyor.
Seçim günü sonuçları manipüle etmenin Erdoğan için zafere giden tek yol olmadığı da ileri sürülen yazıda,
“Seçimi kaybetmesi halinde Erdoğan, sonuçlara meydan okumayı seçebilir. Eğer Erdoğan oyların kısmen ya da tamamen yeniden sayılmasını ya da sonuçların tamamen iptal edilmesini talep ederek sonuçlara itiraz etmeyi seçerse, YSK'nın Erdoğan'ın taleplerini kabul etmesi kuvvetle muhtemeldir.” deniliyor. Yazı şöyle devam ediyor:
- En kötü senaryoda, Erdoğan seçim sonuçlarına sadece yasal olarak değil, güç kullanarak da itiraz edebilir. Erdoğan bu hareketliliği üç şekilde bastırmayı tercih edebilir. Birincisi, Gezi gösterilerinde yaptığı gibi polis gücünü protestocuların üzerine salabilir. Türk polisi, intikamcı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun emri altındadır. İkinci olarak, Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) protestoculara karşı müdahaleye çağırabilir. Üçüncü bir seçenek ve muhalefet destekçilerinin en çok korktuğu senaryo, hükümet yanlısı çeteleri ve paramiliter güçleri protestoculara karşı şiddetli bir saldırı düzenlemeye teşvik etmek olacaktır.
Yazı şu şekilde son buluyor:
- Riskler göz önüne alındığında, Türkiye içindeki ve dışındaki gözlemciler, yaklaşan seçimlerin güvenliği ve Erdoğan'ın, kendisi ve partisinin kaybetmesi halinde demokratik bir iktidar devrine izin verip vermeyeceği konusunda derin endişeler taşıyor.
- Ancak Türk seçmeninin gücünü henüz küçümsemek hata olur. Şüphesiz Erdoğan, son on yılda Türkiye'yi neredeyse diktatörlüğe dönüştüren otoriter bir lider. Ancak bu koşullar altında bile Türkiye'nin siyasi muhalefeti, bağımsız gazetecileri ve sivil toplumu -ve seçmenlerin liderleri değiştirecek seçimlerin yapılabileceğine olan inancı- oldukça dirençli. Erdoğan ve hükümeti 14 Mayıs'ta bu hakkı çiğnemek için hangi taktikleri kullanmayı tercih ederse etsin, çok büyük bir direnişle karşılaşacakları kesindir. Uluslararası toplum, Türk halkının yanında durmaya ve özgür ve demokratik seçim hakkını korumaya yardımcı olmaya hazır olmalıdır.