Titan deniz altısının sırrı! Titanik derinliklerde bir insan vücuduna gerçekte ne olur?
Bu, bir korku filminden fırlamış bir sahne içinde beş can olan bir denizaltı, okyanus yüzeyinin derinliklerinde, Titanik dinlenme yerinde patlıyor. Peki o derinliklerde bir insan vücuduna ne olur?
Pek çok muhabir cesetleri getirmek için bir girişim olup olmayacağını soruyor.
Ama bu kadar akıl almaz derinliklerde insan vücuduna gerçekte ne oluyor? Cevap, derin deniz fiziğinin tuhaf, yüksek basınçlı, yüksek sıcaklıklı dünyasında yatıyor. Bu karanlık, yabancı diyarı keşfetmek için zaman içinde bir yolculukta.
DENİZİN DİBİNDE FİZİK
Dalmaya başlamadan önce, basınç üzerine hızlı bir hızlandırılmış kurs yapalım. Günlük terimlerle, basınç bir alana uygulanan kuvvettir. Normal ortamımızda, bu hava basıncıdır. Ancak suyun altına inildikçe, yukarıdaki suyun ağırlığı nedeniyle bu basınç artar. Aşağıya indiğiniz her 10 metre (33 fit) için, basınç 1 atmosfer (atm) veya inç kare başına yaklaşık 14,7 pound (psi) artar.
Titanik enkazı yaklaşık 3.800 metre (12.500 fit) derinlikte yatıyor. Bu derinlikte, basınç şaşırtıcı bir şekilde 380 atmosfer veya yaklaşık 5.600 psi'dir. Bu, vücudunuzun her santiminde büyük bir filin durmasına eşdeğerdir.
MİLİSANİYELİK TERÖR
Korkunç senaryomuzda, dalgıç duvarın aniden ve felaketle yıkıldığını varsayalım. İçerideki yolculara ne olacak?
İLK 10 MİLİSANİYELİK TERÖR
Gövde açıldığı anda, basınç anında eşitlenir. Daha önce rahat bir atmosferde olan dalgıcın içindeki hava, şimdi dışarıdaki 380 atmosferle mücadele etmelidir.
Pascal bir basınç birimidir. Bu derinlikte, bu beş adamı içeren hava kabarcığının her tarafındaki basınç 38.503.500 paskaldır. Bu, 292 kilogram C4 patlayıcı tarafından salınan aynı miktarda basınçtır.
Ancak bu, travma uçurumuna inişimizin sadece başlangıcı. Dalgıç aracının patlayan balonu, adyabatik sıkıştırma nedeniyle yoğun ısı üretir.
11- 50 MİLİSANİYE: DALGALARIN ALTINDA CEHENNEM
Adyabatik sıkıştırma, aşırı basınç altındaki gazlarda meydana gelen hızlı, ısı üreten bir sıkıştırma işlemidir.
Dalgıç çöktüğünde, içindeki hızla sıkışan gaz cepleri hızla ısınır ve kısa bir an için birkaç bin santigrat dereceyi aşabilen sıcaklıklara ulaşır.
Yakıcı ısı, eti ve kemiği buharlaştırırdı, ancak bu, halihazırda vücutta hasara yol açan hızlı basınç değişikliklerinin yanında sönük kalır. Sıcak hava dalgası vurana kadar yolcular, ağır bedensel travma nedeniyle çoktan ölmüş olacaklardı.
50 MİLİSANİYEDEN 1 SANİYEYE: AĞRININ YÜKSELMESİ
Bir insanın acıya tepkisi, periferik sinir sistemimizden beynimize sinyal iletimine bağlıdır. Sinyaller beyine ulaştığında acıyı hissederiz. Bu süreç anlık değildir.
Normal şartlar altında, ayak parmağının sıkışması veya çimdiklenmesi gibi bir acı hissi, olaydan yaklaşık 0,1 saniye sonra beynimize ulaşır. Bunun nedeni, sinyallerin sinirlerimiz boyunca saniyede yaklaşık 2 metre hızla ilerlemesidir.
Bununla birlikte, keskin, ani ağrı, A-delta lifleri adı verilen daha hızlı ileten sinirlerin tutulumu nedeniyle yaklaşık 0,01 saniyede biraz daha hızlı algılanabilir.
Bu zaman çerçevelerini, tartıştığımız yıkıcı iç patlama olayıyla karşılaştırdığımızda, denizaltının tamamen çökmesi yaklaşık 50 milisaniyede (0,05 saniye) gerçekleşir. Bu, patlamanın insan vücudunun ağrıyı kaydedebileceğinden 2 ila 10 kat daha hızlı gerçekleştiği anlamına gelir.
Bu göz önüne alındığında, denizaltının sakinlerinin olayın kendisinden acı duymaları şöyle dursun, herhangi bir şey olduğunu anlamaya bile zamanları olmayacaktı.
Olayların sırası muhtemelen beynin herhangi bir düşünceyi işleme yeteneğinden daha hızlı gerçekleşecektir.
Bu soğuk, küçük bir teselli belki ama bu beş kişinin yaşadığı ölümle baş etmemize yardımcı olabilecek bir ayrıntı. Yüzeydeki dünyaya tepki verecek şekilde evrimleşen beyinlerimiz, dalgaların altındaki o kader 50 milisaniyede meydana gelen ani ve aşırı değişiklikleri kavrayacak zamana sahip değil.
