Müsilaj kabusu geri mi geliyor?
Son günlerde Marmara kıyılarından yansıyan sarı renkli görüntüler, 2021’de yaşanan “Müsilaj felaketi geri mi geliyor?” sorusunu gündeme getirdi. Marmara Denizi’nin farklı noktalarında görülen tabaka ‘kremsi müsilaj’ olarak tanımlanıyor. Kirliliğin sürmesi halinde müsilaj kaçınılmaz olabilir.
İstanbul kıyıları başta olmak üzere Marmara Denizi’nde 2 yıldır ilkbahar ve yaz başında ortaya çıkan müsilaj, bu kez form değiştirmiş haliyle görülmeye başlandı. Son bir haftalık süreçte önce Fenerbahçe sahili; ardından Şarköy, Gemlik, Bandırma kıyılarında ortaya çıkan sarı renkli tabaka için ‘kremsi müsilaj’ yorumu yapılıyor. 2021 ve 2022’deki görüntülerin yerini ‘kremsi tabakanın’ alabileceği, kirlilik yükünün azaltılmaması durumunda ise Mayıs ve Haziran’da müsilaj öbeklerinin kaçınılmaz hale geleceği belirtiliyor.
Müsilaj kabusunun sona ermesi için öncelikle azot ve fosfor olmak üzere, tüm evsel, sanayi ve tarımsal girdilerin azaltılması gerekiyor. Önlem alınmadığı takdirde sucul yaşamın sona ermesi riski söz konusu. 2021’den bugüne kadar Marmara Denizi özelinde yapılan araştırmalarda Çınarcık Çukuru'na özellikle dikkat çekilirken, artan besin tuzu yükünün beraberinde alglerin çoğalmasına neden olduğunun, azalan oksijen seviyesinin ise müsilaj oluşumunu tetiklediğinin altı çiziliyor.
"KREMSİ MÜSİLAJ, BAŞLANGIÇ SEVİYESİ"
“Bu yaz müsilaj riski var mı?” sorusunu Haberglobal.com.tr’ye yanıtlayan Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, şu değerlendirmeyi yapıyor:
- Dalış yaptıktan sonra Tekirdağ, İstanbul Fenerbahçe, Bursa Mudanya, Gemlik Körfezi ve Balıkesir Erdek'te kremsi müsilaj tabakası tespit ettik. Müsilajın 11 çeşidi var. Kremsi tabaka müsilajın başlangıç seviyesi dediğimiz form olarak düşünülebilir. Şu an bu görüntünün içinde polenler de var. Deniz sıcaklığındaki anormal artışlar, denizdeki durağanlık ve kirlilik, Marmara’da müsilaj görüntülerini sürdürecek.
- Marmara’da iki aydır alg çoğalması olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Sarı, denizdeki azot ve fosfor yükünün çok fazla olduğuna değindi. Sarı, “Deniz yüzeyinden 25 metreye kadar görüş sadece 2 metre. Marmara Denizi’nde atık yükünü azaltmadığımız sürece müsilaj sorunu bitmez. 2021'den bu yana atık yükü azaltmadığımız gibi, evsel atık bağlamında 25 milyon insanın atıklarının ancak yarısı arıtılıp, deşarj ediliyor. Marmara’yı çevreleyen kentlerdeki ileri biyolojik arıtma tesislerinin sayısı ivedilikle arttırılmalı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nüket Sivri ise, özellikle Bandırma’dan yansıyan görüntüler için “Müsilaja benzer oluşumların başladığını söyleyebiliriz” derken, şu uyarı ve saptamaları dile getirdi:
- Bandırma kıyılarında görülen kremsi, sarı renkli ince tabaka, meteorolojik koşullar fırsat tanıdığı için uzun soluklu varlığını sürdürebilir. Ancak farklı kıyı noktalarında ortaya çıkan her kremsi tabaka için müsilaj diyemeyiz. Marmara Denizi çok özel ve kırılgan bir ekosistem olduğu için insan kaynaklı kirlilik yükü azalmadığı sürece müsilaj oluşumu kaçınılmaz
"MARMARA HER GÜN BAŞKA BİR SORUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞIYOR"
Prof. Dr. Sivri, kıyısal alanları paylaşan herkesin bu kirlilikte sorumluluğu olduğunu sözlerine eklerken, Marmara Denizi'nin bir denizin karşılaşabileceğinden de fazla aktiviteyi her an yaşadığına işaret ediyor. “Deniz trafiğinden tarımsal girdilere, katı atıklardan dip taramasına, kıyısal alan tahribatından yağışla gelen her türlü soruna kadar, her gün başka bir sorunu çözmeye çalışıyor” ifadesine yer veren Sivri, artık Marmara Denizi'nin bu sorunları çözemez hale geldiğini belirtiyor.
Öte yandan, İstanbul Boğazı kıyılarındaki denizanası sayısındaki artışın nedenine ilişkin de bilgi veren Prof. Dr. Sivri, denizanalarının en çok balık yumurta ve larvaları ile beslenmeyi sevdiğine dikkat çekti. Sivri, “Besin zincirinde denizanası ile beslenen canlıların ortadan kalkması, bu canlıların sayısının artmasına ve dolayısıyla balıkların azalmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar da müsilaj için “Risk her zaman var” uyarısında bulunurken, 2021 yılındaki müsilaj istilasından sonra alınan önlemlerin olumlu ancak yetersiz olduğuna değindi.
İleri biyolojik arıtma tesislerinin belediyeler tarafından hızlıca tamamlanması gerekliliğini de belirten Prof. Dr. Okyar, “Marmara kirlenmeye devam ediyor. Evsel ve endüstriyel tarım
kirleticileri yağmurlarla denize ulaşıyor. Mayıs ve Haziran’da müsilaj öbeklerini görebiliriz” diye konuştu.
Kaynak: haberglobal.com