HAARP nedir? Deprem silahı mı? Bilimsel araştırma mı? İşte HAARP hakkındaki gerçekler
Büyük İstanbul depreminden sonra adı sıklıkla anılmaya başlandı. Kimilerine göre deprem HAARP silahı yüzünden gerçekleşti kimileri ise bunun bir şehir efsanesi olduğunu söyledi. Peki gerçekte HAARP nedir? Deprem yaratabilir mi? İşte HAARP hakkında tüm gerçekler.
HAARP PROJESİ NEDİR?
Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP), iyonosferin özelliklerini ve davranışını incelemeyi amaçlayan bilimsel bir araştırma tesisidir. Araştırma merkezi, 2015 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri bünyesinde faaliyetlerini devam ettirdi. 2015 yılında, Alaska Fairbanks Üniversitesi'ne devredildi. Araştırma merkezinin çalışma alanı, dünyanın iyonosfer tabakasının araştırılması.
HAARP, iyonosferin araştırılması için yüksek güçlü, yüksek frekanslı vericiler kullanmaktadır. Bu vericiler sayesinde atmosferimizin iyonosfer tabakasının sınırlı bir bölgesini geçici bir süreliğine uyararak değişimler incelenmektedir.
HAARP projesi dahilinde İyonosferik Araştırma Aleti (Ionospheric Research Instrument ya da kısaca "IRI") adı verilen güçlü ve yüksek frekanslı bir verici üretilmiştir. Bu verici, 180 adet 22 metrelik antenlerlerden oluşmakta ve 133,546 m2 bir alana yayılmaktadır.
HAARP SİLAH OLARAK TÜRKİYE'DE KULLANILDI MI?
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.
İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve "fay" adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.
Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
Faylar genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.
Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir.
Yukarıdaki açıklamada da görülebildiği gibi depremlerin ana nedeni tektonik plakaların hareketliliğidir. Bu plakaların hareketliliğini elektromanyetik bir silahla kontrol edilebileceği ise bilimsel olarak kanıtlanabilmiş değildir. Bu tür komplo teorilerine dayanak olan şey ise, Sırp asıllı Amerikalı bilim insanı Nikola Tesla'nın çalışmaları olmuştur. Ancak, HAARP'ın sitesine göre HAARP'ın vericisi jeomanyetik fırtına sırasında işlevsizdir. Solar ile uyarılmış bu genel olaylarda, doğal değişkenler HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha yüksek bir seviyeye ulaşabiliyor... Dünya'nın statik manyetik alanı, sırasıyla, bir manyetik fırtınasındaki değişkenlerden 1000 kat daha güçlüdür ve HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha güçlüdür. HAARP'ın Türkiye'de deprem yaratmak için kullanıldığına dair bir kanıt ise bulunamamıştır. Bütün bu bilimsel sebeplere dayanarak diyebiliriz ki HAARP bir silah olarak dünyanın iklimini değiştirebilecek, depremleri tetikleyebilecek özelliklerde değildir.
HAARP İKLİMLERİ ETKİLEYEBİLİR Mİ?
Dünyada iklimin oluşumu birden fazla sebebe bağlıdır. Bu sebepler; enlem etkisi, kara ve denizlerin etkisi, yükseklik etkisi, yer şekilleri etkisi, bitki örtüsü etkisi, deniz akıntıları etkileridir. Küresel iklimin oluşumunda bu etkenlerin yanında atmosferin troposfer ve stratosfer katmanlarındaki değişimler de belirleyici olur. Ancak HAARP'ın iyonosfere gönderdiği frekanslar, troposfer ya da stratosfer de -dünyanın iklimini oluşturan bu iki atmosfer katmanında - önemsiz emilime bağlıdır. HAARP'ın iletimleri iyonosferdeki yakın-vakum bölgesiyle etkileşime girer. Yine de, İyonosferden stratosfer/troposfere kadar aşağı inen bağ inanılmaz derecede zayıftır, ve doğal iyonosferik değişkenlik ile, yeryüzündeki hava ve iklim ile ve hatta bir jeomanyetik fırtına sırasında güneşin oluşturduğu yüksek orandaki iyonosferik türbülansta bile herhangi bir etkisi bulunamadı. Güneş yeryüzündeki havayı iyonosferik fırtınalarla etkileyemiyorsa, o zaman HAARP'ın bunu yapması mümkün bile değildir.
İyonosfere gönderilen enerji sebebiyle bu katmanda oluşan ısınmanın ise etkisi çok küçüktür. İyonosfer doğal olarak orta çalkantılı olup hem karışık hem de güneş tarafından yenileniyorsa, yapay bir şekilde uyarılmış etkiler hızlıca silinir. Etkinin oluşturulduğu iyonosferdeki yüksekliğe göre, bu etkiler 1 saniyenin altından 10 dakikaya kadarki zamanlarda tespit edilemiyor.
HER DEPREMDE "HAARP SİLAHI KULLANILDI" İDDİASININ TEMELİ
Yapılan araştırmalar depremlerle iyonosfer tabakası arasında tek yönlü bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Deprem anında iyonosferde meydana gelen küçük değişiklikler, deprem araştırmacılarını bu tabakayı incelemeye yöneltmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalar duyurulduğunda akıllara HAARP araştırması gelmektedir. Ancak, depremlerin iyonosfer üzerinde bir etkisi olsa da tersi bir etki kanıtlanmış değildir. İyonosfere yapılan müdahalelerin depremleri tetikleyebileceği iddiası doğru değildir.
Bir diğer komplo teorilerinin nedeni ise, Gölcük depremi sırasında ABD donanmasının burada bulunan Gölcük Deniz Ana Üssü'nde konuşlanmalarıdır. NATO üyesi olan Türkiye'de askeri üslerde ABD gemilerinin bulunması ise şaşırtıcı değildir. Yine 2023 yılında Kağıthane'de meydana gelen 3.1 büyüklüğündeki depremin, Sarayburnu açıklarına ABD askeri gemisinin demir atması sonrası gerçekleşmesi ise tesadüftür. Depremin dışarıdan tetiklenebileceğine dair hiçbir bilimsel kanıt bulunamamış olması ise, bu iddiaları çürütmektedir.
KAYNAKLAR:
1- evrimagaci.org - HAARP Nedir? Küresel Bir Silah Olduğu İddia Edilen Sıradan Bir Bilimsel Araştırma
2- Alaska Üniversitesi İnternet Sitesi - haarp.gi.alaska.edu
3- Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü İnternet Sitesi - Depremle İlgili Teknik Bilgiler
4- Meteoroloji Genel Müdürlüğü İnternet Sitesi - Hava Durumu ve İklim
6- Türkiye Uzay Ajansı internet sitesi - İklim Değişikliği
7- Doç. Dr. Bahar Aşcı, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Elektromanyetik Silahlar ve HAARP