Çoğu yıkıldı ama onlar sağlam kaldı

Deprem felaketinde binlerce bina yıkılırken, 133 bin 759 TOKİ konutu sağlam kaldı. Kamuculuğun başarısı, önümüzdeki döneme ışık tutuyor.

RECEP ERÇİN/AYDINLIK GAZETESİ

Adana, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa. On ilimiz nadir rastlanan büyüklükteki depremlerle sarsıldı. Depremlerin şiddeti uzmanlarca günlerdir anlatılıyor. Öyle bir felaket ki bölgede görev yapan arkadaşlarımız, “Görüntüler bile vahim tabloyu ortaya koymaktan uzak. Burada büyük bir yıkım var.” diyorlar. Bölgedeki yıkım sonrası kurtarma çalışmaları hızla sürerken, kaybettiklerimizin defin işlemleri ve yaralıların tedavisi sürüyor. Depremzede yurttaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması için bütün bir ülke seferber oldu. Haberlerimizde defaatle ifade ettiğimiz üzere yardımların kamu kurumları eliyle yapılması, bireysel hareket edilmemesi gerekiyor. Ayrıca bir yıla yayılan bir destek programı hayata geçirilmeli. Depremzede yurttaşlarımız olayın sıcaklığı ile sarılıp sarmalanıp daha sonra unutulmamalı. 99 Adapazarı depremini çocuk yaşta yaşamış bir Sakaryalı olarak bu yakın tarihin bizzat şahidiyim. O nedenle bu hususu vurguluyorum.

O MÜTEAHHİTLER HESAP VERMELİ

Felaketin sıcaklığı geçtikçe özellikle son dönemde yapılan ve depremde yıkılan “prestij” projelerin müteahhitlerinin ve inşaat şirketlerinin peşine düşüldü. Bu gerçekten de gerekli. Çünkü bu şirketlerin ve patronlarının ve hatta ruhsat veren kamu kurumu görevlilerinin sorumluluğu çok büyük. Birinci derece deprem bölgesine sağlam yapılar kurmamak taammüden cinayetten farksız.

Bu dosyaların kapanmaması sorumluların cezalandırılması kamuoyu vicdanının teskin edilmesi anlamında deprem yaralarının sarılması kadar mühim. O müteahhitlerin ve inşaat şirketlerinin yetkilerinin iptal edilmesinden, inşaat süreçlerindeki bütün çalışanların ve izin verenlerin sorgulanması gerekiyor. Türkiye Müteahhitler Birliği de burada STK vasfıyla gereğini yapmalıdır.

TOKİ'DEN GELEN YANIT

Bunun yanında hemen her şartta ve koşulda eleştirileri oklarının hedefi olan bir kurum da var; TOKİ, Toplu Konut İdaresi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı bu kurumun başında Ömer Bulut var. Bulut, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. 10 ili sarsan deprem felaketi sonrası herkesin merak ettiği, TOKİ konutlarının akıbetiydi. Konuyu TOKİ yöneticilerine sorduk. Gelen yanıt:

“İdaremizce yaptırılan inşaatlarda öncelikle yerinde 'Zemin Etüt Raporu' yaptırılmaktadır. Rapordan alınan veriler doğrultusunda başta deprem yönetmeliği olmak üzere yürürlükteki tüm ilgili kanun ve yönetmeliklere göre projelendirilme çalışması yapılmaktadır. İmalatlarımız ise bu projeler doğrultusunda yapım tekniklerine uygun olarak yaptırılmaktadır. Binalarımızda radye temel, tünel kalıp taşıyıcı sistem, yüksek beton dayanımı gibi depreme karşı davranış bakımından en iyi çözümler kullanılmaktadır.”

Kurum yetkilileri ayrıca talebimiz üzerine 10 ildeki TOKİ konutlarının sayısını iletti. (Tabloda bilginize sunuyoruz.)

DEVLET VAR YIKIM YOK

Yetkililerden edindiğimiz bilgilere göre halihazırda 10 depremzede ildeki TOKİ konutlarında yıkım ve ağır hasar olduğuna dair bir tespit henüz yok. Nitekim Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da, Haber7 Yazarı Mehmet Hacet'in köşesinde aktardığı üzere 8 Şubat günü itibarıyla şu bilgiyi verdi: “Hem eskilerde, hem yenilerde (TOKİ evleri) çok şükür büyük bir sorun yaşamadık. Hiçbir binamız yıkılmadı. Oturulabilir durumda.”

Sabah gazetesinde 11 Şubat'ta yayımlanan Halit Turan imzalı haberde de, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri, hasar tespit çalışmalarında TOKİ konutlarında hiçbir hasar olmadığını tespit etti. Bakanlık, 10 il valilik ve kaymakamlıkları TOKİ konutları sakinlerinin evlerine girebileceğini belirten yazı gönderdi.” bilgisi yer aldı.

Şayet bunun aksi bir durum varsa okurlarımızın bize iletmelerini de rica ederiz. Bu beyan ışığında görünen o ki “asrın felaketi” olarak adlandırılan depremlerde dahi TOKİ'nin yani kamunun, devletin inşa ettiği yapıların dayanıklı olduğu tescil edilmiş durumda. Şu halde bundan sonra 10 şehirde kurulacak yerleşimin istisnasız kamu eliyle ve kamu denetimiyle yerine getirilmesi şart olmalı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” ve 57. maddesi “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” diyor. Bu hükümler uyarınca ve yine Anayasa’nın 15. maddesindeki “...Kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz...” hükmü doğrultusunda devletin birinci derece deprem bölgelerinin imarında doğrudan üstlenici olması zorunlu olmalıdır.

Uzmanların aktardığına göre ülkemizi daha çok depremler bekliyor. Konut işinin katiyen özel sektörün kâr ve rant paylaşımına bırakılamayacak bir mesele olduğunu bir hafta önce yaşadığımız acı olayla bir kez daha gördük. Şu aşamada yıkılan kentlerin imarının yanında önemi ve zamanın daralması itibarıyla öncelik İstanbul olmak üzere deprem riskiyle karşı karşıya olan bütün şehirlerdeki kentsel dönüşüm de kamu eliyle gerekirse OHAL yetkileri kullanılarak yapılmalıdır. İstanbul'u bekleyen deprem düşünüldüğünde bu iş artık bir milli güvenlik sorunudur.

FABRİKALARDA DURUM NE?

Deprem bölgesinde yıkılan, ağır hasar alan fabrikalar olduğu biliniyor. İsimlerini şu aşamada yazmıyoruz. Ancak önümüzdeki günlerde bunlar gündeme gelecek ve yıkımın ekonomik faturası da ortaya çıkmaya başlayacak. Birinci derece deprem bölgesindeki fabrikaların nasıl hasar aldığı, neden depreme uygun yapılmadıkları, neden afet için erzaklarının olmadığı konuşulacak. Kazandıkları kârların keyfini süren iş insanlarının, tesislerinin güvenliği konusunda neden titiz davranmadıkları, yerine asla konulamayacak çalışanlarının ikametlerinin güvenliği konusunda neden tedirginlik duymadıkları da sorgulanacak. Herkes şapkasını önüne koyarak önce vicdanına sonra kamuoyuna hesap verecek.

TOSİ ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?

Daha ekim ayında Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Başkanı Şahin Balcıoğlu, Pazarcık ilçesinde Kızkapanlı Organize Sanayi Bölgesi (OSB) için çalışmalara başladıklarını ve ön talepleri almaya başladıklarını ifade ederek, 6 bin dönüm üzerinde yapılacak OSB tamamlandığında 40 bin kişinin istihdam edileceğini söylüyordu. İlde tesis kuracak yer kalmadığı yine oda başkanlarınca ifade ediliyordu.

Kahramanmaraş yeniden nasıl ayağa kalkacak? Yıkılan tesisler bir yana yeni OSB nasıl kurulacak ve bu işletmelerce çalışacak iş gücü bulunabilecek mi? Bunlar önümüzdeki dönemin en kritik konuları olacak.

Zaten Türk iş dünyası artan inşaat maliyetleri ve arsa fiyatları yüzünden fabrika inşa edemez hale geldiklerini söylüyorlardı. Bu yüzden yapılan toplantılarda TOKİ benzeri bir yapının fabrika kurulumu için de devreye girmesi gerektiği bir TOSİ yani toplu sanayi idaresi kurulmasını talep ediyorlardı.

Sözün özü iş dünyamız bile gerek maliyet gerekse sağlamlık yönünden devletine güveniyor.

TOKİ NEDİR  NE İŞ YAPAR?

17 Ağustos 1999'daki Marmara depremi sonrası kamunun konut yapımındaki işlev, görev ve eksiklikleri gündeme geldi. Bunun üzerine Toplu Konut İdaresinin daha aktif bir rol alması için çalışmalar yapıldı. Acil Eylem Planı çerçevesinde “Planlı Kentleşme ve Konut Seferberliği”nin başlamasıyla TOKİ, yeni bir vizyona kavuştu.

Toplu Konut İdaresi'ne 2985 sayılı kanunla şu görevler tanımlandı:

  • Yurt içi ve yurt dışında doğrudan veya iştirakleri aracılığıyla proje geliştirmek; konut, altyapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak veya yaptırmak.
  • Konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere iştirak etmek.
  • Konut inşaatı ile ilgili sanayii veya bu alanda çalışanları desteklemek.
  • Doğal afet meydana gelen bölgelerde gerek görüldüğü takdirde konut ve sosyal donatıları, altyapıları ile birlikte inşa etmek, teşvik etmek ve desteklemek.
  • Bakanlıkların talebi ve bağlı bulunduğu bakanın onayı halinde talep konusu proje ve uygulamaları yapmak veya yaptırmak.
  • İdareye kaynak sağlanmasını teminen kar amaçlı projelerle uygulamalar yapmak veya yaptırmak.
  • Devlet garantili veya garantisiz iç ve dış tahviller ile her türlü menkul kıymetler çıkarmak.
  • Ferdi ve toplu konut kredisi vermek, köy mimarisinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup yenilenmesine yönelik projeleri kredilendirmek ve gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu yapmak.
  • Yurt dışından, görev alanıyla ilgili harcamalarda kullanılmak üzere Hazine Müsteşarlığının uygun görüşü üzerine kredi almaya karar vermek.
  • Konutların finansmanı için bankaların iştirakini sağlayacak tedbirleri almak, bu amaçla gerektiğinde bankalara kredi vermek, bu hükmün uygulanmasına ilişkin usulleri tespit etmek.
  • Gerektiğinde her çeşit araştırma, proje ve taahhüt işlemlerinin sözleşmeyle yaptırılmasını temin etmek.
  • Kanunlarla ve diğer mevzuatla verilen görevleri yapmak.
Depremde 8. gün: 170 saat sonra mucize gerçekleşti Yurt "İki cephe mücadele ediyor:Türk Milleti ve devlet düşmanları" |Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek Yurt "Sivil toplum devlete alternatif olamaz"| Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Yurt Petrol-İş Sendikası'nın örgütlü olduğu Elba Bant'ta grev başladı Yurt As Plastik işçilerinin grevinde 7. gün Yurt Aydın'da zeytin sezonu başladı Yurt Vatan Partisi'nin acı kaybı Yurt Barınma sorunu büyüyor Yurt Depremzedelerin sağlığı tehdit altında Yurt Nazlı Karakoyun için adalet Yurt Devlet kapattı DEM Parti yeniden açtı Yurt Akdeniz balıkçıları "Vira bismillah" dedi Yurt