Adnan Oktar'ın mal varlığı devlete geçti
Suç örgütü kurma ve yönetme suçlarından 8 bin 463 yıl hapis cezası alan Adnan Oktar'ın 2 milyarlık serveti devlete aktarıldı. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından gönderilen raporda Oktar'ın toplam servetin 200 milyon dolar olduğu vurgulanmıştı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar silahlı suç örgütü davasında temyiz incelemesini Temmuz ayında tamamlamıştı. Mahkeme Adnan Oktar'a yönelik suç örgütü kurma ve yönetme, cinsel istismar ve cinsel saldırı, eğitim öğretim hakkının engellenmesi, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen toplam 8 bin 463 yıl 4 aylık hapis cezasını onanmıştı.
Oktar'ın örgüt üyelerinin kullandığı 61 lüks otomobil ve 17 lüks villa da devletin hazinesine aktarılmıştı. Bunun yanında örgütün milyon dolarlar değerinde nakit bulundurması da kamuyounda gündem olmuştu.
Operasyon ve mahkeme süreçlerinin bitmesi ardından Oktar'ın kurduğu suç örgütünün mallarının hazineye devrinin tamamlandığı duyuruldu. Buna göre mahkeme, örgütün en az 2 milyar lira olduğu düşünülen malvarlığını devlete aktardı.
Adnan Oktar örgütüne yönelik soruşturma derinleştirildi. Mahkeme sorgusunda aylık 3 bin 500 lira geliri olduğunu iddia eden 'Oktar'ın 1 milyar dolarlık mal varlığı olduğu' da ortaya çıktı. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından gönderilen raporda Oktar'ın toplam servetin 200 milyon dolar olduğu vurgulanmıştı.
'OKTAR' İDDİANAMESİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, 20 kişi şüpheli olarak yer alıyordu.
Mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edilen Adnan Oktar'ın bu nedenle cezaevinde bulunduğu ve bu süreçte örgütsel faaliyetlerine devam ettiği kaydedilen iddianamede, Oktar'ın özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna vasıtasıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarının cezaevi dışında yayılmasını sağladığı belirtiliyordu.
Oktar'ın bunu yaparken, özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği vurgulanan iddianamede, ana çatı davasında ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektuplar ve avukatlar aracılığıyla iletişim kuran Oktar'ın, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı ifade ediliyordu.
İddianamede, Adnan Oktar'ın özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı da belirtilerek, bu kişinin cezaevinde kaldığı dönemde, özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile olağan akışa uygun olmayacak şekilde "hukuki yardım" adı altında görüşmeler gerçekleştirdiğine vurgu yapılıyordu.
Oktar'ın ayrıca, örgütü diri tutmanın yanı sıra hem yargılanan hem deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yeni örgüt üyeleri kazandırmayı amaçladığı ve en kolay yol olan avukatları vasıtasıyla talimatlarını aktarmaya çalıştığı belirtilen iddianamede, sanıklar Adnan Oktar, Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan 5 yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyordu. Bu sanıkların ayrıca, TCK'nın ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği tüm suçlardan dolayı fail olarak cezalandırılması talep ediliyordu.
Adnan Oktar, Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın bu kapsamda, "örgütün veya amacının propagandasını yapma" suçundan 10,5 yıldan 31,5'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenilen iddianamede, diğer 17 sanığın da "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "örgüte yardım" ve "örgütün veya amacının propagandasını yapma" gibi suçlardan farklı sürelerde hapisle cezalandırılması talebi yer alıyordu.
8 BİN 658 YIL HAPİS CEZASI
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü davasında verilen cezaları onadı.
550 sayfalık gerekçeli kararda Adnan Oktar hakkında verilen 8 bin 658 yıl hapis cezası dahil örgüt üyeleri hakkında verilen hükümler kesinleşti.
Örgüt üyeleri cinsel istismar, kasten öldürmeye teşebbüs, eziyet, eğitim hakkının engellenmesi, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, kişisel verilerin izinsiz kayıt edilmesi gibi çeşitli suçlardan cezalandırılmıştı.