Şekerin tadı kaçtı…
Seçimi geride bıraktık, kozlar paylaşıldı, muhalefet cephesindeki ittifak dağıldı, normal şartlar altında Cumhur İttifakı beş yıl daha iktidarda.
Ve beklenilen oldu; ‘Ekonomik Kriz…’
‘Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyoruz’ dersek abartmış olmayız… Üreticinin üretim mekanizmaları felce uğramış durumda, tüketici kan ağlıyor. Fiyatları kontrol etmek hayal oldu neredeyse…. Bir avuç insan parasına para katarken yurttaş yoksullaşıyor. İktidar son derece pasif, ‘Razı olduğu’ Maliye Bakanı’ndan medet umma çaresizliğinde. Bakan Şimşek ise faturayı halka çıkarıyor... ‘Vergiler, kemer sıkma politikaları’ halkın beline yüklenmiş durumda. Neoliberal politikalarla çıkış arama gafletinde olan Bakan’dan memnun olanlar da var; neoliberal politikalarla Türkiye’yi ekonomik müstemleke yapmak isteyen Atlantik Cephesinde konumlanmış olanlar, son derece memnunlar gidişattan…
Hastalık aşikar, tedavi de; ne var ki iktidar tedaviden her geçen gün uzaklaşıyor. ‘Üretim Ekonomisi Modeli’ laftan öteye geçemiyor.
Ekonomi tarihinde çok net bir şekilde kabul görmüştür; ekonomik krizlerinden kurtuluş üretimi artırmakla olur; bu çözüm yolunda üreten kazanır, üreten artı değer sahibi olur, tüketen de uygun şartlarda tüketme imkanı bulur… Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk ‘Halk Ekonomisi Modeli’ ile bunu başarmış, yıllarca savaş ve yoksulluk içinde olan bir milleti Halk Ekonomi modeli ile kalkınma yarışında dünya ölçeğinde kalkınan ikinci ülke konumuna yükseltmiştir. Bu model sayesinde Genç Cumhuriyet’te üretim seferberliği ilan edilmiş, topyekün kalkınma hamlesi ile Türkiye kendi kaynaklarını kendi insanı ile milli ekonomi çarkında başarılı bir şekilde halkın yararına dönüştürmeyi başarmıştır. Tarım, sanayi, turizm bu model ile nimetlerini yurttaşa sunmuştur.
Adnan Menderes ile başlayan; Demirel, Özal, Çiller, Erdoğan ile parti programlarında da yer alan serbest piyasa ekonomisiyle ülkemiz üretimden uzaklaştırılmış, küresel şirketlerin cirit attığı, bir açık pazar olmuştur. Ne yazık ki her geçen gün dışarıya daha çok bağımlı olmaya başladık; artık ithalatçı bir ülkeyiz…
Bu hafta ‘Pancar’ penceresinden bu söylediklerimize bakacağız…
Şeker pancarı üretim merkezi olan ülkemize pancar üretiminde de kota geldi, hem de hasat döneminde. Felaketi Elbistanlı şeker pancarı üreticileri ülke gündemine taşıdı. Garabete bakınız: Elbistan Şeker Fabrikası 2023 yılı için 400 bin tonluk pancar kotasını 40 bin, şeker kotasını ise 2 500 ton azalttı, üretici hasat yaparken… Mağdur üretici öfkeli; ‘Yer altından da yer üstünden de vuruluyoruz’ söylemi şekerin tadını kaçırıyor. Üretici, Bakanlığın olaya el atmasını bekliyor, ne var ki Bakanlık sessiz…
1960’dan beri Elbistan’ın 63 bin dekarında 2 bin üretici 400 bin tonluk şekerpancarı, 50 bin ton işlenmiş şeker kotasıyla ülke ekonomisine çok önemli katkıda bulunuyor. Gelin görün ki; fabrikadan üreticilere gönderilen mesajda ‘Yüzde 10 kota alınmayacak’ uyarısı karşısında üretici şokta. Mart ayında pancar ektirilen bölge üreticisinin 40 bin ton pancarı çöpe atılmış durumda. Depremin yaralarını sarmayan çalışan Elbistanlı pancar üreticisi ikinci bir depremi yaşıyor… Tarım Bakanlığı diyor ki: ‘Üretme…’
2024’ün kotasını bekleyen bölge üreticisi kota engeliyle karşılaşırken sezon pancar fiyatı da henüz açıklanmış değil. Nerede kaldı seçim öncesinde ‘Türkiye Yüzyılı, Üretim Dönemi…’ söylemleri?
Şekerpancarı fiyatına %45’lik zam söylentisi var ama üretim maliyetlerinin %100’ün üzerinde olduğu biliniyor… Buna rağmen beklenti en az %80… Tarım Bakanlığı’ndan hala ses yok... Maliye Bakanı’nın gündeminde ise şeker pancarı üreticisine destekleme adına hiçbir şey yok… Çözüm yanlış yerlerde aranıyor…
Ekonomiden eli ayağı çektirilen Devlet sulama, mazot ve elektrikte üreticiyi yalnız bırakmış durumda. Devlet Su İşleri’nin sulama faaliyetleri eskisi gibi değil, elektrik üretimindeki, dağıtım ve satışındaki güç özel sektörde, mazotun fiyatı ise her geçen gün üstüne koyuyor. Ne yapacak üretici? Üreticinin önündeki engeller niçin kaldırılmıyor? 13 sektörü besleyen şeker pancarı üretimi niçin sekteye uğratılıyor? Üretim ekonomisinden anladığınız nedir? Üyesi olmak istediğiniz Avrupa Birliği’nde çiftçinin ürününü alınıyor, çiftçinin üretimi destekleniyor, Birlik ülkeleri şeker pancarında da dışarıya bağımlı duruma asla düşmüyor.
‘Ey İktidar, kararını ver; ya Halk Ekonomisi modelini uygula ya da açık açık mandacı ol, Elbistanlı üretici senden haber bekliyor…’