Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından 7. Tasarruf Paketi açıklandı. Kamuda Tasarruf ve Verimlilik olarak bilinen pakete özellikle emekçilerden tepkiler büyüyor.
Biz de paketin ekonomik zorluklara çözüm olamayacağı kanaatindeyiz; bu hafta sütunlarımızı bu konuya ayırdık.
Halk arasında israftan kaçınma olarak bilinen ‘Tasarruf’a etimolojik açıdan yaklaştığımızda tasarrufun Arapça ‘şrf’den yani ‘harcama yetkisine sahip olma, idare etme, işleme’den geldiğini görüyoruz. İktisadi olarak ise İngiliz iktisatçı Keynes’in üzerinde durduğu gibi ‘tasarruf yatırımla eşitlenen’ çok önemli bir kavram olarak çıkıyor karşımıza.
Kavram bu kapsama sahip olunca 7. Tasarruf paketinin ülkemiz için verimli olacağını söylemek mümkün değil; çünkü açıklanan pakette tasarrufun yatırımla eşitlenme durumu ve oluşan değeri işleme pratiğinden hiçbir şekilde söz edilmemiş . Oysaki ülke ekonomisi için hayati değere sahip olan tasarruf kabiliyeti yatırımın baş anahtarıdır. Başarılı ekonomilerde işgücü ve emekle yaratılan değerler tasarrufla yatırıma dönüştürülür En yalın haliyle bir Anadolu çiftçisinin yaptığı gibi: Hasadı yapılan buğdayın bir kısmı tasarruf edilir, bu yolla gelecek dönemin üretimi için tohumluk ayrılır; yani seneye yatırım yapılır; bu tasarruf eylemi karı da verimliliği de doğrudan belirler; yani tasarruf yatırıma evrilir.
Açıklanan pakette ne görüyoruz: ‘Kamu harcamalarına üç yıllığına kısıtlama, kamu araçlarını ve koruma sayısını azaltma, kamu çalışanlarının servis hizmetini sonlandırma’; başka bir şey yok… Birkaç yıl önce kamu harcamalarının bütçede çerez olduğunu iddia eden Şimşek, şimdi bu paketle kamu harcamalarından tasarruf etmemiz halinde üç yıl sonunda bu yolla 1 trilyon elde edeceğimize dikkat çekiyor. Türkiye’nin bütçesi 11 trilyon, açık 2,5 trilyon, umulan tasarruf ise 1 trilyon; bu veri ülke ekonomisi lehine elbette önemli; ancak 1 trilyon gelirin yatırıma nasıl dönüştürüleceği açıklaması ne yazık ki yer almıyor pakette, sadece ‘kuru tasarruf’….
Aslında kamuda israf AKP döneminde ‘İtibardan tasarruf olmaz’ anlayışıyla tetiklendi ve genişledi, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinden en ücra köşedeki belediye binalarına kadar lüks ve şatafata gömüldük. Kaynaklar üretim yerine gösterişe harcandı. Gösterişli ve sayısı artan kamu binaları, toplantı ve gösterilerde harcanan milyonlar, gereksiz koruma ordusu ve araç konvoyları, yanlış ihaleler peş peşe geldi. İtibardan tasarruf olmaz diyenler, kasa boşalıp son yerel seçimlerde de bozguna uğrayınca tasarrufa gitmek zorunda kaldılar. Arka arkaya deklere edilen tasarruf paketlerinden de bir sonuç alınamadı. Bu haliyle şimdi de alınamayacak; çünkü Şimşek ve ekibinin tasarruftan anladığı sadece emekten tasarruf etmek. İşçi, köylü, memur, esnafın oluşturduğu değerden elde edilen tasarrufun yatırım ayağı yok; adil/verimli vergilendirme uygulamaları yok; doğru kaynağa ulaşmak yok… Mevcut iktidarın kontrolünde bir grup zengine vergi affı gelirken sattığı malı yerine koyamayan esnaf, aldığı ürünle bir yıl sonra verimli ürün elde edemeyen çiftçi için vergiler ağırlaştırılıyor. Çok net bir şekilde diyebiliriz ki; arzı değil israfı destekleyen AKP yönetimleri konuyu tam kavramış değil. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yurt dışından sıcak para bulma peşinde. Oysaki yurttaşlarımızın yurt dışı bankalarda 500 Milyar doların üzerinde sıcak parası var. Yurt dışı bankaları bu hacimli, sıcak birikimden son derece etkili bir şekilde nemalanıyor. Şimşek bu verimli ve güçlü kaynağından söz bile etmiyor. Ekonomik bir gerçektir; bu birikimi ülke bankalarına çekip yatırımla eşleyebilirsek üretim artar, yüzbinlerce işsiz iş sahibi olur, piyasalara sıcak paranın refahı gelir, Şimşek’in de yabancı ve maliyetli paranın peşinde koşmasına gerek kalmaz. Ülke ekonomisinde uyku da olan bir diğer kaynak ise yurttaşlarımızın sahip olduğu 4760 ton altın (takı vb. dışında olan grup), bu hacmin para değeri 300 Milyar doların üzerinde. Şimşek ve ekibi bu yerli kaynaktan da bigane. Toplamda 800 milyar doları aşan bu sıcak kaynak ülkenin ekonomik sorunlarının büyük bölümünü çözer, kamu refahını artırır, bu minvalde hareket edilirse emperyalizm değil; Anadolu kazanır…
Türkiye bir an önce üretim ekonomisine geçmek zorundadır. Kamuda israfı önlemenin elbette bir yararı var; ancak israfın önlenmesiyle elde edilen değer yatırıma/üretime dönüştürülemez ise hiçbir sonuç alınamaz.
Özetle; ‘İtibardan tasarruf olur’; ancak emekten tasarruf olmaz; emeğin ürettiğinden tasarruf edilen değer ise üretimle kamu yararına sunulur.
7. Tasarruf Paketi’nin faydalı olacağını iddia edenlerin dikkatine; maslahat için…