PKK’nin Suriye kolu PYD/YPG “yerel seçim” taktiğini kullanarak dikkatleri daha çok bu alana çekmeye çalıştı. Ağustos ayına ertelediği seçimlerin yapılmayacağını şimdiden rahatlıkla tespit edebiliriz. Zaten o dönemde PYD’nin Eş Başkanlığını yapan Salih Müslim ve diğer PKK’nin lider kadroları seçim noktasında çok net mesajlar vermek yerine kendileri açısından “tehlikelere” vurgu yaptılar. Seçim taktiği aynı zamanda İran-Irak-Suriye ve özelliklede Türkiye’nin nabzını ölçmek açısından da fırsat olarak değerlendirildi.
Seçim taktiği oyunu PYD/YPG ve onların başını çektiği Mazlum Abdi’nin yönettiği Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve İlham Ahmed’in başında bulunduğu Demokratik Suriye Meclisinin (DSM) bir bakıma güç gösterisiydi, mesaj içerikliydi!
ABD/İsrail kuklası PKK/PYD’nin yönettiği Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) Suriye'nin bölünmesini sürekli hale getirmeye çalışan bir oluşum. KDSÖY ile yerel halk arasındaki gerilim gün geçtikçe artıyor. Özellikle de Arap Aşiretlerin ezici çoğunluğu KDSÖY’ü istemediği gibi dayatılmasını da kabul etmiyor. Bu nedenle sürekli çatışmalar yaşanıyor.
PKK 2020 yılında Mazlum Abdi ile büyük sorunlar yaşamaya başladı ve görevden aldı. Araya ABD girince sorunlar kısmen çözülmüştü. Mazlum Abdi o zaman Rudaw’a yansıyan açıklamalarında “Suriyeli olmayan PKK kadroları çekilecek” demişti. Bu açıklama örgüt saflarında olumsuz karşılanmıştı. PYD/YPG’ye çeki düzen vermek ve merkezkaç eğilimleri önlemek maksadıyla PKK’nin MK üyesi ve önemli kadrolarından Sabri Ok ile bir dönem öldüğü haberleri medyaya yansıyan Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin ile çok sayıda örgüt kadrosu “Rojova’ya” esas yönetici ve takviye güç olarak gönderildi. PYD’nin başına da yeniden Salih Müslim getirildi. Tüm bu gelişmeler Mazlum Abdi’ye rağmen gerçekleşmişti!
Dikkat edilirse PYD/YPG özellikle son bir yıldır ses getiren eyleme girişmekten kaçınıyor! Türkiye/Irak yakınlaşmasından sonra ise çok daha temkinli ve Türkiye/Suriye arasındaki buzların erimeye başlaması örgütü çok yönlü hazırlık yapmaya yönlendiriyor. Bu bağlamda son aylarda çocuk ve gençlerin kaçırılmasındaki artış gözlerden kaçmıyor. PYD/YPG olası bir büyük çatışmaya hazırlanıyor. O nedenle olabildiğince güç biriktiriyor ve silah stoklarını çoğaltma peşinde. ABD’li yetkililerle görüşmelerinde baş meseleyi silah yığınağının güçlendirilmesi oluşturuyor. PYD/YPG’ye karşı başlatılacak olası bir operasyonu geciktirmek içinde seçim taktiklerine ve yumuşak dil kullanmaya çalışıyor.
PYD/YPG önderliği Suriye’nin birliğini istediklerini ve çatışmalardan yana olmadıklarını sürekli tekrarlayıp duruyor. Kullandıkları dil “Rojava devrimi” yaygarasının sıkça kullanıldığı dönemden epey farklı! Çünkü bölgede dengeler değişiyor ve ABD/İsrail için ufukta olumlu yönde gelişme beklenmiyor.
PKK’nin bu yılın başından itibaren silahlı elemanlarını ve tecrübeli kadrolarını Türkiye içine çekme uğraşısı içinde olduğuna daha önceki yazılarımızda değinmiştik. Sınırlarımızdan kaçak yollarla geçenler hemen çatışmalara sokulmuyor, bekletiliyor. Bölgede büyük zayiat veren örgüt daraldığı için yeniden bir hamle yaparak toparlanmaya çalışıyor. Eskisi gibi dağa çıkışların olmaması örgütü zorda bırakmasının yanı sıra eylem yapamaz duruma da sokuyor.
PKK ve yan kollarında çelişmelerin keskinleştirilmesi, örgüt içi hesaplaşmaların sıklaştırılması, kopuşların hızlandırılması, bölünme zeminlerinin güçlendirilmesi, DEM Parti ve destekçileri üzerindeki otoritesinin zayıflatılması ancak koşulların iyi değerlendirilmesiyle mümkündür. Bunun için atılması gereken adımlar bellidir. Yeter ki o cesarete sahip olunsun!