Türkiye NATO'ya 1952 yılında girdiğinde kontrgerilla veya diğer adıyla gladyo’da ülkemiz içinde örgütlenmeye ve güç kazanmaya başladı. En son Fethullahçı Gladyo ile iktidarı ele geçirmeye çalışan Amerikan emperyalizminin darbesi milli güçler ve özellikle de Milli Ordu TSK tarafından bastırıldı. Bu ülkemize derin nefes aldırdı. FETÖ/PDY darbe alırken Amerikancı PKK ülkemiz içinde HDP/DBP/Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (YSP) ile destekçileri hala yurt sathında cirit atmaktadır. PKK’nin kollarını tehdit ve tehlike olarak görmeyenler örgüte nesnel olarak destek vermiş olurlar. HDP/DBP’nin kapatılmaması PKK’ya yapılacak en büyük yardımdır.
PKK, İran’da sıkışmış durumda, Irak’ta KDP tarafından istenmeyen örgüt, Suriye’de eski hâkimiyeti zayıflıyor. Bu olgular bize bir şey anlatıyor! Türkiye’de PKK için zemin kayıyor, destek azalıyor, kullandığı solumsu oluşumlar tarihin kenarına itilerek marjinalleşti, PKK’yi destekleyenler ise beklemede ve çelişkiler yaşıyorlar. İşte tam bu ortamda HDP veya onu taklit edenlere karşı gerekli tedbirlerin alınması gereken dönemdeyiz.
Yeşiller Sol Parti (PKK/HDP/DBP) milletvekilleri Doğu ve Güneydoğu il-ilçe ve köylerinde yoğun propagandaya başladılar. Türkiye’nin her yerinde irili ufaklı toplantılar dizisine devam edecekler. Bu toplantılarda Kürdümüzü kışkırtmak, Alevilerimizi kışkırtmak için yoğun çaba harcıyorlar. PKK’nın Yeni Yaşam, Yeni Özgür Politika, Medya Haber vb. kanallarında geçen haberlere bakıldığında yaratıcı yıkıcılığı hayata geçirme uğraşısı içinde oldukları görülür.
HDP içinde yaşanan son tartışmalar, Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın PKK önderliği tarafından aforoz edilmesi, Selahattin Demirtaş’ın şimdilik susturulması, parti kapatma davasının sürmesi ve daha da önemlisi PKK’nın içine düştüğü durum yeni arayışları getirdi.
BirGün Gazetesi’nden Hüseyin Şimşek 27 Temmuz günü kaleme aldığı, ”HDP’de arayış sürüyor” başlıklı yazıda PKK/HDP’nin seçim hazırlıklarına yer verdi. Yazı başta Rudaw olmak üzere bölücü sitelerde de yayınlandı.
Hüseyin Şimşek’e göre: “HDP'nin seçmenle gerçekleştirdiği buluşmalarda mevcut yönetime eleştirilerin öne çıktığı öğrenildi. Seçmenler, YSP’nin isminin de değişmesinden yana. 14 Mayıs seçimlerinde 100 milletvekili hedefleyen ancak 59 sandalyede kalan HDP ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSP) başarısız olarak kabul edilen sonuçların ardından başlatılan yeni döneme hazırlık çalışmalarını tamamlama aşamasına geldi. İlk olarak bileşen partileri ile bir araya gelen HDP yönetimi, kapatma davasını da gerekçe göstererek partinin YSP’ye taşınması konusunda hem fikir oldu. (…) Kongre için de kararını veren HDP yönetimi, tüm sürecin eylül ayının başına kadar tamamlanması ve büyük kurultayın bu tarihte yapılmasını kararlaştırdı. (…) Bazı büyükşehirlerde, ilçe belediyelerine karşılık "fedakârlıklar" yapılabileceği de öğrenildi. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin gibi HDP'nin güçlü olduğu şehirler için müzakerenin yolları aranacak. HDP, anlaşma sağlanabilirse bu kentlerin bazılarında büyük şehirlerde aday göstermemeyi ya da sembolik adaylar göstermeyi tartışıyor.”
Görüldüğü kadarıyla 14 Mayıs seçim yenilgisinin örgüte etkisi oldukça büyük. Müzakere (pazarlık) adı altında seçimlerde büyük şehirlerde CHP adayını destekleme yönündeki görüş, bizim açımızdan pek de yabancı olmadığımız taktik!
PKK/HDP MART 2024 SEÇİMLERİNE SOKULMAMALI
Yeşiller Sol Parti denilen paravan örgütün kullanılarak PKK’nın siyasetlerinin halka anlatılmasının önünün kesilmemesi yeni sorunların doğmasına yol açar. YSP maskesi altında PKK/HDP dün ne söylüyorduysa bugünde aynısını söylüyor. Değişen bir şey yok.
Bunlar, Türkiye Kürtçesini, Türkiye Zazacasını ve daha doğrusu Anadolu’nun kadim dillerini siyasi amaçlarına alet ederek kampanyalar başlatıyorlar. Anadili üzerinden politik çıkar elde etme anlayışına Türkiye Kürdü geçit vermeyecektir. Çünkü Kürdümüz Türk Milletinin ayrılmaz parçasıdır ve bütünü oluşturur.
Bunlar, emperyalizmin dilini kullanarak Türkiye’yi, Kürtler, Zazalar, Aleviler, Süryaniler, Keldaniler ve Ermenilere soykırım uygulayan devlet olarak gösterir ve gittikleri her yerde bunu dillendirirler. Dünyanın en büyük soykırımcılarının ABD, İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya, İspanya, Portekiz, “İsrail” gibi sömürgeci devletler olduğunu görmezden gelirler. Hatta İsmail Beşikçiler “Kürdistan sömürge bile değildir daha da kötüdür” diyerek sömürgeciliği savunabilecek kadar kendinden geçmişlerdir.
Bunlar, Sevr Antlaşması’nın dayatıcıları olan Yedi Düvel ’in kara güçleridir ve Lozan Antlaşması’nın düşmanıdır. YSP maskeli HDP/PKK’nın vekilleri gittikleri yerde “Türkiye ve Kürdistan şehirlerinde” diyerek bölünme zehrini saçıyor ve Lozan Antlaşması’nı soykırımcılığın resmileşmesi olarak gösteriyorlar.
Silahlarının yenildiği bir dönemde siyasete sarılarak çıkış yolu arayan PKK’yı bitirmenin yolu, Türkiye sathında kökünü kurutacak girişimlere zaman geçirmeden başlamaktır. İlk adım HDP’nin kapatılmasıdır. Ardından Demokratik Bölgeler Partisi, Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi ile kapatılma davaları süren Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve Kürdistan Komünist Partisi’nin (KKP) kapatılmalıdır.
Başta Kürdümüz olmak üzere Türkiye halkının bütününe yönelik aydınlatma kampanyaları başlatılmalıdır. Bölücü örgütlerin saflarına yönelik, çevrelerine yönelik, ölen ya da yaşayan örgüt elemanlarının ailelerine yönelik geniş çaplı aydınlatıcı, kazanıcı, birleştirici bir dil kullanarak farklı çalışmalar örgütlenmelidir. PKK terörüne karşı mücadelenin zorunluluğu fikri zayıflatılmadan, Medya dediğimiz basın yayın organları uyarılmalı ve bölücülüğün gerçek yüzü anlatılarak birlik rüzgârı estirilmelidir.
Gelecek yıl yapılacak yerel seçimlere PKK/HDP hangi kılıfla girerse girsin engellenmelidir.