Şubat ayının son haftası DEM’e paralel hareket eden Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu öncülüğünde ve sözde demokratik kitle örgütlerinin (DKÖ) katılımıyla gerçekleşen etkinlik sonrası, “Kürt meselesinde çözüm için sivil toplum buluşması” sonuç bildirgesi açıklandı.
Peki, bu kesimlerin asıl derdi nedir? Gerçekten “Kürt sorunu” denilerek PKK/DEM ve destekçilerinin, Kürdümüzü sorun haline getirmesi meselesi olamaz mı? Bal gibi olur! Biz Emperyalizminin ülkemize dayattığı etnik ve dini farklılıkları çatışmaya dönüştürmede görev alanlarla hiçbir sorunun çözülemeyeceğine inananlardanız. Emperyalizmin yarattığı sorunları sırtını emperyalizme dayayarak çözmeye çalışanlar ancak işbirlikçi olur, tetiği kendi halkına çeker.
Sorundan beslenen kesimler çözüm ister mi hiç? Tam tersine sorunların büyümesi bu kesimlerin beslenmesine yarar. Kollarıyla beraber Nakşibendi, Nurcu, Süleymancı gibi halk düşmanı gerici güruhlar nasıl emperyalizmden beslenerek irticacı eylemlere başvuruyor ise, benzer şekilde PKK/DEM, Alevici tacirler ile sözde solcularda sorunlardan beslenir. Bu olgu göz ardı edildiği müddetçe sorunların kökten çözümü imkânsızdır. Önümüzdeki dönem irticacı tarikat tipi örgütlere karşı mücadele daha da önem kazanacaktır ve çünkü onlarda PKK gibi bölücüdür, tehlikelidir.
Bugün hala “Kürt sorunu” ninnisiyle Kürdümüzü ayartmaya çalışanların asıl hedefi Türkiye'dir. Şu sözler “Sonuç Bildirgesine aittir: “Kürt meselesinin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana var olan ve son 40 yılı çatışmalarla geçen tarihi, toplumsal ve siyasal bir mesele olduğu, meseleye güvenlikçi politikalarla yaklaşılmasının doğru olmadığı biliniyor. Çatışma ve operasyonların yarattığı ekolojik tahribat, özellikle ormanlık alanlara yönelik müdahaleler var. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve tutuklanmaları, kayyım uygulamaları ve siyasi partilere yönelik kapatma davaları devam ediyor. Özellikle 2015-2016 sonrası başlayan ve hala devam eden temel hak ve özgürlükler alanındaki ihlallere dikkat çekilmiştir. Kürt meselesinin çözümüne yönelik son kırk yılda toplumun büyük umut ve beklenti içerisine girdiği değişik tarihlerde gerçekleşen çözüm girişimleri olmuştur.
Bildirge yeni bir şey söylemiyor. Cumhuriyete düşmanlık, “40 yıllık çatışma” diyerek PKK’yı haklı çıkarma, “ormanlık alanlara” yönelik yangınların PKK’nin çıkardığını gizleme, kayyım atamalarına karşı çıkma ve “Çözüm süreci” denilen bölücülüğe alan açma dönemini aklama gibi bir misyonu üstlenen “Bildirgeciler” PKK/DEM ile birlikte çözümsüzlüğün asıl sorumlusudur.
ÇÖZÜMSÜZLÜK ÖNERİLERİ
PKK/DEM eksenindekilerin sonuç bildirgesinde çözüm önerileri ise kısaca şöyle: “Kürt toplumunun meselenin çözümü açısında kendi birlikteliğini ve ortak bir dil oluşturması gerekir. Kürt meselesinin çözümü açısından yeniden bir çözüm iradesine ihtiyaç olduğu ve bunun açığa çıkması için silahların susması gerekir. Kalıcı bir çözüm ve barışın tesisi için tüm aktörlerin rolünü oynayabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması ve gerekli imkânlar sağlanmalı. Bütün bu adımlarla birlikte toplumsal sorunların çözümünün önceleyecek hazırlık sürecine her kesimden katılımın sağlanacağı demokratik ve sivil yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu ve çalışmalarının da başlatılması gerektiği, sonuçlarına varılmıştır.”
Hiç kimse çözüm diye sunulanların masumane olduğuna inanmaz. Şu yukarıda söylenenleri yerine getirin ve hayali bile olsa özerklik verin yine aynı kafayla devam edeceklerdir. Bunlar emperyalist devletlerin dairesinde Türkiye’ye karşı örgütlendirilmiş yapılanmalardır.