Devlet Bahçeli'nin DEM açılımı üzerine

Küçük Amerika İsrail’in bölgemizi kan gölüne çevirdiği bir dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin açılış gününde DEM partililerin ayağına giderek elini uzatması tartışmaları da beraberinde getirdi.

Murat İnce Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Küçük Amerika İsrail’in bölgemizi kan gölüne çevirdiği bir dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin açılış gününde DEM partililerin ayağına giderek elini uzatması tartışmaları da beraberinde getirdi. Sayın Bahçeli neredeyse her Salı gerçekleşen Parti Grubu toplantısında PKK ve onun TBMM’de ki sözcüsü DEM’e demediğini bırakmadı! En ağır sözlerle yüklendiği PKK/DEM’e samimi havada yaklaşımı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli açısından geri adım atmak anlamına gelir.

Tabi ki sistem partileri kaygan zemin üzerinde hareket eder ve en kritik dönemlerde yanlış tavır alarak hem ülkeye ve hem de halka büyük zarar verirler. Sistem/düzen partilerinin bazıları devrim ile karşı devrim arasında bocalar durur. Orta vadede MHP’de “tokalaşma vakası” rahatsızlığı açık tepkilere yol açabilir.

Tokalaşma merasiminin ardından PKK/KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlarından Bese Hozat (Hülya Oran) 07 Ekim günü PKK’nin medyalarından MedyaHaber’e katılarak bu konuda görüşlerini açıkladı. Her zamanki gibi ibretlik bir konuşmaydı! Bese Hozat özetle şöyle dedi: “Bahçeli AKP adına iç barışı sağlamak ve kendi çıkarları için muhalefeti etkisizleştirmek istiyor. Barış mı istiyorlar, madem Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin bir dediğini iki etmiyor; Devlet Bahçeli Erdoğan'ı da, Özgür Özel'i de yanına alsın, İmralı'ya gitsin. İmralı'ya gitsin, Önder Apo'yla otursun. Kürt sorununu görsün, müzakere etsin. Kürt sorununu çözsünler demokratik temelde. Yeni bir komplo kurmak istiyorlar. Zaten Erdoğan Türkiye’yi Bahçeli/MHP zihniyetiyle yönetiyor. Bunlar Kürtleri beklentiye sokmak, pasifleştirmek ve aktivitesini kırmak istiyorlar. DEM Parti içerisinde de, demokratik siyaset içerisinde de yapabilirse, başarabilirse bir parçalanma yaratma, buna teşne olan bazı kesimler varsa, kulak kabartan bazı kesimler varsa onların kafasını daha fazla bulandırma, Kürtlerle karşı karşıya getirmek isteniyor. Bunlar yeni bir oyun, yeni bir hile, yeni bir komplo örüyorlar. Bu soykırım politikalarını yürütmek için içeride muhalefeti tamamen etkisiz hale getirme, Kürtlerde kafa karışıklığı yaratma, çok gereksiz, yersiz çeşitli beklentileri varsa böyle kesimler koyma, Kürtleri mücadelesiz bırakma, pasifleştirme, mücadele, direniş iradesini kırma, beklentiye koyma, demokratik siyaseti beklentiye koyma, etkisini, aktivitesini kırma; yapabilirse içeride bir operasyon yapmak. AKP/MHP faşizmi devam ediyor ve bu süreçte CHP’yi de muhalefet gücü olmaktan çıkarmak istiyorlar. CHP’nin normalleşmesi AKP faşizmine desteğe dönüşmüştür. Bize göre normalleşme İmralı’dan başlar. Ayrıca HAMAS’ın 7 Ekim saldırısının ardında Türkiye var.” dedi.

Aynı gün eski sahte TKP’li emperyalist merkezlerin beslemesi ve sıkı PKK/DEM’li Veysi Sarısözen’de benzer yönde açıklamalarda bulundu. Filistin’de baş kışkırtıcının Türkiye olduğunu, İran’ın kaotik halde bulunduğunu söyledi. “DEM Kürt özgürlük Hareketi’nin (PKK. Mİ) partisidir. Şu bilinmelidir Kürdistan Türkiye ile savaş halindedir. CHP’nin normalleşme tutumu tehlike işareti veriyor. Görüldüğü kadarıyla AKP/CHP koalisyonu için çalışılıyor.” dedi.

Bese Hozat’ın konuşmasında PKK/DEM saflarındaki farklı kanatların oluştuğunu görüyoruz. Zira Cemil Bayık-Murat Karayılan, DEM önderliği - Selahattin Demirtaş arasındaki ilişkilerin “mecburiyetten” devam ettiğini ve kırılma anının beklendiğini tespit edebiliriz. Dem Parti’nin “karar verme mekanizması” ile DEM önderliği ne zamana kadar birlikteliklerini devam ettirecekler büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor. Bese Hozat’ın konuşmasını baştan sona dinlediğimizde satır aralarında ister istemez PKK’ler arasındaki bağların eskisi gibi olmadığını sezinleyebilirsiniz. PKK’lilerin Türkçe kullanımında ki çözümlemeyi başardığınızda cümlelerin nereye varacağını görebilirsiniz!

Ülkemizin “Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye” olmasının baş engeli Amerikan emperyalizmi ve ona göbekten bağımlı PKK/DEM provokasyon örgütüdür. DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’a uzatılan el Cemil Bayıklara, Murat Karayılanlara, Bese Hozatlara, Mazlum Kobane’ye uzatılan eldir ve iyi olmamıştır. Peki, şu soruların yanıtı Sayın Bahçeli ile beraber Sayın Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından nasıl verilecektir?

1- PKK terörü bitti mi? Örgüt, İran-Irak-Suriye-Türkiye’de ABD/İsrail adına sarıldığı silahları bıraktı mı?
2- PKK/DEM’in Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü savunan hangi girişimi olmuştur?
3- PKK/DEM etnik ve dini bölünme amacından vazgeçmiş midir? Örnek verebilir misiniz? Türkiye’yi Türk/Kürt, Sünni/Alevi diye parçalama uğraşısı içinde olan bir kontra örgütle karşı karşıyayız yoksa tersini mi düşünüyorsunuz?
4- PKK, Avrupa’dan Japonya’ya örgütlendiği her alanda Türkiye düşmanı faaliyetlerini durdurmuş mudur?
5- Kürdümüzü Anadolu’muzun bağrından koparma faaliyetlerini sonlandırmış mıdır?
6- İkinci İsrail “Kukla Kürdistan” planından vaz mı geçildi?
7- PKK/DEM Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün savunulmasında hangi safta duruyor?
8- ABD/İsrail haydut devletlerinin kara gücü olan PKK ve DEM Parti bu konumu değişti mi?
9- DEM ile PKK arasında amaç bakımından hangi farklılıklar var anlatır mısınız?
10- Vb. vb…

Bu soruların ve benzerlerinin tek birine olumlu yanıt verilemeyeceği halde Sayın Bahçeli hangi saiklerle PKK/DEM’e el uzatıyor? Evet, bir görev verildi ve o görev ifa ediliyor. Ancak, bundan sadece ve sadece yurdumuz Türkiye zarar görüyor.

PKK/DEM’İN SAVUNULMASI KAYBETTİRİR

Türkiye terör örgütü PKK’nin saldırıları neticesinde şehitler vermiştir. Akan su değil kandır kan! Sayısız PKK ve DEM’li yargılanmaktadır. Bölücülüğün kalesine olumlu yaklaşım sergilemek bölücülüğün önünü açmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Mesele bir parti ile tokalaşmanın ötesindedir. Selam verdiğiniz parti sıradan bir parti değildir. Türkiye’nin kalbine sokulmaya çalışılan bir kama örgütten bahsediyoruz. Biz MHP Genel Başkanı’ndan DEM Partinin kapatılması talebini unutmamasını isterdik. Peki, PKK’nin beşinci kolu DEM Parti ile ilgili kapatılması sözlerini nereye koyacağız?

Sorun bakalım DEM Partililere PKK terör örgütü mü değil mi? Hiç biri bunu doğrudan yanıtlamayacaktır ve kaçamak cevap vereceklerdir ve de terör örgütüdür demeyeceklerdir. Sıkıysa desinler! O zaman DEM Parti diye bir oluşum kalır mı kalmaz mı görürüz?

O halde nedir bu acele? Kısaca özetlersek Türkiye coğrafyasında PKK’ler (HDP-DEM-HDP vb.vd.) kapatılacak, başka yolu yok.

Tüm yazılarını göster