İDEF 23'ün ardından savunma sanayimiz

Temmuz sonunda, İstanbul'da birkaç gün süren bir savunma sanayi fuarı yapıldı. İsmi İDEF. Bu fuar 2 senede bir yapılıyor. web sitesi: https://idef.com.tr

Metin Akgerman Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Temmuz sonunda, İstanbul'da birkaç gün süren bir savunma sanayi fuarı yapıldı. İsmi İDEF. Bu fuar 2 senede bir yapılıyor. web sitesi: https://idef.com.tr

Bu yazının hedefi, İDEF 23 temel alınarak sonraki İDEF'ler ve genel olarak savunma sanayisi gelişimi için bazı önerilerde bulunmaktır.

Fuar temmuz sonu gibi Avrupa'nın büyük bölümünün tatil olduğu bir dönemde yapıldı ve bu durumun yurtdışı katılımları azaltmasını beklemeliyiz. Sonraki fuarlar için, eğer daha çok yurtdışı katılım hedefliyor isek tarih konusunda değişiklik düşünülebilir.

Fuar Türk savunma sanayisinin geldiği noktayı iyi bir şekilde yansıttı. Türk'ün Türk'e propagandasını bir kenara bıraksak dahi, fuarı ziyaret eden yabancı uzmanlar da Türk savunma sanayisinin gelişme hızından etkilenmiş durumdalar ve genel olarak doğru istikamette, akıllıca yatırım ve projeler ile ilerlendiğini belirtiyorlar. Bu bağlamda katkıda bulunan tüm kişi ve kurumları tebrik ediyoruz. İyi şeylerin tanıtımı yeterince medyamızda yapılıyor bu bağlamda iyileştirme fırsatı olan kısımlara ışık tutmaya çalışalım.

UYDU VE UZAY

Uydu teknolojileri konusunda sunum, yeni ürün, satış vs. pek yok gibiydi. Bir şeyler vardı idiyse dahi savunma sanayi yayıncılarının kapsamına hiç girmedi bu yüzden sektördeki gelişmeleri  öğrenemedik. Bu alanda TÜRKSAT’ımız var, TUA (Türk Uzay Ajansı) var, TÜBİTAK’ın uydu geliştirme çalışmaları var. TUSAŞ'ın ismi "Türk Havacılık ve Uzay Sanayi" yani Uzay ile ilgili bir şeyler olması lazım değil mi? Yerli uydular atıldı, bunlar resimler, videolar çekiyordur, askeri, sivil veri iletişimi yapılıyordur... Bu çalışmaları bu fuarda potansiyel müşterilerin ilgisine sunmayacaksak ne zaman sunacağız? Bizim yerli uyduların gerçek zamanlı resim ve video performanslarını sergilemek, uydu telefonları üzerinden yerli uydu üzerinden bağlantı kurmak, yerli uydularımız ile sivil ve askeri bazı hizmetleri ( navigasyon, haritalar, acil durum iletişimi, füze güdümleme, uydu telefonu hizmeti, uçaklara internet vs.) devreye almak vs... Bu işlerin artık sergilenebiliyor olmasını beklemeliyiz.

YENİ FUAR MERKEZİ GEREKLİ Mİ? 

İDEF Beylikdüzü TÜYAP fuar merkezinde yapıldı. Bu mekan iyidir, yeterince büyüktür, park yeri vs. sorunu yoktur. Diğer taraftan gönül isterdi ki İstanbul'da daha kolay ulaşımı olan, tercihen deniz kıyısında olan (askeri deniz araçları böylece denizde sergilenebilirdi), mimarı olarak İstanbul'a değer katabilecek ve yurtdışından daha çok katılımcı çekebilecek nitelikte bir fuar merkezimiz olsaydı, bu tür fuarların ekonomik ve sosyal faydası daha da büyük olabilirdi. İstanbul'un 10-20 yıllık dönüşüm planları içinde belki yeni bir fuar merkezi projesi düşünmek gerekebilir. 

PİERRE HENRİ

Fuara Pierre Henri "ate"  isimli (PH) bir emekli Fransız/Kanadalı savaş uçağı pilotu da katıldı. PH Kanada ve Fransa hava kuvvetlerinde askeri pilotluk yapmış bilgili ve tecrübeli bir profesyonel. Youtube kanalında askeri havacılık konularını işliyor. 300 bine yakın abonesi var ve Frankofon ülkelerin askeri çevreleri tarafından yakından takip edilen biri. PH'de fuara gelmiş, kendi başına (sanırım kameramanı ile) uçakların arasında  gezinmiş ve bir video çekmiş. Kanalında "Devin Uyanışı" (Fr: L'eveil d'un geant) ismi ile yayınlamış. Bu olay biraz garip değil mi? Askeri teknolojiler konularında etkili olan, askeri çevreleri etkileyebilen bu kadar önemli bir ziyaretçi ile kimse ilgilenmiyor, muhtemelen geldiğinden haberi olan da yok, hatta uçakların arasında video çektiğinden haberi olan bile kimse yok gibi... Kimseyle konuşmadan kendi başında anlatacağını anlatıyor (zaten çok iyi biliyor neyin ne olduğunu) ve bitiriyor. Hatta bir video daha yayınlayacağını söylüyor ama o video gelmedi. Muhtemelen ilk videoyu izleyen birileri bunu aradı ve fazla Türkiye savunma sanayisi reklamı yapmamasını istedi. Bizim cephede bu işleri organize eden arkadaşlar fuara özellikle yabancılardan kimler geliyor filan biraz araştırma yaparlar ise bu işin çok faydasını görebiliriz. Misal bu PH gelmişken bizim asker pilotlarımıza bir seminer verse, katıldığı operasyonlardan bahsetse, Fransa'da neler geliştiriliyor, Rafal uçaklarının teknik gelişimini vs. anlatsa ve ziyaretinde İDEF 23'u daha geniş olarak sunmasını sağlasaydık fena olmazdı. Çoğu Fransız askerinin TR'ye karşı düşmanca tutumu olabiliyor ama bu PH onlardan değil.

https://youtu.be/zK_W6O7MqR4

BENCE BMC

BMC'de yeni güzel ürünler geliştirmiş ve motor cephesinde de bir miktar yol alınmış. Tulga isimli bir zırhlı pikap araç da sergilediler. Gönül ister BMC, sivil araç pazarına da girebilsin. Tulga'da biraz Amerikan Hummer havası var, bu aracı sivil pazara uyarlasalar veya sivil pazar ihtiyaçlarına uygun binek ( benzin veya dizel motorlu) araçlar geliştirseler pazardaki önemli eksikliği doldurabilirler. Bu iş için gerekli altyapıları var, finansman sorunu varsa bu projeyi ayrı bir şirket altında, ayrı ortaklar ile ve BMC tesis altyapısı üzerinden tasarlamak mümkün olabilmeli.

HAVELSAN VE SİMÜLATÖRLER

Bu tür fuarlar, Havelsan'ın çeşitli alanlardaki simülatörlerinin uygulamalı olarak test edilmesi ve denemesi için de doğru alanlar olabilir. Havelsan'ın ayrıca havacılık sektörü için simülasyon eğitimleri vereceği bir uçuş okulu açması uygun olabilir. Misal Londra'daki Bilim Müzesi'nde ilave bilet ile girilen bir havacılık simülatör bölümü var. Havelsan ve Kültür Bakanlığımızdan da benzeri bir işbirliğini bekliyoruz. Bu simülasyon alet ve yazılımları, hem sivil hem askeri alanda, kara, hava, deniz araçlarında uyarlanabilecek, önemli katma değer ve istihdam yaratma potansiyeli olan konular. Tıp teknolojileri ve uzaktan ameliyat, robotik işlemler hatta nükleer teknojiler konularında da bu alanın önü açık. Hemen her sektöre uyarlanabilecek simülatör çözümleri, Havelsan'ın ortak donanım ve yazılım altyapısı ile geliştirilebilir.

https://www.metropolisav.com/ products-services-page/fly- 360-interactive-simulators/ 

SÜPERKAVİTE TORPİDOLARI 

Önemli deniz savaş sistemlerinden olan Torpidolar konusunda 70'lerde Rusların geliştirdiği, daha sonraları ABD, İran, Kore vs. bir çok ülkenin benzer modellerini ürettiği Süperkavite Torpido (ST) tipleri var. Bu torpidolar, geleneksel pervaneli yüzen torpidolardan farklı. ST'ler suyun içinde yüzmezler, uçarlar. ST lerin içinde gaz tüpü vardır, baş kısmında delikler vardır, arkada roket motoru vardır. Suyun içinde giderken baş taraftan gaz çıkar, torpido da suya temas etmeden gaz bulutu içinde yüksek hız ile hedefe ilerler.  Geleneksel torpidolar (misal bizim Akya torpidosu) 80 Km hız ile gidiyorsa bu ST'ler 350 Km ile giderler. Çok teknolojik bir olay yok, 70'lerin teknolojisi,  sadece tasarım farkı var. Türk sanayisi bu tasarımın zaten tüm bileşenlerini üretiyor, süperkavite torpidolarını ( Türkçeye "delikli torpido" veya "gazlı torpido" olarak da çevirebiliriz) üretmenin zamanı geldi de geçiyor. Bu torpidoları da hem mobil kara araçlarından hem SİHA ve SİDA lardan atabilir hale gelmek gerekli. Yunanistan ve Doğu Akdeniz'deki tehditlere karşı önemli avantaj sağlayacak, nispeten üretmesi kolay ve ucuz olan ürünler bunlar. Bunlara karşı savunma çok daha zor. Bu tasarım prensibini farklı deniz araçlarına uyarlamak da gayet mümkün. Misal Türkiye'den Akdeniz'in karşı tarafına, Mısır, Libya ve KKTC tarafına bu prensip ile üretilmiş sualtı araçları ile personel ve kargoyu hızlı şekilde taşımak mümkün olabilir. Karadeniz’de de bu tür sistemlerin kullanım potansiyeli olabilir.

NATO-Rusya çatışmalarının gösterdiği diğer konu ise deniz platformlarının korunması konusundaki artan zorluklar ve karmaşıklıklar. TCG Anadolu başta olmak üzere, askeri deniz platformlarının korunması için ( ve gerekli durumda saldırı amaçlı) sürü halinde ve yapay zeka ile çalışabilecek, ana platform ile bağlantılı, süstü, sualtı ve hava dron savunma sistemlerinin gerekeceği hayli açık.

AESA RADARLARI

AESA radarlarının hazır olması konusu tüm savunma ürünlerimiz ve platformları için kritik önemde ve yüksek öncelikli bir konu. Aselsan'ın AESA radarı konusunda fuarda biraz çelişkili bilgiler geldi. Kimine göre radar hazır ve ürünlere takılıyor kimine göre ürünlere başka komponentli radar takılıyor ama hazır olacak vs. Yerli AESA radarlarının tasarımı, hem malzeme biliminin hem elektronik tasarımın sınırlarını zorlayan konular, bu stratejik ürünün göreve hazır hale getirilmesi konularında Aselsan'a gerekli desteğin, uzmanlığın ve kaynağın aktarılması gerekir. Muhtemelen Aselsan'ın tarihinde ürettiği en önemli ürün bu AESA radarlar olacak. Bunu geliştiren teknik ekibin heykelini kurumun bahçesine dikmek gerekir. Diğer taraftan Meteksan firmamızdan da AESA radarı konusunda bazı ürünler geldi, bu ürünlerin kritik bileşenlerindeki yurtdışı bağımlılığı konularını elbette incelemek gerekir ancak ilerlemeler belli ki doğru yönde. Sn. Haluk Görgün şu AESA radar projesini hakkıyla  başardıktan sonra SSB koltuğuna otursa belki daha uygun olabilirdi.

20 MİLYAR DOLARA F-16 ALINMAZ

Yabancı savunma haber sitelerinde çıkan haberlere göre Türkiye 20 milyar dolarlık F-16 sistemi satın almak konusunda ABD'ye talepte bulunmuş durumda ve konu hakkında ABD'nin keyfiyeti bekleniyormuş. Bu konuda da Türkiye'nin hesabını iyi yapması faydalı olacaktır. Hatırlayalım, bu devride F-16 alım işleri nereden çıkmıştı? ABD, ortağı olduğumuz F-35 projesinden bizi attı ve parasını kısmen ödediğimiz uçakları bize teslim etmedi. Biz de ödenen peşinatı kurtarabilmek için "bari içerdeki paramızla F-16 verin" dedik. Yani zaten güvenilmez bir savunma tedarikçisine daha çok para kaptırmanın ve uzun vadeli bağımlılığı artırmanın bir faydası yok. İçerdeki paramızı kurtaralım ve bu bütçeleri kendi savunma sanayimizin gelişimine aktaralım. İçerde 20 milyar dolarımız olamaz, herhalde olsa olsa 1-2 milyar olabilir. Bu konu aslında ekonomik olduğundan daha çok stratejik bir seçimdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. yüzyılındaki yolumuz tek kutuplu dünya düzeni içinde Amerika'nın "ölmesin sürünsün" kategorisindeki vassallarından biri olmak mıdır yoksa çok kutuplu dünya düzenindeki bağımsız, güçlü, medeni, çekim merkezi olan kutup merkezlerinden biri olmak mıdır? Dünyanın tek kutuplu halinin devam etmediği ve çok kutuplu dünyanın oluştuğu da zaten açıktır.

Tüm yazılarını göster