Dünyada her sezon yaklaşık 400 milyon kayak turizmi gecelemesi yapılıyor. Bu rakam kayakçı sayısı değil, kayak amaçlı tesislerde geceleme sayısı. Yani 1 kayak turisti sezonda ortalama 5 gün kayak tesisi kullanıyorsa 80 milyon kayakçı eder. Sezon olarak ta herhalde 3-4 aylık bir süreden bahsediyoruz. Ülke bazında bakarsak 55 milyon geceleme ile ilk sırada ABD var, sonrasında 44, 41, 27, 22, 22, 19, 18 milyon geceleme ile sırasıyla Avusturya, Fransa, Japonya, İtalya, İsviçre, Kanada ve Çin geliyor.
Daha anlamlı bir değerlendirme ise kayak bölgesi esaslı yapılabilir. Aslında Fransa, İtalya, İsviçre, Avusturya tüm bu rakamları toplamak lazım çünkü bunların hepsi Alpler bölgesi yani aynı dağlık bölgenin farklı ülke sınırlarındaki bölümleri. Yani 120 milyon geceleme ile bu işin dünya lideri Alpler bölgesi ile Avrupa.
İşin ekonomik büyüklüğü hakkında kabaca bir tahmin yapalım. Her kayak gecelemesi, otel parası, kayak kirası, teleferik parası vs. ile 150 dolar desek global pazar 60 milyar dolar eder, Alpler bölgesi ise 20 milyar dolar civarı eder. Bu işin büyük kısmı ise hizmet sektörü, özellikle personellere verilen maaş, yani bu sektör Avrupa'da yüzbinlerce kişiye sezonluk iş alanı sağlıyor ve önemli ekonomik katkı yaratıyor.
Zurnanın zırt ettiği bölüm de burası. Bu derece yüksek istihdam yaratan bir sektörden bahsediyoruz, Türkiye bunca doğal kapasitesine rağmen bu potansiyeli yeterince değerlendiremiyor. Bir coğrafi haritayı açsak göreceğiz, Alpler bölgesinde ne varsa Türkiye'de azı yok, fazlası var. Allah dağı vermiş, karı yağdırmış, bir zahmet bu işi gelire, refah artışına, iş imkanına ve turizme çevirmemiz gerekiyor.
Bu kayak işi Türkiye'de eskiden zengin sporu olarak bilinirdi. Hem ithal malzemeler pahalıydı hem tesis azdı. Yüksek maliyet konusundaki en büyük sorun ise kısa sezon, yani 3 aylık kayak sezonunda kayak oteli yatırımcısı bütün senelik gelir beklentisini karşılamak zorunda. Kar yağışının zayıf olduğu sezonlarda durum daha da kötü. Problemin kök nedeni otellerin kısa sezonu ve yüksek yatırım gereksinimi konusu, yoksa ekipmanlar filan zaten paylaşılıyor, kiralanıyor, yıllarca kullanılıyor, artık anlamlı bir maliyet unsuru değiller. Son yıllarda artan tesis sayısı ile zengin sporu imajı biraz kırıldı ve spor halka inmeye başladı. Politika yapıcıların hedefi bu işi iyice halka indirebilmek, maliyetleri makul seviyelere çekebilmek ve Türkiye'yi Avrupa'nın lider kayak sporları merkezi yapabilmek olmalı. Böylece on binlerce vatandaşımıza 3-4 aylık sezon süresi boyunca dahi olsa iş imkanı yaratabiliriz. Üstelik bu iş imkanlarını nispeten düşük gelirli ve yüksek işsizlik seviyesindeki Kars, Erzurum gibi bölgelerde yapabilmiş oluruz. Türkiye'de malum işsizlik oranı sezonsal olarak çok değişir. Yazın işsizlik düşük olur, kışın yüksek olur. İşte bu kış turizminin katkıları tam da bu yüksek işsizlik dönemine ilaç gibi gelme potansiyelinde.
Oturduğumuz yerden kış turizmi politikası konusunda ahkam kesiyor gibi olmayalım ve konuyu gözlemlere bağlayalım. Geçenlerde Kars, Sarıkamış'taki kayak tesislerini ziyaret etme fırsatı buldum. Biraz gözlem aktaracağım, biraz da Türkiye'de bu kış sporu konusunun daha çok ekonomik katkı üretmesi için politika yapıcıların ilgisine önerilerde bulunacağım.
Sarıkamış malum Kars'a bağlı bir ilçemiz. Sarıkamış denince aklımıza öncelikle gelen konu şehitlerimiz. Bölgedeki, Allahuekber dağlarında şehit olan Mehmetçiklerimizi de bu vesile ile rahmet ve minnet ile analım.
Kars havalimanına Pegasus ve THY'nin İstanbul’dan uçuşları var. Kayak otelleri, havalimanından misafirlerini minibüsler ile karşılıyorlar. Sonrasında 30 dakikalık karayolu yolculuğu, otoban standardında geniş ve emniyetli yollardan direk kayak bölgesine kadar yapılıyor. Kayak tesisleri Erzurum ile Kars arasında ve Kars'a daha yakın. Bu otoban standartlarında, muhtemelen Erzurum tarafından ulaşım da kolaydır. Uludağ'ın ve dünyadaki bir çok kayak merkezinin aksine kıvrım kıvrım yollardan dağa çıkılmıyor. Zaten havalimanı da yüksek rakımda, ilginç şekilde dümdüz yoldan doğruca kayak tesislerine varılıyor.
Ayağıma kayak takmayalı belki de 7-8 sene olmuştur. En son yine Sarıkamış'a gitmiştim. Neler değişmiş? Eskiden iki tane kayak oteli vardı. Teleferiğin hemen yanında bir aile işletmesi olan nispeten küçükçe bir Çamkar oteli vardı, bir de onun arkasında daha büyük ve lüks Toprak Otel vardı. Toprak grubunun oteli sanıyorum grubun çeşitli finansal problemlerinden dolayı TMSF'ye geçmiş ve günümüzde Toprak oteli "Duja Oteli" olmuş. Muhtemelen TMSF den Duja grubu bu oteli kiralamış ve işletmeye almış yani mülkiyet (sanırsam) kamuda. Civarda irili ufaklı başka oteller de açılmış. Bazı otellerin önüne de telesiyej hattı kurulmuş.
Sarıkamış'taki tesis yöneticileri kendilerini daha çok Erzurum'daki tesisler ile karşılaştırıyorlar. Kimi diyor ki: "Erzurum'da böyle ağaçlar yok, bizim çok güzel sarı cam ormanlarımız var"; kimi diyor ki: "bizim karımız çok özel, Alplerdeki tozkardan, tane tane, kartopu yapsan yapamazsın, kayak için uygun"; kimi diyor ki: "bizde kayak için uygun hava durumu daha çok oluyor" vs.. Erzurum tesisleri ile karşılaştırma olayı sağlıklı bir durum, her iki kış sporları merkezinin rekabet halinde olması, iki merkezde de kaliteyi yukarı çekebilir.
Diğer bir değişiklik, artık kafaya zorunlu olarak kask taktırıyorlar. Eskiden şapka ile kayak yapılırdı şimdi ise kask takılacak, iyice robokopa döndürmüşler milleti. Son iki senedir zorunluymuş. Hayal miydi o günler? eskiden millet altında kot pantolon, üstünde kazak, yüzünde bir güneş gözlüğü kayardı. Kulaklar üşürdü, kızarırdı filan ama dağın tepesindesin olacak o kadar. Şimdi neredeyse dalgıç kıyafeti haline gelmiş durum, sırta da tüp niyetine çanta asıyorlar.
Terimlerde de sanki zamanla bir sadeleşme oluşmuş. Eskiden teleski, telesiyej ve teleferik terimleri kullanılıyordu. Teleski denen olay T şeklinde olan bacaktan seni çekerek dağa çıkaran aletti. Telesiyej de ise oturak vardı (siyej fransızca koltuk demek) ve üzerine oturulurdu, teleferik ise içine binilen kabindi. Sarıkamışta tek tip oturaklılar var ve hepsine teleferik deniyor. Pratik çözüm olmuş. (Türkçe terimler bulunsa daha iyi).
Kayak ekipmanlarında da anlaşılan moda değişmiş. Eskiden kayak boyları kayakçının boyundan uzun olurdu. Sanki yeni nesil kayaklar daha kısa ve genişçe. Eskiden beri bilinen kayak markaları duruyor ama aralarına yeni markalar katılmış.
Tahtacı zıpırlar (snow-board tayfası) elbette var. Oransal olarak herhalde 35% tahtacı, 65% kayakçı denebilir. Tahtacı zıpırlar efendi gibi kar üstünde ayakta duramıyorlar, ya kıç üzeri karda oturuyorlar veya diz üzeri oturuyorlar.
Kayarken müzik dinleme olayı da artmış. Malum cep telefonları artık hoparlör seviyesine geldi, bir kısım sesi dışarı veriyor bir kısım kulaklık ile kayıyor. Kasklara kamera takılması durumu da artmış. Go-pro denen tipteki kameralar ile hem kayak öğretmenleri ders verdikleri çocuklar kayarken videolarını çekiyorlar hem normal kayakçılar arasında bu ekipmanların kullanımı artmış. Eskiden telesiyej ile çıkılan bölgelerdeki kafelerde sıcak şarap satışı olurdu, anlaşılan bu sıcak şarap satışı işi 15 Temmuz olayından sonra kaldırılmış. Sadece Sarıkamış'ta mı yoksa tüm tesislerde mi bilemiyorum. Turistler kendi çözümlerini üretmişler. Kimisi metal küçük viski termosunu kayarken yanında taşıyor, teleferikte çıkarken ateşliyor. ( tasvip etmiyoruz, evet alkol soğuktan korur ama kaza riskini artırır) Otellerin bir bölümünde alkol satışı var.
Yeni kurulan telesiyejlerde yan yana 4 kişiye kadar oturma imkanı var. Eskiden 2 kişilikti bunlar. Üstelik en yenilerinde ilave bir rüzgarlık da koymuşlar, telesiyejde üşüme olayı asgariye inmiş. Yani hem kapasite artmış hem konfor. Telesiyejlerin başında sonunda duran personel ve ayarlanabilir hız ile iniş, binişlerdeki düşme durumu asgari seviyeye indirilmiş. İniş sırasında hız çok azalıyor ve eski sistemlere göre daha rahat iniş sağlanıyor. Personel telsiz ile birbirlerine haber veriyor ve destek ihtiyacı olan kişilere ilave destek veriliyor. 3 yaşından 80'e kadar sorunsuz kullanılır.
Yeni tip ski-doo tarzı kar araçları ile saniyeler içinde otel seviyesinden dağ tepesine ekipler acil durumda çıkabilir hale gelmişler ve çıkıyorlar da. İnanılmaz bir hız ile acil durum bölgesine ulaşılır olmuş, yani helikopter bu kadar hızlı ulaşamaz. Genel olarak kaza riskleri minimuma indirilmiş ve kazaya müdahale problemi ortadan kalkmış. Kim yaptıysa (Valilik?) tebrikler. Güvenlik sorunu sıfır, yaralanma riski asgari seviyede.
Telesiyej bölgelerinde genelde kafe oluyor. Bunların iki tanesini valilik işletiyormuş, birinin işletmesi özelde. Valiliğin işlettiği kafeler nedense turistik ihtiyaçlara pek hitap edemiyor.
Benim Sarıkamış'a gittiğim dönemde Avrupa’da Noel tatili olmasına rağmen yabancı turist sayısı son derece azdı. Otellerdeki doluluk da düşüktü. Teleferiklerde sıfır kuyruk ve hayli az sayıda kayakçıdan dolayı bir süre sonra aynı insanlar ile yan yana telesiyejde çıkarken haliyle tanışıyorsunuz. Elbette durum hiç normal değil, ciddi bir pazarlama problemi göstergesi. Sonuçta bölgeye hatırı sayılır miktarda yatırım yapılmış, muhtemelen kamu kaynakları ile onca telesiyej yatırımı yapılmış, yollar yapılmış, oteller, elektrik altyapısı, internet, kafeler, valilik personelleri, her şey getirilmiş. Bu düşük kapasite kullanımının hesabını ilgili politik makamın vermesi gerekir. Bu işi ekonomik krize bağlayamayız, 2023'de araba satışlarında milyon adet aşıldı, Cumhuriyet rekoru kırıldı, kaldı ki bizde okullar açık olduğundan talep düşük olabilir ama Avrupa bölgesinin nüfusu 500 milyonun üzerinde, hepsi Noel tatiline girmiş, Alpler bölgesi zaten bu sezonda dolmuştur, yüzbinlerce kayak turistinin ülkemize getirilebilmesi gerekir, sektörün sahipsizliğini anlamlandırmak zor.
Oteller bölgesinden sadece teleferik ile çıkılan dağın tepesindeki yere bir cami yapılmış. Muhtemelen Türkiye'nin en yüksek rakımdaki camisidir. Ne imam var ne cemaat var. Zaten olması da mümkün değil çünkü bölge dağın tepesi, yerleşim yok, sadece kayakçıların kaymak için çıktıkları bir yer. O camiye imam koymak da mümkün değil. Adam ya donar, ya ayılara yem olur. Yaşanabilir bir bölge değil. Kayakçıların kayak ayakkabılarını çıkartıp namaz kılıp tekrar kayak ayakkabılarını takmaları da imkansıza yakın bir iş. Biri fena halde kamu parası ile dalgasını geçmiş. Bir söylentiye göre teleferik yanındaki kafede alkol yasaklanabilsin diye yapılmış ama bu da anlamlı değil. Alkol yasaklamak için cami yapmaya gerek yok. Bu durumda her teleferik bölgesindeki her kafe yanına yapmak gerekir, böyle bir durum da yok. Muhtemelen toplum içindeki hassas noktaları ajite etmek için yapılan bir iş olmuş.
Türkiye'yi kayak turizmi konusunda Avrupa'da 1 numara nasıl yapabiliriz? Önerilere gelelim:
1)Turizm bakanlığında kış sporları ile ilgili bir birim kurulabilir. Bu birim ilgili paydaşlar ile görüşür ve ilgili politikaları oluşturur, yatırımları yönlendirir, ilgili pazarlama işlerini yapar.
2) Sektörün ne durumda olduğunu anlamak için ve politika üretebilmek için istatistik gerekli. Turizm bakanlığı web sitesinde genel turist sayıları vs. var ama kış turizmi ile ilgili veri yok. Daha detaylı infografikli, ülke karşılaştırmalı, yıllara sarı trendi gösteren anlamlı istatistikler oluşturulabilir. Sitede arama fonksiyonu var, Uludağ, Sarıkamış aramalarında hiç bir şey çıkmıyor. Kayak Federasyonu'nun web sitesi de bu alanda zayıf.
3)Misal, Avrupa'da yaşayan dört milyon civarındaki gurbetçilerdensiniz (veya yabancı turistsiniz fark etmez). Türkiye'ye noel (okul) tatilinde ailecek gelip kayak yapacaksınız. Noel tatili malum 15 Aralık- 2 Ocak arası. Uçak biletlerini ve otel rezervasyonunu önceden yapmanız gerekli, misal Kasım başında diyelim. Kasım başında nerede ne kadar kar var? Kayseri mi? Erzurum mu? Sarıkamış mı? Hepsi için zaten İstanbul havalimanına inilecek ve oradan gidilecek yani ulaşım olarak az çok hepsi aynı zorlukta. Muhtemelen çoğu tesiste daha kar başlamamış. Yani bir tahmine göre bilet almanız gerekli. İşte bu karar noktasında ilgili bakanlığın teknolojik imkanları ile turiste destek olması lazım. Avrupa ve Amerika'daki kayak bölgelerindeki kar kalınlığını, hava durumunu gösteren ve canlı web kamerası yayınları yapan web siteleri var ( www.onthesnow.com, www.snow-forecast.com vs...) Türkiye'deki tesisleri bu siteler kapsamıyor. İlgili bakanlık bu konuda da sınıfta kalmış durumda. Turiste bu konuda maksimum bilgi ve hava durumu öngörüsünü, mümkünse seçilen tarihlerdeki kar kalınlığı tahminleri hata oranı ile birlikte bildirmek gerekli. Bu konuda sigorta da satılabilir. Kar yok ise turist rezervasyonunu başka tesise kaydırabilmeli veya parasını kurtarabilmeli veya kayak harici tatminkar aktiviteler sunan bir tatil seçeneği kendisine sunulabilmeli. Tatil tarihi yaklaşırken kar durumu hakkında turiste bilgiler gitmeli ( cep teli uygulamasından). Turiste risk koruması sağlanırsa, hem mevcut tatil paketleri de daha pahalıya satılabilir hem de daha çok turist çekilebilir, çünkü zaten turist en büyük risk olan karsızlık riskinden korunmuş oluyor.
4) Karsızlık riskinin kısmi çözümü kar makinaları ile yapay karlamadır. Bazı tesislerimizde bu imkan var. Misal Sarıkamış'ta geçen sezon karsızlıktan sezonu kaybetmişler bu da büyük kayıp.
5)Sarıkamış'ta pistin kenarlarına mavi ışıklar koymuşlar. Ne olduğunu tam anlamadım, belki gece kaymak için olabilir. Gerçi gece teleferikler çalışmıyor. İmkan olduğu, hava müsaade ettiği sürece gece kayak imkanını da en azından bazı kısıtlı pistlerde sağlamak gerekir.
6)Kış turizmi konusundaki politika tasarımlarına diğer tüm alanlarda olduğu gibi bütüncül bir yaklaşım gereklidir. Kayak ve diğer kış sporları, kayak hocalarının eğitim ve sertifikalandırması, THY'nin biletleme politikaları, yazılımsal gereklilikler, grup kayak dersleri, iyi hedeflenmiş pazarlama teknikleri, otel ve kiralık ev konuları, tesislere erişim, otel harici aktiviteler, yatak kapasitesi, altyapı, atık yönetimi, sezon dışkı etkinlikler, kayak odası standartları ve süreçleri, kayak malzemesi ve dersi fiyatlandırmaları, her şey dahil modeller, doktor erişimi, internet, bankacılık, ilgili kamu ve sivil birimler ile politika yapım süreçleri, istatistik üretimi vs...
7)Türkiye'de kış tatili 19 Ocak- 5 Şubat arası 17 gün, yanı 2,5 hafta. 85 milyonluk ülkede birkaç on binlik kış oteli kapasitesini okul tatilinde doldurmak elbette sorun olmayacaktır. kar olsa da olmasa da her durumda bu dönemde tüm kapasiteler dolar. Bu da marifet değil zaten. Turizm bakanlığı hiç olmasa da bu kapasite dolar. Marifet tüm sezon boyunca yani 10 Aralık'tan 1 Nisan'a kadar 3,5- 4 ay boyunca tüm kapasiteyi yerli ve yabancı turist ile doldurabilmekte. Hatta sezon dışında dahi bazı otelleri çalıştırabilmekte.
8) Avrupa'da zaten Noel dönemi bizdeki kayak sezonunun başıdır. Bazen bizde sezon geç başlar ve Noel dönemi için yeterli kar olmayabilir. Noel tarihlerini değiştiremeyeceğimize göre yapay kar ve diğer etkinlikler ile Noel tatiline çıkan yüz milyonlarca potansiyel turisti çekebilecek akıllı politikaları tasarlayabilmek marifettir. Elbette bu karmaşık bir sorundur ve karmaşık bir çözüm gerektirir. Sadece THY'nin bilet satış sistematiği dahi tüm bu politikayı önemli ölçüde etkiler. THY (ve Pegasus) eğer yolcudan 3 dolar fazla para kazanmak için bu dönemde İstanbul aktarmalı Hindistan, Pakistan yolcularına yüklenir de son durağı Türkiye olan yolculara kapasite önceliği tanımazsa, Turizm bakanı isterse Erzurum'daki kayak atlama pistinden ters takla atlasın, ülkemiz yabancı kayak turistini çekemez. Alplere Avrupalılar araba ile gidebiliyor. Bize Avrupalının araba ile kış tatili gibi sınırlı süreli tatillerde gelme imkanı yok. Tren işi olabilirdi ama o işleri henüz beceremedik.
9) Ortodoks dünyaya ( Rusya başta olmak üzere) bakacak olursak, onların Noelleri 7 Ocak'ta ve genelde 31 Aralık ile 10 Ocak arası 10-11 gün tatilleri var. Rusya'nın dağları ve kayak pistleri muhtemelen gayet yeterlidir ancak 150 milyonluk nüfus ile kısa tatil döneminde mutlaka talep ve arz dengesizliği oluşur ve Türkiye'ye fırsat çıkacaktır. Muhtemelen Ruslara Avrupa vize problemi çıkartıyordur bu da Türkiye için fırsat. Bu dönemde kar durumu da Türkiye'de Katolik Noel’ine göre çok daha iyi olur. Yine bu konuda THY'nin kapasitesini Avrupa'dan Rusya gibi Ortodoks ülkelere aktarabilme becerisi ve esnekliği kritik önemdedir.
10) İran, Irak, Azerbaycan, Ermenistan, Suriye, Gürcistan gibi ülkelerden ise araba ve otobüs ile bizim doğudaki tesislere gelme imkanı olacaktır ve bu da uçak gibi pahalı ve planlaması karmaşık bir faktörü ortadan kaldırarak yüzbinlerce kişilik ilave potansiyel sağlayacaktır. Bu konudaki lojistik kanallarının etkin çalıştığını da ilgili bakanlığımız sağlayabilir.
11) Gerek Katolik dünya olsun gerek Ortodokslar olsun, Noel döneminde bunların etrafında olması kültürel olarak gerekli bazı unsurlar vardır. Süslü cam ağacı, geyikli Noel baba ve belirli yiyecek ve içecekler. Biz kendi sömestir tatilimizde elbette kendi kültürümüz ile ilgili sunumu hazırlamalıyız ama Hristiyan Noel’inde onların talep ettiği ürün ve hizmeti sunmakta fayda olacaktır. Benim Sarıkamış'ta gördüğüm kadarıyla kimsenin Noel tatilinden haberi yok, zaten ortada Avrupalı turistte yok bu yüzden sorun yok ama turist istiyorsak biraz kültürel değişim kanallarını açmak gerekli.
12) Şu da mümkün elbette, misal Sarıkamış daha çok İranlı Müslüman turiste hitap edecek şekilde pazarlanır da Erzurum misal daha çok Avrupalı ve Rus Hristiyan turiste göre de konumlandırılabilir. Bu politikaları akıllıca tasarlamak lazım. Günün sonunda tüm Avrupa okul tatilindeyken Sarıkamış'taki otellerin boş olması kabul edilebilir değil.
13) Kayak otellerine gelen ziyaretçiler oda fiyatını ödemiş oluyorlar ancak kayak ekipman kirası ve kayak ders paraları ekstra oluyor (sürpriz oluyor) ve her otel kendi müşterisine bu alanda kısıtlı seçenek ve yüksek fiyat dayatma imkanı bulabiliyor. Bu noktada otel patronunun menfaati ve kamu menfaati çelişiyor ve konu kamusal fiyat düzenlemesine ihtiyaç duyuyor. Belli kayak bölgelerinde ve sezonlarında kamu otoritesi bu gibi servisler için tavan fiyat uygulaması getirebilir. Fiyatları ilan etme ve asma zorunluluğu getirebilir. Misal Uludağ'ın marka değeri daha yüksek olduğundan daha yüksek tavan fiyat, Sarıkmış ve Erzurum'da daha düşük tavan fiyatlar devreye alınabilir. Benzer şekilde yüksek sezonda yüksek tavan fiyat, düşük sezonda düşük tavan fiyat uygulanabilir. Ekipman kirası, kayak dersi ücretleri, teleferik ücretleri konusunda ilgili web sitelerinde fiyat tarifelerinin açıklanması ve turistin gelirken hesabını kitabını ona göre yapması ve keyif kaçıran fiyat pazarlıklarının önüne geçilmesi makul olabilir. Yaz tatillerinde her şey dahil sistemi çalışıyor ve turist ne ödeyeceğini biliyor ancak kış tatillerinde durum daha karmaşık olabiliyor.
14) Kayak öğrenme konusu da her yaştan ziyaretçi için önemli bir konu. Ortalama 8 saatlik eğitim ile bağımsız kayak yapmak mümkün. Gençler için bu süre daha kısa. Bu konuda otel yönetimleri 1-1 dersleri satmaya çalışsa dahi olması gereken grup dersleri. Yani bu alanda da kamunun belirli yönde sektörü düzenlemesine ihtiyaç var. Diğer bir alternatif ise kayak tesisine gelmeden misal İstanbul gibi bir büyük şehirde, sezon dışında bu kayak eğitimini almak olabilir. Yapay kar tesisleri ile bu işler Arabistan çöllerinde dahi yapılabilir halde. Kayak Federasyonu bu işi halledebilir.
15) Mevcut kayak öğretmenleri hayli yetkin, kimisi İngilizce ile de ders verebiliyor. Hepsinin federasyon tarafından lisansı var ve işlerini de hakkıyla yapıyorlar. Bu konudaki eleştiri belki cinsiyet ayrımcılığı konusunda yapılabilir. Kadın kayak öğretmeni hiç görmedim. Oysa tesettürlü kadınlar ve bazı ülkelerden gelen turist aileler bu konulara dikkat edebiliyorlar. Kayak sporunun 7-77 herkese inebilmesi için bu işi de çözmek gerekli. Benzer şekilde özellikle yabancı turistlerin çocuklarını tanımadıkları birine emanet etmek yerine grup derslerine vermeyi tercih etmeleri beklenen bir durumdur, sektörün bu talebe cevap verebilmesi gerekli.
16) Kayak politikalarının ulusal düzeyde geliştirilmesi sürecine kayak öğretmenlerini, kayak oteli işletmecilerini, federasyon yetkilerini, bölge valiliklerini, belediyeleri, sporcuları, hizmeti alan turist örneklemlerini, THY gibi ulaştırma firmalarını, kayak bölgesi yerleşimi planlamacılarını ( yabancı uzmanlar da olabilir), teleferik firması yetkililerini, spor malzemesi firmalarını, civar köy muhtarlarını, bakanlık yetkilerini vs. tüm sektör paydaşlarını katmak faydalı olacaktır.
17)Türk dizileri bir çok ülkede izleniyor ve İstanbul sahneleri de İstanbul turizmine büyük katkı sağladı. Benzer şekilde Türk dizilerine yurtiçindeki kar tesislerimizi ve karlı dağ sahnelerini eklemek faydalı olacaktır. Sarıkamış zirvelerindeki hava, sarıçamlar ve manzaralar inanılmaz.
18) Kayak otellerinin olduğu bölgeler zaman içinde gelişiyorlar ve yeni oteller civara konduruluyor. Bu işler gelen geçen hükümetlerin kısa vadeli seçimlerine göre değil yapılan uzun dönemli ( misal 30 yıllık) bir master plana uygun şekilde yapılabilir. Teleski yerleri, otel ve teleski ulaşımı mesafesi, dağlara uzun vadeli pist planlamaları, otel harici sosyal alanlar, kiralanabilir evler, airbnb vs. konusunda kaliteli mimarı planların olması ve kamuya ilan edilmesi faydalı olur. Kayak bölgelerinde kaliteyi sağlayan bir faktör de dağın tepesinden kayarken aşağıda çirkin bir şehircilik örneği görmemektir. Beyaz karlar arasında çirkin yapılar göze batar. Kayak bölgelerindeki malzeme, renk ve mimarı konularında belirli estetik standartların zorunlu olarak uygulanması faydalı olur. Türkiye'deki bazı tesis bölgelerinde görsel estetik sorun mevcuttur, düzeltilebilir.
18) Malum dönem sosyal medyada resim, video vs. paylaşma dönemi. Türkiye'deki kayak tesislerinin reklamının yapılması için de görsel olarak çekici içeriklerin paylaşımının sağlanması etkili olacaktır. Kayak bölgelerinde eskiden bu kadar çok fotoğrafçı olmaz idi. Şimdilerde bu iş hayli büyümüş. Kayak pistinin içinde sağlı sollu fotoğrafçılar oluyor ve çektikleri fotoları akşamları otellerde basılı albüm olarak veya dijital ortamda topluca satıyorlar. Bunun haricinde kasklara takılan kiralanan go-pro kameraları ile kayak yaparken videolar çekilebiliyor. Bu görsel materyaller bölgenin tanıtımı için önemli. Bu konuda yapılabilecek diğer fırsatlar etrafa konacak harekete duyarlı kameralar ile otomatik bazı resimlerin veya videoların çekilmesi ve internetten turistlerin bunları satın alması olabilir. Mevcut teknolojik imkanlarda farklı kamera gruplarının ilgili turisti dağın tepesinden pist boyunca takip etmesi mümkün. Benzer şekilde bu konuda otonom çalışacak, telefon uygulaması ile komut alacak ve çekim yapacak dron sistemlerinin de devreye alınması gayet mümkün.
19)Pistler zorluk (diklik) seviyelerine göre mavi, kırmızı, siyah şeklinde sınıflandırılmışlar. Bu tür genel kayak bölgesindeki standartlar, kodlamalar, haritalar ziyaretçilere ilgili bilgilerin de bulunduğu A3 formatında renkli basılmış bir harita ile verilmesi faydalı olur. Oteller kendi müşterilerinin fazla dışarıya çıkmasını istemezler ve içeride kalıp harcama yapmalarını isterler ama bu tür sezonsal hazırlanan bilgi haritalarının resepsiyonda (ve ilgili bakanlık sitesinde) ziyaretçilere sunulması faydalı olur.
20) Her kayak tesisi bölgesine özel resmi bir web sitesi yapılması faydalı olur. (Misal uludag.gov.tr, erciyes.gov.tr vs...) Bu siteden ilgili otel ve diğer servis rezervasyonları da yapılabilir, hava durumu bilgileri ve canlı kamera görüntülerine ulaşılabilir. Bu işi beceremezsek kardaş Azerbaycan’dan rica edelim, Tufandağ kış tesislerinin web sitesinin benzerini bize yapıversinler. (https://tufandag.com/az)
21) Kayak tatillerine özel charter tipi uçuşların devreye alınması da anlamlı olabilir. Charter demek tarifeli olmayan demek, misal Manchester'dan Erzurum'a gelecek turist, bir tur operatörünün organizasyonu ile charter uçak ile uçar ise Manchester havalimanından direk Erzurum havalimanına uçar. Direk uçuşların tatilciler için büyük konfor artışı sağladığını kabul etmek gerekir. Hatta İstanbul havalimanı gibi pahalı ayakbastı ücreti uygulanan havalimanlarının atlanarak direk Erzurum gibi DHMİ'nin ucuz ayakbastı parası ile işlettiği bir havalimanına gelmek ilave maliyet indirimi de sağlayabilir. Bu olayda mesele, Türkiye'deki kış merkezlerine charter uçuş planlayacak tur operatörlerinin ayarlanmasıdır.
22) Özellikle üretim olan bir tesise giden misafirlere, iş güvenliği ile ilgili bazı bilgiler verilir. Yangın tatbikatı, toplanma yerleri, acil çıkışlar, güvenlik ekipmanları vs... Bu ve benzeri konular bazı kalite sistemi sertifikalandırmaları ile firmanın işleyişinin içine sokulur. Kayak bölgelerini de benzer şekilde kalite yönetimi metotları ile sertifikalandırmak faydalı olabilir.
23) Kayak bölgelerinin turizme hazırlanması konusunda kamu yönetimleri önemli yatırımlar yapmışlardır ancak bu sektörün geliri başta otelciler olmak üzere özel sektöre gider. Bu tür yatırım ve gelir paylaşımı konularında kamu menfaatlerinin önceliklendirilmesi sağlanabilir. Gelir dağılımında uygulanabilecek finansal yöntemlerden bir tanesi hisseye dönüşebilir borç senedi ihracı olabilir. Misal bölgede yapılan kamu yatırımları sonucunda zaman içinde otellerin değeri (yani mal sahibinin serveti) ve otellerin geliri artıyor olabilir. Kamu bu yatırımlar karşılığında ilgili özel sektör işletmelerinin hisseye dönüşebilir tahvillerini edinebilir. Yani ilgili vade sonunda kamu yönetimi isterse ilgili otele (küçük) hissedar olur, isterse de hissedar olmaz ama alacağını tahsil eder. Böylece kamu yatırımlarının küçük bir kesimi haksız yere zenginleştirmesi engellenebilir ve kamunun bölgede sürdürülebilir ve fizibl şekilde altyapı yatırımı yapması sağlanabilir. Bu enstrüman, bir çok sektördeki kamu yatırım ve teşviklerinde de uygulanabilir.
Kamunun bu alanda yapabileceği diğer bir uygulama yüksek sezonda gecelik oda vergisi getirmesi olabilir. Misal Sömestir tatilinde tüm otellerin dolacağı belli, bu dönemde kamu oluşan bu gelirden payını alabilmeli. Bu gelir ile düşük sezonda otellerin doluluğunu sağlayacak pazarlama etkinliklere bütçe sağlanabilir.
Kamunun ilave gelir yaratabileceği diğer bir konu kayak turistine sağlık sigortası satılması konusu ( Türkiye Sigorta?) . Alplerde tercihli olarak bu sigorta satılıyor ve genelde tavsiye ediliyor. Kaza durumunda. kırık, çıkık tedavisinde masrafları sigorta ödüyor. Sağlık servislerinin ücretsiz olmasını destekliyoruz ancak kayakta her bacağını kıran yabancı turistin tedavisini kamunun üstlenmesi de çok doğru olmayabilir.
24) Teleferik yatırımlarını sanıyorum kamu yönetimleri yapıyor. Malum bu teleferikleri hayli çok sayıda turist kullanıyor ve direklerinin reklam panoları ile uygun ve güvenli şekilde donatılmaları ( veya sezonsal sponsorlara tahsisi) kamuya ilave gelir sağlayabilir. Malum trafikte sürücülern dikkatini dağıtabileceği için fazla video tipi reklam panosu kullanılamıyor ancak dağın tepesinde bu risk olmadığından video ekranlı reklam panoları daha çok kullanılabilir. (Elektrik zaten teleferik sisteminde var). Bu gelirler ile daha yüksek kapasiteli ve rüzgara karşı korumalı tipte teleferik yatırımları yapılabilir.
25) Teleferik sistemleri malum mekanik sistemler ve zaman zaman bozuluyorlar. Benim ilk kayak günümde en yeni yapılmış rüzgar korunaklı teleferik bozuldu. Sebebini sordum, "fareler kabloyu kemirmiş" dediler. (Pek inandırıcı gelmedi, belki standart bahanedir, yani kabahati fareye atınca kimse gücenmiyor herhalde). İstanbul Metrosunun yürüyen merdivenleri kadar sık bozulmasalar da yine de bakım konularında bazı iyileştirmeler yapılabilir.
26) Teleferik binişlerinde akbil benzeri kontörlü bir sistem yapmışlar. Depozito ile kart satın alınıyor ve içine "geçiş adedi" yükleniyor. Her geçişte okutuluyor. Bu sistem gayet güzel çalışıyor ama daha pratik geçiş sistemleri tasarlanabilir. ( misal RFİD etiketli bilezik veya cep teli uygulaması veya bota/kaska yapıştırılan karekodlu etiket veya gün boyu biniş hakkı var ise yaka kartı olabilir). Hatta biraz daha teknolojik sınırları zorlayalım, nasıl otoparklarda plaka okuma sistemleri otomatik olarak kapıyı açıyor, benzer görüntü işleme yazılımları da kayakçıyı tanıyıp (misal kask numarasından) kapıyı açabilir.
27) Kayak sporunun daha geniş kitlelere yaygınlaşabilmesi için otel fiyatlarının düşmesi yani otelin sezonunun uzatılması ( kar olmayan dönemlerde de açık olması) gerekiyor. Ağaçsız bazı kayak merkezlerinde bu daha zor ama Sarıkamış gibi doğa harikası bölgelerde bu mümkün. Yazın belki motor sporları, şirketler için takım oluşturma etkinlikleri, emekliler için doğa yürüyüşleri, müzik festivalleri vs. aktiviteler bu bölgelerde, en azından belirli tesislere sahip otellerde mümkün olabilmeli.
28) Kış aylarında Kars'ta anlaşılan et olayı hayli lezzetli oluyor. Belki hayvanların yağlanmış olmasındandır veya etin terbiye edilme yöntemindendir veya bölgenin genel doğal özelliklerinden olabilir. Yöre halkı bu derece lezzetli etlerin ne Bodrum'da ne Antalya'da yaz döneminde bulunamayacağını söylüyorlar, ben de hak verdim doğrusu. Genelleyecek olursak tüm bu kayak bölgelerinin belirli mukayeseli rekabet üstünlükleri var. Pazarlama stratejilerini tasarlarken bunların üzerine inşa etmekte fayda var. Sarıkamış’ta bunlar kanımca: Sarıçam ormanları, kaliteli kar, tesisler, lezzetli etler ve havalimanına kolay ulaşım.
29) Şu Sarıçam ağaçları konusunu biraz açalım. Bu güzel ağaçlar belli ki bu bölgeyi çok sevmişler ve her yetişkin ağacın civarında irili ufaklı tohumlardan büyüyen yeni fidanlar var. Kars havalimanı yolunda sağda solda bazı hatıra ormanlarının yapıldığı görülüyor. Karsta hayli geniş uçsuz bucaksız düzlükler var. Bunlar acaba neden komple sarıçam fidanları ile donatılmıyor? Bundan daha değerli bir tarım ürününün o iklimde yetişmesine şaşarım doğrusu. Ağaç ürünleri satışı denince akla İsveçli İKEA firması geliyor. Tüm bu kış turizminin ülkeye kazandıracağı rakam belki 5 milyar dolar. Sadece İKEA'nın yıllık satışı 50 milyar dolar civarında ve 230 bin kişi çalıştırıyor. İKEA'da en çok kullanılan ağaç çam türleri. Yani şu sarıçam ormanları konusunu sürdürülebilir ormancılık haline getirip ülkeye İKEA benzeri milli bir kurum kazandırmakta fayda olabilir.
30) Rize'deki Kaçkar dağları bazı raporlara göre ülkenin kar sezonu konusunda en şanslı bölgelerinden. Mevcut durumda bu bölgede zengin ve az sayıda turist için heliski denen kayak turizmi yapılıyor. Turistler helikopter ile dağ tepesine çıkartılıyor, oradan kayarak iniyorlar. 4000 metreye kadar çıkan bölgeleri mevcut. 2018'de bölgeye teleferik, kayak tesisi için ihale düzenlenmişti, 2020'de ihaleyi mahkeme iptal etti. Elbette bu bölgelerdeki doğal güzelliği kimsenin bozmaya hakkı yok. Diğer taraftan bu yatırımlar doğayı bozuyorsa Sarıkamış'ta dünya güzeli ormanlar var, orada neden yapıldı? Sonuçta maden çıkartıp arsenik ile rafinaj yapılmıyor, teleferik direği dikiliyor, vatandaş tepeden aşağı kayak yapıyor. Kirletme riski olan bölge varsa, aşağı kottaki otel bölgesinde olabilir, Bu yatırımları da bu devirde elbette en çevreci teknikler ile yapmak gerekir. Misal, otel dere kenarına, su havzasına vs. yapılmamalı. Hemen herkes hemfikir ki bu bölgeye tesis yapılırsa Türkiye'nin kayak konusunda bir numarası bu bölge olacaktır. Bu yatırım hem bölge havalimanını canlandırır, hem Karadeniz'deki cruise gemiciliği tipi turizmi destekleyebilir. Bu bölgeye proje yapılacak ise, "müteahhide ihale ettim" şeklinde değil, proje yarışması açarak ve dünya çapında mimarlık şirketlerini yarışmaya davet ederek (ve proje bedellerini ödeyerek) yapılmasında fayda olur. Sonrasında ise çakılacak her çivi için mimarı bir heyetin master plana uygunluk oluru alınmalıdır.
31) Konunun diğer bir boyutu ise genel olarak kayak turizminin gelişmesinin endüstriyel katkı sağlaması konusu. Bunun bir bacağı teleferik sistemleri konusunda uzmanlaşacak bir mühendislik firmasının kurulması olabilir. Diğer bacak ise kış sporları konusunda ekipman üretip pazarlayacak bir spor markasının oluşturulması olabilir. İlki kolay iş, konuyu Aselsan'a havale ederiz, ayrı bir şirket ve mühendis ekip kurar işi başlatır. Bursa'da metro ve tramvay sistemleri üreten firmalar da bu işi halledebilir.
Milli bir kış sporları markası oluşturma konusu biraz daha çetin bir konu. Buradaki temel sorun talep eksikliği, iç pazarın küçüklüğü ve oturmuş yabancı markalar ile rekabetin zorluğu. Kayak turizmi konusunda lider ülkeler kış sporları konusundaki lider markaların da sahibi olan ülkeler. Bir strateji pazarda ilk 5 te olmayan ama ilk 10 da olan orta büyüklükteki markalardan birini satın alıp, yerli marka haline getirmek olabilir. Diğer seçenek ise bu konuya yakın bir alanda yatırımı olan İş bankası grubunun yatırım yapması olabilir. İş bankasının spor perakendeciliği konusunda Sportive isimli bir firması var. Bu firma üzerinden yeni bir marka oluşturup kış ürünleri ( kayak, mont, pantolon, ayakkabı vs..) tasarlayıp ürettirmek olabilir. Tekstil ürünleri Türkiye'de ürettirilir, TR'de üretimi bugün itibariyle ölçek ekonomisi sebebiyle mümkün olmayan kayak, kayak ayakkabısı, gözlük vs. konularında da yerli tasarımlar ile Çin'de üretim yaptırılır, yurtiçine pazarlaması yapılır. Ölçek ekonomisi müsaade ettiğinde üretim yurtiçine kaydırılır. Bu süreçte de pazarda bazı dolaylı korumacılık tedbirleri alınır ve yerli milli markaya kış tesislerinde imtiyazlar sağlanır. Yerli markanın ismi "Sarıçam" olabilir, belki "Kaçkar" olabilir, logosu da çam ağacı olabilir. Bu alandaki hemen tüm markalar belirli "antipatik ve zengin" ülkelere ait olduğu için Türkiye'nin bu alanda çıkartacağı kaliteli bir marka ve yapılacak bir kaç akıllı sponsorluk ile ( Kış olimpiyatları, Antarktika’daki Türk ekibinin çalışmaları vs..) önemli bir küresel büyüme hikayesi yazılabilir. Sportive firması da Amerikan spor markalarını pazarlama haricinde memlekete faydalı bir iş yapmış olur. Türkiye kış turizminde bir noktaya gelme niyetindeyse bu işin yanında ilgili milli markaları da oluşturmak gerekir. Yabancı markalar ile bu iş bir noktadan sonra "taşıma suyla değirmen döndürmek" ve hatta daha kötüsü, "başka ülkelerin değirmenine su taşımak" haline gelecektir.
32)Alpler'deki yapıların mimarisine bakarsak genelde ahşap, az katlı ve sempatik yapıların bir kasaba şeklinde dizildiğini görebiliriz. ( Hepsi değil, büyük beton yapılar da var). Belki Sarıkamış gibi otel bölgelerimizde hazır Sarıçam ormanları da varken ahşap yapılar veya ahşap kaplı beton yapılar gibi bir uyumlu mimarı oluşturulabilir. Kayak bölgelerindeki gök mavi altında kar beyazı üzerinde renkli ahşap yapılar güzel olabilir. (veya olmayabilir).
33) Sarıkamış'ta dağın zirvesinde büyük bir Türk bayrağı vardı. Zirvedeki Türk bayrağı olan bölgelerin manzarası genelde güzel olur bu bölgelere seyir terası da kurulabilir. Alplerde bunun örnekleri var. Ayrıca belirli yüksekliklere yanında fotoğraf çektirmeye uygun yükseklik tabelaları da konabilir (misal 3000 metre), bu da bir çok ülkedeki dağlarda yaygındır.
34) Sarıkamış'ta profesyonel kızak yarışmaları için bir kızak yolu yapmışlar. İngilizce "bobsled" deniyor, olimpik tipte kızak yarısı. Dağın bir yamacı yılan gibi kıvrılan tahtadan bu kızakyolu için ayrılmış ama yol nedense kullanıma alınamamış. Hem dağın yamacını kullanılamaz hale getirmişler hem de atıl bir yatırım olmuş. Bu kızak işine bir el atmakta ve o yolu çalışır hale getirmekte fayda olacaktır. Benzer şekilde dünyada bir çok kayak ilintili spor var ve her sene yenilerini üretiyorlar. Snowkiting denen kar uçurtması olayı var. Çeşmede denizde yapılan paraşütlü sörfün kar versiyonu. Buna benzer yenilikleri uygun bölgelerde turizme kazandırmakta fayda olabilir.
35) Kamu madem teleferik yatırımını yapıyor, pekala teleferiğe yakın bölgelere tüm otel müşterilerinin veya şehirden günübirlik gelen ziyaretçilerin kullanabileceği kayak odalarını da yapabilir. Hatta bu kayak odası işletmelerini Sportive benzeri seçilecek milli firmaya verirler ise ilgili firmanın global rekabet ortamındaki başarı şansı artar. Bir seviye daha ileri gidersek, ilgili milli spor firmasına kayak dersi verilmesi konusundaki yetkiler ve bölgedeki kafelerin işletmesi, kafe yatırımı işleri de verilebilir. Bu sayede özellikle yerli turiste uygun fiyatlı yerli ekipmanların kiralanması ve uygun fiyatlar ile kayak dersleri imkanları sunulabilir.
36) THY'nin, spor turizmini destekleme amacıyla spor malzemelerinin (Kayaklar ve kayak ayakkabıları dahil) taşınmasında bazı indirimleri, bazı durumlarda ücretsiz taşıma servisleri mevcut. Bunların normal şartlarda uluslararası uçuşlarda taşınması boyut ve ağırlıktan dolayı çok pahalıdır. Türkiye varışlı ve aktarmasız uçuşlarda bu destekler anlamlı. Diğer taraftan aslında yılda 2-3 hafta kullanılacak kayak ekipmanlarının hava yolu ile ileri geri taşınması da pek akıl karı iş değil. THY'nin yerli ve yabancı yolcularına bu konuda yapabileceği daha büyük kıyak, ilgili kayak tesislerinde indirimli veya ücretsiz kayak ekipmanlarının sağlanması olabilir. THY, kayak taşımak ile kaybedeceği gelir yerine, Türkiye'deki kayak tesislerine özel indirimli kayak ekipmanı kiralamanın yolunu açabilir. İlgili kayak odaları veya ilgili yerli spor şirketi ile bu konuda anlaşma yapılabilir. Böylece paylaşım ekonomisine gayet uygun olan kış sporu malzemeleri, anlamsız yere havadan taşınmamış olur. Kayak malzemelerinin ilgili tesislerde paylaşım ekonomisine sokulması için cep uygulaması tabanlı farklı paylaşım sistemleri de devreye alınabilir.
37) Bu salep olayı kış turizminin olmazsa olmazı. Karton bardak ile bu işi rezil etmeden, gerçek salebin kış tesislerinde ve ilgili kafelerde sunulması uygun olacaktır.
38) Kış turizmine ve ilintili alanlarda gerekli çalışmaları yapmaz isek yerli turisti her sene artan miktarda komşu ülkelere kaptırırız. Bulgaristan'a zaten İstanbul'dan önemli sayıda yerli kış turistini kaptırıyoruz. Romanya bu alanda yatırımlar yapıyor. İran'da bir sürü başarılı tesis var. Gürcistan'da, Ermenistan'da hepsinde tesisler var.
39) Avrupa'nın bir çok ülkeye vize konusunda son dönemlerde artan seviyelerde zorluk çıkartması kış turizmi dahil genel olarak Türk turizmi için büyük fırsattır. Bu fırsat kapısı sürekli açık olmayabilir ve kalıcı ikili turizm anlaşmaları ile iyi değerlendirmek gerekir.
40) Global ısınma kaynaklı veya belki de başka etkenler kaynaklı olarak kış turizmi konusundaki trend, her sene azalan kar yağışı, geç başlayan sezon, bazen tamamen iptal olan kayak sezonu, artan miktarda yapay kar ekipmanlarının kullanımı şeklindedir.. Türkiye bu açıdan bir çok ülkeden şanslıdır ancak Türkiye'deki tesislerde bu iklim durumlarından etkilenmektedirler. Bu alanda uzun vadeli planları ve tedbirleri şimdiden almakta fayda olacaktır. Önümüzdeki 5-10 sene içinde kayak yapılamaz hale gelecek tesis bölgelerine yatırım yapmanın anlamı olmayabilir.
41)Sarıkamış'taki sohbet sırasında şöyle bir bilgi iletildi. Kayak bölgesine uzak olmayan bir yerde bir baraj ( veya yapay gölet) yapılmış. Baraj şu tutmuş ve bölgenin nemi artmış. Artık önceden olmayan şekilde araç cami buzlanmaları oluyormuş. Karın kalitesinin de bundan etkilendiği söylendi. Bu gölet işlerinin çevresel etkisini yatırım sonrasında da incelemekte fayda olabilir.
42) Geçenlerde Ekonomist (ingiliz) dergisinde Çin'de kayak konusunda bir makale vardı. Makaleye göre Çin'de 700 adet kayak tesisi varmış. Bunların bir kısmı doğal kış tesisleri (açık deniyor) bir kısmı yapay karlı şehirlerdeki kapalı tesislermiş. Çin Komünist Partisi kayak olayını biraz ülkeyi sevme nosyonu ile ilintilendirmiş ( kayak yap, ülkenin güzelliklerini gör, daha çok sev ve bağlan mantığı ile). Özellikle 2022 Çin kış olimpiyatları ile beraber Şi Cinping bu konuda çağrılarda bulunmuş ve Çinlilerde hızlı bir kış sporuna yöneliş ve tesisleşme süreci başlamış. 2015'den beri 300 milyon Çinli kış sporuna katılmış. 2018 Kış olimpiyatlarında Çin sadece 1 madalya kazanmış ancak yapılan çağrılar, tesisler, etkinlikler ve bazı diaspora Çinlilerinin işe sokulması ile 2022 de madalya sayısı 9'a çıkmış. ( Türkiye'nin bu alanda madalya sayısını merak eden varsa hiç etmesin-MA). Bu konuyu Çin hükümeti ülkedeki obezite ile mücadele için spora yöneliş kampanyasının ve 5 yıllık planının bir parçası olarak görüyormuş. Diğer ilginç bir bilgi ise Komünist Parti kayak olayının doğum yeri olarak Sincan'ı gösteriyormuş. Kanıt olarak ise Altay dağlarındaki 12.000 yıllık kaya resimlerindeki kayak takmış avcı resimleri gösteriliyormuş. ( Bu durumda kayak Türk icadıdır diyebiliyor muyuz? 12 bin yıl aradan sonra kayakları taksak artık?)
43) Bu kayak işine gerçekten yurtiçinden bir talep oluşturmak istiyorsak, yapılabilecek etkili işlerden biri, İstanbul'un 3 büyük spor kulübünün kayak takımı ( veya kızak, biatlon vs..) kurmasını sağlamak ve ara sıra birbirleri ile bu takımları yarıştırmasını sağlamak olacaktır. Malum bizim tüm futbol takımları finansal bataktadır ve bu işe para ayırmaları zordur bu sebep ile ilgili federasyon bütçelerinden, sadece bu işe harcanmak üzere yıllık bir bütçe bu takımlara sağlanabilir. Bu sayede TV lerde vatandaş daha çok kar sporu izler, kayağa ilgi artar ve kış olimpiyatları için sporcu yetişebilir.
44) İstanbul'da kurulabilecek kapalı kar tesislerini ( yapay kar) 3 büyük spor kulübümüz açarlar ise bu da konuya ilave bir popülerlik sağlayabilir. Dubai de bir AVM'nin içinde 20 dönümden büyük bir kapalı kayak tesisi mevcut. İsmi "Ski Dubai". Asıl bu alanda yıllardır yapımı devam eden devasa projeyi ise Çinliler Şangay'da bitirmek üzere. Proje biraz aksadı ve yapımı uzadı ama bu sene ilk aylarda açılacaktır. İsmi "Wintastar Şangay". 90 dönüm olacak yani mevcutta dünyanın en büyüğünün 4 katından daha büyük. İstanbul'da bu işin benzeri misal Formula 1 pisti civarlarına yapılabilir, zaten yolu, otoparkı, altyapısı vs. F1 altyapısı paylaşılır böylece atıl durumdaki F1 yatırımı da bir işe yarar. Sabiha Gökçen metrosu da o bölgeye uzatılabilir.
45) Kış sporlarını tanıtmakta kullanılabilecek diğer etkili yöntem ise Cumhurbaşkanı seviyesinde ve hatta bazı yabancı Cumhurbaşkanları seviyesinde kış tesislerinin ziyareti olabilir. Misal Astana benzeri bazı uluslararası toplantıların Türkiye ayağını kış tesisinde yapılması durumunda mecburen dünyadaki tüm haber ajansları ilgili bölgenin ismini haber yapacaklardır ve görüntüler geçeceklerdir.
46) Türkiye’deki bazı tesislerde ( Misal Kartalkaya) teleferik ve kayak pisti işini Oteller yapmışlar ve kendi müşterilerini kafeste tutabilmek için bölgedeki diğer teleferik sistemleri ve kayak pistleri ile birleşmesini önlemişler. Bu sebeple olması gerektiği gibi entegre bir teleferik sistemi oluşturulamamış. Bunlar bariz şekilde politika yapıcıların hatalarıdır, ilgili bakanlık bu işleri engellemeli ve düzeltmelidir.
47) Kayak sezonu olan Aralık-Nisan döneminde malum hava erken kararır. 4-4.30 gibi hava kararır ve kayak olayı biter, teleferikler durur. Nadiren gece kayağı imkanı sunulur ama çok da anlamlı bir iş değil. Alpler gibi entegre merkezlerin popüler olmasının önemli bir sebebi de hava karardıktan gün sonuna kadar olan sürede, turistlere otel dışında farklı restoran ve eğlence etkinlikleri sunulabilmesidir. Bu sayede turistlerin geceleme sayısı artar. Bizde bu durum biraz Uludağ'da var, başka pek olduğunu sanmıyorum. Bu alanda da alınabilecek yolumuz var.
Kabul etmeliyiz, Türkiye'de kayak işi spor olarak henüz emekleme safhasındadır. Önümüzde yüz milyonlarca Çinliyi kış sporuna kısa sürede yönlendirmeyi başarmış bir Çin örneği duruyor. Bu işin ekonomik getirileri ve sportif getirileri var. Yurtdışına kaptırılan turistleri tutma etkisi var. Gelir dağılımını düzeltici etkisi var. Doğu-batı arasındaki gelişmişlik farkını azaltıcı etkisi var. Türkiye'nin sosyal birliğini güçlendirici etkisi var. Dünya çapında geçerli bir genelleme yapacak olursak, kış sporlarına ilgi oluşturmak demek, dağlık olan, kıyı bölgelerinde göre daha az gelişmiş bölgelere gelir ve refah aktarabilmek demektir. Yüzme ve kayak sporları obezinden yaşlısına kadar toplumda en geniş yaş ve sağlık kesimiyle yapılabilen sporlardır. 2023 sezonundan başlayarak her sezon kış turizminde yeni rekorlar kıracak şekilde politikaları oluşturmalıyız. Gözlemlerime göre son 5-10 senede Sarıkamış tesislerinde bazı alanlarda iyiye gidiş olmuş. Kafe işletmeciliği ve otel bölgesinde yeni yapılaşmanın yarattığı görüntü kirliliği ise geriye gidilen konular.
Çin’deki tesis
Ekonomist'teki makale
https://www.economist.com/ china/2024/01/04/millions-of- chinese-have-embraced-skiing
Azerbaycan'daki tesisin web sitesi
Sarıkamış’taki tesisin web sitesi
http://sarikamis.gov.tr/ sarikamis-kayak-merkezi
THY'nin spor ekipmanı taşıması:
https://www.turkishairlines. com/tr-tr/bilgi-edin/spor- ekipmanlari/index.html
Aydınlık abonelik