Kızım liseye başladığında okul kapısında asılı listelere bakmıştık. Sınıflarda dağılımın nasıl olduğunu gözden geçirmeye çalışmıştık eşimle. Okulda liseye yeni başlayan öğrencilerin isimlerinden Avusturyalı ve başka bir ülke kökenli öğrenci sayısını tespit etmekti amacımız. Tespitimiz, liseye yeni başlayan çocukların sınıflarda dağılımın aşağı yukarı yarısı yabancı, yarısı ise Avusturya kökenliydi. Avusturya kökenli çocukların sayısı ilerleyen yıllarda gittikçe azaldı. Liselerde Avusturya kökenli öğrenci sayısı zamanla azınlığa düştü. Bunun için de durumu iyi olan Avusturyalı anne ve babalar çocuklarını yabancı kökenli öğrenci sayısının çok az olan özel okullara göndermeye başladılar. Böylece devlet liselerindeki öğrencilerin yüzde doksan hatta daha fazlası tümüyle yabancı kökenlilerden oluştu. Bunlar da Viyana’yı temsil etmeye başladılar.
Kızım liseyi bitirdi, üniversite öğrenimini de tamamladı. Şimdi bir geçtiğimiz yılın eylül ayından bu yana Viyana’da bir lisede Almanca ve tarih öğretmeni olarak görev yapmakta. Öğretmenliğin ilk yılının heyecanı ile öğrencilerini, öğretmen arkadaşlarını ve derslerini anlatmakla bitiremiyor. “Sınıflarımda her milletten öğrenci var” derken duyduğu gurur gözlerinden okunuyor. Sınıflarında Avusturya kökenli öğrencilerin de birer ikişer olduklarını da anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde yabancı kökenli bir lise öğrencisi, ırkçılığıyla bilinen bir partinin Yukarı Avusturya Eyaleti eyalet milletvekiline Viyana’daki okulların durumundan yola çıkarak soru sordu. Irkçı parti eyalet milletvekili lise öğrencisinin sorusuna verdiği cevap ile bir skandala imza attı.
Oğlum ve kızımın da mezun oldukları mahallemiz Favoriten’in en büyük lisesinin birinin 6. sınıf öğrencilerinden bir grup televizyon tartışmasına misafir olarak katılırlar. Televizyonun tartışma konuklarından birisi Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) Aşağı Avusturya eyalet milletvekili Gottfried Waldhuäsl’dır. Yabancı kökenli olan bir lise öğrencisi milletvekiline cevaplaması için daha sonra Avusturya’nın gündemini alt üst eden sorusunu sorar. Günümüzde lise öğrencilerinin çekingen ve pısırık olmadığını zaman zaman görmekteyiz: Canlı tartışma programında “Partinizin siyaseti gerçekleşmiş olsaydı sınıfımdaki öğrencilerin hiçbirinin okulda olmaması gerekirdi, bu konudaki düşünceniz nedir?” der. Milletvekili kısa bir şaşkınlık sonrasında “FPÖ’nün yirmi otuz yıl önceki siyaseti gerçekleşmiş olsaydı, Viyana eski Viyana olurdu” diye cevaplar. Bu cevabın açıklaması televizyonun misafiri olan lise öğrencilerinin liselerindeki sıralarında oturmayacak ve dahası onların hiç birinin Viyana’da bulunmayacak olmasıdır.
İşte bu cevaptan sonra hükümetin büyük ortağı hariç, ana muhalefet partisinden diğer küçük muhalefet partilerine kadar bütün partiler, FPÖ’lü milletvekilinin cevabının “Irkçı, ayrıştırıcı, insan onuruna yakışmayan, insanlık düşmanı, insanı küçümseyen” ifade olarak eleştirdiler ve milletvekilinin açıklamasından dolayı istifasını istediler. Bir avukat “ırkçı” ifadesinden dolayı milletvekili hakkında dava açarken, Yeşiller Partisi’nin göçmen kökenli milletvekilleri öğrencileri Avusturya parlamentosuna davet edip, “siz bu toplumun birer parçasısınız” dediler. Benzer bir davetiye ise Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’den geldi. Tarihi belediye idari binası olan Rathaus’a “Birlikte yaşam” için davet etti. Lise öğrencilerini cesaretlendiren bir açıklama da Adalet Bakanı Alma Zadic’den geldi. Kendisi de öğrencilerin gitmiş olduğu lisenin bulunduğu işçi ve göçmen mahallesi olan Favoriten’de bir liseyi bitirmiş, hukuk fakültesi mezunu Alma Zadiç Avusturya Halk Partisi ile Yeşiller Partisi’nin oluşturmuş oldukları koalisyon hükümetinde adalet bakanı olarak görevini sürdürmektedir. Bakan olduğu ilk günlerde televizyonda kendisiyle yapılan söyleşi sonrasında, yüz binlere varan ırkçı ve tehdit mesajları almıştı. Bakan Alma Zadiç lise öğrencilerine “Hepimiz Viyana’yız” mesajını verdi.
FPÖ’lü siyasetçiyi protesto eden açıklamalar birer ikişer gündeme gelirken, Gottfried Waldhuäsl’e bir de destek eylemi gerçekleşti. Karnelerin dağıtım ve yarıyılın son eğitim günü olan 3 Şubat’ta öğrencilerin okulu olan Laaer Berg Lisesi, öğrencilerin okula henüz gelmedikleri sırada aşırı sağcı ve ırkçıların ziyaretine uğradığı basında yer aldı. Bir veya birden fazla kişi tarafından sabahın ilk saatlerinde okul girişine atılan el ilanları, bildiriler ve okulun kapısına asılan ırkçı söylemi destekleyen pankart okul hizmetlisi tarafından toplandığı duyuruldu. Irkçı ve yabancı düşmanı bildiriler kimler tarafından okul bahçesine atıldığı tespit edilmediği gibi, henüz sahiplenen de olmadığı duyuruldu. Bu eylemden sonra ise Favoriten mahallesinin okula çok yakın Reumann Meydanı’nda çeşitli sivil toplum örgütlerinin ve yedi siyasi partinin çağrısıyla okul ve onun öğrencilerinin yanında olduklarını onaylayan bir miting yapıldı. Bu mitinge yaklaşık bin kadar insan katıldı ve biz hepimiz Viyana’yız mesajını verdiler.
Irkçı söylemin sahibi eyalet milletvekili televizyondaki sözlerinden üç gün sonra APA’nın (Austria Presse Agentur) kendisiyle yapmış olduğu söyleşide, “sözlerimin yüzde yüz arkasındayım” demiştir. “FPÖ’nün mülteci politikası yirmi otuz yıl önce hayata geçirilmiş olsaydı, Viyana hala eski Viyana olacaktı” dediği basına yansıdı. Kamuoyu yoklamalarına Avusturya’da ikinci büyük parti olarak yansıyan FPÖ’nün milletvekili açıklamalarının devamında “Dört torunumun vatanımızı silahla savunmasından korkmaktayım.” Sözleri de ayrıca APA’ya verilen söyleşide dile getirildiği dikkat çekti.
Türkiye, Suriye ve Afganistan’dan gelecek “Toplu illegal göçmenlere karşı olduğunu” belirten FPÖ siyasetçisi, sözlerinin devamında “buna bir son vermezsek, memleketimiz için savaşmak zorunda kalacağız” sözleri de dikkat çekiciydi. Waldhuäsl Ayrıca Jörg Haider liderliğindeki FPÖ’nün politikası gerçekten uygulanmış olsaydı, cezaevlerinde daha az yabancı tutuklunun olacağını da iddia etti. FPÖ içinden Waldhuäsl’in televizyondaki açıklamalarına Avusturya’nın batısından karşı sözler de gelmeye başladı. Salzburg eyaleti FPÖ Genel Sekreteri Marlene Svazek parti arkadaşı Waldhuäsl’in açıklamasının doğru olmadığını dile getirdi. Die Presse Gazetesi’nin konuyla ilgili kendisine sorulan soruya Svazek “Ben olsam öyle yapmazdım, özellikle bir politikacı insanlara bakış açılarını ayrıntılı olarak anlatmalıdır. O bunu yapmadı” demiştir.
Her dört Avusturyalıdan birinin oyunu alan partinin içinde Salzburglu Marlene Svazek gibi düşünenler marjinal durumdadır. Gelecek seçimlerde FPÖ oy oranını ciddi anlamda artıracak gibi görünüyor. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık çocuklarımızın mezun oldukları liselere kadar girdi. Evimize bir kaç yüz metre uzaklıkta. Yine bizleri kara ve kötü günler beklemektedir.