Manchester’ın kölecilik ile bağlantıları

Matthew Stallard “Bu konuda bilinçli bir hafıza kaybı yaşanıyor. Manchester’da işlenen ve kenti, buranın insanını varsıllaştıran bu koton nereden geldi, kimlerin, hangi kölelerin emeği var, herkes biliyor” diyor.

Dr. Berna Bridge Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Matthew Stallard “Bu konuda bilinçli bir hafıza kaybı yaşanıyor. Manchester’da işlenen ve kenti, buranın insanını varsıllaştıran bu koton nereden geldi, kimlerin, hangi kölelerin emeği var, herkes biliyor” diyor.

1500’lerden başlayarak 1807 yılına kadar Afrika’da insanlar “avlanıp”, gemilere bindirilip, çok ağır koşullarda, yeni kıtaya götürülüp ticari bir meta gibi satıldılar, buna “köle ticareti” diyoruz. Bir kısmı (zayıf olanlar) ağır koşullar nedeniyle yolda yani gemide öldüler ki bu da kasıtlı bir ticari zihniyetti; zayıfın ayıklanması. Güçlü olanlar ise ticari meta olarak satıldıktan sonra devasa pamuk, tütün, şeker kamışı tarlalarında çok ağır koşullarda acımasızca çalıştırıldılar ki bazı ülkeler (Avrupa ülkeleri) ve bu ülkelerdeki kişiler, aileler bu ticaretle çok varsıllaştı.

Hem avlama, toplama, satma aşamasındaki ticaretle çok para kazandılar, hem de çiftliklerde çalıştıran arazi sahipleri kazandı. Yani, geniş bir işbirliği, organizasyon, takım çalışması söz konusu. O varsıllık bugüne kadar ırkçılığın gölgesinde devam etti ancak George Floyd’un beyazlar tarafından acımasızca öldürülmesi olayı ile bardak taştı ve bu acımasız sömürü ile ilgili araştırmaların, hak aramaların hızı arttı.

The Guardian Gazetesi bu konuda öncü, bir araştırma dizisi yayınlıyor ve kirli çamaşırlar bazen hızlı, bazen yavaş ama ortaya dökülüyor. Ermeni tehciri ile bir kaşık suda büyük kıyamet ve tazminat koparmaya çalışan Batı kendi arka bahçesinde yaptıkları katmerli acımasızlığı görmezden geliyor. Sömürülen ırkın torunları bir yandan bu acımasızlıkla ilgili özür ve tazminat isterken bu araştırmaların da başını genelde beyazlar değil, Afrika kökenliler çekiyor.

1807’de yani 300 yıl sömürdükten sonra Birleşik Krallık’ta köle ticareti ve köle çalıştırma yasaklandığında ise tazminat bu sömürülen, ezilen gruba değil sömürenlere, ezenlere, zaten 300 yıl içinde bu işten köşeyi dönmüş olanlara veriliyor, İngiliz halkının ödediği vergiden, bir başka katmerli haksızlık. Bu konuda da büyük bir tepki söz konusu…

Geçen hafta İskoçya’da, Glasgow’un yapıcı girişimlerini özetlemiştim. Bu hafta Lanre Bakare’nin Manchester ve Liverpool ile ilgili yazısı ile sürdürüyorum. Bakare Liverpool’un liman kenti olarak köle ticareti ile direkt ilgisinin açık olduğunu, saklanacak yanı olmadığını, Afrika’dan toplananların bu limana getirilip, bu limandan yeni kıtaya götürüldüklerini anlatırken Manchester’ın kölecilikle ilgili ilgisinin örtük, gizli kaldığını ve hala daha saklanmaya çalışıldığını anlatıyor.

LİVERPOOL KÖLECİLİK MÜZESİ GÖRÜLMEYE DEĞER

Liverpool’da limanda bir Kölecilik Müzesi var. Hiçbir şey gizli değil. Kent kabul etmiş, geçmişiyle yüzleşmiş, araştırmasını yapıyor. Afrika’dan taşınıp Liverpool’a getirilen pamuk trenlerle yarım saat ötedeki Manchester kentine taşınıyor. Yani pamuğu işleyip varsıllaşan, pamuktan nemalanan Liverpool değil, Manchester. O pamuklarda tarlalarda çalışan kölelerin emeği var tamamen ancak Manchester’daki dokuma fabrikalarında çalışanlar İngiliz, beyaz olduklarından kölecilik ile ilgilerini asırlarca rahatça gizleyebiliyorlar. Dokumadan kazanıp varsıllaşan kent asırlarca kölecilikle ilgili geçmişini saklıyor diyor Bakare, The Guardian Gazetesinde.

Bakare, Manchester Üniversitesinin bu konuda araştırma yapmak ve tazminat ödemek konusunda acelesi olmadığını ekliyor. “Manchester Belediyesi de aynı durumda” diyor. Kentte yalnızca 2 siyahinin heykeli var, kenti varsıllaştıran siyahiler yok sayılmış ve sayılıyor” şeklinde yorumluyor. Kente “Cottonapolis” (Koton Kenti) dendiği halde kölelerin emeği yok sayılıyor.

Prof. Dr. Alan Rice “18. ve 19. yüzyılda koton işinde iseniz çok derin bir şekilde kölecilik işine bağlısınız demektir” diyor. Aşağıdaki fotoğrafta Rice “Captured Africans” (Yakalanmış Afrikalılar) heykelinin önünde… Tarihçi Washington Alcott ise “Manchester Transatlantic kölecilik ile çok bağlantılı. Birçok kişi bunu kaldıramıyor” diye ekliyor. Matthew Stallard “Bu konuda bilinçli bir hafıza kaybı yaşanıyor. Bu koton nereden geldi, herkes biliyor” diyor.

Ben bu yazı dizisini özetleyerek The Guardian gazetesinden alırken, sayfalarca yazıyı, bilgiyi buraya sığdırmam olası değil, o nedenle ancak ana başlıkları ve ana mesajı iletebiliyorum. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak isteyenlerin doğrudan The Guardian gazetesine başvurmaları gerekiyor. https://www.theguardian.com/ news/ng-interactive/2023/mar/ 31/a-tale-of-two-cities-the- struggle-for-a-black-history- of-manchester Haftalık yayınlanan dizinin Manchester’la ilgili linki burada, diğer ayrıntılara gazeteye mail adresinizi ileterek ulaşabilirsiniz.

Tüm yazılarını göster