İsveç'te yakılan Kuran-ı Kerim ile birlikte çok övülen Batı'nın aslında ne kadar barbar olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Ezilen dünyadan ve dünyanın bir çok yerinden provokatif eyleme karşı tepkiler yağarken NATO ve Rusya'dan bir birine zıt iki açıklama geldiğini de belirtmek gerekir.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, provokatif eylemlerle ilgili “ifade özgürlüğü” açıklaması yaparken Rusya Dışişleri Bakanı Mariya Zaharova, İsveç ve Hollanda’daki Kuran-ı Kerim kışkırtmalarına tepki gösterdi.
Zaharova yaptığı açıklamada "Bırakın Müslümanlar için kutsal olan kitabı yakmayı, ifade özgürlüğünün herhangi bir din veya dini uygulama hakkında eleştirel ve hatta aşağılayıcı sözler söyleme hakkını içermediğini özellikle belirtiyor. Stoltenberg neden bundan habersiz? Çünkü Batı, eğitim düzeyi düşük insanları Avrupa’daki kilit konumlara atıyor. Yönetilmesi daha kolaydır, bu da Avrupalıların çoğunu manipüle etmeye yardımcı olur." dedi.
Öte yandan Doğu ülkelerinin önemli temsilcisi Türkiye'nin Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan provokatif eylem ile ilgili ise,"Demokrasinin bel kemiğini teşkil eden bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırı, diğer insanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır. Bu anlayışa göre hiçbir birey ne Müslümanların ne de diğer din ve inanç mensuplarının kutsallarını aşağılama veya taciz etme hakkına, hele hele bu yönde eylemde bulunma özgürlüğüne sahip değildir. Nefret ve ayrımcılık suçu olarak ağır yaptırımlara tabi bu ilke, bizce de yerinde bir yaklaşımdır. Dolayısıyla İsveç'teki çirkin eylem en başta Müslümanlar olmak üzere insanların temel hak ve özgürlüklerine saygı duyan herkese yapılmış bir hakarettir." açıklamasında bulundu.
Aslında karşılıklı bu açıklamalar bile Batı ve Doğu arasındaki farkı ortaya koymaktadır.
Burada aslında yakılmak istenen sadece Kuran'ı Kerim değil aynı zamanda mazlumların sığınağı yakılmak istenmiştir.
TÜRKİYE'Yİ DIŞLADIKLARININ TEKRAR İLANIDIR
Diğer taraftan provokatif eylem ile Batı sadece dini inançlara yönelik barbarlığını göstermekle kalmamış aynı zamanda Türkiye'yi Batı kampından dışladıklarının bir göstergesi olmuştur.
Kanaatimce aslında bu eylem ile Batı kampı ve NATO, Türkiye'yi dışladığını bir kez daha açık bir şekilde ilan etmiştir.
TÜRKİYE NATO'DAN ÇIKACAKTIR
Diğer taraftan bundan yıllar önce " Türkiye NATO'dan çıkabilir! " dediğimizde birçok dostumuz bu söylemimizi abartılı bulmuş hatta mümkün görmemişti. Fakat süreç göstermiştir ki; bu iddiamız abartı değil tam tersine Türkiye doğrudan ABD ve NATO ile mücadele içerisine girmiştir.
Türkiye, resmi olarak NATO’dan çıkmasa bile ruhen çıkmıştır. Muhtemelen önümüzdeki bir kaç ay içerisinde Türkiye, resmi olarak ta NATO'dan çıkacaktır.
15 Temmuz ve sonrası açık açık, ABD ve NATO’nun silahlandırdığı güçlere karşı mücadele ediyoruz. Bu mücadele ilk başta PKK/FETÖ/DEAŞ gibi terör örgütlerle başlamış bugün ise doğrudan ABD ve küresel güçlerin silahlandırdığı Yunanistan gibi ülkelere kadar uzanmaktadır.
ABD ve NATO, Ukrayna üzerinden Rusya'ya uygulamış olduğu çevreleme stratejisinin aynısını Yunanistan üzerinden Türkiye'ye yapmaktadır.
Bu nedenle son derece kritik bir dönemde olduğumuzu da vurgulamak gerekmektedir.
Her ne kadar Türkiye'nin NATO'da kaldığı her gün haklı olarak eleştiri konusu olsa da aslında Türkiye'yi yöneten güçlerde farkındadır ki Türkiye'ye en büyük kötülük ABD, NATO ve Batı kampından gelmektedir.
Ülkemizin bu zamana kadar "zaman kazanma, haklıyken haksız duruma düşmeme" gibi nedenlerle attığı her adım, NATO'yu öven her açıklama, bundan sonra ilerisi için getirisinin olmadığı bir döneme de girmiş bulunmaktayız.
ABD ve NATO cepheyi genişletip ülkemizi olası bir savaşa çekmek istenmektedir ancak Türkiye'nin milli kuvvetleri bu oyuna gelmemektedir.
Sürecin sonucunda Türkiye, İkinci Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkıp yerini mazlumlar dünyasının yanı ve Türk Avrasyası' nda alarak gösterecektir.