Direk yazımızın başında belirtelim.
Yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle Batılı ülkelerin Türkiye'ye yönelik politikasının değişeceğini, Batılı ülkelerin Türkiye' ye yönelik politikasının yumuşayacağını sanan dostlarımız var.
Oysa bu dostlarımız büyük yanılgı içerisindeler. Bırakalım Batılı ülkelerin Türkiye'ye yönelik politikasının değişeceğini ummak , Türkiye' nin " yok " sayılacağı yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız.
Başını ABD' nin çektiği Batılı ülkeler, depremi fırsata çevirme gayreti içerisindeler ve tehdit dolu mesajlarına devam etmektedirler.
Kuran-ı Kerim'in İsveç'te yakılmasıyla ile ilgili yazdığım son yazımda "Batı kampı ve NATO, Türkiye'yi dışladığını bir kez daha açık bir şekilde ilan etmiştir." değerlendirmesinde bulunmuştum.
Aslında bu provokatif eylemle Batı ve NATO, Türkiye' yi açık bir şekilde dışlamışlardır.
Zaten yazımın üzerinden fazla zaman geçmeden bazı Batılı ülkelerin konsolosluklarını kapattıklarını da şahit olduk.
Artık görüyoruz ki, Batılı ülkelerin ülkemizi ve milletimizi dışladığı ve "yok" saydığı bir döneme girmiş olduk.
Bu dışlamanın sadece kapanan konsolosluklar ile sınırlı kalacağını inanan dostlarımız ise yanılmaktadır. Bu dostlarımızın çoğunluğu hala bu ülkelerin bize olan kinlerini konsolosluklarını kapatmayla sınırlı kalacağını zannetmektediler.Hala Batılı ülkelerin Türkiye'ye blöf yaptığını düşünüyorlar.
Oysa daha önce defalarca yazılarımızda ve demeçlerimizde belirttik. Türkiye ve Batılı ülkelerinin ilişkilerin normale dönme durumu kalmamıştır. Tam tersine ilişkilerin daha çok gerileceği bir dönemdeyiz.
AVRUPA'YA GİRİŞİ BİLE YASAKLAYABİLİRLER
Bizler her türlü tehdide karşı temkinli ve hazırlıklı olmak zorundayız.
Batılı ülkeler, Rusya'ya uygulamış oldukları benzer yaptırım ve uygulamalarının aynısını Türkiye' ye yapmayı planladıklarını söyleyebiliriz.
Çünkü Batılı ülkelerin hedefinde Rusya, Çin, İran gibi ülkeler olduğu gibi başta Türkiye olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatı' da vardır.
Yaşanılan tüm gelişmelerle paralel yakılan kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim ve arkasından kapanan konsolosluklar ile başlayan süreç ile birlikte çeşitli ambargolar ve yaptırımlar gündemdedir.
Bu işin sonunun kapanan konsolosluklarla kalmayacağını , sporcularımıza, sanatçılarımıza kadar uzanan çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya gelme riskinin bulunabileceğini özellikle belirtmemiz gerekmektedir.
Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Avrupa'ya girişi bile yasaklayabilirler.
Batılı ülkelerin Rusya'ya gösterdikleri kinin aynısını ülkemizi de göstermeyeceklerinin garantisini kim verebilir?
Rusya' ya yapmadığını bırakmayan batı, Türkiye' ye ve Müslümanlara neler yapmaz?
Aslında çok daha büyük tehditlerle karşı karşıyayız.
Rusya'yı Ukrayna üzerinden çevreleme stratejisini uygulayan NATO, aynı planı Yunanistan üzerinden ülkemize yapmaktadırlar.
ABD VE NATO, KÖTÜ EMELLERİNİ HİÇ BİR ZAMAN SAKLAMADILAR
Diğer taraftan ABD ve NATO, Türkiye'ye yönelik kötülüklerini hiç bir zaman saklamadılar.
Çünkü işin başında ABD olmak üzere bir çok Batılı ülkenin Türkiye' ye karşı " kaos " planı içinde olduklarını biliyorduk.
Üstelik ABD'nin ve NATO'nun bu zamana kadar bize kan, gözyaşı ve darbeler dışında bir getirisi de olmamıştır.
ABD ve NATO için Mehmetçiğimizi katlettirmek, Doğu Akdeniz'de saldırılar planlamak, darbeler yapmak, bizi soykırımcı ilan etmek, Ege denizinde balıkçı teknelerimize saldırılar düzenletmek vb. eylemler kendileri adına son derece normal ve olağandır.
Üstelik ABD ve NATO, bize tüm bu kötülükleri gizli değil, aksine göstere göstere, apaçık ve çekinmeden yapmaktadır.
Çünkü; ABD ve NATO için Türkiye'ye saldırmak son derede meşrudur ve bunu kendilerine hak olarak görmektedirler.
Yani gelişmelere Türkiye açısından bakarsak; ülkemize bir numaralı tehdidin kesinlikle ABD ve NATO'dan geldiğini çok net şekilde görebiliriz.
Bu nedenle Türkiye'nin NATO ile ortak hareket edebileceği bir alanda kalmamıştır.
TÜM GELİŞMELER BATI EMPERYALİZMİ İLE KAFA KAFAYA GELECEĞİMİZİ GÖSTERMEKTEDİR
Özün özü şu ki; tüm gelişmeler Batı emperyalizmiyle kafa kafaya geleceğimizi göstermektedir.
Düşman sadece dışarıdan taciz ve saldırıları planlamakla kalmayıp aynı zamanda iç cepheyi de hedefleyen bir takım girişimlerde bulunmaktadır. Kaleyi içden fethetme stratejisini uygulamaya çalışmaktadırlar.
Dahası Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, ABD' nin nasıl iç cepheyi hedeflediği belirten bir açıklamada bulundu.
Bakan Soylu açıklamasında, "Amerikan Büyükelçisi'ne buradan söylüyorum, hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum, pis ellerini Türkiye'nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye'nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye'yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum" dedi.
Gerçekten ülkemiz çok büyük tehditlerle ve kışkırtmalarla karşı karşıyadır. Türkiye'ye yönelik saldırıları püskürtmeyi başardığımız an, artık Türkiye'nin karşına hiç bir gücün çıkamayacağıdır.
Vatandaşlar olarak tüm tehditlere karşı uyanık olmak zorundayız.
Hepimiz siyasi görüş ayrımı yapmadan vatanseverlik temelinde içeride birlik ve beraberliği sağlamamız gerekmektedir.
Ülkemize yönelik tüm saldırılara karşı; gerçek dindar Millicilerin, gerçek Atatürkçülerin ve gerçek Ülkücülerin yani, tüm vatanseverlerin ortak değerler temelinde Türkiye’nin savunulmasında dayanışma içerisinde olması gerektiğini belirtmek istiyorum.