İsveç'te Kur'an yakmanın düşündürdükleri

İsveç’te gene Kuran yakıldı. Ne ilk ne de son kez... Her zaman olduğu gibi yalnız İsveç’te değil Türkiye’de ve tüm dünyada yer yerinden oynadı ve sakinleşti. Ünlü “İsveç İkiyüzlülüğü” bu tür eylemleri zamana, mekana ve koşullara bağlı olarak bazen serbest bırakır bazen yasaklar.

Abdullah Gürgün Yazar gurguna@hotmail.com

İsveç’te gene Kuran yakıldı. Ne ilk ne de son kez...

Her zaman olduğu gibi yalnız İsveç’te değil Türkiye’de ve tüm dünyada yer yerinden oynadı
ve sakinleşti.

İKİ YÜZLÜLÜK

İsveç’te Kuran, bayrak, cumhurbaşkanı maketi yakmak serbest. Bunlar “ifade özgürlüğü”...

Bunları yaparak “Halk Grubunu Kışkırtmak” yasak: Bunlar “nefret suçu”.

Ünlü “İsveç İkiyüzlülüğü” bu tür eylemleri zamana, mekana ve koşullara bağlı olarak bazen
serbest bırakır bazen yasaklar.

Bir zamanlar “terör örgütü” damgalı PKK’ya kapılar açıldı. Abdullah Öcalan’ın karısı Kesire
Öcalan’a bile iltica hakkı tanındı. Gelen geldi. Dernekler açtılar, Başkan Apo’nun heykelini
dikmediler ama resimlerini astılar. Derken PKK haraç toplamaya, uyuşturucu ticaretine,
adam dövmeye başladı, “davadan dönenleri” öldürdü. Ve Olof Palme cinayetinde PKK
şüphesi ağırlık kazandı. Birden hava döndü. PKK sözde değil gerçekten de terör örgütü olarak
görülmeye başlandı. O sıralar Dışişleri Bakanlığı Basın Odası Müdürü Büyükelçi Lars
Lönback’a, “PKK’yı önce terör örgütü görüyordunuz, sonra kurtuluş örgütü muamelesi
yaptınız, şimdi gene terör örgütü diyorsunuz. Ne iş?” gibi bir soru sormuştum. Lönback’ ın
yanıtı durumu tüm berraklığıyla açıklıyordu: “Duruma göre siyasi tavır alırız”.

Ya Türkiye’de?!.

2000’li yılların başlarında PKK bitme noktasındayken nasıl büyüdü, büyütüldü? Açılım
saçılımlar, göstermelik mahkemeler, Apo’ya övgüler, seçim meydanlarında iktidar lehine Apo
mektupları okumalar, Kırmızı bültenle aranan Apo’nun kardeşi Osman Öcalan'ı TRT
ekranlarına çıkartıp iktidar propagandası yaptırmalar... Zaman geçti, köprülerin altından sular
aktı. Şimdi PKK yeniden yok alma noktasına geldi. Öte yandan yasal uzantısı devletten gene
milyonlarca lira yardım alıyor şu ya da bu şekilde meclise giriyor, meclis koridorlarında “Biji
Serok Apo!” diye böğürebiliyorlar.

Bir İsveçli İsveç’te bira alma kuyruğunda başka bir İsveçli önüne geçse canına okur da İsveç
bayrağını, İncili, Kralın maketini yaksa umursamaz. Ama aynı eylemler başka bir ülkede olursa
yaygarayı basar, tüm İsveç basını olaya geniş yer verir. Ne faşistliğiniz kalır, ne ırkçılığınız, ne
de diktatörlüğünüz. İsveçliler milliyetçi, ırkçı görünmez ama söz konusu İsveç ve İsveç
çıkarlarıysa birleşiverirler.

Türkler nerede olursa olsun bayrak, Kuran ve devlet başkanının kuklası yakılırsa büyük tepki
gösterir. Ama birleşemez. Hatta birbirine düşer. En Irkçı, Milliyetçi, Yurtsever geçinen Türkler
bile saman alevi gibi harlayıp söner.

TÜRK MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞI

İsveç’te en son olarak Kurban Bayramı’nın ilk günü kuran yakma eylemi yapıldı. Ne ilk ne de
son eylemdi...

Şaşırtıcı değildir. Müslüman ve İslamofobi ile kaynaşmış Türk düşmanlığının kökü Kudüs’ün
haçlılardan alınmasına dek gider, Anadolu’nun, İstanbul’un fethi, Viyana’ya dek dayanılması
bu düşmanlığı günümüze kadar getirmiştir. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist Amerikancı
darbeleri ve bu darbeler nedeniyle İsveç’e gelenlerin doğru ve yanlış anlattıkları, dünyanın
çeşitli ülkelerindeki baskılardan kaçan Müslümanların anlattıkları ve topluma uyum
sağlamaktaki zorlukları bu düşmanlığın tuzu biberi olmuştur. Bir de İsveç sömürü düzenine
harç olan ırkçılık var. Sömürenler, emekçilerin hak ve özgürlükleri için birlik olmalarını ve
birlikte mücadele etmelerini engellemek isterler. Yabancı düşmanlığını ırkçılığı körüklerler.
Yangına benzinle giderler. Öte yandan da yerli emekçilere “bakın yabancıların durumuna, ne
zorluklardan kaçıyorlar. Siz İsveç’teki halinize şükredin” mesajını vermiş olurlar.

Eylemi yapan 37 yaşındaki Salwan Momika, Süryani, Asuri, Arami kökenli, bir Iraklı.
Müslüman ve Türk düşmanı bir Süryani eylemcisi. Yalnız İsveçlilerle yabancılar arasında değil
yabancıların kendi aralarında da düşmanlık tohumları ekmek için biçilmiş kaftan.

Momika’nın Irak’ta iç savaş sırasında Süryani-Aramiler “Süryani Şahinleri” adlı silahlı bir grup
kurduğu, beş yıl önce İsveç’e gelip İsveç yurttaşı olduğu ve İsveç’te de Süryani Demokratik
Birlik Partisi’ni kurup başkanı olduğu bildiriliyor.

Momika eyleminde önce Kuran’ı futbol oynar gibi tekmeledi, üstünde tepindi, Kuran’dan
sayfalar koparıp üzerine domuz pastırması koydu ve içinde sigara söndürdü sonra da yaktı.

Müslümanları kışkırtmak için elinden geleni yaptı. Kışkıran Müslümanlar polisçe engellendi.
Bir Müslüman taş atmak istedi, yakalandı. Hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

HALKI KIŞKIRTMA SUÇU

Basında çıkan haberlere göre, İsveç Polisi Momika’ya geçen yıl kuran yakma izni vermemişti.
Momika üç aylık hukuki mücadeleden sonra idare mahkemesinden izin aldı. Bu mahkeme
kararına dayanarak yaptığı eylemin güvenliğini İsveç Polisi sağladı. İsveç Polisi eylemin ifade
özgürlüğü olduğunu savundu.

İsveç Savcılık Makamı internet sayfasında nefret suçları ile düşünce ve anlatım özgürlüğünün
açıklamaları ve karşılaştırmaları yer almaktadır. Verilen bilgilere göre göre, “halkı kışkırtma
suçu” şudur:

Halk grubuna karşı kışkırtma: “Bir grup insan hakkında, ırk, renk, ulusal veya etnik köken,
inanç veya cinsel yönelime dayalı açıkça tehdit edici ya da aşağılayıcı ifadeler yaymak.”

Suçlu bulunan bazı örnek söylemler: “Eşcinseller ve Müslümanlar şeytan pislikleri”, “Allah’a
inananlar tecavüzcüdürler”, “Müslüman diş hekimleri sağlık hizmeti için gelen herkes
tarafından dışlanır”...

İsveç Savcılık Makamı, “nefret suçu” ile “düşünce ve anlatım özgürlüğü” çelişkisi hakkında, “Genel olarak bir grup insana karşı tahrik ve özelde aşağılamanın anayasalarda ve Avrupa Sözleşmesinde ifade özgürlüğü ile nasıl ilişkili olduğu sorununu, her bir davanın koşullarına dayalı olarak aşağıdaki sorular yanıtlanarak çözülebilir” diyor ve şu soruları sıralıyor:

1. Şüphelinin ifade özgürlüğünün kısıtlanması, demokratik bir toplumun kuruluş
amacına uygun mudur?
2. Kısıtlama, özgür düşünce oluşumu için tehdit oluşturuyor mu?
3. Anlatım özgürlüğüne getirilen kısıtlama, savunmasız grubun korunma gereksinmesine
uygun mudur?

Kuranı yakan Süryani kökenli İsveçli’nin halkı kışkırtmak için elinden geleni yaptığı eylem tüm
Dünya Müslümanlarını kışkırttı. Soru şu: İslam düşmanının eylemi “halk grubunu kışkırtma”
suçuna girecek mi, hakkında dava açılacak mı?

NATO KARŞITLARI – YANLILARI

Eylemin İsveç’in NATO’ya girmesini engellemek için Türkiye’yi kışkırtmak amacı taşıdığını
söyleyenler var. Ancak Momika verdiği demeçlerde NATO’yu düşünmediğini, İslamı
eleştirdiğini belirterek Kuran’ın tüm dünyada yasaklanmasını istedi.

NATO yanlısı bazı çevreler de bu tür eylemlere Türkiye’nin tepki göstermesinden
yararlanmak istiyor. Türkiye’nin bir diktatör tarafından yönetilen, düşünce ve ifade özgürlüğü
olmayan demokrasi karşıtı faşist bir ülke olduğunu iddia ederek NATO’dan çıkarılmasını
istiyor. Bunlara göre, Türkiye üyelikten çıkarılınca İsveç’in NATO üyeliğinin önünde engel
kalmayacak. (Şimdi bir de Macaristan çıktı tekerlerine çomak sokan.)

KEŞKE YANILSALAR

İsveç’teki genel kanı Türkiye’nin “balık beyinli” olduğu şeklindedir. “Türkiye çabuk unutur.
İster PKK’ya kapıları açın, ister FETÖ’cülere her türlü olanağı sağlayın, ister
parlamentonuzdan soykırım kararları geçirin... Onurlu, dik duruşlu bir tutum alınmaz. İsveç’in
NATO’ya üyeliğine yeşil ışık yakacaktır.”

Keşke yanılsalar.

Ben de onlar gibi düşünüyorum. Dahası, Türkiye, -bırakın İsveç’i- Güney Kıbrıs’ın NATO’ya
üyeliğini bile kabul ederse şaşırmam.

Keşke yanılsak.

Tüm yazılarını göster