"AYDEM Ali Kıran Baş Kesen Mi?" başlıklı yazımızdan sonra (14 Temmuz 2023 Önder Gazetesi) on gündür bağlatamadığımız elektrik kablomuz bağlandı. Yardımı, katkısı olan tüm yetkililere ve etkililere yürekten teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
BAFA'NIN KARANLIK SOKAKLARI
Bu yazımızda ikinci ricamızı ileteceğim. Bu kez yalnız beni değil tüm Bafalıları ilgilendiren bir konu.
Bafa köy idi. Belde oldu, belediye oldu, tekrar köy oldu. Büyük şehir yasası çıktı. Milas'ın mahallesi oldu. Dolayısıyla biz de şehirli olduk. Burada köylülerimiz, pardon mahallelilerimiz tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar. Şehirliler pek öyle şeylerle uğraşmasalar da biz yeni şehirliler daha köylülüğe devam etmeye çalışıyoruz. Tavus kuşlarının yürüyüşüne özenip kendi yürüyüşlerini unutan kargalar gibi durumu idare etmeye çalışıyoruz.
AYDEM aylardır Bafa'da elektrik direklerini değiştiriyor. Yenileme çalışmaları yapıyor. Ne güzel! Ama sokaklar ne yazık ki, karanlık.
Düşmemek için kargalar gibi seke seke yürüyoruz.
EŞİT DEĞİL MİYİZ?
Anayasanın 10. maddesine göre yurttaşlar eşit.
Bafa, Milas'ın bir merkez mahallesi. Milas Merkezinde oturan hemşerilerimizle aynı hak ve sorumluluklara sahibiz... Yani sözde öyle...
Sorumluluklarda, vergiler, koşullar, su, elektrik, katı atık, daha neler varsa say sayabildiğin kadar... Aynen ödüyoruz.
Ne var ki haklarımız aynı değil. Alınan hizmet aynı değil.
Sorunlarımızdan bir tanesi aydınlanma.
Resimde benim oturduğum evin olduğu yeri görüyorsunuz. Zifiri karanlık.
Burası Bafa Mahallesi'nin Park Caddesi... Milas Park Caddesi böyle olsa, orada oturan bir yurttaş ne der?
Milas Park Caddesi'nde oturan her hangi bir yurttaş ile aynı hak ve koşullarda yaşamam lazım ya...
Milas Park Caddesi gündüz gibi aydınlık, pırıl, pırıl ve cıvıl, cıvıl iken Bafa Park Caddesi neden zifiri karanlık, neden insanlar dışarı çıkmıyor, sokaklar bomboş, inler cinler top oynuyor?
Ha, ışıl ışıl bir yer var. Bafa'ya giriş. Milas'tan gelirken Konuk Evleri denen 200 metre kadar bir bölüm... Abartılı ışık... Gece futbol oynanan, gündüz gibi aydınlatılmış saha sanki. Kısa aralıklarla dikilmiş direklerde ortaya ikişer, yanlara da ikişer olmak üzere, dörder dörder güçlü lambalar. Sanırım, gelip geçen yetkililer hayran olsunlar, Bafa'nın çok güzel ışıklandırıldığını düşünsünler diye... Bafa İlköğretim okulunun orada bir ışık daha var; sonrası hayalet köy...
ÖZELLİKLE KADINLAR KORKUYOR
Başta kadınlar böyle bir karanlığa çıkmaya korkuyor. Özellikle de yalnız kadınlar... Bırakın sokağa çıkmayı evde yalnız başlarına oturmaktan korkuyorlar. Yaşlılar ve özürlüler de öyle.
Sokakta daha çok kafayı çekmiş üç beş sarhoş var, yalpalayan ya da tuvalete gitme zahmetine girmemek için bir köşeye çişini yapan. Geçenlerde bir bayan şikayet ediyordu. Akşam vakti başka bir akrabaya ziyarete gitmiş. Hava karardığında eve dönerken bir sokak köşesinde, duvar saatinin tokmağı gibi sallanarak çişini yapmaya çalışan birini görmüş... Ne yapacağını şaşırmış. Ödü kopmuş ama yapacak şey yok, sessizce, kafasını duvara çevirerek diğer kıyıdan geçmek zorunda kalmış. Olacak iş mi? Karanlık sokaklarda oluyor. Daha kötü şeyler de olabilir.
Bir de ne yazık ki, hırsızlık olayları var. İnsanların inekleri, koyunları bile çalınıyor. Bu durumda insanların korkması doğal.
Köy sahipsiz. Polis yok, bekçi yok, zabıta yok, korucu yok. Jandarma var neyse ki. Onların da işleri başlarından aşkın. Sorumlu oldukları Bafa bölgesi çok geniş. Yine de var olmaları bile caydırıcı rol oynuyor.
AZ MASRAF ÇOK KAZANÇ
Kapitalistlerimiz doğaları gereği en az masrafla en yüksek kazanç elde etmek isteyebilirler. Ama bunun bir sınırı olması gerekir. Halkın çıkarlarını düşünen yetkililer yurttaşlar için yaşama koşullarını kötüleştiren projeleri kabul etmemelidirler.
Milas'ta AYDEM ile anlaşma yapmış olan yetkililerimizin şirketten her semt için aynı hizmeti talep etmesi gerekir. AYDEM'in de taşeron firması (galiba taşeronların da taşeronları) varmış. Artık bu çalışmalardan hangisi sorumluysa ondan, çağdaş hizmet sunacak şekilde projeler yapması istemelidir.
Örneğin bizim semtteki durum şu: Bafa İlköğretim Okulu önündeki direkten sonra üç direkte lamba yok 4. direkte var. Oysa daha önce bu direklerin hepsinde lamba vardı.
Bafa'daki şantiye şefiyle konuştum. Her iki direkten birinde lamba olacağını söyledi. Nedenini sordum. "Proje öyle yapılmış" dedi.
- Peki 2. direğe niye takılmadı?
- Takılacak.
Bakalım ne zaman takılacak!?.
Şimdilik körebe oynamaya devam.
AMAN DİKKAT!
Eski direk sökülmüş çukuru, taşları sağda solda duruyor. Direk dikilmiş. Aynı şekilde taşlar molozlar orada... Gece yarısı ayağınız takılabilir. Bir de binasından ne idüğü belirsiz borular çıkaran, yola abur cubur yerleştiren ve hatta kocaman eski zeytinyağı pres demirini koyanlar var... Mazallah ayağınız takılsa, kafanızı kolunuzu, bir yerinizi kırabilirsiniz.
Lütfen şu kaldırımları temizleyin, çukurları kapatın...
YANDIK YANDIK!
21, 22, 23 Temmuz günleri elektrikler kesilecekmiş. O dördüncü direkteki lambada sönecek anlaşılan. Öte yandan lokantacılar, soğuk içecek satanlar, buz dolabında yiyecek olanlar, bakkallar vs yandı. Benim gibi internete bağımlı olanlar duman oldu. Bunlar birşey değil... Ya elektrik kesildiği için su şebekesinin çalış(a)maması, yurttaşları ne hale sokacak? HELE HELE BU SICAKLARDA SUSUZ ÜÇ GÜN NE YAPACAKLAR?
"Susuz Yaz" filmini izleyip, "Yangın var, yangın var / Ben yanıyorum / yetişin a dostlar tutuşuyorum!!!" şarkısını mı söyleyecekler?
Ben elli küsur yıl yurtdışında yaşadım, hiçbir yerde bırakın üç günü; üç dakika bile elektrik, su kesintisi görmedim.
Neden acaba?
Sayın Cumhurbaşkanı İsveç'i NATO'ya almak için Türkiye'ye Avrupa Birliği kapılarının açılmasını şart koşmuş.
Açmazlar. Açarlarsa Türkiye'de insan kalmaz. Herkes karanlıktan aydınlığa kaçar. Sayın Cumhurbaşkanının yöneteceği cumhur kalmaz.
O bakımdan bu kez sayın cumhurbaşkanımızdan rica edelim, yetkili ve etkili bakanına talimat versin, o da yetkili amirine, memuruna buyursun, bir yolunu bulup bizi karanlıklarda körebe oynamaktan kurtarsınlar lütfen.
Bafalılar aydınlığa, uygarlığa, planlı programlı çalışmalara hasret kaldı.
Yetti gari!