Schopenhauer’a göre, tahammülsüzlüğün nedenleri var

Schopenhauer’a göre tahammülsüzlüğün asıl nedeni, insanların doğasının sürekli bir arzu ve tatminsizlik içinde olmasıdır. Ona göre, insanlar her zaman bir şeyler elde etme arzusuyla doludur ve bu arzuların tatmin edilmemesi durumunda tahammülsüzlük ve huzursuzluk hissi ortaya çıkar. İnsanlar, içinde bulundukları durumu kabullenmekte zorluk çekerler ve bu da ilişkilerde ve toplumsal hayatta sıkıntılara yol açar.

Schopenhauer'a bu konudaki önerisi ise, dünyadaki anlam arayışımızda ve iyi bir yaşam sürmemizde, bazen dünyadan ve kendi isteklerimizden bir adım geri çekilmemiz gerekiyor. Bu, yalnız kalmak, meditasyon yapmak veya derin düşüncelere dalmak gibi şeylerle mümkün olabiliyor. Bu tür uygulamalar sayesinde, her şeyin karmaşasının dışında kalıp, olaylara daha tarafsız bir gözle bakmayı öğreniyoruz.

Eğer insan kendi iç dünyasıyla baş başa kalmayı beceremezse, kalabalıklar içinde daha fazla çatışma yaşar ve zaten zor olan yaşamı daha da tahammül edilemez hale getirir. Kısacası, kendinle baş başa kalma yeteneği, hem iç huzurunuzu korumanıza hem de hayatta daha sabırlı olmanıza yardımcı olur.

Kısacası, yaşamın zorlukları kaçınılmazdır; önemli olan bu zorlukları nasıl karşıladığımızdır. Bu da daha fazla içsel huzur ve tatmin sağlayabilir.