Neden milyonlarca olasılık arasından benzerlere takılıp kalırız?
İnsanlar kendileriyle aynı bilinçaltı kaygılara sahip olan, kendi fonksiyon bozukluklarının aynası olan ve çözülmemiş duygusal sorunlarını, onların yerine tetikleyen insanları hatasız bir içgüdüyle partner olarak mı seçerler?
Gabor Maté'in "Dağınık Zihinler" adlı kitabında, insanların partner seçiminde bilinçdışı ve geçmiş deneyimlerinin önemli bir rol oynadığını vurgular. Bu alıntı, bireylerin kendileriyle benzer psikolojik, duygusal ve psikopatik sorunları olan kişilere yöneldiklerini ifade eder. Bu durum, kişinin kendi içsel çatışmalarını, çözümsüz kalan duygusal yaralarını yansıtacak bir ayna arayışının doğal bir sonucudur.
Doktorluk hayatı boyunca uyuşturucu bağımlıları, AIDS hastaları ve zihinsel engelliler ile çalışan Gabor Maté, "Dağınık Zihinler" adlı kitabında, ‘’İnsanlar kendileriyle aynı bilinçaltı kaygılara sahip olan, kendi fonksiyon bozukluklarının aynası olan ve çözülmemiş duygusal sorunlarını, onların yerine tetikleyen insanları hatasız bir içgüdüyle partner olarak seçer’’ cümlesi bireylerin kendileriyle benzer psikolojik, duygusal ve psikopatik sorunları olan kişilere yöneldiklerini ifade eder. Bu durum, kişinin kendi içsel çatışmalarını, çözümsüz kalan duygusal yaralarını yansıtacak bir ayna arayışının doğal bir sonucudur.
Aslında Mate‘nin bu tezi ,Carl Jung’ın “Bilinçaltı düşüncelerimiz bilince çıkmadıkça, karşımıza kader olarak çıkar!” söylevi ile ortak noktalar taşıyor.
Eğer iki kişi benzer travmalar veya bilinçdışı kaygılar paylaşıyorsa, bu durum ilişkilerinde dengesizlikler ve sorunlar yaratabilir. Bu tür ilişkiler, bazen insanların kendilerini tanıma ve iyileşme fırsatı bulana kadar devam edebilir. Bunun yanı sıra, bu durum aynı zamanda kişilerin kendi içsel sorunlarıyla yüzleşmelerine de bir vesile olabilir.
Bu noktada en önemli olan, hayatımızda tekrarlayan döngülerin farkına varmaktır. Olumlu telkinler, bireyin düşünce yapısını, hislerini ve davranışlarını etkileyebilir. Psikoloji literatüründe, bilinçaltının düzenli olumlu telkinlerle değişmesi mümkündür. Bu yaklaşım genellikle "pozitif psikoloji" ve "bilişsel davranışçı terapi" gibi yöntemlerle desteklenir.