''Garantör ülkelerden biri olabiliriz''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan'a gerçekleştirdiği ziyaretinin sonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan'a gerçekleştirdiği ziyaretinin sonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, konuşmasının satır başları şöyle;

-Özbekistan'a gerçekleştirdiğimiz iki günlük resmi ziyareti hamdolsun başarıyla tamamladık. Dört sene sonra bir kez daha ata yurdumuzu ziyaret etmenin, Özbek kardeşlerimizle hasret gidermenin bahtiyarlığını yaşadık. Aziz kardeşim Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Sayın Mirziyoyev ile ayrıca Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyinin ikinci toplantısına başkanlık ettik. Türkiye-Özbekistan ilişkilerini artık “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” seviyesine yükselttik.
Türkiye, Özbekistan'ı ilk tanıyan, burada ilk büyükelçilik ve ilk başkonsolosluk açan ülkedir. Şimdi bu ilklere “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” ile yeni bir halka daha eklemiş olduk. İlişkilerimizin her alanda daha da geliştirilmesine yönelik atılabilecek ortak adımları ele aldık. Bu konudaki iradenin karşılıklı olduğunu memnuniyetle müşahede ettim. Temaslarımızda ayrıca bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Bu noktada dost ve kardeş Özbekistan'ın huzur, barış ve istikrarına verdiğimiz desteğin altını çizdim. Başta Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere uluslararası kuruluşlarda aramızdaki temas ve eşgüdümü artırmak hususunda fikir birliğine vardık. Hali hazırda ülkemizin yürüttüğü Türk Devletleri Teşkilatı dönem başkanlığını inşallah Kasım ayında Özbekistan'a devredeceğiz.

"İMZALADIĞIMIZ ORTAK BİLDİRİ İLE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEME DAİR YOL HARİTAMIZI BELİRLEDİK"

- Ziyaretimiz vesilesiyle çeşitli alanlarda 10 anlaşma, mutabakat zaptı ve protokol imzalandı. Tercihli Ticaret Anlaşması, ikili ticaretimizde çarpan etkisi yapacak, yeni iş birliklerinin kurulmasına vesile olacaktır. Anlaşmanın da katkısıyla ticaretimizi şu anki 3,6 milyar dolar seviyesinden inşallah önce 5 milyar dolara, ardından da 10 milyar dolara çıkarma kararlılığını, iradesini ortaya koyduk. Askeri Çerçeve Anlaşmasıyla, savunma ve güvenlik alanında iş birliğimizi geliştirmeye matuf adımların önünü açtık. Sağlık, taşımacılık, inşaat, adalet ve istihdam gibi önem verdiğimiz alanlarda imzalanan belgelerle, Özbekistan ile ilişkilerimizin ahdi zemininin güçlenmesi sağlandı. Konsey toplantısı sonunda Sayın Mirziyoyev ile imzaladığımız Ortak Bildiri ile de önümüzdeki döneme dair yol haritamızı belirledik.
Geçen sene 270 bin Özbek kardeşimizi ülkemizde misafir etmenin mutluluğunu yaşamıştık. Salgının hafiflemesiyle bu sene karşılıklı turist sayısının daha da artacağını ümit ediyoruz ve 500 bin hedefini de koyduk. Türk iş adamlarının Özbekistan'daki yatırımlarının ivme kazanmasından da büyük memnuniyet duyuyoruz. Geçen sene açılan şirket sayısı itibariyle girişimcilerimiz Özbekistan'da ilk sırada yer alıyor.
Burada ayrıca 2020 Türk Dünyası Kültür Başkenti olan tarihi Hive şehrini ziyaret edip, incelemelerde bulunduk. Özbekistan'ın önemli şairlerinden Erkin Samandar, bu güzel şehri şöyle tarif eder: “Hive bu kubbelerin, minarelerin nakışların şehridir. Raflardaki kitapların, insanlığın şehridir.” Hive'yi görünce, Hive'nin her köşesi buram buram tarih kokan sokaklarında dolaşınca, şairin bu dizelerinin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu çok daha iyi anladık. İşte Suriçi'nde 130 medrese var, bu kadar zengin bir şehir. Bu sene Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanını Hive gibi İpek Yolu'nun bir başka durağı olan inşallah Bursamıza taşıyoruz. Böylece kadim medeniyetimizin sembol şehirlerinin daha iyi tanınması yanında kaynaşmasına da vesile oluyoruz. Aramızda, 'Paket turizmi noktasında Hive ile Bursa arasında bir adım atabiliriz
Kritik bir döneme tekabül eden ziyaretimin Özbekistan'la ilişkilerimizin yanı sıra bölgemizde barış, istikrar ve iş birliğine de katkı sağlayacağına inanıyorum. Yaptığımız görüşmelerin ve imzaladığımız anlaşmaların hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle şahsıma, eşime ve heyetime gösterilen samimi ev sahipliğinden dolayı Sayın Mirziyoyev'in şahsında tüm Özbek kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Ziyaretimiz sırasında bana refakat eden Bakanlarımıza, tüm milletvekili arkadaşlarıma, emeği geçen tüm heyet üyelerimize özellikle katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

" DEVLET BAŞKANLARI DÜZEYİNDE TOPLANTIYA DA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRIZ"

- Rus ve Ukraynalı heyetlerin İstanbul'da gerçekleştirmiş oldukları görüşmelerin barış sürecine anlamlı bir ivme kazandırdığına inanıyorum. Rusya'nın Kiev ve Çernihiv'deki askeri operasyonlarını kayda değer biçimde azaltma kararı gerçekten önemli bir adımdır. Aynı şekilde devlet başkanlarının bir anlaşma üzerinde mutabık kalındığında bir araya gelebileceklerini açıklamaları da atılan bu adımın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bunların hayata geçirilmesini ve savaşın daha fazla ölüme, yıkıma sebep olmadan sona ermesini bekliyoruz.
Tabii aktif diplomasimiz ve dengeli yaklaşımımız sayesinde önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmış olmaktan memnuniyet duyduk. Döner dönmez gerek Sayın Putin'le gerek Sayın Zelenskiy’le görüşmeler yapma kararlılığım var. Bu görüşmelerde her ikisine şahsım, milletim adına teşekkürlerimi ifade edip “Artık hedefimiz bir an önce sizi bir araya getirmek” diyeceğiz. Temenni ediyorum ki inşallah bir araya getirme noktasında kendilerinden bir tarih kaydını alırız. Bu çerçevede, Devlet Başkanları düzeyinde yapılacak toplantıya da ev sahipliği yapmaya hazırız. Ama bu arada geçici ateşkesi de sağlamış olmak büyük önem arz ediyor.

" UKRAYNA'NIN GÜVENLİĞİNİ TEMİNEN GARANTÖR ÜLKELERDEN BİRİ OLABİLİRİZ"

Ukrayna'nın özellikle NATO üyeliği noktasında çok ısrarlı bir duruşu yok. Aslında Ukrayna'nın Avrupa Birliği konusunda da çok ısrarlı bir davranış içinde olacağına ihtimal vermiyorum. Zira bu süreçte Avrupa Birliği üyesi ülkeler, bir kısmı dışında, bu işe ciddi manada asılmadılar. Bütün bunlara rağmen Sayın Putin'in Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne girmesi noktasındaki olumlu bakışını öğrendim, duydum. Tabi bu görüşmeler esnasında nihai durumu da öğreneceğiz. Kendisiyle görüşmemde de bunu kendisinden duymak, bu konuda atılacak adımları da daha isabetli değerlendirme imkanını bize vermiş olur.
Biliyorsunuz işte 1963'ten bu yana Avrupa Birliği bize neler yaptı? Devamlı oyaladı, hala oyalıyor. Garantörlük konusunda da biz, Ukrayna’nın güvenliğini teminen garantör ülkelerden biri olabiliriz, buna ilke olarak sıcak bakıyoruz; ancak elbette bunun detaylarının açıklığa kavuşması gerekiyor.

"BU SAVAŞ BİR HAFTA, 10 GÜN İÇİNDE BİTER DİYENLER VARDI"

- Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, dünyanın son dönemde görmediği, yaşamadığı bir süreçti. Bugün Rusya yüzölçümüyle, nüfusuyla, askeri, siyasi, ekonomik, kültürel gücüyle dünyanın ilk üç ülkesi arasında yer alan bir güç, bir kuvvet. Bu durumunu görmezlikten gelmek mümkün değil. Ukrayna da sıradan bir ülke değil. Bugün Ukrayna da 45 milyon civarında bir nüfusa sahip ve yüzölçümü itibarıyla da öyle çok küçük bir yer değil. Şu anda tabi dünya, özellikle batı, Ukrayna'ya destek verdi, sahip çıktı. Böyle bir yapı söz konusu. Buradan hareketle değerlendirmeler yapıldı. Tabii bir de şu var; “Bu savaş bir hafta, 10 gün içinde biter” diyenler vardı.
Görüldüğü gibi; bir hafta, 10 gün içinde bu savaş bitmedi. Bitmedi ama bitip bitmemesinden öte çok can kayıpları oldu. Özellikle çocuklar ve kadınlar noktasında çok ciddi kayıplar oldu. Şimdi bunları görmezlikten gelmek mümkün değil. Tabi güçlü bir Rusya'nın bile burada ciddi kayıplarının olduğu bir tablo var.
Savaşın kazananı kaybedeni noktasında bunu iyi değerlendirmek lazım. Bu bakımdan barışın en önemli çözüm ve çıkış yolu olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle, bir an önce inşallah bu işin noktalanmasına vesile olabilirsek ne mutlu bizlere derim. Türkiye olarak böyle bir süreçte gerek Sayın Putin'in gerek Sayın Zelenskiy'nin bize duyduğu güvenle bu işi bitirmiş olmak bizi mutlu kılacaktır.

"TÜRKİYE'NİN İZLEDİĞİ POLİTİKA TÜM TARAFLARIN TAKDİRİNİ TOPLUYOR"

- Ülkemizin Ukrayna meselesinde izlediği barış yanlısı, ilkeli ve aynı zamanda dengeli politika tüm tarafların takdirini topluyor. Biliyorsunuz biz bu arada bir NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi yaptık. Bu zirvede yaptığım bütün görüşmelerde NATO üyesi ülkelerin Türkiye'ye olumlu yaklaşımlarını gördüm. Türkiye'nin üzerindeki sorumluluğun ve yaptığı bu ikili diyalogların ne kadar önemli olduğunu orada birçok lider gündeme getirdi. Hele hele İstanbul’daki görüşmeden sonra çıkan netice de birçok Avrupa Birliği üyesi ülkeyi de NATO üyesi ülkeleri de Türkiye'ye yönelik farklı bir bakışa sevk etti. Tüm batıyı kastederek söylüyorum; artık bizim temennimiz şu, inşallah Türkiye'nin bütün liderlerin gözündeki yeri çok daha farklı olacaktır. Bunu aldığımız geri dönüşlerle de görüyoruz.

"MASAYA KİMİN GELDİĞİNDEN ÖTE KİM ADINA GELDİĞİNE BAKILMALI"

 - Biz, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayacağımızı ve bunun nedenlerini daha önce defalarca açıkladık. Bir yandan Rusya’nın askeri faaliyetlerine tepkimizi ortaya koyarken bir yandan da diyalogumuzu sürdürmeyi önemsiyoruz. Bu diyalog, sadece Ukrayna bağlamında değil bizi yakından ilgilendiren Suriye, Libya, Güney Kafkasya gibi pek çok coğrafya bakımından önemlidir, gereklidir. Diğer yandan Abramoviç, Rus heyetinin bir üyesi olarak müzakerelere katılmıştır. Masaya kimin geldiğinden öte kim adına geldiğine bakılmalı. Eğer Rusya ve Sayın Putin kendi heyetinin içerisine Abromoviç’i de tercih ederek koymuşsa demek ki inanmış, güvenmiş. O toplantıda herkesle olduğu gibi onunla da selamlaştık. Bu çalışmalara katılan tüm heyet üyelerine ben başarılar diliyorum. Temenni ederim ki bu gayretin neticesini de en kısa zamanda görelim.

"YAPTIRIMLAR NOKTASINDA TUTUM DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMEDİK"

Şu ana kadar biz yaptırımlar noktasında herhangi bir tutum değişikliğine gitmediğimiz gibi, Rusya tarafından da bu yaptırımlar zinciri içerisinde Türkiye'ye karşı herhangi bir uygulama yapılmadı.

"NETİCEDE KENDİLERİ DE BU İŞ İÇİN EN UYGUN YOLUN TÜRKİYE ÜZERİNDEN BUNUN YAPILMASI DEDİLER"

 - Sayın Herzog'un Türkiye'ye bir ziyareti oldu. Herzog'un bu ziyaretinde biz birçok konuyu etraflıca görüştüğümüz gibi, ağırlıklı enerji konusunu da görüştük. Enerji konusunda da geçmişte İsrail ile Türkiye arasında bazı ilişkiler, münasebetler olmuştu. İş adeta bitme noktasına gelmişti ki -o zaman Netenyahu dönemiydi- olay bir anda terse döndü. Çünkü İsrail'in enerji ihracı noktasında düşündüğü yol, maliyeti itibariyle uygun olmayan bir yol. Yani kalkıp İsrail'den Yunanistan'a denizin altından borular döşensin, buradan oraya gitsin, oradan Avrupa'ya dağılsın; bu tabi olacak bir iş değil. Yapılan maliyet hesapları neticesinde bu işin en uygun olanının Türkiye üzerinden bu doğal gazın çıkışı olduğu görülüyor. Onlar da tabi kendi aralarında zaten bunu konuşuyorlar. Neticede kendileri de bu iş için en uygun yolun Türkiye üzerinden bunun yapılması dediler.
Sayın Herzog'la yaptığımız görüşmede dedim ki fazla da uzatmadan ben Dışişleri Bakanımı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımı size göndereyim. Bölgeyle ilgili değerlendirmeleri Dışişleri Bakanımızla yapacağınız gibi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımla da enerji konusunu şöyle etraflıca bir görüşürseniz biz burada her şeye varız. Yeter ki sizler bu konuda samimi olarak 'Tamam, biz bu adımı atıyoruz' deyin. Sayın Herzog da buna hazır olduğunu gösteren bir cevapla 'Memnuniyetle’ dedi. ‘Ben Sayın Başbakan'a da bunu söyleyeceğim. Sayın Başbakanın Türkiye'ye gelişiyle bu konuyu onunla da bir masaya yatırırsanız isabetli olur.' dedi. Ben de ‘memnun olurum’ dedim. Kendilerinde de bu konuda bu çalışma zaten başlamıştır büyük ihtimalle. Ramazan sonrası Benet'le de bu konuyu bir görüşüp hemen adımları atarsak İsrail-Türkiye buradaki birlikteliği, bu süreci Doğu Akdeniz petrolüyle, doğal gazıyla ilgili süreci hızlandıracaktır. Bu konuda çok çok umutluyum.
Diğer taraftan malum her yıl ramazanda maalesef Mescid-i Aksa ile ilgili üzüntülerimiz var, sıkıntılarımız var. Ben Sayın Cumhurbaşkanına onu da söyledim. ‘Her yıl bir sıkıntı yaşanıyor. Bu Ramazan Bayramı’nda Müslümanlar huzurlu bir Mescid-i Aksa ziyareti yapabilsin. Bu konuda sizler de gereken desteği verin, bu ramazanda sıkıntılar yaşamayalım. Böylece huzurlu bir Ramazan geçirmiş oluruz.’ dedim.
Daha önce “önümüze enerjide çok daha farklı alanlar açılacak ve bunu duyduğunuzda ‘Bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz demiştim. Yani bu işte. Bundan daha güzel olur mu?

"ASGARİ ÜCRETİ TESPİT İÇİN BİR KOMİSYON VAR HER SENE TOPLANIYOR, DOLAYISIYLA DA BUNUN VAKTİ ARALIKTIR"

- Ben vatandaşıma onu aldatacak, yani yapmayacağımız veya yapamayacağımız bir şeyi söylemeyi doğru bulmam. Asgari ücreti tespit için bir komisyon var. Her sene toplanıyor. Dolayısıyla da bunun vakti aralıktır. Vakti geldiğinde de asgari ücretle sorumlu olan sendikalar ve Çalışma Bakanlığım otururlar konuşurlar, adımı atarız. Durum bu. Fevkalade bir durum olup olmadığı noktası orada yine tartışılır. Yani eğer asgari ücret vatandaşımı hakikaten enflasyona ezdiriyorsa, o görüşmelerde belirleme de ona göre yapılır. Olağanüstü bir gelişme olduğu zaman biz bunlara da kapalı değiliz. Başta bakanım olmak üzere sendikacılarla zaten sürekli irtibat halindeler, görüşüyorlar. Böyle bir şey var mı yok mu onu biz de görüyoruz zaten. Biliyorsunuz daha yeni asgari ücrette görülmemiş bir zam yapmak suretiyle asgari ücreti farklı bir noktaya çektik. Bir diğer adımda da yine emeklilerle ilgili artışları yaptık. Bundan sonra da vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

"PARA KAZANAN, BEN PARA KAZANDIM DEMİYOR, TAM AKSİNE, DAHA VER DİYOR"

Bir gerçek var, o da şu; sanayici bu dönem içerisinde ciddi paralar kazandı. Ama para kazanan, ben para kazandım demiyor. Tam aksine, daha ver diyor. Örneğin diyelim altyapıda, üst yapıda müteahhit firmalar var. Bazı sıkıntılar yaşıyorlar. Maalesef çimento sektöründe, demir çelikte bu işi fırsata dönüştüren sanayiciler var. Bu bir gerçek. Bütün bunlara rağmen, onlar zam üstüne zam yapıyorlar. Bir taraftan da bu evlerin, bu inşaatların yapılması lazım. Şimdi arkadaşlarla değerlendirmeleri yapıyoruz. Diyoruz ki, bunların üzerinde duralım, çalışalım. Ama bir ülkede inşaat sektörü durursa adeta ekonomide hayat durur. 

Çünkü inşaat sektörünün durduğu yerde yaklaşık 250 civarında kalemde faaliyet gösteren firmalar durur. Bunları biz bir tarafa koyamayız ki. Onun için arkadaşlar şu anda bu işin de üzerinde çalışıyorlar. Ama biz öyle veya böyle mümkün olduğunca vatandaşımızı korumak, onları güvence altında tutmak için bunu yapacağız.

Burada bütün alanlarda stokçuluk yapanların üzerine gideceğiz. Biz şimdi ihracatta iyi bir noktadayız. İşte 250 milyar doların üzerine inşallah çıkacağız. Bütün bunlarla beraber turizmde yavaş yavaş bir toparlanma başladı. Bir tarafta da Rusya-Ukrayna savaşı var. Biz sadece 5 milyon civarında turisti Rusya'dan alıyorduk, 2 milyon 100 bin turisti Ukrayna'dan alıyorduk. Bunlar bizim için çok çok önemliydi. Şimdi tabi bu şartlarda aynı çekimi oralardan yapamayacağız. Onun için şimdi tabi farklı ülkelerden turist çekmenin gayreti içerisindeyiz. Kültür ve Turizm Bakanımız bunun çalışmalarını yapıyor veya farklı ürünlerle açığı kapatmanın gayreti içerisinde olacağız.

''Rusya ve Ukrayna müzakereleri Dışişleri düzeyine taşınabilir'' Dış Politika Ukrayna heyetindeki FETÖ'cü kim? Dış Politika ''Ukrayna bir FETÖ yuvası'' Dış Politika Pakistan'dan Türkiye'ye mesaj! Dış Politika Çin, Türkiye’ye Varışta Vize veriyor! Dış Politika Afrikalı siyasetçi Vatan Partisi ile buluştu Dış Politika "Sıradaki adım doğrudan uçuşlar olacaktır" Dış Politika Hakan Fidan'dan çarpıcı açıklamalar Dış Politika "Saldırıyı özgürlük olarak sunuyorlar" Dış Politika Ekonomide çıkış Avrupa Birliği mi? Ekonomi Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye "vize" havucu! Dış Politika Ankara'da Keşmir Kuşatma günü anıldı Dış Politika