Gladyo'nun şehit ettiği kahraman Uğur Mumcu
Uğur Mumcu gazetecilikte simge isim. 24 Ocak 1993 günü Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu hayatını kaybetti.
Kurgu: Yakup ASLAN / Montaj: Kasım ATAM
Uğur Mumcu gazetecilikte simge isim.
Titiz araştırmacılığı ile ün salan namus timsali kalem.
Korkusuzluğuyla kimsenin üzerine gidemediği olayların üzerine giden Devrimci.
Gladyo'nun kirli faaliyetlerini yakından izliyen Vatansever.
Boyun eğmiyen karakter...
24 Ocak 1993 günü Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu hayatını kaybetti...
Türkiye'de Araştırmacı Gazeteci denildiğinde ilk akla gelen isimUğur Mumcu uzun yıllar Kürt meselesi ve PKK üzerine de yazılar kaleme aldı.
Ağabey Mumcu'nun araştırmasına göre son yıllarda yazılarının yüzde 64'ü bu meseleye ilişkindi.
Mumcu yazılarında ABD, İsrail ve Avrupa ülkelerinin emperyalist çıkarlar için Kürt meselesini nasıl kullandığına dikkat çekiyor ve okurlarını uyarıyordu.
Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942'de, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi ile Nadire Mumcu'nun dört çocuğundan biri olarak Kırşehir'de dünyaya geldi.
Ailesinin Ankara'ya taşınması üzerine ilk ve orta öğrenimine burada devam eden Mumcu, 1965'te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
Öğrencilik yıllarında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" makalesiyle "Yunus Nadi Ödülü"nü alan Mumcu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Kürsüsü Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanlığını yaparken Milliyet gazetesine incelemeler yazdı.
Mumcu, 12 Mart 1971 dönemindeki bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek" ve "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı.
Mamak Askeri Cezaevi'nde birçok aydınla bir yıla yakın kalan Mumcu, bu davadan 7 yıl hapse mahkum edildi.
Mumcu, kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine tahliye edildi.
Serbest bırakılmasının ardından hemen askere alınan Mumcu, askerliğini "yedek subay" olarak yapması gerekirken kendi tabiriyle "sakıncalı piyade" ilan edildi.
Mumcu, Tuzla Piyade Okulunda 10 Ocak'a kadar süren üç aylık eğitimden sonra, 1973'te okul yönetimi tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" diye suçlanarak "er" çıkarıldı ve Ağrı Patnos'a yollandı.
Askerlikten sonra üniversitedeki görevinden ayrılan Mumcu, profesyonel gazeteciliğe 25 Şubat 1974'te Yeni Ortam gazetesinde "Anarşist!.." başlıklı yazısıyla başladı.
Köşe yazılarında hem sorunları dile getiren hem de hukuka aykırı ve yasa dışı uygulamaların üstüne giden Mumcu, yazdığı kitaplarla da ses getirdi.
Güldal Homan ile 19 Temmuz 1976'da evlenen Mumcu'nun bir oğlu ve birde kızı oldu.
Usta gazetecinin 1977'de yayımlanan "Sakıncalı Piyade" kitabı tiyatroya uyarlandı ve Ankara Sanat Tiyatrosu'nda yüzlerce kez sahnelendi.
Mumcu, terörün silah kaçakçılığıyla ilişkisini ortaya koymak ve bu yönde kamuoyu oluşturmak için 1981'de "Silah Kaçakçılığı ve Terör" kitabını okurlarıyla buluşturdu.
Papa 2. Jean Paul'e düzenlediği silahlı saldırıya ilişkin Mehmet Ali Ağca ve bağlantıları hakkında araştırma yapan Mumcu'nun, "Rabıta" ve "12 Eylül" kitapları 1987'de, önemli araştırmalarından kabul edilen "Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925" eseri ise 1991'de yayımlandı.
BOMBALI SALDIRIYA UĞRADI
Mumcu, 24 Ocak 1993'te arabasına yerleştirilen bombalı saldırıyla hayatını kaybetti.
Gazeteci Mumcu, 24 Ocak günü park halindeki arabasına konulan C-4 tipi bombayla katledildi.
Bu sıradan bir bomba değildi.
Orduların envanterlerinde bulunan bir patlayıcıydı.
NATO standardında...
ABD menşeli.
Mumcu'ya suikast yapılacağı şeklinde ihbarlar geliyordu.
Bu nedenle dikkatliydi.
Ancak son pusudan kurtulamadı.
Olaydan sonra titiz bir olay yeri incelemesi yapılmadı.
Olay yeri kısa süre içinde süpürgeyle toplandı.
Olay sonrası hemen İran hedefe konuldu.
Cinayeti İran bağlantılı kişilerin işlediği iddia edildi.
Atatürkçü kesim İran düşmanlığına yönlendirilerek asıl faailler gizlendi.
1990 yılındaki aydın cinayetlerinde hedef İran olarak gösterildi.
Ancak bir tek İranlı bile yargılanmadı ya da tutuklanmadı.
Asıl amaç ise bu cinayetlerle İran düşmanlığı yaparak, Türkiye'nin İran ile gelişen ilişkilerine set çekmek ve ABD'nin hedef haline getirdiği İran'a karşı düşmanlığı körüklemekti.
Tipik Gladyo yöntemi!
Hem hedef saptırıldı hem de ABD'nin hedefe koyduğu ülkeye atış yaptırıldı!
Mumcu cinayeti hakkında çok sayıda senaryo ve iddialar ileri sürüldü.
Bunlardan birisi de Ergenekon Davası sanıklarından Ümit Oğuztan'ın iddiasıydı.
Oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde, Mumcu'nun, Kürdistan Yurtsever Partisi lideri Celâl Talabani ve Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani'ye götürülen seri numarası silinmiş silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti.
Ağabeyi Av. Ceyhan Mumcu ise kendi yaptığı araştırmada, ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla kardeşi Mumcu'yla birebir olarak görüşmek istediği, ancak Uğur'un tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını belirtti.
Gazeteci Uğur Mumcu, araştırmacı gazeteciliğin en iyi temsilcilerindendi. Son araştırması ise PKK'nın CIA-Mossad bağlantısıydı.
Ayrıca Irak'ın kuzeyinde yuvalanan ve Bağımsız Kürt devleti için çalışan Barzanilerin dış bağlantıları üzerde de araştırmalar yapıyordı.
Bu Suikast kiminişine yaramıştı?
Kemalist DevrimFadaisi Uğur Mumcu bu sorununda yanıtını verimişti.
"Yaşadığımız bu güzel memleketin hiçbir zaman "C" planı olmadı. Daima A.B.D planları devreye sokuldu!"