PKK'nın elindeki İsveç silahları

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO toplantısı sonrası Brüksel’de gazetecilerle bir araya geldi.

TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEK VEREN BİR ANLAYIŞ İTTİFAK RUHUYLA BAĞDAŞMAZ

Bakan Akar, PKK destekçisi İsveç ve Finlandiya’nın üyelik talebiyle ilgili NATO ülkelerine önemli mesajlar verdi. “ Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerine her türlü desteği verip, sonra da savunma örgütünde müttefik olmak istemek büyük tutarsızlık” dedi.

- İsveç ve Finlandiya’nın terör örgütlerine siyasi, finansal destek sağlaması, silah yardımı yapması, oraların terör yuvasına dönüşmesi NATO için de bir tehdit. Suriye’nin kuzeyinde Irak’ın kuzeyinde bizim askerlerimizi güvenlik görevlilerimizi şehit ettikten sonra kaçıp sığınak olarak bu ülkelerde kalması kabul edilebir mi? Böyle bir şey olabilir mi?

Akar, terör örgütü PKK’nın elindeki İsveç silahlarını da kanıtlarıyla birnlikte muhataplarına sorduklarını söyledi:

- Herşey açık ve net… İsveç yapımı AT-4 tanksavar silahı var. Teröristler tarafından kullanılan bu silahlardan Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarımızda çok sayıda ele geçirdik. Bunların fotoğraflarını, seri numaralarını hepsini görüşmelerimizde ortaya koyduk.

Milli Savunma Bakanı Akar, söz konusu ülkelerdeki PKK yanlısı gösterileri ve teröristlerin iade süreçlerindeki olumsuzlukları da hatırlattı. Bazı müttefiklerin Türkiye’ye savunma sanayisinde uyguladığı ambargoya dikkati çekti.

- Türkiye’ye karşı silah ambargosu, terör örgütlerine sınırsız destek… Diyelim ki söz konusu ülkeler ittifak’a dahil oldular. terör örgütü, sizin müttefikiniz türkiye’ye karşı saldırı yaparken siz, ‘Benim yapacak bir şeyim yok’ diyeceksiniz. gerçekten akıllara ziyan bir durum.

Bakan Akar, tahıl koridoru konusuna da değindi. Moskova ve Kiev ile temasların sürdüğünü belirtti:

- Yoğun diplomasi trafiğini sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde olayları daha da hızlı geliştirme fırsatı bulacağımızı düşünüyoruz. Rusya, Ukrayna, BM, Türkiye toplantısını yaparak bu işin süratle çözülmesini sağlamak için çalışıyoruz.

Akar, tüm bu çalışmalar yapılırken Montrö Sözleşmesi’nin aşındırılmamasının önemine de vurgu yaptı. “Buradaki dengenin bozulmasını istemiyoruz. Karadeniz’i bir rekabet ortamına dönüştürmeyelim.” İfadelerini kullandı.