''Asya uyanıyor, zamanımız geldi''

Fransız Le Point dergisi, “Türk siyasetinde merkezi bir oyuncu” olarak nitelendirdiği Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’le röportaj yaptı. Perinçek, “Türkiye, Atlantik sisteminden Avrasya'ya geçiş sürecindedir. Yeni Asya uygarlığı uyanıyor. Partimizin zamanı geliyor.” dedi.

Aydınlık Gazetesi Dış Haberler Servisi Fransız Le Point dergisinin, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’le röportajını çevirdi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Fransa’nın en önemli yayınlarından Le Point’a (Lö Puan) röportaj verdi. Haftalık derginin kıdemli uluslararası editörü Guillaume Perrier'in yaptığı mülakat 24 Mayıs tarihinde Le Point internet sitesinde yayımlandı. Röportaj, Fransızcadan Ali Rıza Taşdelen tarafından Türkçeye kazandırıldı. Röportajın tam metin çevirisini ilk kez Türk okuyucusuna sunuyoruz:

‘'STRATEJİK YÖNELİMDE İKTİDARI ETKİLİYOR’'

Erdoğan'a yakın olduğunu iddia eden Türk milliyetçi ideolog Doğu Perinçek, Ankara'nın neden NATO'dan ayrılması ve Moskova ve Pekin ile müttefik olması gerektiğini açıklıyor.

80 yaşındaki Doğu Perinçek, yarım yüzyıldan fazla bir süredir Türk siyasi hayatında sağduyulu ama merkezi bir oyuncu. Eski Maocu militan, iki askeri darbe (1971 ve 1980) arasında geçen kara on yılda öğrenci lideri, birçok kez hapse atılan bir siyasi, aşırı soldan bir mikro partinin lideri, ancak bugün aşırı sağa daha yakın. Konumu, yıllar içerisinde Amerikan karşıtı bir “ulusal egemenlik”e doğru evrildi. 2015'ten bu yana ise Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikasını destekliyor ve Doğu'ya, Rusya ve Çin'e yönelik stratejik "yeniden ayarlanmasında" iktidarı etkiliyor. Son zamanlarda, bu Lenin, Mao ve Atatürk hayranı, Emmanuel Macron'a karşı Marine Le Pen'den yana tavır aldı. Sıklıkla karşılaştırıldığı Rus milliyetçisi Alexander Dugin'e yakın olan, ordu, diplomasi ve güvenlik servisleri gibi bazı Türk kurumları üzerindeki etkisi güçlü olmaya devam ediyor.

‘'AVRASYA AKIMININ LİDERİSİNİZ’'

Le Point: Sizi tanımayanlara kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Doğu Perinçek: Türkiye'de köklü bir parti olan Vatan Partisi'nin genel başkanıyım. Avrupa'daki benzerlerinden çok daha güçlü bir hareket olan Türkiye'deki 1968 gençlik lideriydim. Dev Genç örgütünün başkanıydım, üniversiteleri işgal ettik. Partimiz, sonradan adını birkaç defa değiştirse de oradan geliyor. Ben Marksist bir "bilimsel sosyalistim". Ve hayatım boyunca, beş kez olmak üzere toplam on beş yıl hapis yattım. 1971'de, 1980'de her Amerikan darbesinde hapse atıldım… Yine 1990'larda, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1. Körfez Savaşı'nı çıkardığında, ardından 1998'de. Nihayet Ergenekon davasında 2008 ve 2014 yılları arasında altı yıl hapis yattım.

Le Point: Hareketiniz şimdi nerede konumlanıyor?

2005'ten bu yana partimize yeni bir yönelim kazandırdık: artık sadece sosyalist değil, aynı zamanda milliyetçi, anti-emperyalist ve halkçıyız. Kelimenin Kemalist anlamıyla halkçılık. Partimiz gençler arasında en etkili olanlardan biridir. Amerikan emperyalizmine karşıyız. FETÖ [“Fethullah Gülen Terör Örgütü ”nün kısaltması, daha önce Erdoğan ile müttefik olan, Türk yetkililerin bir Müslüman kardeşliğe verdiği isim ve lideri ABD’de sürgünde yaşıyor, Editörün notu] ve PKK [Kürdistan İşçi Partisi, editörün notu] gibi Türkiye'deki emperyalizmin araçlarına şiddetle karşıyız. Amacımız Atatürk devrimini ve iki asır önce başlayan Türk milli devrimini tamamlamaktır.

Le Point: Avrasya akımının da liderisiniz.

Türkiye, Atlantik sisteminden Avrasya'ya geçiş sürecindedir. Yeni Asya uygarlığı uyanıyor. Dünyanın geleceği ona ait. Türkiye Çin, Rusya, Hindistan ve İran ile birlikte bu Avrasya uyanışının önde gelen ülkelerinden biridir. Biz Avrasyacıyız. Türkiye'nin geleceği bu Avrasya birliği alanında yer alıyor.

‘'2014 YILINDA ZİNCİRLERİMİZİ KIRMAYA BAŞLADIK’'

Le Point: Türkiye'nin değişimi gerçekten yaşanıyor mu?

Türkiye 2014 yılında ABD emperyalizminin zincirlerini kırmaya başladı. Bu süreç bizim cezaevinden çıktıktan sonra başladı [“Ergenekon davasında” devlete komplo kurmaktan hüküm giyen Perinçek ve diğerleri o yıl hükümet tarafından serbest bırakıldı, editörün notu]. Bundan sonra Türkiye yeni bir sürece girdi. Recep Tayyip Erdoğan da bu yolu izlemiştir. 2014'ten önce ABD “Büyük Orta Doğu” Projesi'nin Başkanıydı. 2014'ten beri pozisyonu çok değişti. Artık o ve ben aynı cephedeyiz.

Le Point: Bu gelişme nasıl gerçekleşti?

2015 yılında, 24 Temmuz'da Türk hükümeti, PKK'ya karşı askeri operasyon başlatma kararı aldı. Türkiye bunu yaparken ABD'ye askeri alanda meydan okudu. Türkiye, Suriye ve Rusya ile birlikte Amerika'ya silahla savaşan ülkelerden biridir. ABD'nin yanıtı Temmuz 2016'da bir darbe girişiminde bulunmak oldu. Hükümet titredi, korktu. Ama bunun FETÖ ve ABD'nin işi olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu darbeyi tasfiye etmesi gerektiğini söyledik. Milleti mücadeleye çağırdık. Bu süreçte rolümüz çok önemliydi.

Le Point: Rolünüzü açıklayabilir misiniz?

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde güçlü bir etkimiz var çünkü cezaevinden subayları kurtardık ve bunu herkes biliyor. Bu darbe girişiminden sonra ABD, Türk ordusu üzerindeki etkisini kaybetti. 1971 ve 1980'de darbelerle Türkiye'nin kontrolünü ele geçirdiler, ancak bu ABD darbelerinin sonuncusu 2016'da başarısız oldu. 24 bin civarında subay FETÖ mensubu olduğu için ordudan ihraç edildi. NATO ve ABD'ye güveniyorlardı. PKK, ABD'nin kara gücüdür. Türkiye'deki NATO güçlerinin tasfiyesi ile Türk ordusu Suriye'de ABD-İsrail koridorunu Fırat Kalkanı Harekatı, ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatı ile kırdı. Bu üç operasyon, Avrasya sahasında ABD'ye karşı çıkmanın bir aracıydı. Erdoğan ile Biden güçlerine karşı aynı cephede, aynı hedeflerle birlikteyiz. Şimdi, Rus ordusunun Ukrayna'daki harekatı, Türk ordusuna harekete geçme fırsatı veriyor. Bundan böyle Türkiye ve Rusya, birincisi Akdeniz'de, Suriye ve Irak'ta, ikincisi Karadeniz'in kuzey kıyısında olmak üzere ABD ile karşı karşıya.

'‘ERDOĞAN’I YÖNETEN TÜRKİYE’DİR’'

Le Point: Yine de Erdoğan pozisyonunu sık sık değiştirmedi mi?

Erdoğan'a değil, Türkiye'ye güveniyoruz. Erdoğan'ı yöneten Türkiye'dir, Türkiye'yi yöneten Erdoğan değil. 2014'ten sonra Erdoğan Türk milletinin egemenliğine girdi. Zikzaklar çiziyor ve seçmen tabanı göz önüne alındığında bu mantıklı. Ama biz Türk milletine güveniyoruz. Devrimci bir tarihin, bir ordunun ve büyük bir imparatorluğun devamlılığındayız. Son iki yüzyılda dört devrim yaptık. Fransa gibi bizi güçlü bir şekilde etkileyen devrimci bir ulusuz. Türkiye Fransız Devrimi yolunda: ama Robespierre'in, Danton'un değil.

Le Point: Ancak bu Erdoğan'ın ideolojik matrisi (kaidesi) değil!

Bu bir zorunluluk sorunudur. Türkiye, Atlantikçi bir sistemde yaşayamaz. Bu yol Türkiye'yi iflasa sürükledi. 1980'den bu yana, dünya ekonomik sistemiyle bütünleşme programı, Kemalist devrimin sınırlarının belirlenmesi anlamına geldi. Ve Türkiye bunu kabul edemez. Bu programın iki yönü var: Türkiye'yi toprak olarak bölmek için Kürdistan projesi. Ve Türk işçileri, köylüleri ve Türk ordusu aleyhine küresel ekonomik sisteme entegrasyon. Bu bakış açısını kabul edemeyiz. Dolayısıyla Erdoğan'ın iki seçeneği vardı: hükümetinin yıkılması veya Türk devleti ve milletinin yolu. Doğru seçimi yaparak gücünü korudu. Bu yolu seçmeseydi kaybederdi. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın pozisyonuna katılan biz değildik, o bize katıldı.

Le Point:  Başkan yine de kendini siyasi olarak Kemalist devrime karşı inşa etti…

Evet, ama şimdi fanatik İslamcılar Sayın Erdoğan'ın siyasal İslam yolunu terk ettiğini söylüyorlar. Bazı Amerikalı editörler de Erdoğan'ın “Yeşil Kemalist” olduğunu söylüyor. Bunlar doğru. Geçen yıl Atatürk üzerine bir konuşma yaptığı bir konferansa katıldım. Hedefinin Atatürk devrimi olduğunu ve Kemalist devrimin gerçek varisi olduğunu söyledi.

''CHP ATATÜRK’ÜN YOLUNDA DEĞİL’'

Bu hikayenin varisi daha ziyade Atatürk'ün kurduğu ve bugün muhalefette olan CHP değil mi?
Hayır, CHP artık Kemalist devrim yolunda değil. Bugünkü devrim, emperyalizme karşı bir devrimdir. CHP Amerikan yanlısı oldu. Kemalizm sadece rakı içmek ya da mini etek giymek değildir. Kemalizm, bağımsızlık ve Türk uygarlığı demektir. Batılılaşma süreci değildir. Atatürk hayatı boyunca Batı'ya karşı savaştı. Çağdaş bir uygarlığı destekledi. Ama bugün, modernite Asya'da. Atatürk, biz Türklerin gelişmekte olan bir Asya milleti olduğumuzu söyledi.

 Le Point: Amerikan etkisini neden bir tehdit olarak algılıyorsunuz?

Amerikan projesi NATO'yu Doğu'ya doğru genişletmek. Bu Rusya için de Türkiye için de büyük bir tehlike. Rusya ve Türkiye, ABD ve İsrail'in tehdidi altında. Kürdistan projesi, Yahudi değil, İslami olacak yeni bir İsrail projesidir. Türkiye ve Rusya buna karşı demir bir ittifak kurmalıdır. Şimdi Doğu Akdeniz'de ABD-İsrail-Yunanistan-Kıbrıs cephesine karşı NATO ile karşı karşıyayız. Amerikan projesi Erdoğan hükümetini yıkmak. Çok açık. Bazen Fransa onların tarafında oluyor ama bizim için Fransa'nın özel bir yeri var. Özellikle Marine Le Pen'in ortaya çıkmasıyla birlikte yönelimi bize umut veriyor. De Gaulle mirasına sahip güçlü bir ulus. Amerikan komplolarına karşıyız. Bu yüzden Erdoğan ile birlikteyiz.

'‘HÜKÜMETİN SORUNU ZİKZAK POLİTİKASI’'

Ukrayna'daki çatışmayla ilgili konumunuz nedir?
Bu bir savaş ama işgal değil. Ukrayna'da Rusya tüm dünyayı ve Avrasya'yı savunuyor. Bu konjonktürde Türkiye, ABD'ye karşı çıkabilir ve kendisini onun için daha iyi bir yapılanmaya adayabilir.

Le Point:  Aynı zamanda Türkiye dron satıyor ve Ukrayna'ya yardım ediyor?

Erdoğan hükümetinin sorunu, zikzak politikası. Ancak Türkiye bunu aşmayı başaracaktır. Önemsiz bir ülke değildir. Batılı diplomatlar Erdoğan'ın kendileriyle yeniden bağlantı kurduğuna inanıyor, ancak bu gerçekle örtüşmüyor. Bunlar NATO'nun umutları. Türkiye kaderine karşı gelemez.

Le Point:  Putin Türkiye için bir tehdit değil mi?

Hayır, iki imparatorluk arasındaki ilişkiler tarihi bir gerçektir ama bu geçmişte kaldı. Bu analizin gelecek için bir temeli yoktur. Türkiye ve Rusya birbirinin önüne geçemez. Ekonomik güçlü ve zayıf yönleriyle birbirlerini dengelemeleri gerekir. Onlar çok güçlü iki ordu. Bu iki ülke birbirini kontrol edemez, dolayısıyla bir tehdide yer yoktur. Tehdit Batı'nın tehdididir.

Le Point:  Kırım'ın işgali Türk emellerinin bir sınırı değil mi? Tatarlar Türkçe konuşuyor ve Ankara'ya yakın…

Kırım Rusya'ya aittir. Ve Kuzey Kıbrıs bağımsız bir devlet olmalıdır. Göreceksiniz, Türkiye Rusya'nın Kırım'ını, Rusya da bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyacak. Şimdi gündemde sadece iki olasılık var: Amerikan yanlısı bir güç ya da Rusya. Türkiye bu alternatife göre seçim yapmalıdır. Kırım Rus ise, Türkiye için daha iyi. Ama Amerikan kontrolüne girerse Karadeniz'e girecek büyük bir tehlikedir.

'‘LE PEN, MACRON’DAN DAHA SOLDA’'

Le Point:  Yani Türkiye'nin Karadeniz'deki emelleri Rusya için bir tehdit oluşturmuyor mu?

Hayır, Karadeniz'de sorun yok. Montrö, Rusya ve Türkiye'nin yararınadır. Türkiye'nin çıkarlarını ve Rusya'nın çıkarlarını korumak için İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri aleyhine konulmuş bir sözleşmedir. Karadeniz'de çatışma yok, ortak çıkarlar var. Mavi Vatan projesi, [Türkiye'nin bir deniz gücü olarak projeksiyonunu teorileştiren askeri ve diplomatik bir doktrin, editörün notu] Vatan Partisi’nden kaynaklanmaktadır. Ege Denizi'nde Yunanistan'a ait adalar var. Türkiye hapsedildi, bu çok adaletsiz. Uluslararası deniz hukuku öyle demiyor. Bu bir casus belli. Ege Denizi, Türkiye ve Yunanistan'a aittir. Ama Yunanistan Türkiye ile iyi geçinmeli, Amerika'nın hizmetinde olmamalı. Aksi takdirde, on iki adasını kaybedecektir çünkü onlara hakim olması doğru değildir. Yunanistan bu adaları askerileştirdi. Anadolu ile doğal bağlarını yeniden kurmalıyız.

Le Point:  Amerika'ya karşı anti-emperyalizmi övüyorsunuz ama yine de Rus, Çin ve Türk emperyalizmi var...

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı emperyalizm karşıtlığı kuruldu. Bu üç devlet Türkiye'yi paylaşmak istedi. Ama şimdi asıl tehdit ABD emperyalizmi ve Rusya ve Çin Türkiye'nin yanında. Çin ile ittifak bir zorunluluktur. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisidir. Türkiye'nin ekonomik sorunlarını geliştirmek ve çözmek için sermayeye ihtiyacı var. Ve bence Çin, Fransa veya Almanya'dan daha demokratik. Çin'i 14 kez ziyaret ettim… Orada kararlar halkındır. Amerikan emperyalizmi her yerde geriliyor. Fransa ve Almanya'nın bize katılmasını umuyoruz.

Le Point:  Bu da sizi Fransa'da Le Pen'i desteklemeye yöneltti…

Evet, Le Pen sağdaki Macron'dan daha solda. Amerikan etkisine karşı çıkıyor, NATO'dan çıkmak istiyor, Rusya ile müttefik, Filistin devletini tanıyacağını söylemesi çok önemli. Le Pen ile Türkiye'ye, Çin'e, Rusya'ya daha elverişli bir Fransa olurdu…

'‘BİZİM ZAMANIMIZ GELİYOR’'

Le Point:  Fikirleriniz Türkiye'de ne kadar popüler?

Zamanımız geliyor. Türkiye henüz istikrara kavuşmadı ama geleceğini arıyor. Karar halka bağlı. Seçimi Avrasya yanlısı, anti-emperyalist, Kemalist, devletçi olmak zorunda… Amerikan kontrolü dışında.

Le Point:  Türkiye'nin NATO'dan çıkışını destekliyor musunuz?

Elbette NATO'dan ayrılma taraftarıyım! Ancak Türkiye, üyelerinden biri olsa bile ABD'ye karşı çıkabilir. Örneğin Rusya konusunda Türkiye, kurum içinde vetosuna karşı çıkabilir. Mümkün olduğunda NATO'dan ayrılmak istiyoruz, ancak mevcut bağlamda bağımsızlığını ve bütünlüğünü savunmak hala mümkün. Türkiye, NATO içindeki çalkantılı, asi çocuk olabilir.

Le Point:  Ve Avrupa Birliği?

Brüksel'den gelen emirlere karşıyız. Ankara'dan yönetilmek istiyoruz. Avrupalıların dostuyuz ama AB'nin bir parçası olmak istemiyoruz. Bu bir Hristiyan kulübü ve zenginler kulübü. Biz zengin veya Hristiyan değiliz, biz Türk'üz.

Dışişleri Agapinor 2022 tatbikatına tepki gösterdi Dış Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan harekat mesajı Siyaset 9 ülkeden Dışişleri Bakanı Ankara'ya gelecek Siyaset Pakistan'dan Türkiye'ye mesaj! Dış Politika Çin, Türkiye’ye Varışta Vize veriyor! Dış Politika Afrikalı siyasetçi Vatan Partisi ile buluştu Dış Politika "Sıradaki adım doğrudan uçuşlar olacaktır" Dış Politika Hakan Fidan'dan çarpıcı açıklamalar Dış Politika "Saldırıyı özgürlük olarak sunuyorlar" Dış Politika Ekonomide çıkış Avrupa Birliği mi? Ekonomi Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye "vize" havucu! Dış Politika Ankara'da Keşmir Kuşatma günü anıldı Dış Politika