MHP Grup Toplantısı - 3 Ocak 2023 - Devlet Bahçeli'nin konuşması (TAMAMI)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM grup toplantısında konuştu. Bahçeli Türkiye gündemine dair önemli konulara değindi.
Bahçeli'nin konuşmasının tamamı şu şekilde:
Değerli Milletvekili Arkadaşlarım,
Saygıdeğer Misafirler,
Basınımızın Değerli Temsilcileri,
2023 yılının bu ilk Meclis Grup Toplantımızın başında hepinizi en kalbi duygularla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yurt içinde ve yurt dışında, televizyon ekranlarından, sosyal medya platformlarından, radyo kanallarından toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımızı, gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan değerli kardeşlerimizi hasret ve muhabbetle kucaklıyorum.
2023’ün esenlik ve huzur arayışına, barış ve kardeşlik amacına, birlik ve dirlik gayesine kalıcı vesile olması temennisiyle; sizlerin, aziz milletimizin, Türk-İslam âleminin, tüm insanlığın yeni yılını içtenlikle tebrik ediyorum.
2022’yi geride bırakıp 2023’e ulaşmayı bir takvim ve tarih değişiminden daha çok milli talihin dönüşümü ve dahi müessir tahkimatı şeklinde izah ve ifade etmek sanıyorum hatalı bir yorum olmasa gerektir.
2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık tecrübe hazinesidir.
2023 yılı, cumhurun son yüz yıllık müdanasız mücadele haysiyetidir.
2023 yılı aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla Türk milletinin kurtuluş yıllarının parlak bir gelecekle buluşma potası, milli hedef ve ülkülerin yükseliş parkurudur.
Merhum Hocamız Prof.Dr.Aydın Taneri’ye göre, milletler için yaşamanın en mühim şartı ikidir:
Bunlardan ilki, var olmaktır.
İkincisi, var olmak azim ve iradesidir.
Bu kapsamda insanın var olmak azim ve iradesi “kendini koruma” veya “nefsi müdafaa”yla tanımlanırken, milletlerin var olmak azim ve iradesine de milli şuur, milliyet duygusu, ezcümle milliyetçilik denilmektedir.
Kurtuluşumuzun fikri kaynağı bellidir ve bilinmektedir, o da Türk milliyetçiliğidir.
Kurtuluşumuzun beşeri cevheri bellidir ve bilinmektedir, o da büyük Türk milletidir.
İlhamını ecdadından alarak devletimizin kuruluş ilkelerini belirleyen, Cumhuriyet’in tecelli hükmünü tayin ve tespit eden lider bellidir ve bilinmektedir, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, Milli Mücadele’nin her safhasında vatanına ve milletine üstün hizmetleri geçen dava ve yol arkadaşları ise kahramanlar kuşağıdır.
1923’ün mesaj ve muhtevasını anlamadan, İstiklal Savaşı’mızın gerçek iç yüzünü tanımadan cüret edilecek gelecek okuması ve geleceğin yorumu imkânsız değilse bile çok zordur.
Cumhuriyet’in ilan gününe gelesiye kadar dağ gibi engeller aşılmış, en vahşi kuşatmalar yarılmış, en kesif saldırılar def edilmiş, en çetin tuzaklar bozulmuş, en şiddetli operasyonlar tesirsiz hale getirilmiştir.
İmanın ve iradenin emsalsiz imkânlarıyla aziz vatan topraklarında musibet ve melanetin başı Türk milletinin kahramanlığıyla ezilmiştir.
Belki çok bedel ödedik, belki çok çile çektik, belki çok badireden geçtik, ancak milletimizin istiklal sevdasıyla içimizde ve dışımızda yuvalanmış yeminli Türk düşmanlarının nefes borusunu da hamd olsun kesmesini bildik.
Refi Cevat Ulunay isimli işbirlikçi sözde bir gazeteci ve yazar 31 Ağustos 1919’da Alemdar Gazetesi’nde şöyle yazmıştı:
“İstiklal diye bağıranlar kötü niyetlidir.”
Yine aynı çürümüş 19 Kasım 1919 tarihinde mezkur bu gazetede şunları kaleme almıştı:
“Çarıklı, mavzerli bir heyetin kuru sıkı tehdidi ile iş yürür mü?”
O çarıklı denilen kahramanlar tam bağımsızlığımızı tescilleyen iftihar burçlarımızdır.
Vicdanını aldırmış, onurunu ve mensubiyetini uçurumdan aşağı atmış teslimiyetçiler ve düşman teşrifatçıları vatanı nereden bilecekler? Şerefli bir hayata nasıl layık olacaklar?
Damat Ferit kabinesinin kokuşmuş Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendi 12 Temmuz 1920’de şu beyanatı vermişti:
“Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz! Bu ordu bizim ordumuzdur. Yunan ordusu Mustafa Kemal’e ceza verme işini yapıyor.”
Hain Ali Kemal, 28 Mayıs 1920’de Peyam-ı Sabah’ta çıkan bir demecinde diyordu ki: “Büyük Millet Meclisi, küçük heriflerin eseridir.”
Hıyanetin mevziisinde sipere yatanlar milletin hakikatini göremeyecek kadar alçalmış, laçkalaşmış, aşağıların da aşağısına yuvarlanmış vatan hainlerinden başkası değillerdir.
Aynı Ali Kemal, 19 Kasım 1919 tarihli Alemdar Gazetesi’nde çıkan yazısında, Milli Mücadele kahramanlarına “Anadolu’nun yeni celalileri” diyecek kadar satılmış ve zulme uşak düşmüştü.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin devletsiz ve bağımsız yaşamayacağının zora direnerek, zulme diklenerek tescil başarısıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, esarete ve erimeye kapalı ve karşı duran milli asaletin, bu asalete sırtını yaslayan şehitlerimizin, gazilerimizin, fazilet ve fedakârlık nişanesi cesur yüreklerin zafer tacıdır.
Bu taç, milli ömürlerin ilelebet taşıyacağı var oluş cevheridir.
2023 yılı, 1923’ün kuruluş ruhunu, kurucu şuurunu bütün efali ve encamıyla tedarik ve tebellüğ etmiş, nihayetinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla birleştirmiş ve bütünleştirmiştir.
Bu yıl, Türk tarihinin bir kavşak, bir kader, bir karar noktasıdır.
Geçmişten ders ve ibret alan, ecdadının izinden yürüyerek geleceğe büyük umutlar bağlayan bir ittifak ahlakının Cumhuriyet’in yeni yüzyılına Türk ve Türkiye damgasını vurması artık hayal değil, somut bir hakikat olarak tezahür ve temayüz edecektir.
Geride kalan 2022, Lider Ülke Türkiye’nin hazırlık evresi, 2023 ise devreye girme senesidir.
Özellikle altını çizerek ifade etmek isterim ki, Lider Ülke Türkiye, yükseliş, kuvvet, zenginleşme, büyüme, kalkınma, zirveye tırmanmadır.
Lider Ülke Türkiye, tarihimizin şanlı sayfalarının, göz kamaştıran dönemlerinin tekerrür hükmüdür.
Lider Ülke Türkiye, bölgesinde ve küresel zeminde hatırı sayılan, ne diyeceği merak uyandıran, uzak ya da yakın demeden her meseleye doğrudan müdahil olabilen, tarihi geriden takip eden değil istikametini ve rotasını çizen bir devlet ve millet kudretinin ortaya çıkmasıdır.
Kriz ve kaos dalgalarıyla, çatışma ve savaş karanlığıyla, huzursuzluk ve umutsuzluk sancılarıyla meşhun 2022, beşeriyet aleyhine tebarüz ve temerküz eden ağır sorunlara sahne olmuştur.
Mazlumların göz pınarlarından sicim gibi akan yaşlar adeta bir nehir haline dönüşmüş, mağdur milyonların derin iç çekişi bir volkan ağzı gibi patlamıştır.
Dünya genelinde kavga ve kutuplaşma dinamikleri daha da sertleşmiş ve serpilmiştir.
Terörizmin kanlı tertipleri, cesameti artan hakimiyet mücadeleleri, azgınlaşan ekonomik operasyonlar, hiçbir değer tanımayan emperyalist arzular 2022 yılını kundaklamış ve karartmıştır.
Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Orta Asya’dan Ortadoğu’ya, Afrika kıtasından Avrupa’ya, Akdeniz’den Pasifik’e mütemadiyen gelişen ve gerçekleşen devasa gerilimler 2022 yılını gölgelemiştir.
İnsanlık huzura susamıştır.
İnsanlık daha güvenli, daha adaletli, daha merhametli, daha refah dolu bir hayata yine uzak kalmıştır.
Göçmenlerin trajedileri, salgın sonrasının hasarları, diyalog ve işbirliği kanallarındaki tıkanmalar; ülkeler, milletler ve medeniyetler arasında katılaşan cepheleşmeler, eşitsizlik ve adaletsizlikteki inatçı genişlemeler dünyayı abluka altına almıştır.
Buna karşılık Türkiye her anlamda ve her alanda öne çıkmış, sesini yükseltmiş, iradesini göstermiş, dahası istikrarlı ve iddialı yapısını daha da pekiştirmiştir.
Ülkemiz bilhassa diplomaside altın bir yıl yaşamıştır.
Küresel ekonomi resesyon girdabına düşmüşken, Türkiye ekonomisi dünya çapında en çok büyüme kaydeden birkaç ülkeden birisi olmayı başarmıştır.
İhracatta rekorlar kırılmış, muazzam yatırımlar yapılmış, terörle mücadelede takdire şayan sonuçlar alınmış, milletimizin ihtiyaç ve beklentileri yasal ve idari düzenlemelerle birer birer karşılanmıştır.
Memnuniyetle belirtmek isterim ki, kronik ve kemikleşen sorunlara neşter vurulmuştur.
Emeklilikte yaşı bekleyen 2 milyon 250 bin vatandaşımızın yaş sınırına takılmaksızın mağduriyetlerinin giderilmesi için adım atılmış, sırayı da kanuni düzenleme etabı almıştır.
Allah’ın izniyle EYT sorunu TBMM’de kati ve köklü çözüme kavuşacak, bu mesele gündemden tamamıyla çıkmış olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı TBMM’de gereğini gecikmeksizin yapacak, hak, hak sahibine iade edilecektir.
Asgari ücretin 2022 yılı Ocak ayına göre neredeyse yüzde yüz zamla 8 bin 500 liraya çıkarılması, dar ve orta gelirli insanlarımıza makul gelir aktarımı, sosyal konut desteği, emekli ve memur maaşlarıyla işçilerimizin ücretlerinde enflasyonu etkisiz kılacak adaletli artışlar kuşkusuz toplumsal rahatlamayla birlikte 2023’ün çok daha güzel olacağının habercisi niteliğindedir.
Karadeniz’de keşfedilen 710 milyar metreküplük doğalgaz, bu çerçevede evlerde ve sanayide kullanılan doğalgaz fiyatlarında indirime gidilmesi, Şırnak Gabar Dağı’nda bulunan 150 milyon varil petrol bize göre 2023’ün bereketi, Allah’ın da bir lütfudur.
Ülkemiz 2023 yılına birbirini takip eden pek çok müjdeyle girmiştir.
Laf değil icraat üretilmiştir.
Zira Cumhur İttifakı geleceğin mükafat beratıdır.
Cumhur İttifakı huzurun, kardeşliğin ve kaynaşmanın koç başıdır.
Verdiğimiz sözler, paylaştığımız vaatler sırasıyla ve imkanlar nispetinde yerine getirilmektedir.
İnanıyorum ki, şeytanın bacağı kırılacak, Türkiye prangalarından bütünüyle kurtulacaktır.
Nitekim 2023 yılı Türk ve Türkiye Yüzyılının miladı olacaktır.
Milletimizin her talebi haklıdır, meşrudur, ifası ve ikmali mutlaka sağlanacaktır.
Olanla yetinmeyen, olabilecek ne varsa hayata geçirmenin, güçlükleri yenmenin, imkânsızlıkları başarmanın peşine düşen bir Türkiye gerçeği her geçen gün belini doğrultmaktadır.
Yerli ve milli otomobil yapan, insansız savaş uçağı Kızılelmayı gökyüzüyle buluşturan, dev köprüler inşa eden, muazzam yollar açan, akarsulara kemer takıp barajlar kuran, teknolojik atılımlara imza atan, silah sanayinde atağa kalkan, hiç kimseye el avuç açmayan, onun bunun ağzına bakmayan Türkiye’mizle ne kadar gurur duysak azdır.
Yapacağız, başaracağız, kazanacağız, üreteceğiz, geliştireceğiz, Cumhuriyet’in yeni yüzyılına Lider Ülke Türkiye’nin şeref madalyasını asacağız.
Önümüzü kesmek için pusu kuranlar gene olacaktır. Bu doğaldır.
Birliğimizi ve dirliğimizi sabote etmek için fırsat kollayan mihraklar gene çıkacaktır. Bu beklenmelidir.
2023’ün muazzez hedeflerini lekelemek, örselemek ve yürüyüşümüzü sekteye uğratmak için tetikte bekleyen iç ve dış menfaat çeteleri yine şanslarını deneyecektir. Bu da mümkün ve muhtemeldir.
Fakat hiç kimse sabrımızı yanlışa yormasın.
Hiç kimse suskunluğumuzun asaletinden cesaret almaya kalkışmasın.
Kötü niyetlerini bildiğimiz, kötürüm ilişki ağlarını tanıdığımız ve takip ettiğimiz odakların bizimle aşık atması, bize ayar verme küstahlığına tevessül etmeleri, Cumhuriyet’in yeni yüzyılını tartışmaya açma sinsilikleri sonuç vermeyecek, yapılan hesaplar ters tepecektir.
Bunların ortalık malına dönmüş ezberleri, bizim ise el sürülmemiş hayallerimiz vardır ve bu hayallerimize yetişme çabaları beyhude bir çırpınıştır.
Ağızlarını tetik, dillerini tüfek yaparak ha bire nefret ve nifak kusan hayasızlara 2023’ün hedeflerini kirlettirmeyeceğiz, Üç Hilali de yargılatmayacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi şeref ve onuruna musallat olan kepazeleri asla affetmeyeceğiz.
Siyah örtüye bürünüp yüreksizce ve yüksekten konuşanlara, balığı tutmadan tavayı ateşe koyanlara herkes bilsin ki eyvallahımız olmaz, itibarımız olmaz, bunlarla da hiç işimiz olamaz.
Milliyetçi Hareket Partisi anlayan az, anlamayana da çok gelir.
Daldan dala atlayarak her fırsatı ganimete çevirmenin hesabını yapan ahlaksızlara diyorum ki, defalarca açılıp asidi kaçmış gazoz gibisiniz, hiç de tat vermiyorsunuz.
Doğru koşan yorulmaz, nitekim doğruluk dost kapısıdır.
Doğrudan şaşmayız, ahlaktan sapmayız, milletimize ve ülkemize sevdayla perçinlenmiş hizmet seferberliğinden asla ayrılmayız.
Birileri istedi diye, birileri dayattı diye, birileri iftira ve isnat etti diye hak bildiğimiz yoldan dönmeyiz, 53 yıllık mücadelemizden taviz vermeyiz.
Belanın üzerine gitmeyiz, üzerimize gelen beladan da herkes bilsin ki kaçmadık, kaçmayız.
Lider Ülke Türkiye hedefimizi tutulacak kutlu bir yemin gibi vicdanımızda taşırız.
Ayağımıza basan olursa, önümüze geçip yakamızdan tutmaya kalkışan görülürse, buna da tahammül etmeyiz, asla etmeyeceğiz.
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünde aziz milletimizin seçimi ve tercihiyle hem 13’üncü Cumhurbaşkanı’nı hem de 28’inci Dönem TBMM’i belirlenecektir.
Bu haliyle 2023 aynı zamanda demokrasi ve sandık yılıdır.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri ister zamanında yapılsın isterse de erkene alınsın, biz iki seçeneğe de varız ve hazırız.
Bu kapsamda seçim kararının alınabilmesi için ya 360 milletvekilinin evet oyuyla Meclis kararı gereklidir ya da Cumhurbaşkanımızın anayasal yetkisine dayanarak Türkiye’yi seçime götürmesi lazımdır.
Bahse konu bu iki yol da hukukidir, anayasal bir yetkinin kullanım hakkıdır.
Altılı masayı oluşturan partilerin 6 Nisan 2023’ten önce yapılacak bir seçime sıcak bakıp, sonrası için ipe un sermesi demokratik ve dengeli bir siyasi tavır değildir.
Biz bunları bir türlü çözemedik, uzaktan mı adamlar, adamlıktan mı uzaklar, belli değildir, net değildir, açık değildir.
Muhalefet cenahının karmaşa ve kargaşa içinde olduğundan dolayı iradesizliği saklanamayacak boyutlardadır.
Bir defa kendi aralarında uzlaşmaktan acizlerdir.
Hal böyle olunca Meclis çatısı altında, ünlemli akıllarıyla, soru işaretli anlayışlarıyla, sorgulanan amaçlarıyla bir uzlaşma vasatına yanaşmaları bugünden değerlendirdiğimizde son derece güçtür.
Zillet ittifakı demokrasinin istismarını devamlı surette yapsa da, hazım ve özümseme hususunda çok ciddi zaafı vardır ve ortadadır.
Bu ittifakın Türkiye’ye güveni yoktur.
Bu ittifakın Türk milletine sadakat ve muhabbeti yoktur.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 2022’nin son günlerinde kendisine sorulan, “altılı masanın Cumhurbaşkanı adayı ne zaman belirlenecek” sorusuna, “Cumhurbaşkanı adayını niye merak ediyorsunuz, kim olacak diye? En garipsediğimiz olay bu.” diyerek akıl dağılması yaşadığını, kaçak güreştiğini, korkunun esiri olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bu nasıl bir cevaptır?
Bu nasıl bir ifade sakatlığıdır?
Milletimiz, zillet ittifakının kimi Cumhurbaşkanı adayı göstereceğini öğrenmesin mi? Merak etmesin mi? Sözde yıpranmasından çekindikleri potansiyel adayın hüviyetini bilmesin mi?
Gizlenen nedir? Rahatsızlık duyulan nelerdir?
Sayın Kılıçdaroğlu, bir kez daha söylüyorum, adaysan çık açıkla, değilsen adayınız kim ondan bahset.
Madem aday belli olur olmaz bacanızdan beyaz duman çıkaracaksınız, o halde yerini ve zamanını paylaş da bilelim.
Elbette bu zillet ittifakı şu saatten sonra fırtına koparsa, bizde yaprak dahi kımıldamaz, dal bile sallanmaz.
Anlaşılan Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışması altılı masada deprem yaratmaktadır.
Bu nedenle arayışlar her seferinde duvara toslamaktadır.
Kılıçdaroğlu’nun, “altılı masada birden çok aday da çıkabilir, çoklu adayla da seçime gidebiliriz” değerlendirmesi işin özünde mutabakat acziyetinin tevsik edilmiş beyanıdır.
Bir isim üzerinde fikir ve söz birliği sağlayamayan partilerin, Türkiye’nin geleceğini şekillendirmeleri, milli, ahlaki ve siyasi bir uzlaşmaya destek olmaları şüphesiz aklın ve mantığın almayacağı bir garabettir.
Zillet ittifakının siyaseti teklemiş, masası devrilmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun ergenler gibi sosyal medyada Türkçesi yükleniyor manasına gelen loding mesajıyla meşgul olması perişanlığın ve pişkinliğin alametidir.
Yüklenen, milletimizin zillete soracağı hesabın yekûnudur.
Yüklenen, milletimizin CHP’ye ve diğer ortaklarına sandıkta ödeteceği bedelin acıklı faturasıdır.
Türk milleti, notunu peşinen verdiği bir siyaset gafilliğini bir daha sözlüye bile kaldırmayacaktır.
Cumhurbaşkanı adayını belirlemekten mahrum çürük siyaset köhneliğine aziz milletimiz onay vermeyecektir.
Böylesi bir dağınıklığa, böylesi bir alçalmaya, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini protokole bağlamayı düşünen siyaset ve hukuk ümmilerine Türkiye’nin yarınları emanet edilmeyecektir.
Geleceğin koordinatlarını Cumhur İttifakı çizecektir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle her mesele kökünden çözülecektir.
Bu yeni yönetim sisteminin birinci beş yılı başarıyla geçmiş, onca zorluğa rağmen Türkiye her alanda, her sahada yıldız gibi parlamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ikinci beş yılına çok güçlü bir şekilde girmeli, hayaller, hedefler ve özlemler akamete uğramamalı, arada derede kaybolmamalıdır.
Çünkü maceraya atılmak, müphem ve muammaya davetiye çıkarmak çok tehlikelidir.
Sosyal ve ekonomik sorunların hepsi bitecektir.
İşsizliği yeneceğiz, yoksulluğun tıpkı terör gibi kökünü kurutacağız.
Her insanımızın elinden tutacağız.
Bunların hepsini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin imkanlarıyla yapacağız.
Cumhuriyet’in yeni yüzyılı Türk ve Türkiye Yüzyılı olarak simgeleşecek.
Mutlu millet, güçlü devlet, huzurlu gelecek Cumhur İttifakı’yla tesis edilecek.
Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’dan esinlenerek diyorum ki;
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapmadık, yapmayız.
Hak namına haksızlığa ölsek bile tapmadık, tapmayız.
Doğduğumuzdan beridir aşığız istiklale,
Bize hiç tasmalık etmiş değildir altın lale.
Ezelden beridir hürüz, yine hür kalacağız.
Esaret zincirlerini birer birer kırıp atacağız.
Zalimlerden aman dileyenleri de asla bağışlamayacağız.
Kesilse de, çekmeye gelmez başımız.
Çıksa da bedenimizden, satılık değildir canımız.
Aksa da damarlarımızdan, kiralık değildir kanımız.
Kaderimizdir bağımsızlık, kavlimizdir bekamız.
Boşuna şehit vermedik.
Anadolu coğrafyasını boş yere vatan etmedik.
CHP yönetimine bakınız, zalimlerle bir olmuş Türkiye aleyhine konuşuyor.
İP yönetimine bakınız, işbirlikçilikte ve siyasi fitnede sınır tanımıyor.
Türkiye düşmanlarına, fayton feneri gibi sinyal üstüne sinyal yakıyorlar.
Milli iradenin üzerinde ambargo koymaya heveslenen odakların hayalini kuruyorlar.
Emperyalizmin arkasına saklanıp Türkiye’yi taşa tutuyorlar.
Zalimlerin tetikçiliğinden medet umuyorlar.
Güya demokrasiyi överek Türk milletinin hedeflerini karalıyorlar, terör örgütlerini arkalıyorlar, zulmü alkışlıyorlar, zilleti aklıyorlar, melaneti allayıp pulluyorlar.
Maalesef Emperyalizm hesabına çalışan bir muhalefet anlayışının ülkemizde bulunuyor olması utanç anıtı gibi karşımızdadır.
Keçeyi suya salmışlar, Türk milletiyle yollarını ayırmışlar.
Çok açıktır ki, zillet ittifakı Türkiye’nin karşısındaki mihraktır.
Zillet ittifakı Türkiye’nin ayağına vurulmak istenen küflü zincirdir.
Türkiye’de iktidarın yolu yabancı başkentlerden geçmez, geçemez.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Milletin üstünde bir güç ve kudretten de bahsedilemez.
Zillet ittifakının siyaseti sömürgeleşmiş bir siyasettir.
Zillet ittifakının siyaseti teslimiyetçiliğin lobi faaliyetidir.
Bunlardan hayır gelmez.
Çünkü zilletin sonu yoktur.
Çünkü zilletin sonucu yoktur.
Kılıçdaroğlu ne yapsa nafiledir; İP’çiler, Deva’cılar, Serokçular, oncular buncular, bilumum sol ve bölücü mihraklar neyle uğraşırsa uğraşsın boşunadır, Türk milletini geçemezler, Türkiye’yi yenemezler.
Muhterem Milletvekilleri,
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle siyasi istikrar hamd olsun kurumsallaşmıştır.
Ülkemiz ağyarını mani efradını cami yeni yönetim sistemiyle dünyaya örnek teşkil etmiştir.
Koalisyonlar devri kapanmış, fakat zillet ittifakı tekrar bu solmuş ve sararmış sayfayı açmanın peşindedir.
Hükümet buhranları bitmiş, fakat zillet ittifakı bir kez daha söz konusu buhran dönemlerini yeşertmenin gayretindedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci dönemi gıpta edilecek kadar başarılıdır.
Bunu göremiyorlar, görseler bile itiraf edemiyorlar.
Çevremiz siyasi istikrasızlıklara mahkum olmuşken, Türkiye huzur ve istikrar adası gibi sivrilmiş, yeni yönetim sistemiyle ekonomiden diplomasiye, spordan sanata, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurmuş, göğüs kabartmıştır.
Cumhur İttifakı, 85 milyon Türk vatandaşının gurur duyacağı, birlikte ve beraberce huzur, esenlik ve ekonomik gelişmişlik içinde yaşayacağı küresel güç Türkiye’nin güvencesidir.
Kılıçdaroğlu’nun rahatsızlığı bu yüzdendir.
Zilletin diğer ortaklarının huzursuzluğu bu nedenledir.
Ağızlarından düşürmedikleri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, siyasi istikrarsızlık yıllarına duyulan ilgidir, müdahale edilen, iradesi ipotek altına alınan bir döneme özentiden başka bir şey de değildir.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek nafile bir gayrettir.
Parlamenter Sistem günahıyla sevabıyla Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, arıza sinyali veren bu sistemin bakım, tamir ve onarım imkanı ise kalmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetim hayatımıza kalıcı bir soluk, güçlü bir irade, etkin ve hızlı karar alma mekanizması kazandırmış, köklü bir reform olarak milletimize mal olmuştur.
Bu yeni sistem, ertelenemez milli ihtiyacın ve beka hassasiyetinin ortak akılla birleşmesinden doğmuş ve doğrulmuştur.
6+1 formatlı masanın kuru gürültüsü tamamıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne muhalefet üzerine bina edilmiştir.
Yani etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi karşımızdadır.
Bu yüzden zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır.
Köprünün altından çok sular akmıştır.
Züğürt bezirgân eski defterleri karıştırırmış.
Zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne niye gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan, analiz etmekten mahrumdur.
Geleceğin hükmü cumhurun iradesiyle gerçekleşecektir.
Türkiye Yüzyılının güneşi Cumhur İttifakı’yla doğacaktır.
Bir olacağız, diri olacağız, uyanık olacağız, tedbirli olacağız, teyakkuzda olacağız, saflarımızı sımsıkı tutacağız, fitneye geçit vermeyeceğiz, 2023’ü cumhurun zafer yılı yapacağız.
Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde daha da hızlanacağız, Türkiye’yi imrenilecek medeniyet seviyelerine el birliğiyle taşıyacağız, güç birliğiyle çıkaracağız.
Muhterem Milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak siyasi çalışmalarımızı tüm vatan sathında heyecanla sürdüreceğiz.
Hiçbir dedikoduya aldırış etmeyeceğiz.
Hiçbir bozguncunun planına dahil olmayacağız.
Bilinmelidir ki, istikametimiz sıratı müstakim üzeredir.
Varlığımızdan, mücadelemizden, fikir ve düşünce aydınlığımızdan ürken, çekinen, davamızı haksız ve şerefsizce suçlamaya çalışanlar vardır, takibimiz altındadır.
Aklımıza bile gelemeyenler kalbimizde yer tutamayacaktır.
Fiyatını kuruşu kuruşuna hesapladığımız, ancak beş kuruş bile etmeyecek değerde olanların oyunlarına, duygu sömürülerine, tahrik ve tacizlerine asla boyun eğmeyeceğiz.
Bilinmelidir ki, sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz kırmak ile.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.
Biz haktan, halktan ve hakikatten yana duran dava ve gönül erleriyiz.
Bir ayak gelene iki ayak gideriz.
Beğenmediğimiz, benimsemediğimiz hiçbir söz ve telkine de kulak açmayız.
Siz değerli arkadaşlarımdan ricam, özellikle Meclis’in çalışma takvimi içinde Cumhur İttifakı’nın ilke ve esaslarından milimde olsa ödün vermemenizdir.
Acilen çıkarılması gereken kanuni düzenlemelerle ilgili yapıcı ve destekleyici siyasi tutumumuzu her milletvekilimizin kararlılıkla icra etmesini bekliyor, Genel Kurul çalışmalarına tam ve eksiksiz katılmanızı hassaten istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor; sağlıklı, başarılı ve huzurlu bir yıl temenni ediyorum.
Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.