Erdoğan: "Çanakkale ruhuna tekrar ihtiyacımız var"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108'inci yıl dönümü nedeniyle Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Şehitler Abidesi'nde düzenlenen törene katıldı.
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108'inci yıl dönümü nedeniyle, Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Şehitler Abidesi'nde tören düzenlendi. İki dev ekranın kurulduğu alanda, törenin başlangıcına kadar, askeri bando tarafından marşlar çalındı.
Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş katıldı. Törende ilk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Anıtı'na çelenk bıraktı. Saygı duruşu ve saygı atışının ardından İstiklal Marşı okundu.
"ÇANAKKALE, KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN PROVASI"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108'inci sene-i devriyesinde bir kez daha aziz şehitlerin manevi huzurunda olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
- Canları ve kanları pahasına tüm dünyaya 'Çanakkale Geçilmez' dedirten o büyük kahramanları rahmetle, tazimle yad ediyorum. Aynı şekilde vatanımızın bekası, milletimizin istiklal ve istikbali uğrunda şehit düşen tüm yiğitlere Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Merhum Mehmet Akif'in o samimi duasıyla şehitlerimizi selamlıyorum; 'Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde. Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler. Hakk'ın bu veli kulları taş türbeye girmez; Gufrana bürünmüş, yalınız Fatiha bekler.' Rabbim, şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin. Cumhuriyetimizin banisi, Gazi Mustafa Kemal Çanakkale'yi; "Bugünümüzü kurtaran, maziye kahramanlığı ve büyüklüğünü iade eden bu toprakları bize ebedi vatan yapan zafer' olarak tarif ediyor. Gerçekten de Çanakkale tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır. Tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen dönmemin en modern ordularını dize getiren milletimiz, Çanakkale'de yazdığı destanla İstiklal Harbi'mizi zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşanmıştır. Bu yönüyle Çanakkale, Kurtuluş Savaşı'mızın adeta provası, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş müjdesidir. Çanakkale'yi milletimizin bu topraklarda var olmak için verdiği en zorlu, en kutlu mücadelelerden biri olarak görüyoruz. Üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, 108 sene önce burada yazılan o büyük destanı daime gururla hatırlıyoruz. Çanakkale bizim için sadece iftihar vesilesi değil, aynı zamanda zorluklar karşısında bizlere mücadele azmi veren ilham ve güç kaynağıdır. 85 milyonun tamamının Çanakkale'den, burada koyun koyuna yatan şehitlerimizden, ecdadımızın sergilediği mücadeleden alacağı çok kıymetli dersler olduğuna inanıyorum.
"BU SANCILI DÖNEMDE ÇANAKKALE RUHUNA TEKRAR İHTİYACIMIZ VAR"
Özellikle deprem ve sel felaketiyle yüreklerimizin yandığı bu sancılı dönemde Çanakkale ruhuna tekrar ihtiyaç olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
- Yaklaşık 49 bin kardeşimizin hayatını kaybettiği, 11 ilimizde ciddi yıkıma ve acıya yol açan depremin yaralarını ancak bu ruhu dirilterek sarabiliriz. Nasıl 108 yıl önce omuz omuza vererek imkansızı başardıysak, asrın felaketinin üstesinden de yine dayanışmayla, yine kardeşlikle gelebiliriz. Milletimizin, depremin ilk anlarından itibaren ortaya koyduğu birlik ve beraberlik tablosu, bu konuda bizlere umut ve güven aşılıyor. Ziyaret ettiğimiz şehirlerde insanlarımızın metanetini, sabrını, vakarını ve hayata yeniden tutunma iradesini gördükçe biz de cesaret kazanıyoruz. En büyük gücümüz olan bu seferberlik ruhunun zedelenmesine fırsat vermeden inşallah gece gündüz çalışarak en kısa sürede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Hiçbir insanımızın, umutlarını bize bağlamış hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmayacağız. Çanakkale, birbirine kenetlenmiş bir milletin aşamayacağı hiçbir engel, hiçbir badire olmadığını bize göstermiştir. Türkiye, devleti ve milletiyle zorluklara göğüs gerecek, krizleri fırsata çevirecek, küllerinden yeniden doğacak kapasiteye sahiptir. Yeter ki, fitne ve fesat peşinde olanlara kulak asmayalım, yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize halel getirmeyelim. Yeter ki; sürekli karamsarlık aşılayan felaket tellallarına fırsat vermeyelim. Rabb'im ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza eylesin. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Deniz Zaferi'mizin 108'inci yıl dönümünü tekrar tebrik ediyorum. 18 Mart Şehitler Günü'nde Anafartalar Komutanı ve Cumhuriyet'imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, bütün komutanlarımızın, kahraman Mehmetçiklerimizin, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.
"ÇANAKKALE MUHAREBELERİ ASLEN BİR KİMLİK MÜCADELESİDİR"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da konuşmasında, şunları belirtti:
- Cumhuriyet'imizin kuruluşunun 100'üncü yılı içerisindeyiz. Bu bir asır hem kazanılan hem de ilelebet sürecek bir istiklal ve istikbal mücadelesinin tarihidir. Bu asra kavuşan yolun ilk taşları ise işte burada, bu kutlu topraklar üzerinde sabır, sebat ve sarsılmaz bir imanla döşenmiştir. Çanakkale Muharebeleri sadece bir cephe mücadelesi değil, aslen bir varoluş ve kimlik mücadelesidir. Çanakkale öylesine hassas bir çizgiydi ki, geçilseydi Türk milleti ruh ve beden olarak bütünüyle tükenecekti. Ancak atalarımız, en zor koşullar altında dahi varlığına yönelik tehditleri bertaraf etmeye muktedir olduğunu burada bir kez daha dünyaya göstermiştir. İşin aslı, bu aziz millet tükenişi aklına dahi getirmemiştir. Bu, karşısındakilerin bir hayali ve dayatmasıydı ama binlerce yıldır olduğu gibi milletimizin iradesi karşısında bu dayatma da tarihe gömüldü. İnsan iradesinin, inanmışlık ve adanmışlığın teknolojik ve lojistik üstünlükle çarpışıp mağlup ettiği bu coğrafyada, Mehmetçik sadece milletimizin istikbalini değil, yeni çağın bütün düzenini değiştirmiştir. Seyit Onbaşı, Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey gibi kahramanların direniş ve cesareti 'Irresistible', 'Ocean' ve 'Bouvet' gibi dönemin en muazzam savaş gemilerini burada sulara gömmüştür. Geri kalan savaş gemileri ise bir kısmı ağır olmak üzere ciddi oranda hasar görmüş; yenilmez armada diye tanımlanan bu büyük deniz gücü çok ciddi kayıplar vermiştir. İtilaf Devletleri, boğazın sularını kendilerine kapatan bu direniş karşısında kara savaşına yönelmiştir. Ancak dünyanın gördüğü en kanlı, en akılalmaz kara savaşlarından birinin yaşandığı bu topraklarda, Bigalı Mehmet Çavuş'tan Hemşire Safiye Elbi'ye kadar yiğit kadın ve erkekler işgalcilere bir kez daha aynı cevabı vermişlerdir. 'Çanakkale Geçilmez' gerçeği buradan dünyaya ilan edilmiştir.