CHP Grup Toplantısı - 31 Ocak 2023 - Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması (TAMAMI)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada gündemi değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci'ye ilişkin, "Okulun içinden çıkan kişi aslında tam anlamıyla tanımlarsak bir Brütüs Naci'ye sesleniyorum: Zulümden, adaletsizlikten, baskıdan hoşlanmam. Bunu yapanları da asla ve asla affetmem." dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, "Af, af, af" sloganları eşliğinde başlayan Kılıçdaroğlu, "Hiç endişe etmeyin herkesin hakkını teslim edeceğim." diye konuştu.
Ayrışmayacaklarını, inadına kucaklaşacaklarını, barışacaklarını, kavga etmeyeceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, ne pahasına olursa olsun ülkeye huzuru mutlaka getireceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin her tarafından sorunlar geldiğini, her soruna akılcı çözümler üretildiğinde kendi içinde barışık bir toplum inşa edileceğini dile getirdi.
Kendi içinde barışık, sorunları bulunmayan, var olan sorunları, akılcı politikalarla çözen bir siyaset anlayışını Türkiye'ye getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "6 lider bir aradayız, birlikteyiz, birlikte mücadele ediyoruz ve birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Dolayısıyla var olan sorunlara akılcı politikalarla çözüm üreteceğiz, emin olun." ifadelerini kullandı.
Belgesel yönetmeni Sibel Tekin'in adli kontrol şartıyla serbest kaldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Güzel bir haber. Sevgili Sibel'e şunu söyleyelim; kapalı cezaevinden açık cezaevine hoş geldin ama Türkiye'yi bir cezaevi olmaktan kesinlikle kurtaracağız." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, akaryakıt bayilerinin zarar ettiğini, 7 ayda 412 bayinin kapandığını belirterek "Toplumun her kesiminde sorun var ve bu sorunu çözmeye kararlıyız. Alın teri döken herkesin kazandığı güzel bir ülke inşa edeceğiz. Avantadan para kazananlar değil, alın teri dökenlerin kazandığı bir Türkiye'yi inşa edeceğiz." dedi.
"DOĞAL GAZI PAHALI OLARAK SİZE ÖDETİYORLAR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk lirası değer kaybettiğinde, "Dış ticaret açığımız azalacak ve cari fazla vereceğiz." denildiğini anlatarak 4 yıl içerisinde cari açığın 4 kat arttığını, söylenilenlerin tam tersi olduğunu, tek adam rejiminin bütün teorilerinin çöktüğünü savundu.
Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra doğal gaz fiyatlarının yüzde 80 düştüğüne işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
- Erdoğan hiç ses çıkarmıyordu ama sanıyordu ki Bay Kemal'in dünyadaki gelişmelerden haberi yok. Haberim var. Sanayiciler ve doğal gaz santralleri için doğal gaz fiyatı düşürüldü. Kardeşim doğal gaz fiyatını neden düşürmüyorsun? Dünyada yüzde 80 düştü, sen de yüzde 80 ucuz alıyorsun o zaman neden milletin sırtına bunu yıkıyorsun? Bütün konut, iş yeri sahiplerine sesleniyorum; vergi veriyorsunuz, emlak vergisi dahil, KDV dahil bütün vergileri veriyorsunuz ama bir de dünyada yüzde 80 fiyatı düşen doğal gazı pahalı olarak size ödetiyorlar. Bu sizin fark etmediğiniz ama bizim fark ettiğimiz adaletsiz bir vergi. Bunun da çözümünü istiyoruz. Umuyoruz, kısa süre içerisinde konutlarda, iş yerlerindeki doğal gaz fiyatını da düşürmüş olurlar. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, 3,5 ay sonra hiçbir hanenin, hiçbir evin, fakir fukaranın evinin ne doğal gazı kesilecek ne elektriği kesilecek ne de suyu kesilecek.
"ASGARI ÜCRET, AÇLIK SINIRININ ALTINDA"
Kılıçdaroğlu, asgari ücrete yapılan artışın enflasyonla eriyeceğini tahmin ettiklerini ancak bu kadar hızlı eriyeceğini bilmediklerini vurguladı.
Asgari ücretli 5 milyon 400 bin kişinin Türk-İş'in belirlediği açlık sınırının altında maaş aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Alın terinin bu kadar ucuz olduğu ve insanların açlık sınırının altında maaş almaya mahkum edildiği bir tek adam rejimi var." görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu, asgari ücretlilere, "Benim görevim iktidar olduğumuzda hiçbir asgari ücretlinin açlık sınırının altında maaş almayacağı bir düzeni inşa etmektir. Eğer milyonlarca kişiyi açlığa mahkum ediyorsanız, milyonlarca kişiyi işsiz bırakırsanız bu iktidar bir zorba iktidarıdır." şeklinde konuştu.
Zorba iktidarların aynı zamanda korkak olduğunu, korkaklığını zulmederek gidermeye çalıştığını dile getiren Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesine "kayyum" atandığını ama dayanamayıp ayrıldığını, ikinci defa "kayyum" atandığını ifade etti. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci'ye ilişkin Kılıçdaroğlu, "Okulun içinden çıkan kişi aslında tam anlamıyla tanımlarsak bir Brütüs, gerçek anlamda bir Brütüs." dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesinin sıradan değil, dünyanın en önemli üniversitelerinden birisi olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
- Aldılar yerine Brütüs Naci'yi getirdiler. Bakın, ne yaptı? Bir; hocaları kovdu. Dünyanın saygı duyduğu, dünya biliminin göz önünde tuttuğu ve onlara saygı duyduğu bilim insanlarını üniversiteden attılar, hocaları kovdular, öğrencileri dövdürdüler, hatta bazılarını hapse attırdılar, bir kulüpleri vardı, kulüplerini tamamen kapattılar ve okul dünya üniversiteler listesinde 200 sıra birden geriye düştü. Şimdi bu Brütüs Naci durmadı, bu sefer de okul mezunlarının kendi paralarıyla yaptıkları bir bina var, o binaya da el koydu. Zorbalık yaptı, 'Burayı da alacağım.' dedi. Buradan Naci'ye sesleniyorum: Zulümden, adaletsizlikten, baskıdan hoşlanmam. Bunu yapanları da asla ve asla affetmem. Naci, kayyum düzenine son verdiğimiz zaman görecektir neyin ne olduğunu. O da görecektir, geliyor gelmekte olanın ne anlama geldiğini.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, altılı masanın Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni hayata geçirdikleri zaman Türkiye'de her şeyin çok kısa süre içerisinde düzeleceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, altılı masa tarafından hazırlanan Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni göstererek söz konusu çalışmanın demokrasi tarihinde bir ilk olduğunu söyledi.
Farklı partilerin 6 liderinin, devlet için bir beka sorunu haline gelen tek adam rejimini değiştirip ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek için bir araya geldiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde ilk defa 6 liderin bir araya gelip, 2 bin 300'ün üzerinde var olan soruna oy birliği ve gönül rahatlığıyla çözüm üretiyorsa Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğunu dile getirdi.
Devleti, ahlak, erdem, bilgi ve adalet üzerine yeniden inşa edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
- Ne diyorlardı, '6 benzemez bunlar, bir araya gelemezler, sabahtan akşama kadar kavga ederler.' Ya arkadaş siz de bir aradasınız. Hiç bir araya gelip bir fotoğraf verdiler mi? Bir masanın etrafında toplanıp da önlerinde kağıtlar 'Memleketin şu sorununu nasıl çözeriz.' diye düşündüler mi? 'Bu memlekette yolsuzluk var, hırsızlık var, yolsuzlukları önlemek için şu adımı atalım.' diye bir cümle kurdular mı? 'Bu memlekette tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler var. Bunlarla bizim mücadele etmemiz lazım.' dediler mi? Demediler. Besleniyorlar oradan çünkü. Yolsuzluklardan besleniyorlar. Devletin saygınlığını koruyacağız. Devlet gerçek anlamda devlet olacaktır, ana devlet olacaktır.
Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nde 9 ana başlıkta 2 bin 300'ten fazla çözüm vaatleri olduğunu ve bunların ortak karar, ortak imza ve oy birliğiyle alındığının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Demokrasi tarihinde bir ilktir ve bütün demokrasi tarihi kitabını yazacak olan hocalar bu kitaba atıf yapmadan bir kitap yazamayacaklardır." dedi.
İktidara geldiklerinde ilk yapacakları işin, Durum ve Hasar Tespit Komisyonu kurmak olacağını aktaran Kılıçdaroğlu, görevlendirecekleri bir grup uzmanın, memleketin hangi halde olduğunu araştırıp hazırlayacakları raporu 6 liderin önüne koyacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, Strateji ve Planlama Teşkilatını kuracaklarını, Merkez Bankasının bağımsızlığını kesinlikle sağlayacaklarını, Ekonomik ve Sosyal Konseyin de çalışacağını belirterek sorunları muhatabından dinleyerek çözüm için çaba harcayacaklarını anlattı.
"BAY KEMAL ASLA VE ASLA GERİ ADIM ATMAZ"
"Hiç endişe etmeyin, Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni hayata geçirdiğimiz zaman göreceksiniz Türkiye'de her şey çok kısa süre içerisinde düzelecek." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
- Bir konuda en başından beri çok açık ve net konuşuyorum; bu beşli çetelerin proje kisvesi altında devlet hazinesinden fazlasıyla götürdükleri paraları onlardan tahsil edeceğim sözünü verdim. Çünkü o paralar bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Bu çetelerle bu savaşı ilan etmeden önce dost meclislerinde çok uyarıldım; 'Aman Başkan onlarla uğraşırsan o devasa para da seninle uğraşır' diye telkinlerde bulundular. 'Mafyası var, bunların paramiliter grupları var, derinleri var. Aman Başkan dikkatli ol' diyen dostlarla bir araya geldim. Samimi olarak uyarıyorlardı. Tabii ki ben bütün bunları bilerek ve düşünerek yola çıktım. Ben bilmiyor muydum bunu söylediğimde bu sürecin ne kadar kirli hale geleceğini, her türlü karalama kampanyalarının yapılacağını ve tehditlerin artacağını, silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağı mı? Elbette biliyordum. Görüşme talepleriyle geldiklerinde görüşmeyi kabul edersem bu kirli düzenin hedefi olmayacağımı da gayet iyi biliyordum. Halkımın şunu çok iyi bilmesi ve beni çok iyi anlaması gerekiyor; bu çetelerin bir kısmı saray iktidarından yani Erdoğan'dan da önce vardı. O zaman da devletin içindeydiler. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Sürekli bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmışlar. Her gelene de yedirmişler, derinlere de yedirmişler, mafyaya da yedirmişler. Öyle ya, hazineyi kolay kolay soydurmazlar adama. Ne kadar karanlık odak varsa hepsini beslemek zorundasın eğer bunlarla iş birliği yaparsan. Bunlar nasıl insan satın alınacağı konusunda da uzmanlaşmış durumdalar. Bunlarla görüştüğüm an emin olun aynı zamanda bu çarkın da bir parçası olacaktım. İktidarın ismi değişecekti ama halkımın sefaleti aynen devam edecekti. Yani bir Erdoğan gidecekti ama yerine yeni bir Erdoğan gelecekti, halkımız da sefalet içinde kalacaktı. Partimizin görevlendirdiği uzman ekiplerimiz Hazineden çalınan paranın peşine düştüğü ve o raporların masama geldiği an korkunç bir paniğe kapıldılar. Devletin hazinesinden çalınan paranın toplamının 418 milyar dolar olduğunu saptayınca karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı. Korktum mu? Vız gelir tırıs geçer, Bay Kemal asla ve asla geri adım atmaz, kale gibiyiz, yiğit gibiyiz. Asla ve asla geri adım atmayacağız. Neleri varsa, her şeyleri ile gelsinler asla geri adım atmayacağız. Bir milim bile geri adım atmayacağız.
"BEYTÜLMALA DOKUNAN YANACAKTIR"
Kılıçdaroğlu, Sayıştaya da çağrı yaparak "İktidara geldiğimizde yazdığınız raporlarda 418 milyar doları görmezsem görevinizi layıkıyla yerine getirmemişsiniz demektir. Milletimin önünde açıkça ifade ediyorum; vallahi de billahi de raporda görmezsem yakarım sizleri." ifadelerini kullandı. Sayıştay Başkanlığından randevu talep edeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Gideceğim ve baş başa görüşeceğim. Şimdi konuştuklarımın daha ayrıntısını onlarla konuşacağım. Son bir Bay Kemal uyarısı daha yapmak istiyorum, beytülmala dokunan yanacaktır." diye konuştu.
Çeteler ile devlet hazinesinden sülükleri ve parazitleri temizleme operasyonuna başlamadan önce Ankara'ya "çetemetre" adında dev bir dijital pano kurduracağını anlatan Kılıçdaroğlu, halktan çalınan 418 milyar doların her birini geri aldıklarını tüm Türkiye'nin bu panodan göreceğini ifade etti.
Mal Varlıklarının Geri Alınması Ofisi'ni kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
- Kediye, köpeğe aldıkları tasmalara beytülmaldan bir kuruş harcanmışsa onu bile geri alacağım. Ben bunu söyleyince 'Hani sen helalleşecektin, nedir bu?' diyorlar. Benim helalleşeceğim, haksızlık yapılanlardır. Kime haksızlık yapıldıysa, güç sahibi devlet veya ben veya herhangi birimiz bir kişiye haksızlık yaptıysa onunla oturup helalleşeceğim. Dolayısıyla Roboski'yle, Ali İsmail Korkmaz'ın ailesiyle, Soma ile helalleşeceğiz. Başı kapalı kızlarımıza haksızlık yapıldığı için biz o dönemde suskun kaldığımızdan dolayı onlarla da helalleşeceğiz. Liste uzun, saymayım. Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz çok ama çok açık ve çok nettir; vuracağız neşteri, alacağız devletin malını geriye. Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak, açtıkları telefonun ucunda bir ses duyacaklar; Ben Kemal geliyorum.