Ferzende Kaya: "Ahmet Kaya’nın hikayesi hepimizi anlatıyor"
Ece Ataer'in Ulusal Kanal ekranlarında sevenleriyle her pazar 16.00'da buluşturduğu H'ECE programının bu haftaki konuğu yazar Ferzende Kaya oldu.
Ulusal Kanal ekranlarında her pazar saat 16.00’da izleyicilerle buluşan ve kültür-sanat dünyasına ışık tutan H'ECE programı, bu hafta önemli bir ismi ağırladı. Ece Ataer’in sunumuyla yayınlanan programın konuğu, yazdığı eserlerle dikkat çeken ve okuyucuların beğenisini kazanan yazar Ferzende Kaya oldu.
Programda, Ferzende Kaya’nın edebiyat yolculuğu, eserlerine yansıyan toplumsal ve bireysel temalar, yazarlık süreci ve gelecekteki projeleri ele alındı. Kaya ideolojiler üzerine şunları ifade etti:
"Eğer bir davam, bir düşüncen, bir ideolojim varsa ona yoğunlaşman lazım. Ben Aziz Nesin'i sevmiyorum ama niye sevmiyorum bir bakayım. Bu adam ne yazmış? Ne söylüyor? Ne söylüyor? Onu bir incelemem lazım ki en azından sevmemem için bir gerekçem olsun. Necip Fazıl'ı sevmiyorum. Niye ki? Adamın külliyatı var ortada kaç tane eseri var? Bunları bir oku, bir öğren Yani ne yapmış diye.
Şimdi bu anlamda biz çok kayıp kuşaklarız gerçekten. Yani kinle dolu, önyargılarla oluşmuş, ne kendisini bilen, ne düşündüğünü bilen, ne kendi savunduğunu iddia ettiği düşüncenin de farkında olan kesimleriz. Herkes için bu böyle."
"AHMET KAYA HERKESİ BÜNYESİNDE BARINDIRIRDI"
"Ahmet Kaya, herkesi bünyesinde barındıran, müziğinde barındırmış bir adamdı. Ve bir gün pat diye hiç beklemediğimiz bir anda hayatını kaybetti. Ahmet Kaya, roman karakteri olsa iyi bir yazar ancak böyle hazırlardı onun finalini. Sürgünde ölmek yani. Onun şöyle bir cümlesi var: 'Ben öldüğümde kimse arkamdan memleketini sevmiyordu demesin. Ben bu memleketi Ardahan'dan Edirne'ye kadar severim' diyor.
Çıktığı televizyon programlarında hep bunu tekrarlıyordu hatırlarsanız. En büyük isteği buydu. Çünkü hep onunla suçlanıyordu Ya Ahmet Kaya hain mi? Ahmet Kaya bölücü mü? Bu olaydan önce de hep bir şey yapıyordu.
Halbuki Ahmet Kaya'nın sihirli sesi güzel, bize, bu topluma hediye edilmiş bir adamdı. Bu hediyemizi bir gün kaybettik. Onu kaybetmek çok üzdü beni. Ve biz hep bir araya gelip işte Yusuf Hayaloğlu ile Gülten ablayla anılarımızı konuşurken onu anıyorduk. O anmaları ben bir kitapta birleştirmek istedim roman diliyle " Başım Belada "çıktı. Çok da sevildi."