Bugün NEVRUZ... Gündüz ve gecenin eşit olduğu ve Tabiat ananın baharı doğurduğu gün. Türkler bu günü Ergene (Sarp) kon (dağ beli, geçit) demir dağları eritip, bir bozkurtu izleyerek Ergenekon’dan çıktıkları kurtuluş günü olarak da kabul ederler.
NEVRUZ, Türkiye, Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Pakistan, Afganistan, Hindistan, İran ve Irak’ta kutlanan bir gelenek olarak UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine girmiştir. Türkiye’nin UNESCO’ca tescil edilmiş on altı geleneğinden biridir.
Türklerin Nevruz gelenekleri ile ilgili olarak tarihi kaynaklarda geniş bilgiler bulmak mümkündür. Bu kaynaklardan bazıları:
AbulKasım Firdevsi – Şahname
Kaşgarlı Mahmut – Divân-ı Lügat’it Türk
Yusuf Has Hacib – Kutadgu Bilik
Ömer Hayyam – Nevruzname
Hüca Ali Termizi – Nevruzname
Mevlana Lütfi – Gül ve Nevruz
Ebulgazi Bahadır Han – Şecere-i Türk
Bahaddin Ögel – Türk Mitolojisi
Okuduklarımızdan toparlayarak biz de Ergenekon’dan çıkış öyküsü anlatalım:
Altaylarda huzur içinde yaşayan Türklere vakt i zamanın birinde çok güçlü bir düşman baskın yapmış. Türkler ölümüne savaşmışlar. Savaşta çoğu ölmüş. Az sayıda sağ kalanlar geri çekilmişler. Ancak takipçilerden nasıl kurtulacaklarını, nereye sığınacaklarını bilememişler. Bir geyiğin Demir dağlar arasında bir mağaraya girdiğini görmüşler. Onu takip etmişler. Geyik sarp dağların arasından dolanarak giden dar bir geçitten geçmiş ve etrafı dağlarla çevrili cennet gibi bir yaylaya çıkmış. Türkler burayı yurt tutmuşlar. Demircilik zanaatını iyi bilen Türkler yeniden kılıçlar, kalkanlar, demirden ok uçları yapmışlar, bu ok uçlarına ıslık çalma yeteneği verip onlarla haberleşme öğrenmişler. Talim etmişler, güçlenmişler. Çoğalmışlar. Oraya sığmaz olmuşlar. Bu kadar insanı buradan çıkarabilmenin yolunu aramışlar. Düşünmüşler, taşınmışlar; demişler ki, “biz bu dağlardan demir çıkarıp, eritiyor araç, gereç, silah yapıyoruz. Dağı eritelim”. 70 baş at ve öküz kesmişler. Derilerinden 70 körük yapmışlar, dağın 70 yerine dağ gibi odunlar yığmışlar ve tutuşturmuşlar... Dağ erimeye başlamış ve bir gedik açılmış. Tam o sırada bir bozkurt çıkmış ortaya ve önlerine geçmiş. Ve onları dağların içinden geçirmiş, geniş yaylalara, otlaklara, verimli topraklara getirmiş. Ve Türkler orayı yurt tutmuşlar. Daha da çoğalmışlar, dünyaya yayılmışlar...
İşte Ergenekon, geyik ve bozkurt o nedenle Türklerde kutsal sayılır...
Bu, işin masal yanı. “NEVRUZ / YENİ GÜN”ün aslında ne olduğu, doğal açıklaması şöyle:
Bir yılda dört dönence var: 21 Mart, 21 Haziran, 23 Eylül ve 21 Aralık. Bunlar güneş ışınlarının dünyaya gelişine göre önemli tarihlerdir.
21 Haziran’da Kuzey Yarıküre’de en uzun gündür. Artık günler kısalmaya başlayacaktır.
23 Eylül’de gene gece gündüz eşit duruma gelmiştir. Gündüzler geceden daha da kısalacaktır.
21 Aralık, gündüzün en kısa, gecenin en uzun olduğu gündür. Artık gecenin yavaş yavaş kısalma zamanı gelmiştir. Gündüzler uzayacak; havalar ısınmaya başlayacaktır.
Bugün ise, 21 Mart... Bugün artık gece ile gündüz eşittir. Şimdi günlerin yeniden uzama zamanıdır. Bahara adım adım girilecektir. Havalar ısınacak çiçekler, ağaçlar, ürünler yeşermeye başlayacaktır. Bugün, BAHARIN MÜJDECİSİDİR.
Orta Asya, Ön Asya ve Balkanlar’da bu bayram başta Türkler, Kürtler ve Farslar olmak üzere birçok halk tarafından coşkuyla kutlanır. Şimdi bu bayram dünyanın her yanına yayılan bu insanlar sayesinde artık Kuzey Kutbu’ndan Güney Kutbu’na dek her yerde kutlanıyor.
Türkler bu güne şu isimleri verirler:
Altay Türkleri; Cılgayak Bayramı
Azerbaycan; Ergenekon, Bozkurt Bayramı
Başkurt Türkleri; Ekin Bayramı
Doğu Türkistan; Yeni Gün, Baş Bahar
Gagavuzlar; İlkyaz
Hakas Türkleri; Cılsırtı, Ulu Kün
Karaçay-Malkar Türkleri; Gollu, Gutan, Saban Toy, Tegri, Toy
Kazak Türkleri; Ulus Günü
Kazan Türkleri ve Karakalpaklar; Ergenekon Bayramı
Türkmenler; Teze Yıl
Uygur Türkleri; Yeni Gün
Türkiye’de daha çok Nevruz ya da nev, yeni; ruz, gün; YENİ GÜN deniyor...
Bugün aynı zamanda Dünya Şiir Günü; iki kadim dostumun paylaştığı şiirlerin tam yeri.
xxxxx
Sevgili Hüseyin Haydar Öztürk’ün NEVRUZ ŞİİRİ:
https://www.youtube.com/watch?v=ox3D1ICsTf4
Karanfilin kalbi gül, nergisin sapı sümbül,
Göğün elleri yağmur, kırın gözleri çakır.
Yeşil bebek, yeşil kuş, yeşil yaprak, yemyeşil taş.
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Sarı pürçek, sarı ay, sarı gömlek, sapsarı tay.
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Hoş geldiniz yeryüzünün doğum gününe,
Hoş geldiniz dostlar vay! tırtılın, karıncanın evine.
Hastalarla birlik yatıp delilerle uyanırız,
Kuru daldan yaş dallara inip çıkarken sığırcık,
Gün doğarken, yan yana, sade suyla yıkanırız,
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Akça kızlar göğü sağsın, günışığı yere yağsın
Kazandan taşan sütte bizim de payımız var,
Kafaya çekelim güneşi, çenemizden aksın bahar.
Çalsın taflan davulları, çınlasın nergis zilleri,
Aşkla dolup düz olan ırmakta sırrımız gizli.
Türküm burda, Kürdüm burda, Azerim de gelesidir.
Ötüşsün çan çiçekleri, açsın sarmaş pipilleri,
Kız oğlan ayakta öpüşsün, ah yiyeyim o dilleri.
Ferhat burda Şirin burda, Mem-u Zin de gelesidir.
Başlasın insanın hüneri, köpürsün toprağın güheri,
Düşman çerileri daldı içeri, kamışlar saldırasıdır.
Boru çiçekleri gürlüyor: Bütün zambaklar ileri!
Çiğdem burda, çağla burda, menekşe de gelesidir.
Yenigün veriyor emir: Dövülsün eski demir.
Mete burda, Ata burda, Bedreddin de gelesidir.
Tütsün kardeşlik ocağı, kırılsın kalleşlik bıçağı,
Bulaştı kana çıngı, ol canlar uluşasıdır.
Türkmen burda, Tatar burda, Özbekler de gelesidir.
Bir Memo düşse ateşe, içimde yanar on ton meşe,
Coşsun çağlasın neşe, ol düşman çıldırasıdır.
Kazak burda, Kırgız burda, Uygurlar da gelesidir.
Şu dünyanın başı sonu iki adım arasıdır:
Eşik burda, beşik burda, mezarımız neresidir?
Hey nana nina, hey nana ninanay!
xxxxx
Ve sevgili Ali Rıza Özkan’ın paylaştığı Uygur ezgisi:
Keldı baar nur saçıp,
Navrez kokuy mor açıp,
Eşerdi çöller, dağlar,
Azan navrezim mubarek.
Navrez keldı, korunuz,
Navrez akkın beriniz.
Cennet olsun cerınız,
Azan navrezım mubarek.
Keldı baar, turunız,
Bu navreze bakınız.
Koterilsin başınız,
Azan navrezım mubarek.
Uyun artı bagça,
Aktar-toktar bokça.
Balalarga beş (yımırta) akça,
Azan navrezım mubarek.
Çıktı çolge batır Ali,
Zilfi kara dülüdüli.
Ol tanrının arslanı,
Azan navrezım mubarek. (Bir Uygur ezgisi)
Bol verimli, bol ürünlü YENİ GÜN’LER dilerim.
NEVRUZ BAYRAMINIZ, YENİ GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!