Siyasi poyraz kehanetleri

Metin Akgerman Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Bu yazıya başlamadan şöyle bir ara başlıklara göz atmanızı ve ilginizi çeken kehanet alanlarını okumanızı tavsiye ederim.

Rusya ve ABD, Ukrayna coğrafyası üzerinden çatışmaya girmiş durumundalar. Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâra malum Poyraz diyoruz. Bizim memlekete de elbette bu siyasi poyrazın etkileri olacak.

Türkiye olarak önümüzdeki aylarda ve yıllarda Ukrayna'daki gelişmelerin Türkiye ve Dünya'da nasıl sonuçları olmasını beklemeliyiz ve bu olası sonuçlara karşı politika seçeneklerimiz neler olabilir?

SWİFT

Rusya'nın Swift sisteminden çıkartılması ile global bankalar arası transferlerde alternatif sistemlerin kullanımının yaygınlaşacağını öngörebiliriz. Çin ve Rusya'da alternatif sistemler mevcut. Türkiye'de hem kendi sistemini geliştirmeli hem bankacılık sistemini farklı SWİFT muadili sistemlere uyarlamayı değerlendirmelidir.

KREDİ KARTLARI

Kredi kartı sistemlerinde de benzer kısıtlamaların ve yönelişlerin olması muhtemeldir ve aynı yaklaşım kredi kartı sistemleri ve online ödeme sistemleri için de gösterilmelidir. Sadece yurtiçi sistemler geliştirmek yetmez, bunları farklı ülkeler ile entegre edip ortak standartlar belirleyebilmeli ve alternatif uygulamalar geliştirebilmeliyiz. Bizim BKM Express sistemini veya Troy markasını geliştirerek yabancılara alternatif etkinlikte bir kredi kartı markası olarak pazarlayabiliyor olmamız ve farklı ülkelerde kullanılabilir hale getirmemiz gerekir. Bunun ön adımı olarak ise, öncelikle yurtiçinde bu sistemin yaygınlığı artırılmalıdır.

KONTEYNER HATLARI

Rusya'ya batı menşeyli ve dünyanın en büyükleri olan Maersk ve MSC gibi armatör/konteyner firmalarının servis vermeyi durdurmasının da önemli ticari sonuçları olabilir. Rusya'nın St. Petersburg ve Kaliningrad gibi Atlantik bağlantılı kuzey liman bölgelerinin önümüzdeki dönemlerde önemli seviyede ticari ambargo ile karşı karşıya kalacağını ve Rusya'nın dünya ile ticaretinde Karadeniz'in ve İstanbul boğazlarının öneminin dramatik şekilde artacağını öngörebiliriz. Türkiye'nin hem Rusya için hem Batı için önemi artacak. Batılı müttefiklerimizden (!), bizi, Rusya'yı ticari olarak boğmaya yöneltecek baskı ve teşviklerin geleceği kehanetin ötesinde bir kesinliktir.

NATO'CU HÜKÜMET ÇALIŞMALARI

Türkiye'nin 2023 seçimleri sonucunda iktidara NATO’cu bir hükümetin gelmesi için Batının kesenin ağzını iyice açacağı, bizim STK'ları, malum medya gruplarını ve gazetecileri, abidik gübidik internet sitelerini bolca fonlayacağını da elbette öngörmek mümkündür ve zaten bu durum kör göze parmak misali uzunca dönemdir hem siyaset sahnesinde hem medya sahnesinde gözlemlenmektedir. Bu fenomen muhtemelen başka Avrupa ülkelerinin seçimleri öncesi, ilgili ülkelerde de gözlemlenecektir.

RUSYA PAZAR FIRSATLARI

Rusya'da dükkânı kapatan batının dev bazı markalarına ait üretim tesisleri olacaktır. Almanların bazı meşhur araba markalarının bu alanda karar aldıkları konuşulmaktadır. Üretimi olmayan bazı firmalar ise satış faaliyetlerini durduracaklardır. Cep telefonu konusunda bu durum kesin gibidir. Bu durumda, Rusya'nın hem Türk ürünlerine talebinin artmasını hem de yabancı ürünlerinin Türkiye üzerinden Rus pazarına giriş yapmasını öngörebiliriz. Bu durumu hızlandırmak veya yavaşlatmak elbette politika yapıcılarımızın uygulayacakları politika setlerine bağlı olacaktır.

BİR KUŞAK BİR YOL

Cin, Kazakistan, Rusya ve Ukrayna demiryolu güzergahı üzerinden Avrupa'ya ulaşan ticaretin akışı sekteye uğrayabilir. Çin ve Rusya arasında demiryolu üzerinden ticaret artacaktır ancak muhtemelen Avrupa'ya Çin'den mallar kuzey demiryolu hattından değil daha çok içinde Türkiye'nin de olacağı Güney hattı üzerinden gelebilecektir. Türkiye henüz Çin ile demiryolu üzerinden konteyner gönderimi işlerini tek tük yapabilmekte, yeterli hacme ulaşmayı ve altyapıyı kurmayı becerememiştir. Güzergahta gerekli yatırımlar hala yapılamamıştır. Boğaz geçişi de pek verimli sağlanamamaktadır. TCDD'de son 6 yılda kaç genel müdür değişti ben saymayı bıraktım. Yapılması gereken iş çoktur ancak gelişmeler kaplumbağa hızındadır ve bu hattın hazır olmaması sebebiyle her gün Türkiye maddi kayıp yaşamaktadır.

Çin bağlantısı kadar önemli diğer bir demiryolu bağlantısı ise Türk limanlarının Rusya ve Moskova bölgesi ile demiryolu bağlantısıdır. Kafkaslar üzerinden Türk demiryolu hatları Moskova'ya bağlanabilmektedir ancak bölgede Ermenistan ile bir anlaşma veya Ermenistan bypass edilerek Azerbaycan üzerinden bir hat açılması gerekmektedir. Diğer bir olasılık ise Gürcistan hattıdır ancak Rusya ve Gürcistan arasındaki sorunlardan dolayı bu konu kolay değildir. En az bu kadar önemli bir diğer hat ise Samsun - Rusya Ro-Ro hattıdır.

HAVACILIK

Havacılık alanında da taşlar yerinden oynayacaktır. Yolcu ve kargo uçağı pazarlarına neredeyse tamamen hakim olan ABD ve Avrupalı şirketlerin Rusya'ya yedek parça ambargosu uygulaması demek, bu şirketlere hızla Asya merkezli yeni alternatiflerin oluşacağı anlamına gelmektedir. Avrupa ülkeleri, Rus havacılık şirketlerine de uçuş yasağı getirmiştir. Asyalı ülkeler bu gelişmelere bakmakta ve yarın kendi başlarına da aynı bankacılık, havacılık ve ticaret kısıtlamalarının geleceğini öngörmektedirler. Türkiye zaten savunma sanayisi başta olmak üzere bazı alanlarda ambargolar ile karşı karşıyadır ve bir sonraki adımda nelerin olabileceğini de bu gelişmelerin sayesinde görebilmiştir. Türkiye'nin Rusya ile olan havacılık bağının önemli bir kısmı turistik amaçlıdır ve Rusya'dan Türkiye'ye sezonsal olarak milyonlarca turist bu kanal ile aktarılmaktadır. Türkiye'nin Rusya'ya bu alanda zarar verecek bir tavır takınması hayal edilemez.

Rusya'dan Avrupa'ya uçamayacak olan bunca Rus havacılık firması uçaklarını nereye yönlendirecekler? Elbette akla, geniş kapasitesiyle ve yoğun Avrupa bağlantıları ile ilk gelen havalimanı İstanbul'dur. Bu gelişme muhtemelen İstanbul havalimanını yolcu trafiğini dünya havalimanları içerisinde üst sıralara çıkartacaktır ve Türkiye'ye ilave fayda yaratacaktır. Türkiye ve Rusya arasında çalışan uçak sayısı ve bağlı şehir sayılarını yeni gelişmeler ışığında tekrar değerlendirmek faydalı olabilir. Batı cephesinden gelecek muhtemel talep ise Türkiye'nin Rusya'ya hava sahasını kapatması yönünde olabilir.

İKİ BAŞLI DIŞ POLİTİKA

Siyasi Poyraz'ın gösterdiği diğer bir durum ise Türkiye'deki dış politika yönetiminin iki başlı olmasıdır.  Dışişleri Bakanımız Sn. Mevlut Çavuşoğlu'nun dış politikaya yönelik söylemleri ile Cumhurbaşkanı başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar kurulu üst düzey yöneticisi olan İbrahim Kalın'ın söylemleri 180 derece farklı yönlerdedir. Acaba dış politika gemisinde iki zıt yöne doğru tayfalara seyrüsefer talimatı veren iki kaptan mı mevcuttur yoksa Sn. Cumhurbaşkanı nabza göre şerbet verme amacıyla batılı lider görüşmelerinde İbrahim Kalın'ı, milli politikalarda ise Sn. Çavuşoğlu'nu mu öne çıkarmaktadır? Belki daha doğru bir benzetme, kaptan köşkünden Batıya gidelim talimatı gelmekte, çarkçıbaşı ve dümenci ise, dümeni doğuya kırmaktadır. Bu iki başlı dış politika yönetimi ne kadar sürdürülebilir olabilir?

TAHIL ÜRETİMİ 

Buğday başta olmak üzere dünya tahıl üretimi de Ukrayna'daki krizden etkilenebilir. Türkiye, Erzurum bölgesi gibi buğdaya uygun ve ekim yapılmayan bölgelerde buğday ve uygun tahıl üretim politikalarını devreye alabilir ve sorumlu komşu ve dost olarak hem Ukrayna hem Rusya tahıl üretimi ve ticaretinin aksamaması için gerekli tedbirleri alabilir.

PETROL

Petrol ve enerji fiyatlarının geldiği durum hepimizin malumu. Yüksek petrol fiyatları Türkiye'nin zararınadır. Bu fiyat seviyesinden petrol endüstrisi varlıklarına yatırım yapmak doğru olmayabilir ancak TPAO'nun mevcut üretim kuyularındaki üretimini artırıcı, verim artırıcı yatırımları yapması, yurtdışındaki mevcut arama ve üretim lisanslarına bağlı çalışmaları hızlandırması, deniz sondajı çalışmalarını hızlandırması ve Afrika'daki petrol üreticisi ülkeler ile son dönemde gelişen ilişkilere ağırlık vermesi faydalı olabilir.

GAZ

ABD'nin kaya gazi üretimini artırması ve Avrupa'ya kendi gazını pazarlayarak Avrupa'yı Rusya gazından uzaklaştıracak politikaları devreye almasını beklemeliyiz. Rus boru hattı üzerinden gaz alan bazı Avrupa ülkelerinin daha fazla LNG terminali ve depo kapasitesi yatırımı yapmasını beklemeliyiz. Katar, Azerbaycan, Cezayir gibi gaz ihracatçısı ülkelerin dış ticaret fazlasının artmasını, daha çok Türk müteahhit firmalarına proje vermelerini beklemeliyiz. 

Rusya'dan Karadeniz altından Türkiye’ye gelen gaz hatlarının bazı teknik destekleri İtalyan firmaları tarafından veriliyor. Bu desteğin kesilmesi operasyonları aksatabilir. Sualtı hatlarını korumak bir mesele haline gelebilir. Türkiye’nin bu konuda gerekli tedbirleri alması gerekir.

SİYASETÇİ BONSERVİSLERİ VE UYUM YÖNETİMİ

İsrail, Mısır, Kıbrıs, Lübnan açıklarındaki gaz yataklarında üretilen ve üretilecek olan gazların Türkiye üzerinden geçiş ihtiyacı son gelişmeler ile artmıştır. Doğu Akdeniz ülkelerinin refahı, Avrupa ülkelerinin enerji güvenliği için Türkiye'nin politik önemi artmıştır. Türkiye'ye yandaş bir iktidar getirme gerekliliği her geçen gün Avrupa ülkeleri için artmaktadır. 2022 yılında Türkiye'de politik sahnenin bol hareketli olacağı, piyasa mali gazeteci ve siyasetçi bonservis bedellerinin artacağını öngörebiliriz. Türkiye'nin bankacılık sistemi üzerinden medya ve siyasilere aktarılan paraları yakın takip etmesi, siyasete, finansa, kamu yönetimine ve medyaya, "uyum yöneticisi" (compliance officer) uzman kadroları yetiştirmesi ve bu kadroları yetkilendirmesi faydalı olacaktır.

DİKTATÖR MU DEMİŞTİK?

Her gün batılı gazete, dergi ve televizyonlarda Erdoğan'a diktatör ve benzeri sıfatları cömertçe kullanan yazarlar, Türkiye'nin Ege, Kıbrıs, Suriye, Azerbaycan, Libya askeri harekatlarını, Akdeniz sondaj çalışmalarını yerden yere vuran gazeteciler ve etki ajanları, Ukrayna operasyonları ile birden ters köşe olmuşlar ve neredeyse övgü düzecek hale gelmişlerdir. Bu gelişmelerin Türkçesi, Türkiye'nin şu sınırlı dönemde, milli menfaatlerine göre serbest hareket edebileceği bir süresinin olmasıdır. Ege'de kıyıdan denize atlayıp yüzerken kolumuz Yunanlıya çarpıp incitecek mi diye endişe edecek bir dönemde değiliz. Benzer şekilde Akdeniz'deki denizaltı haritalama ve sondaj faaliyetleri olsun, Kıbrıs Türk Devleti'nin deniz ve hava yetki alanları olsun, terör örgütleri ile sınır içinde, dışında ve kanun önünde mücadele gibi konularda konjonktür uygun olabilir.

NÜKLEER

Nükleer politikalarda da global değişiklikler beklemeliyiz. Rusya'nın askeri operasyonu sırasında Ukrayna'daki nükleer ve kimyasal tesisleri öncelikli olarak kontrol etmek istemesi tesadüf olamaz. Bu tesislerin bir otorite boşluğuna uğraması durumunda veya suçu ona veya buna yıkmak üzere belirli çevrelerce sabote edilebilme ihtimali belli ki bir endişe kaynağı olmuştur. Kaygan siyasi zemin ve güçlü medya dezenformasyon aracı kullanılarak büyük trajedilere ortam hazırlanabilir. Nükleer gücün nasıl eşsiz bir caydırıcı güç olduğunu yaşadığımız gelişmeler bize ve herkese gösterdi ve dünyada nükleer silahlara talebin artmasını beklemek iyimser olmamakla beraber gerçekçi bir beklentidir. Bir ihtimal, bu gelişmelerin ışığında yeni ve daha kapsamlı bir nükleer silahsızlanma hareketine de gidilebilir.

AKKUYU

Akkuyu santralı konusu muhtemelen Türkiye'nin önüne tekrar getirilecektir. Reaktörün önemli bileşenlerinin Fransız yapımı olduğu bilinmekte ve Fransa'dan Rusya üzerinden teknoloji ve parça alındığı bilinmektedir. Fransa ve Rusya arasında nükleer teknoloji alanında iş birliğinin devam etmesi pek olası değildir. Akkuyu ne olacaktır? Yedek parça tedariği nasıl sağlanacaktır? Hangi bileşenlerde Fransa'ya veya Avrupa ve Amerika'ya bağımlılık mevcuttur? Santralın tasarımı, reaktörün tasarımı, parça tedarikçileri değiştirilecek midir? Bunun güvenlik ve risk değerlendirmesini yapmaya yetkin Türkiye'de kurum var mıdır?  Acaba santralın yeni ünitelerinin reaktörlerini Çin ve Hindistan'da uygulamaya giren Toryum yakan yeni tip modellere güncelleme imkânı var mıdır? Fetö döneminde perte çıkan Türkiye Atom Enerjisi kurumunun yerine kurulan, pek kimsenin ne yaptığını henüz anlayamadığı TENMAK kurumunun bu alanda esaslı çalışmaları var mıdır? Ayrıca nükleer teknoloji geliştirme kurumuna, otomobil yan sanayi firması gibi isim verilir mi? Maden araştırması ile nükleer araştırmanın aynı kurumda toplanması doğru bir kurumsal tasarım mıdır?

AVRUPA'DAN GELECEK KURUMSAL ARACILIK TALEPLERİ

Avrupa'daki birçok şirket, Rusya'ya getirilen yaptırımlardan zarar görecektir, direk ticaret yapmak isteyecek ancak yapamayacaktır. En azından geçiş döneminde, Rusya ile olan ticaretlerini Türkiye gibi ülkeler üzerinden yürütmeye çalışacaklardır. Türkiye'nin bu süreçte Avrupa ve Amerika kurumları ile finansal, ticari bilgi ve belge paylaşma, şirket ve şahıslarının bilgi güvenliğini sağlama konularındaki mevzuatlarını gözden geçirmesi faydalı olabilir. BAE başta olmak üzere bazı körfez ülkelerine de aynı amaçlar ile batılı şirketlerden benzer talepler olması muhtemeldir.

DEMİR ÇELİK, KONFEKSİYON, OTOMOTİV

Sektörel olarak Demir Çelik ürünlerinde Avrupa'nın talebinin bir kısmının Rusya'dan Türkiye'ye kaymasını bekleyebiliriz. Rusya'da satış yapan İspanyol ve diğer bazı Avrupalı konfeksiyon üreticileri pazardan çekildiğinde, Türk konfeksiyon ürünlerinin ve markalarının satış fırsatı artacaktır. Otomobil konusunda da Rusya'dan Türkiye üretimi otomotiv talebinin artmasını beklemeliyiz. Gerekiyorsa bazı yabancı markalar ile lisans anlaşmalı yapılarak bu alandaki ticaret kolaylaştırılabilir. Gümrük süreçleri ve tarifeleri konusunda Rusya ile önümüzdeki dönemde yakın çalışmak icap edecektir.

RUS'UN AVRUPA'DAKİ SERVETİ

Rusya vatandaşlarının malına mülküne Avrupa'da el konma konusu, batılı kapitalist sistemin temeli olan özel mülkiyet hakları konusunu sarsacaktır ve birçok ülke için batılı pazarlar, yatırım ve servet aktarımı için güvenli olma özelliklerini yitireceklerdir. Sadece Rus vatandaşları değil, Çin, Hintli ve Türk vatandaşları da bu gelişmelerden rahatsız olacaklardır. Türkiye ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, birçok ülke vatandaşı için daha güvenli algılanan bir finans merkezi olma konumuna gelebilir. Türkiye'ye bu süreçte uygulanacak politikalar ile orantılı olarak az veya çok miktarda sermaye transferi olmasını beklemeliyiz.

SANAT, SPOR

Sanat ve spor konularında Rus ekiplerin Avrupalı bazı ülke ve kurumlarca cezalandırılması muhtemelen kısa süreli olacaktır. İlgili Rus ekiplerin daha çok Türk şehirlerinde meslek icra etmelerini sağlarsak, ilgili belediyelerimizce alaka gösterirsek herhalde bir kaybımız olmaz.

Yunanistan Rus Kuğu Gölü Bale ekibinin programını iptal etmiş, bazı Rus orkestra şefleri Avrupa'daki işlerinden uzaklaştırılmış, bazı olimpiyat madalyalı Rus sporculara Avrupa'da kapılar kapatılmış. İster istemez insanın aklına genç Cumhuriyet döneminde Nazi Almanya'sından kaçan Yahudi bilim adamlarına Türk Üniversitelerinde kapıların açılması, ve bu insanların Türkiye'de birçok bilim alanının temelini atması, ve alanındaki ilk akademisyen kadroyu yetiştirmeleri politikaları geliyor. Türkiye'nin spor akademileri bugün buz pateninde, buz hokeyinde, Teniste, bu Rus sporculardan faydalanabilir. Türk konservatuarları, Rus orkestra şeflerinden istifade edebilir. Benzer durum Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de geçerli olabilir.

YENİ ASKERİ TAKTİKLER

Dünyada her yeni askeri operasyon ve çatışma, ilgili dönemin popüler savaş yöntemleri ve taktikleri konusunda tüm askeri uzmanlar için uygulamalı bir eğitim görevi görüyor. Mevcut operasyonda aynı şekilde birçok öğreti ve ibret taşıyor. Konuyu uzmanlarına bırakmak gerekli ancak gözlemlerime göre bu çatışmalarda yeni nesil omuzdan atılan füze sistemlerinin ne derece etkin olduğunu gördük. Omuzdan füze atarak helikopter düşürülmesi yeni bir olay değil ancak uçak düşürülmesine pek alışık değildik.  Kilometrelerce uzunlukta askeri konvoylar ile yapılan askeri operasyonlara da pek alışık değiliz. İki kardeş ülkenin çatışmasına bu derece yabancı lejyonerin gönderilmesi ve imece misali birçok ülkeden bu derece açık şekilde füze, uçak, tank, top ne varsa gönderilmesi konusu da yeni bir fenomen. Avrupa Birliği'nin, birlik olarak askeri ekipman temini gibi bir tavır alması da bir ilk. Çatışma bölgesinde geleneksel ve sosyal medyanın çok etkili bir silah olarak algı yönetiminde bu derece yoğun olarak kullanılması da bir yenilik olabilir. Bir askeri operasyona karşı Rusya gibi her açıdan büyük ve güçlü bir devletin, uluslararası ticaret ve ilişkilerden tamamen tecrit edilmesini hedefleyen ambargo adımlarının atılmasını da yeni bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

İNSANI YARDIM

Rus ve Ukrayna halkları milletimizin dostu ve komşusudur ve bu zor dönemde Rusya ve Ukrayna yöneticileri ile mutabık kalarak insanı yardım konusunda gerekli destek verilmelidir. Türkiye'nin destek verebileceği bölge öncelikli olarak Karadeniz kıyı bölgesindeki şehirler olabilir. Bu şehirlerde elektrik kesintisi, ısıtma sorunu, şu ve gıda sorunu, hastane kapasite sorunu gibi sorunlar oluşabilir. Türkiye bazı gezi gemilerini (Misal Aliağa'da parçalanma/sokum sırası bekleyen eski gezi (cruise) gemileri) hastane veya geçişi konaklama gemisine çevirerek Karadeniz limanlarında millet ayırt etmeksizin devreye alabilir. Karadeniz Holding'in enerji gemisi filosundaki gemilerin bir kısmı bu limanlardan şehir ve hastane gibi kritik tesislere enerji sağlayabilir.  Dünya denizlerinde terk edilmiş birçok petrol platformu bulunmaktadır, bunların bir kısmı yüzdürülerek Ukrayna kıyıları açığında sabitlenerek insanı yardım amaçlı devreye alınabilir. Karadeniz sahildeki şehirlerimizdeki atıl durumdaki haneler, çatışma bölgesinden kaçanların kullanımına tahsis edilebilir.

KRİZİN KAZANANI ABD Mİ?

Bir görüşe göre Ukrayna çatışmaları konusundan en karlı çıkan ülkenin ABD olacaktır. ABD bir taşla birkaç kuş vurmuş mudur? Rusya'nın "Kuzey Akımı 2" gaz boru hattı projesini durdurdu, Rusya'nın petrol ve gaz ihracatını kısıtlayarak kendi gaz ve petrol şirketlerinin önünü açtı, kendisinden küçük adımlar ile uzaklaşmakta olan Avrupa ülkelerini Rusya tehdidi ile korkutarak kendisine bağladı, Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin askeri harcama taahhütleri artırmasını sağladı ve elbette bu harcamaların büyük bölümünün kendi şirketleri tarafından karşılanmasını sağlayacaktır. Krizin şimdilik gözlemlenen sonuçlarına göre dolar güçlendi, GBP az, EUR çok zayıfladı, altın ve petrol değerlendi. Rusya'nın son yıllarda merkez bankası altın rezervlerini güçlendirmiş olması ve petrol fiyatlarının artmasından faydalanacak olması ise krizin faturasını Rusya açısından azaltacaktır.

Kısa vadede kazanmış gibi görünen ABD'nin orta ve uzun vadede durumu ise zor olabilir. Trenin altına atılan Avrupa Birliği ne olduğunu anladığında ve ağırlaşan hayat şartları ve siyasi sorunların faturası vatandaşlarına yansımaya başladığında, seçim sandıklarından çıkacak sonuçlardan ABD ve "Brüksel" memnun olmayabilir. Bu gelişmeler, ABD çevresindeki müttefiklik ağını, AB'yi ve NATO'yu zayıflatabilir. Ayrıca ABD'nin güdümünde olan bazı Birleşmiş Milletler finansal kurumlarının Rusya'ya karşı takındığı tavır, Birleşmiş Milletlerin yönetişim şeklini ve meşruiyetini tartışmaya açabilecektir. Belki BM kurumsal yapısında reforma, belki de Asya ülkelerinin liderliğinde paralel bir Birleşmiş Milletler yapılanmasına gidilebilecektir.

İNŞAAT

Ukrayna'da çatışmaların etkisi ile yıkım oluşmaktadır. Yeni Ukrayna haritası nasıl olacak bilemiyoruz ancak her durumda bölgede ciddi bir inşaat ve altyapı projesi seferberliği başlatılacaktır. Bu projeleri muhtemelen hem Avrupa Birliği hem Çin hem de Rusya finanse edecektir. Türkiye'nin Ukrayna'daki projeleri finanse etme imkanı pek olmayabilir ancak projelerin müteahhitlik servislerinin verilmesinde rekabetçi konumda olacağı kesindir. İdeal senaryoda Türkiye'nin Çin finansmanı desteği ile inşaat firmalarını yeniden onarım sürecine sokması faydalı olabilir.

diğer

Libya'nın önemi önümüzdeki dönemde artan petrol fiyatları ve AB'nin yeni kaynak arayışları sebebiyle artacaktır. Libya'da petrol ve gaz üretiminin hızla artırılarak ülkenin tekrar imarı hedeflenmeli ve desteklenmelidir. Aynı şekilde artan petrol fiyatları dolayısıyla Cezayir'de önemli fırsatlar sunabilir.

Afrika'da azalan Avrupa, Artan Çin, Rusya ve Türkiye etkisi devam etmesi olası bir trenddir. Türkiye'nin Ukrayna çatışması dolayısı ile Rusya'ya karşı tavır alması, Afrika'da birçok fırsatı kaçırması ve gereksiz riskler alması anlamına da gelebilir.

Türkiye'nin Moskova büyükelçiliğinin kadrosunu ve maddi imkanlarını güçlendirmesi, önümüzdeki dönemdeki risk ve fırsatları daha iyi yönetmemizi sağlayabilir.

Putin'in siyaset sahnesinde parlaması ve güçlü bir Rus lider olarak ünlenmesi, Kafkaslarda uyguladığı askeri politikalar ile oluşmuştu. Ukrayna operasyonununbaşarısı, Putin'in siyasi geleceği için de önemli olacaktır.

Tüm yazılarını göster