BM Güvenlik Konseyi dün Rusya`nın Ukrayna askeri harekatı konusunda bir karar alamadan dağıldı. Tabii ki ilk neden konseyin veto hakkına sahip beş ülkesinden biri olan Rusya`nın, Amerikan önergesini reddetmesiydi. Ama ikinci neden ise yine veto hakkına sahip Çin`in çekimser oy kullanması oldu! Hindistan da çekimser kaldı. Karar çıkamadı!
Washington`un önergesi Rusya`nın Ukrayna`dan derhal çekilmesini öngörüyordu. Çin ise ne `çekilsin` ne de `çekilmesin` diyerek üçüncü bir yol izledi! Neden? Çin`in kendi açıklamasından dinleyelim (Zahng Yun. Çin`in BM Daimi Temsilcisi).
" Çok karmaşık ve hassas bir durumla karşı karşıya" kaldığımız mevcut durumda ,Güvenlik Konseyi gerekli cevabı vermelidir. Böyle bir cevap ayni zamanda son derece dikkatli olmalıdır. Yangına benzin dökmek yerine, krizi söndürmeye uygun olmalıdır. Doğru şekilde ele alınmaz, körü körüne baskı ve yaptırım uygulanırsa, bu, daha fazla can kaybına, daha fazla mal kaybına, daha karmaşık ve kaotik durumlara, farkları kapatmada daha fazla zorluklara yol açabilir. Barışçı çözümün önünü tamamen kapatabilir ve sonuçta kurban olacaklar da masum insanlardır.”
“BM Güvenlik Konseyi mutlaka gerekli bir cevap vermelidir, ancak cevap, krizi etkisiz hale getirmeye yönelik olması gerektiğinden, aynı zamanda son derece ihtiyatlı olmalıdır. “
“Bir ülkenin güvenliği öbürünün güvenlik kaybı pahasına olmamalıdır, güç gösterisine veya bir askeri bloğun genişletilmesine dayalı olmamalıdır. Bütün ülkelerin güvenlik endişelerine saygı gösterilmelidir. NATO'nun art arda beş dönem boyunca Doğuya doğru genişlediği koşullarda, Rusya'nın meşru güvenlik talepleri ciddiye alınmalı ve gerektiği gibi davranılmalıdır.
Ukrayna sorununun bir gecede ortaya çıkmadığını , bir cok faktörün bir araya gelmesiyle uzun bir zaman süreci içerisinde oluştuğunu belirten Çin temsilcisi, NATO`nun yıllardır Rusya`yı kuşatmaya çalıştığını ve sınırlarına asker ve silah yığarak güvenlik endişesi yarattığını örneklerle anlattı. Bu nedenlerle uzun süredir Rusya`nın endişelerinin ve konumunun haklı olduğunu vurgulayan Çin temsilcisi, Çin hükümetinin yine de sorunun barışçı biçimde diplomatik yollardan çözülmesini istediğini vurguladı. Zhang`a göre, dün BM Güvenlik Kurulu, `Rusya`yı mahkum ediyoruz` cümlesini çıkartıp, yerine `kınıyoruz` diyerek olumlu bir adım attı!
BM Daimi temsilcisi Zhang Yun`un bu açıklamaları, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping`un evvelsi gün Putin`le görüşmesinden beri Çin ve Rus medyasında dile getiriliyor. Resmi açıklamalarına göre Çin`in Ukrayna konusundaki tavrı özetle şu; ABD ve NATO genişleme ve silah yığma politikasıyla Rusya`yı yıllardır sıkıştırdı, bu nedenle Rusya şu an haklı durumdadır, ancak Rusya`nın Ukrayna`ya müdahale etmesi çözüm değildir, çözüm diplomatik olmalı ve taraflar diş güçlerin etkisi olmadan karşılıklı olarak masaya oturmalıdır.
Çin, Batı`nın ekonomik ve askeri yaptırım politikasını `yangına körükle gitmek` olarak görüyor, NATO karışmazsa sorunun Rusya ve Ukrayna arasında masada çözülebileceğini savunuyor. Rusya`nın askeri müdahalesini ise `ihtiyatsız` bir adım olarak nitelerken, ister Ukrayna ister Rusya olsun hiçbir ülkenin içişlerine askeri yöntemlerle müdahale edilmemesi gerektiği görüşünü BM`de öne çıkarıyor. Çin, Ukrayna ve Rusya`yı, NATO`nun dişlandığı bir görüşme masasına yönlendirmeyi amaçlıyor ve diplomatik çözüm istiyor.
Çin ayni zamanda Rus askeri harekatının, Rusya`nın uluslararası prestijine zarar vereceğini öne sürdü ve dolaylı biçimde uyarıda bulundu. Bu uyarı Rus medyasının da gözünden kaçmadı ve Rus medyası Çin`in bu tespitine de yer verdi.
Kısacası Birleşmiş Miller Güvenlik Konseyi`nde dün Ukrayna konusu oylanırken, Çin`in `çekimser` kalmasının nedeni buydu. Çin Rusya`yı haklı görmek ve desteklemekle beraber Rus askeri harekatının yanında değil! Bazı batı medyası Çin`in bu politikasını “ Çin, Rusya`ya karşı` diye vererek mahsus, kasıtlı ve Çin`le Rusya`nın arasını açmayı amaçlayan yalan propaganda yaptı, tabii ki bu doğru değil. Konu yukarıdaki gibi. Aslında Türkiye de dün Avrupa Konseyi`nden Rusya`nın atılması oylandığında, çekimser kalarak, Çin`inkine benzer bir tavır almıştı. Ama Ankara, son Ukrayna çatışmasında NATO`ya yakın bir politika izliyor.
Çin, Rusya`yı haklı bulmakla ve savunmakla beraber, Rus askeri harekatının Avrupa`yı iteceğini düşünerek de yukarıda belirttiğimiz tavrı alıyor. Trump döneminde ABD – Avrupa ilişkisi oldukça bozulmuştu. Biden iktidara gelirken Washington`un yeni dünya politikalarının temelini Avrupa`yı yeniden kazanmak olacağını ilan etmiş ve tüm küresel stratejilerinin buna dayanacağını söylemişti. İktidara geldiğinden beri bunda pek başarılı olmadığı gözlendi, Almanya`ya Kuzey Akımı projesini bile engelleyememişti. Ama Ukrayna`ya Rus müdahalesi sonrası tüm Avrupa , ayak sürüyerek de olsa, ABD`nin yanında yer aldı! Türkiye de de NATO``ya doğru bir kıpırdanma görülürken, Finlandiya`nın bile NATO`ya üye olmayı tartışmaya başladığı gözlemleniyor. Rus harekatı ile gündeme gelen bu gelişmeler Pekin`i endişelendiriyor.
Tarih hep göstermiştir ki, büyük olaylar her zaman, yeni saflaşmalar doğurarak büyük gelişmelere yol açar. Ukrayna`da Washington`un kopardığı fırtınanın sonunda buraya varmış olması üzücüdür. Barış kaybedilirse kolay geri gelmez!
Ve barış, ancak `kuzu postu ` rolüne girmeden gerçekten savunulabilecek kadar pahalıdır.