Sol, sosyalist düşüncenin ardına sığınarak, devrimci teoriyi iğdiş edenlerin başında hiç kuşkusuz sahte TKP'nin eskimiş elemanlarından Veysi Sarısözen gelir. Yıllardır Türkiye karşıtı tüm eylemleri sınırsız desteklemesiyle ünlüdür. O, İsmail Beşikçi gibi katıksız Amerikancıdır, İsrailcidir. PKK'nın yayın organlarının vazgeçilmezlerinden Sarısözen son yazılarıyla insana pes dedirtiyor!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Edirne'deki en büyük hesabı İmralı'dakine verecek” sözleri üzerine Sarısözen, "Öcalan ucuz dedikodu konusu değildir" diyerek yanıtlıyor.
Sahte TKP'nin MK Politbüro üyeliğinde bulunan Veysi Sarısözen aynı zamanda ÖDP kurucuları arasında da yer almıştı. Kapağı PKK saflarına atınca onların gözleriyle her şeye bakar oldu!
Sol, sosyalist kesimlerin kendi ilkelerinden vazgeçerek, etnik bölücülüğün payandasına dönüşmesi için PKK'nın yayın organlarında yıllardır yazan Sarısözen, HDP'nin çağrısına uymayarak toplantıya katılmayan Sol Partiyi (ÖDP) şu sözlerle eleştiriyor, "Eski ÖDP genel başkanı Alper Taş demiş ki, partilerinin “üç” ilkesi varmış ve ne yazık ki HDP bu üç ilke yerine “kimlik” siyasetini öne çıkarıyormuş. Nedir bu “üç ilke”? Birincisi “laiklik”. İkincisi “kamusalcılık.” Üçüncüsü de “anti-emperyalizm” imiş." Peki şu yukarıdaki tespitlerin hangisi yanlış? HDP her Allahın günü etnik ve dini bölücülüğü besleyen çalışmalar içinde değil mi?
PKK/HDP açısından tek ilke var ve bu ilke Amerikan emperyalizmine dayanarak Türkiye'yi bölmek, zayıf halkaya dönüştürmek. Sarısözen kendini PKK atmosferine o kadar kaptırmış ki ağzından çıkanı kulağı duymuyor! Şu cümle ona ait, "HDP'ye ABD emperyalizminin işbirlikçisi" bir parti olduğunu bile söyleyebilirler." PKK önderliğinin kabul ettiği bir olguyu Veysi Sarısözen yalana sarılarak boşa düşürebilir mi? PKK ve yan kolları Amerikan emperyalizminin İsrail siyonizminin emrindeki piyon örgüttür. PKK'ya silahı ABD, elemanlarının sabotaj, EYP yapımı, suikastler gibi eğitimlerini ise gruplar halinde Mossad vermektedir. Neresinden bakarsanız bakın PKK emperyalizmin doğrudan yönettiği bir örgüttür. PKK'nın kongreleri ABD/İsrail casuslarının gözetiminde yapılan bir örgüt nasıl antiemperyalist olabilir?
Uzun yıllardır emperyalizmin etnik ayrılıkçılığı körüklediği gibi, onun ikiz kardeşi dini parçalanmaları da özendirdiğini sürekli olarak dillendirdik. Mezhepçiliğin ülkemizdeki pek çok acının yaşanmasında önemli roller üstlendiğini yaşayarak öğrendik. Veysi Sarısözenlerin gözlerini ABD ve İsrail seviciliği kör etmiş!
Bakınız Bay Sarısözen ne diyor: "Oysa HDP CHP’nin “devletçi laikliğini” reddetmiş. Hatta “laiklik” bile demeden koskoca Kürdistan’ın Türklerden daha fazla Müslüman halkını, aşağıdan yukarıya “laikleştirmiş.” HDP ve genel olarak Kürt özgürlük hareketi (PKK. Mİ) olmasaydı, şu Arap Baharı sürecinde Şafi Kürtler arasında DAİŞ’in “Hizbullahı” aratacak ölçüde nasıl bir etki yapabileceğini düşünmelisiniz? Alevi Gültan Kışanak’ın ve nice Alevinin Şafi Kürtler tarafından Belediye Başkanı ve vekil yapılması, bilin ki Kemalist “laikliğe” bin basar. HDP “laikliği öne çıkarmıyormuş. HDP halkçı ve özgürlükçü, demokratik laikliği tüm Kürdistan’da aşağıdan yukarıya inşa ediyor. “Demokratik ulus” Müslümanlarla, Ermenilerle, Asurilerle, Rumlarla, Alper Taş’ın hemşerileri Lazlarla kuruluyor."
Bir parantez açalım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Afiş skandalı" ile sahte solcu Veysi Sarısözen'in yukarıdaki açıklamaları arasındaki benzerlik tesadüfle açıklanabilir mi? "Etnik Köken, İnanç, Engellilik, Cinsel yönelim Yasayla Dezavantaj Olmaktan Çıkarılacak" sözlerinin başka bir anlamı olamaz. Zaten Aydınlık Gazetesi muhabirinin, “Etnik köken dezavantaj durumda derken hangi yasa kastediliyor? Cinsel yönelim ifadelesini açar mısınız?” sorusuna CHP Grup Başkanvekili Engin Altay "CHP orta yerdeki Anayasa’da bir çok eksik olmasına rağmen, eksik Anayasa’ya rağmen bütün temel hak ve özgürlüklere, vatandaşlar bakımından devletin riayet etmesini ister. Türkiye'de etnik, Kürt, Türk, Gürcü, Abaza, Boşnak (…) bu konularda bile maalesef bir ayrım var.” yanıtını vererek PKK/HDP yörüngesindeki Veysi Sarısözeni tamamlıyor.
Devletsiz laiklik ve aşağıdan yukarıya laikleştirme nasıl oluyor? Anarşistlerin devlete yaklaşımlarıyla Sarısözen'in devlete yaklaşımı arasında bir fark kalıyor mu? Böylesi uyduruk görüşleri ortaya atmak ancak Sarısözenlerin marifetidir!
DEAŞ (IŞİD), Amerikan emperyalizmi tarafından ve Barack Obama'nın bilgisi dahilinde Mossad'ın desteğiyle CİA tarafından kurulan, örgütlendirilen, silahlandırılan bir örgüt olduğunu ABD'lilerin kendileri kabul ediyor. DEAŞ, PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin palazlandırılması ve kukla devletin akdenize ulaşmasının yolunu açması için kurgulanan bir örgüttür. PKK/PYD'nin DAİŞ'e karşı mücadelesi kocaman bir balondan ibarettir. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Yugoslavya gibi parçalanması operasyonlarında piyon olarak kullanılan örgütlerdir DEAŞ ile PKK.
Sarısözen, etnik ve dini bölünmenin derinleşmesi yönündeki çabalarıyla bilinir. Buna bir şeyi daha ekleyelim, onun bir başka vazifesi de sol etiketli parti ve örgütlerin iğdiş ve PKK/HDP'ye yem edilmesi çalışmalarıdır. Yazıklar olsun TKP gibi partilere ki Sarısözenlerin, Kürkçülerin kervanına katılarak vatanlarına saf tutuyorlar!
PKK/HDP'yi, kamusalcı, sınıf eksenli, emekçi örgütü ve daha ileri giderek komünalci olarak değerlendirmek devrimci teorinin çarpıtılması değil midir? HDP'nin konumu bunun tam zıddıdır. Daha da ileri giderek PKK/HDP'yi en antiemperyalist örgüt olarak değerlendirmek abesle iştigaldir.
Veysi Sarısözen'in akıllara durgunluk veren şu cümlesine kim inanabilir, "ve nihayet “anti-emperyalizm”. Bu “anti-emperyalizm” ile “ulusalcı” anti-emperyalizm arasındaki farkı kim izah edecek? Yaşadığınız ülkenin “emperyalist” bir ülke olduğunu anlamadığınız sürece, sizin “anti-emperyalizminiz” ile CHP’nin, hatta Erdoğan’ın demagojik anti emperyalizmi arasındaki fark, bilin ki silikleşir. Kendi ülkesinin emperyalizmine karşı savaşmayan bir parti, ne Amerikan ve ne de Rus emperyalizmine karşı savaşabilir. “Emperyalizm dış olgu değildir”, Türkiye emperyalist bir ülkedir ve HDP ile Kürt özgürlük hareketi ABD, Rus, Çin ve Avrupa emperyalizmine karşı savaşı, Türk emperyalizmine karşı onbinlerce kurban vererek sürdürüyor."
Büyük Ekim Devriminin lideri V. İ. Lenin başta olmak üzere bilimsel sosyalizmin büyük ustaları çok büyük ihtimalle mezarlarından ters dönmüştür! Bu da nereden çıktı diyerek herhalde lanet okumuşlardır!
Beyefendiye göre:
1) PKK anti emperyalisttir,
2) Türkiye emperyalisttir,
3) ABD emperyalizmi ile Rusya aynıdır,
4) PKK/HDP ABD, Rus, Çin, AB emperyalistlerine karşı savaşmaktadır.
Sarısözen'e ne diyelim; "Allah akıl fikir vermenin yanı sıra ıslah etsin"! Yazının neresinden tutsanız dökülüyor. Türkiye, bırakalım emperyalist bir ülke olmayı tam kapitalist bir ülke dahi değildir. Buna rağmen emperyalist ilan edilmesi art niyet ve düşmanca tavır dışında değerlendirilemez. Birincisi, Türkiye, tipik yarı sömürge ve yarı feodal bir ülke statüsünde değildir ve böyle ele alınamaz. İkincisi, Türkiye tekelci kapitalizmin tam hakimiyeti altında değildir. ülkemiz tekelci kapitalizmin en yüksek aşamasına ulaşmadı vb vb. O nedenle Türkiye'yi düşman görmek için emperyalizm teorisini eğip bükmenin anlamı yoktur.
PKK antiemperyalist değil Amerikan emperyalizminin işbirlikçisi,uşağı, piyonu, kara gücüdür ve bu görevi yerine getirmektedir. PKK, Kürt ulusal hareketi olmadığı gibi Kürdümüzünde düşmanıdır. ABD emperyalizmi Türkiye'nin baş düşmanıdır. Rusya ve Çin yurdumuzun stratejik dostlarıdır. AB devletleri tüm yanlışlarına ve ABD emperyalizminden kopmamalarına rağmen düşman olarak görülemez.
Emperyalizmin ulus/devletleri parçalama projesinin teorik altyapısını oluşturan "sömürge teorisi" bir virüs gibi Kürtçülerin içine işlemiş ve onları uşak haline dönüştürmüştür. Bu teorinin en önemli özelliği Türkiye'yi sömürgeci ve emperyalist görmesidir. Bu teoriyi savunanlar en sonunda Amerikan emperyalizminin kapıkulu haline gelmişlerdir.