Bekleme odasına girdiğimde oturanları hızlıca tarayarak 10 kişi saydım. Sosyal hizmetler uzmanı olarak görüşeceğim kişinin bir erkek ve İranlı olduğunu bildiğim için hemen 6 kişiyi eledim. 4 kişi kaldı. Yaşını da bildiğim için 1 kişi daha eledim. “Tülin Uygur’un ziyaretçisi” diye seslendim. Tam kimse kıpırdamadı diye düşünürken çıkış kapısına yakın kocaman süs ağacının ardından kocaman parkasının içinde neredeyse kaybolan ve ürkek bir şekilde yaklaşan Amir’i gördüm. Gülümseyerek bekledim ve elimi uzattım. Çekinerek uzattığı elini kuvvetlice sıkıp “hoş geldin” dedim. Asansöre binip odama çıkarken hep yere baktı. Havadan sudan bir iki soruma nezaketle ama isteksiz cevap verdi.
24 yaşındaki Amir büyük maceralar yaşayarak İran’dan kaçmış ve İsveç’e iltica etmişti. Amir hermafrodit biriydi. Yani çift cinsiyetliydi. Hem kadın hem de erkek cinsiyetine ilişkin özellikleri çeşitli oranlarda taşıyordu. 24 yıllık yaşamı boyunca hep dışlanmış, hep alay konusu olmuştu. Orta halli bir ailesi vardı. Çok az sayıda akrabası Amir’in bu özel durumunu biliyordu ama aile diğer akrabalar tarafından dışlanmış ve içine kapanmıştı. İsveç’te cinsel tercihlerinden dolayı kimsenin dışlanmadığını duymuştu. Ama burada da rahat olamıyordu. Yaşadıkları, korkuları ve gelecek kaygıları nedeniyle depresyondaydı, tedavi altındaydı. Bu arada hastanede ameliyat için tercih yapması gerekiyordu. Kadın olmayı da denemişti, erkek olmayı da ama Amir kimdi? Bu soruya nasıl cevap bulacaktı. Geri dönüşü olmayan bir ameliyat onu korkutuyordu. Aldığı hormon ilaçları ve depresyon ilaçları nedeniyle gecesi gündüzüne karışmıştı ne okula gidebiliyordu ne de iş arayabiliyordu. Bir lokantanın bulaşıkhanesinde ne olduğunu anlatmak istemediği olaylar sonucu iş aramaktan da korkuyordu.
Üzüm gibi kara gözlerindeki kederle bana bakarak düşüncelerimi okumaya çalışan bu genç benim oğlum ya da kızım olabilirdi. Ne yapardım ben bu çocuğun annesi olsam? Kim bana yardım ederdi? Kimlerin çocuğuma yardım etmesini isterdim? Nasıl bir yardım beklerdim?
Hızla akan düşüncelerimden sıyrıldıktan sonra Amir’e benden nasıl bir yardım istediğini sordum. Bilmiyorum dedi, ne yapabilirsiniz. Kendisini görüştüğü psikiyatr yönlendirmişti bize ama Amir’in sosyal hizmetler hakkında çok az bilgisi vardı. Kısaca toparladım ve nasıl bir yerde yaşadığını sordum. Elimde bir adres vardı ama evini görmeden önce durumunu anlatmasını istedim. Cebinden dörde katlanmış bir geçici ev kontratı gösterdi. Evde kendinden başka 2 kişi daha varmış. Kendi özel odası yokmuş. Üstelik evi paylaştığı kişilerden biri sürekli kendisinden “iğrendiğini” söyleyen Kuzey Afrikalı orta yaşlı bir adammış. O evdeyken mutfaktan su dahi alamıyormuş. Nasıl geçiniyorsun diye sordum. Bir ara yardım almış ama sonra yükümlülüklerini yerine getir(e)mediği için yardım kesilmiş. Arkadaşların yardımıyla dediğinde vücudunu sattığını düşündüm. İsveç’te vücudunu satmak suç değil ama o vücudu satın almak suç! Yine de her meslekten, her toplum kesiminden, her yaştan insanların din, etnik köken, medeni hal farkı olmaksızın sıkça işlediği bir suç.
Tercihi konusunda kendisine en iyi doktorunun ve psikiyatrının yardımcı olabileceğini, benimse ev ve geçim konusunda sosyalin kurallarını zorlayacağımı söylediğimde gözlerindeki keder bulutunun bir an açıldığını hissettim. İstediğim evrakları hazırlayıp bana getirmesi için aynı hafta içinde evinde olmak üzere yeni bir görüşme saati vererek Amir’i gönderdim. Evin durumunu siz hayal edin! Birkaç kez daha görüştük. Kendisini üç ayrı yere yönlendirdim, ufacık bir eve yerleşip, düzenli sosyal yardım almaya başlayana kadar işlerini takip ettim. Sonrasını bilmiyorum. Umarım Amir korktuğu ameliyatı gerçekleştirmiş, tercih ettiği kimliğiyle, kimseden korkmadan, kimse tarafından kullanılmadan, kimse tarafından iş piyasasında dışlanmadan bir meslek sahibi olup, yeni bir yaşam kurmuştur.
Etrafınıza bakın, ne kadar farklı hayatlar ve deneyimler var. Amacımız herkesin kendi cinsel, dinsel, etnik kimlikleriyle ve tercihleriyle bir arada yaşayabileceği ortamı yaratmak değil mi? Amir’ler ne mutsuz olup intihar etsin ne de cinsel tercihi nedeniyle asılıp kesilsin.
Tülin Uygur
Stockholm
2 Şubat 2022