Bu sözler hamaset üzerinden sorunların üzerini çözmek isteyen, açılım sürecini kendileri başlatmamış ve sonuçları itibariyle de her birinden sorumlu değillermiş gibi konuşan ekibi temsilen AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’a, kendi parti bayrakları altında yaptığı konuşma sırasında bir çiftçi tarafından söylendi.
Esasen yaşanan olay, bu ülkede iktidar vatandaş arasındaki büyük kopukluğun en önemli örneklerinden biri.
İnsanlar geçim sıkıntısı çekmiyormuş gibi, işsizlik yaşamıyormuş gibi, enflasyondan beli bükülmüyormuş gibi, üretirken ürettiğine pişman edilmiyormuş gibi davranmanın, sorunları rakamları organize edip yok göstermeye çalışmanın netice vermediğinin göstergesidir.
Rahmetli Demirel’in ‘konu tencereye gelince’ benzetmesi bir kez daha hayatımızdaki yerini net bir biçimde alıyor. Siz ekonomik beceriksizliğinizi kabul etmek yerine, insanların sorunlarını yok sayar, bunu da örtmek için döneme ve konuştuğunuz yere ilişkin hamaset kokan konuşmalar yaparsanız vatandaşın biri de çıkar gerçeği yüzünüze vurur.
Şu an iktidarla ilgili yaşanan en büyük problem gerçek hayatla ve vatandaşla arasındaki fakın anormal ölçüde açılmış olması ve sokaktan kopmuş ruh haliyle, dünyaları ben yarattım edasıyla dolaşmasıdır.
Mahir Ünal açıklamış. Sonradan o kişiyle görüşmüş de, şöyle olmuş da böyle olmuş da… Onları geçeceksiniz. Sen bir şey anlatırken ve yine insanların gerçeklerine değinmezken, canı yanan vatandaş çıkıp ‘bizim gerçek meselemiz işsizlik’ deyip, açlığından söz etti mi?
Bunun anlamı ne biliyor musunuz? Mevzuya gel… Çünkü iktidar yetkilileri sadece kendi belirledikleri konular çerçevesinde kendileri konuşuyorlar ama kimseyi dinlemiyorlar.
İşlerine gelmeyen gerçekler yüzlerine söylendiğinde de kötü niyetten başlayıp terörist olmaya kadar uzanan bir yelpazede suç isnat edip, sonra da zeytinyağı gibi suyun üzerinde kalmaya çalışıyorlar.
Bu nedenle dış güçler masallarını da, faiz lobisi meselesini de, ürettik uçtuk, kaçtık zıpladık söylemlerini de bir kenara bırakıp, artık vatandaşın gerçeklerine kulak vermek zorundasınız.
Ülke için kulak vermek zorundasınız, çünkü yetki sizde ve Meclis’te parmak sayısıyla, dışarıda yetki tekliğiyle kulak vermediğiniz zaman işler içinden çıkılmaz noktaya geldiği gibi, sorunlar daha da ağırlaşıyor.
Yok, derdiniz seçim kazanmaksa yine kulak vermelisiniz. Çünkü gala gecesi gibi sizi alkışlayan bir sözde medya yaratıp, taraftar niteliğinde ‘acaba bana da bir şey düşer mi’ diye çevrenizde dolaşanların alkışlarından gerçekleri görmüyorsunuz.
Ne diyor vatandaş? Gerçek meselemiz işsizlik, açım. Duymuyorsan ne anlatırsan anlat, fark etmez. Kendini kandırırsın.