- Bugün adada taraflar arasındaki görüşmeler hakkında neler söylemek istersiniz?
Bunları izliyoruz. Cyprus Mail'de okuduğuma göre Rumlar 1948'den bugüne dek 15 kez çözüm planlarına HAYIR demişler. Tüm önerileri reddetmişler. İlk planlar daha İngilizler buradayken çizilmiş. Bu kez iki halk grubunun uzlaşması için bir çeşit ödün verilecekse bundan tabii ki, en çok Türkler zararlı çıkacaktır. 2003 Annan Planı'na göre, Türk tarafı toprakların yüzde yirmibeşini Rumlara bırakacaklardı. Bu Rumlara yetmedi. Bu kez daha fazlasını istiyorlar.
Bu kabul edilirse, kendi yönetiminden vazgeçerse, AB'ye girmek için sadece Rum tarafının hükümetini kabul ederse ve iflas etmiş Yunan devletinin borcunu omuzlarsa, KKTC biter. Buraya yerleşmiş tüm yabancılar ister istemez buradan ayrılmak zorunda kalır. Türkiye'nin planlarını bilmiyoruz. Ama Türkiye'nin Kıbrıs açıklarındaki gazı KKTC'den önemli gördüğü söyleniyor. Ama size birşey söyleyeyim, Bu görüşmeler bir yere varmayacak. Yaşarsak göreceğiz...
- AİHM'in, Türkiye'yi 1974'te yaptığı Kıbrıs Harekatı nedeniyle Rum tarafına 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum etmesini nasıl karşıladınız?
Tabii ki, gerçeklerle bağdaşmıyor. Türkiye'nin 1974 Barış Harekatı, 1960 yılında ilk olarak Kıbrıs'ta, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye'nin garantörlüğünde, cumhuriyet kurulduğunda geçerli olan anayasaya uygun olarak yapılan tamamen yasal bir harekattı. Bu anayasada bu üç ülkeye siyasi ve/ya da askeri olarak baskıya ya da yok olmaya/ "etnik temizliğe" karşı koruma hakkı ve sorumluğu veriyordu.
Rumlar daha 1963 sonbaharında tek yönlü olarak bu asıl anayasayı feshetmişlerdi. Bunun Türkler için sonuçlarını biliyoruz. Ancak Anlaşmayı imzalayan ülkelere müdahale hakkı veren madde hâlâ geçerliydi. Kıbrıs Türklerini koruma altında tutmanın tek yolu Türkiye'nin adada uygun bir askeri güç bulundurmasıydı. O nedenle Türkiye'nin tek yanlı olarak Kıbrıs Türklerini kaderlerine terk etmesi için hiçbir neden yoktur. Kimse buna Türkiye'yi zorlayamaz. Türkleri böyle bir kadere zorlamak, Kıbrıs'ta yeni bir savaş anlamına gelir. Tüm başarısız "barış görüşmeleri" şu anda başka bir seçenek olmadığını kanıtlamıştır.
KİTAP ÇEVRİLMELİ, OKUNMALI, OKUTULMALI
Kitabı herkese tavsiye ediyorum. Bu kitap bir an önce Türkçeye ve İngilizceye çevrilmelidir. Okunmalıdır. Okutulmalıdır...
Kıbrıs’ta Türklere karşı işlenen suçlar, cinayetler, katliamlar mahkemeye taşınıp bu suçların “soykırım” suçu olduğu kanıtlanmalı ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır. Yavruvatan’da bir daha asla aynı şeylerin yaşanmasına fırsat verilmemelidir.
Neden BM askerlerinin çekilmesi gerektiği, neden Türk askerinin kalması gerektiği ve neden “Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin tanınması gerektiği bu tür tanıklıklarla çok daha iyi anlaşılabilecektir.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Önce Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerintanımaları ve teşkilat üyeliğine almaları gerekiyor. Bu adımı teker teker tüm dünya ülkelerinin tanımaları izleyecektir.
Kıbrıs Türklerinin kurulmakta olan yeni dünyada layık olduğu yeri alacağı günler yakındır.