Tüketici ‘yeter artık’ dedi

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye’deki tüketicilerin bir araya geldiği derneklerin çatısı aldığında buluştuğu federasyonların, üst şemsiyede buluştuğu Tüketici Konfederasyonu Girişimi, geçtiğimiz pazar günü hep birlikte, tek ses olarak ‘yeter artık’ diye seslendi.

Vatandaşın geçiminin gittikçe zorlaştığı ve alım gücünü yitirdiği bir ortamda ülke genelindeki tüketici hareketinin yükselttiği bu sesi doğru okuması gereken ekonomi yönetimi ise temsilcileri kanalıyla halen ‘dua edin kur garantili TL mevduat tutsun’ noktasında temennilerle yürüyor.

Oysa vatandaş açlık sınırının 4 bin 13 TL’ye yükseldiği ortamda geçinemediğini haykırıyor. Bu köşe aynı zamanda vatandaşa ait olduğu için ve ne yazık ki bu çığlık görülmek istenmediği için köşemi mesajlarına ayırmayı uygun buldum. İşte noktasına virgülüne dokunmadan o açıklama:

“TÜİK’in bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu açıkladığı, asgari ücrete, kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılan maaş zammının daha cebimize girmeden yok olduğu, küçük esnafın, işçinin alın terinin yere damlayamadan buhar olduğu kötü yönetilen bu süreçte, bıçağın kemiğe dayandığı noktayı geçmiş bulunuyoruz.

Dört kişilik bir ailenin aç kalmadan yaşayabilmesi için artık her ay o eve en az 4.013,26 TL. girmesi gerekiyor. Asgari ücretin, çalışanların maaşlarının ortalaması düşünüldüğünde, ülkenin yarısından çok fazlası açlıkla mücadele ediyor.

Yönetilemez duruma getirilen ekonomide yaşanan ve dünyada benzeri görülmemiş kur hareketleri nedeniyle etiketlerin saat başı değiştirildiği, ulaşım, elektrik, doğalgaz gibi kamusal hizmetlerin bedellerinin ödenemez duruma geldiği bu noktada, açlıkla mücadelenin yeni adı, hayatta kalabilmek oldu.

Ülkenin çok büyük çoğunluğunun bu mücadelesini kenardan seyreden bir avuç azınlık ise, kur hareketlerinden elde ettikleri rantın, bizlerin cebinden çıkacak kur garantili mevduatlarının faizinin, kendilerine peşkeş çekilen kamu kaynaklarının sefasını sürmektedir.”

Hayallerinin çalındığını söyleyen insanlar bu ülkenin vatandaşları, oy verenleri, üretenleri, tüketenleri… Bir ülkede ekonomi yönetimi ve ekonomi basını bu sesi duymayacaksa neyi duyacak? Şirket haberlerini sayfalara ekranlara taşımakla bu işin içinden çıkamazsınız.

Üstelik konfederasyon temsilcileri sadece sorunu dile getirmiyorlar; beklentilerini ve çözüm önerilerini de paylaşıyorlar. Ne istiyorlar?

“Tüm gıda ürünlerinden, hangi ad altında olursa olsun vergi alınmasın.

Gıda ürünlerinin lojistiğini yapan araçların kullandığı akaryakıttan alınan vergiyi 2022 yılı sonuna kadar sıfırlayın, bu araçların kullandığı ücretli otoyol ve köprü geçiş ücretlerini yarı oranında indirin.

Elektrik, doğalgaz, su ve iletişimden alınan her türlü vergi oranını yüzde 1’e indirin.

Elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve ulaşıma yapılan zamları geri alın.

Özellikle yaşanan bu derin ekonomik bunalımın faturasını bizlere değil, bu bunalıma neden olan ve bundan kazançlı çıkanlara kesin.

Üretimin arkasında durun. Çiftçi, KOBİ, sanayici için hep birlikte taşın altına elinizi koyun.”

Şimdi tekrar dönüp soruyorum: Bu cadde çıkmaz sokak diye haykıran, paylaşımın geniş halk kitlelerini göz ardı ederek yapıldığını dile getiren ve hayallerinin çalındığından yakınan bu grubu, yani Türk tüketicisini, vatandaşını görmezden gelmeye devam edecek misiniz? Edecekseniz soru şu: Siz kimin vekilisiniz?

Tüm yazılarını göster