Kıbrıslı Türkler, Rum ve Yunanların Büyük Bizans hayalleri ve ENOSİS amaçları nedeniyle bilinçli ve kasıtlı olarak Kıbrıs’tan silinmek istendi. Baskılar, sindirme kaçırma çabaları, cinayetler, katliamlar birbirini izledi. “Soykırım” suçu tarifine uyan bir etnik soykırım yapıldı. Büyük acılar yaşandı. Kıbrıs halkı büyük bir kararlılıkla ve kahramanlıkla her şeye direndi, şehitler verdi. Milli mücadelesini Türkiye’nin1974 Barış Harekatı’yla başarıya ulaştırdı.
Kıbrıs Postası Gazetesi’nin bildirdiğine göre, 21-25 Aralık günleri tüm Kıbrıs’ta Milli Mücadele ve Şehitler Haftası etkinlikleri düzenlenecek. 2006 yılından bu yana düzenlenen etkinliklerde Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinde şehit düşenler anılacak.
ENOSİS – MAGALİ İDEA
Kıbrıs Türklerine karşı tarih boyu uygulanan katliamların nedeni iki sözcükle açıklanabilir: ENOSİS ve MEGALİ İDEA.
“Enosis”sözcük olarak “ilhak” demektir. Ancak bu ilhak sadece Kıbrıs ile ilgili değildir.İlk 1791 yılında çizilen büyük Yunanistan rüyası haritası, yani“Megali İdea haritası”nda yer alan coğrafyayı kapsamaktadır.
“Megali İdea”, “Büyük İdeal, büyük fikir” demektir. Buna göre, Yunanistan, İstanbul, Girit, Rodos, Kıbrıs, İzmir, Anadolu ve Büyük İskender’in uzandığı İskenderiye’ye kadar olan topraklar işgal edilerek, bir Helen İmparatorluğu olarak gördükleri,Batı Roma İmparatorluğu ya da Büyük Bizans İmparatorluğu yeniden kurulacaktır. Bu imparatorluğun başkenti de yine “Konstantinopolis” dedikleri İstanbul olacaktır.
Yunanistan’ın Kıbrıs’ı talep etmesi ilk kez 30 Aralık 1918 yılında gerçekleşti. 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa’dan adanın kendisine verilmesini istedi. 1950’de başpiskopos olan Makarios dini yemininin yanısıra enosis için yaşama yemini etti. 1960’ta Kıbrıs’ta bağımsız bir devlet kurulunca Türklere karşı baskı ve sindirme hareketleri arttı.
1963 -1974 arası Kıbrıs Türklerine karşı kasıtlı ve planlı “etnik temizlik” uygulandı. Ancak bu suçların “soykırım suçu” olduğu hakkında bugüne dek hukuksal bir süreç başlatılmadı. Bu nedenle de bu suçların “SOYKIRIM” suçu olduğuna dair mahkeme kararı yok.
Yıllardır Ermeni soykırımı yalanlarıyla uğraşıyoruz. Ardından “Süryani, Asuri, Keldani, Pontus Rum ve diğer” soykırım suçlamalarıyla uğraşıyoruz. Dahası Kürt soykırımı, Alevi soykırımı talep eden soykırım tüccarları da türedi. Ancak Türklere karşı her önüne gelenin “soykırım” suçlaması yapmasına karşın biz Türkler bize yapılan etnik temizlik girişimlerinin “soykırım suçu” kapsamına girdiğini dile getir(e)miyoruz. Tersine Rum ve Yunanlar bizim soykırım yaptığımız yalanlarını sürdürdüler, sürdürüyorlar.
2006’da Kıbrıs’ta girişimde bulunanlar oldu. Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi kuruldu.
( https://www.sondakika.com/dunya/haber-lefkosa-kibris-turk-soykirim-eylem-komitesi/ )
Ne var ki, henüz sonuç alın(a)madı.
SOYKIRIM KOMİTESİ
2006 yılında Kıbrıs Ulusal Direniş Konseyi ve bazı siyasi partiler, bir araya gelerek Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi'ni kurdu.
Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP) ve Milliyetçi Adalet Partisi (MAP) tarafından desteklenen Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi, 20 Aralık 2006 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek komitenin kuruluşunu ve 21 Aralık'ı “Kıbrıs Türkü Soykırım Günü” olarak ilan ettiklerini bildirdi. Komite üyeleri, Kıbrıslı Türklere uygulanan soykırım tüm dünyada kabul görene kadar faaliyetlerini sürdüreceklerini açıkladılar.
Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi Başkanı Kamil Özkaloğlu, Kıbrıs'ta uzun yıllar boyunca yaşanan olayların 1955 yılından başlayarak kanlı bir hale geldiğini, ancak Kıbrıs Türk tarafının olaylarda hep savunmada, mukavemette bulunduğunu ifade etti. Kıbrıs Türkü'ne hak etmediği katliamlar uygulandığını anlatan Özkaloğlu, "Biz, köy basmadık, sivil halka saldırmadık, katliam çukurları açmadık, bebekler gömmedik, ama ne yazık ki bütün bunlar bize uygulandı" dedi.
Eylem Komitesi, 21 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası anma etkinliklerinin başlayacağını duyurdu. 21 Aralık 1963'de gerçekleştirilen Kumsal Katliamı ve ardından gelen Türkeli, Terazi, Arpalık, Taşkent, Geçitkale, Boğaziçi, Muratağa, Sandallar, Atlılar ve diğer Türk yerleşim birimlerinde gerçekleştirilen vahşetin uluslararası hukukta kabul gören "soykırım" tanımıyla örtüştüğünü belirtti. Rumlar'ın Kıbrıslı Türklere yönelik insanlık dışı ve barbarca uygulamalarının adayı Yunan adası yapmak istemelerinden kaynaklandığını açıkladı.Komiteden yapılan açıklamada, 1974 yılında İfestos Planı ile adadaki tüm Türkler"in Türk müdahalesi gerçekleşmeden ortadan kaldırılmak istendiği vurgulandı. Kıbrıs Türklerine uygulanan soykırım tüm dünyada kabul görünceye kadar girişimlerin sürdüreceği kaydedildi.
Komite, 21 Aralık 2006 günü saat 17.00'de ilk Şehitler Anıtı önünde "Soykırımı Lanetleme Eylemi" gerçekleştirdi.
Eyleme katılan KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, yaptığı konuşmada, komitenin iyi bir başlangıç yaptığını belirterek, "Türk'ün ölmesi ve öldürülmesinin dünyanın umurunda olmadığını" söyledi.
1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş konuşmasında, "Hala bütünleşelim diyenlere sesleniyorum: Rum, Güney'de kalmış olan şehitliklerimizi talan etti, yarın bütünleştiğimizde bu şehitliklere ne yapacak ve halkımızın göstereceği reaksiyonla yeniden neler olacak" diye konuştu. Denktaş, küçüklüğünde, 1571'in şehitliklerinin Rumlar tarafından "yol genişletme" adı altında yok edildiğini belirterek, o günlerde her birkaç ayda bir, insanların giden şehitliklerin ardından matem tuttuklarını, sonradan alıştıklarını ve bunların unutulduğunu kaydetti. 1955-1958 yıllarında 33 köyden göçler olduğunu ve şehitler verildiğini ifade eden Denktaş, Rum Yönetimi Başkanı Papadopulos'un da, ABD'ye resmen mektup yazarak, "Türkiye gelirse kurtaracak tek Türk bulamayacak" dediğini anımsattı. 1963-1974 yılları arasında yapılanları, hiçbir diplomatın gidip görmediği toplu mezarları hatırlatan Denktaş, "Gerçekler bunlar. İki kesimlilik kabul edilmiştir ve temeldir. İki kesimlilik, Rumların federasyonu istememesi nedeniyle, iki devletliliğe dönüşmüştür" dedi.
Denktaş şöyle devam etti: "Rahat etmek, insan gibi yaşamak istiyorsak, güven içinde yaşamak istiyorsak, devletimize sahip çıkmak ve iki devletin anlaşması hususunda ısrarlı ve kararlı olmak mecburiyetindeyiz. İki devletin ortaklığı mümkündür; çünkü o zaman Rum yeniden Enosis için yola çıkıp bizi temizlemek siyasetini düşünse bile uygulayamaz. Bunun bilinci içerisinde olacaktır. İşbirliğinin temeli karşılıklı saygıdır".
Denktaş, soykırım eğer suç ise bunun planını yapan ve uygulamaya geçen, bugün "meşru Kıbrıs hükümeti" olarak AB'de makam işgal eden Rum tarafının suçlanması zamanının geldiğini belirterek, "Miloseviç ne yaptıysa Rumlar beterini yaptı" dedi.
Rumlar'ın hedefe varmalarını, Türkiye'nin garantörlüğünün engellediğini belirten Denktaş, "Türkiye gelmemiş olsaydı, bugün Kıbrıs'ta tek bir Türk kalkmamış olacaktı. Bunun devamını engelleyen devletin varlığı ve Türkiye'nin garantörlüğüdür" şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANI TALAT'I ZİYARET
Kıbrıs Türk Soykırımı Eylem Komitesi, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı da ziyaret ederek, 21 Aralık tarihinin "Kıbrıs Türk Soykırım Günü" ilan edilmesini ve bu konuda Cumhuriyet Meclisi'nden ivedilikle bir yasanın çıkarılmasını önerdi.
Ne yazık ki, Eylem Komitesi’nin bu talepleri bugüne dek yerine getirilmedi. Birleşmiş Milletler “Barış Gücü”nün gözü önünde işlenen cinayetlerin üstü örtülmeye, yaşananlar unutturulmaya çalışıldı.
Ancak adadaki olaylara tanık olan sağduyulu BM subayları da vardı. Bunlardan biri de Willy Lindh idi. Lindh BM GÖZETİNİNDE TÜRK SOYKIRIMI kitabını yazdı.