Son yıllarda hayatımızın değişmez adreslerinden biri oldu Katar. Her sıkıştığımızda bir şekilde imtiyaz dağıtır gibi bir şeyler sunup, para alıyoruz. Gelen paralar Katarlılar’ın mı, bıyıklı yabancıların mı, yoksa Katar’ın kendine has bağımsız yönetim tarzı olmadığını düşünürsek batıdan birilerinin mi bilmiyorum.
Yani Katar üzerinden hülle mi yapılıyor; açıkçası ondan çok emin değilim. Fakat bir gerçek var ki, dün Osmanlı’nın yarı borcunu üstlenmek pahasına reddettiğimiz kapitülasyonları, neredeyse parası karşılığı Katar’a ya da Katar’ı kullanan birilerine iade ediyoruz.
Ortada bir şeffaflık olmadığı için de gerçekten neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz. Ama bilinen bir şey var ki, sürekli bu adamlar varlık devrediyoruz. Ama arazi, ama şirket...
Öncelikle bunun adı doğrudan yabancı yatırım değil. Yani elinizdekileri üç kuruş para uğruna veriyor ya da sıfırdan bir yatırım yapmasını teşvik etmek yerine, mevcut şirketleri satıyorsanız, bunun adı doğrudan yabancı yatırım değil, yabancılaşarak el değiştirme olur.
Sorarsanız, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri geliştirecek anlaşmalara imza atıyoruz. Ama bizimkilere sorarsanız. Çünkü Reuters muhabiri Katar Dışişleri Bakanı Abdulrahman El Sani’ye sorduğunda, yabancı Bakan düşüncesini gayet net ortaya koydu.
Türkiye’nin ekonomik zorlukları olduğunu, bunun da kendileri için fırsat yarattığını, bu fırsatlardan yararlanmayı da incelediklerini söyleyiverdi. Hatta basına yansıyan ifadesindeki vurgu tam olarak şöyle: “Türkiye’nin ekonomik zorluklarının ortaya çıkaracağı fırsatları yakından izledikleri...”
Hemen arkasından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hamleyi yaptı ama iş işten geçmişti. Katarlı Bakan ağzındaki baklayı ıslanmadan ortalığı saçıverdi. Aslında bununla beraber mealen bir kaç şey söyledi.
Birincisi Türkiye ekonomisinin durumunun büyük açmazlar içinde olduğunu ve bunun bir fırsat yarattığını dile getirdi. Çavuşoğlu, bir de durumu kurtarmak için ‘karamsar bir tablo çizdiniz’ ifadesi kullanmasın mı?
İkincisi bu fırsatlara da hemen atlamadıklarını, incelediklerini dile getirdi. Bu ne demek? Para bende, ama biraz daha taviz koparmaya müsait bir ihtiyaç içinde olduğunu biliyorum.
Üçüncüsü mevkidaşı durumu kurtarmaya çalışmasına rağmen geri adım atmadı. Yani yanlış anlaşıldığı söyleyebilirdi. Ama bunu yapmadı. Göstere göstere ‘zor durumdasınız ve bizden para almaya geldiğinizi biliyoruz, açın bakalım listeyi’ mesajı yolladı. Sonuç mu?
Sloganlar hazır: Dik dur eğilme... Fakat bakla çıktı bir kere ağızdan; ne yapacağız?
[email protected]