Anuşirvan’dan “Anayasa” dersi

Yazarı Olmayan Makaleler Yazar iletisim@ulusal.com.tr

Anuşirvan veya İslam dünyasında yaygın olarak bilinen adıyla Adil Nuşirevan, 6. yüzyılda hüküm süren Sasani hükümdarlarındandır. İktidar döneminin başında eşitlikçi Mazdek isyancılarını büyük bir kıyım ile ortadan kaldırmıştır.

Bununla birlikte Nuşirevan, başında olduğu feodal sistemi, belirli “yasalar” temelinde kurumlaştırmış ve “adaletle” yönetmiştir. Nuşirevan’ın yönetim anlayışı kendisinden sonraki yüzyıllarda da etkili olmuştur.

İslam Dünyasında, Hz. Ömer’in Adil Nuşirevan’dan esinlendiği söylenir. Bu konuda Hz. Ömer ile Nuşirevan’ı birlikte anan hikâyeler dahi uydurulmuştur. Oysa Nüşirevan 579 yılında ölmüştü.

ADALETLE YÖNETİMİN ESASLARI

“Anuşirvan, Meclisinde hazır bulunan filozoflara hitaben “Bana özel, halkıma genel faydası dokunacak hikmet nedir?” diye sormuş. Hazır bulunanlardan Büzürg bin El-Bahtikan; “Ey Padişah, ben size bunu 12 maddede toplayacağım” diye cevap vermiş:

“Birincisi; şehvet, istek, korku, öfke ve keyfi arzuda (heva) Allahtan korkmaktır. Bunlardan her birini insanlar için değil, Allah için yap.

“İkincisi; doğru sözlülük, vaat edilen şeye, şartlara, anlaşmalara ve verilen sözlere (vefa)dır.

“Üçüncüsü; karşılaşılan problemlerle ilgili olarak alimlerin görüşlerini almaktır.

“Dördüncüsü; alimlere, halkın ileri gelenlerine, sınır muhafaza birliklerine, kumandanlara, katiplere ve yetkili kişilere derecelerine göre ikramda bulunmaktır.

“Beşincisi; kadılar atamak, vergi memurlarını adil bir şekilde denetlemek, dürüst çalışanları dürüstlükleri için ödüllendirmek, kötü çalışanları da kötülüklerine uygun şekilde cezalandırmaktır.

“Altıncısı; hapse atılanları belli günlerde huzura kabul edip suçlu olanları tespit edip ve masum olanları serbest bırakmaktır.

“Yedincisi, insanların yollarını, sokaklarını, pazar fiyatlarını ve ticari muamelelerini düzenlemektir.

“Sekizincisi, tebaayı suç işlememe konusunda güzelce te’dip ve ceza miktarlarını tespit etmektir.

“Dokuzuncusu, her türlü savaş silah ve aletlerini hazır bulundurmaktır.

“Onuncusu; aileyi, çocukları ve yakınları gözetmek ve onların çıkarlarını kontrol altında tutmaktır.

“Onbirincisi; gözler korkuyla sınırlara çevrildiğinde, gelecek bir hücumu vukuundan önce önlemektir.

“Onikincisi ise, vezirleri (bakanları) ve memurları kontrol edip, hilekârlarını ve vazifesini yapmaktan aciz olanları değiştirmektir.

“Anuşirvan bu sözlerin altın suyuyla yazılmasını emretti ve şöyle dedi: ‘Bunlar her türlü saltanat siyasetini deruhte eden sözlerdir.’” (Mesudi, Muruc ez-Zeheb, Selenge yayınları, s.237)

Başka bir yerde ise Nuşirevan, adil bir iktidarın dayanacağı zemini şöyle anlatıyor:

“İktidarın kaynağı ordu, ordunun kaynağı para, paranın kaynağı vergi, verginin kaynağı mamuriyet, mamuriyetin kaynağı adalet, adaletin kaynağı memurların dürüstlüğü, memurların dürüstlüğünün kaynağı vezirlerin düzgünlüğüdür. Hepsinin başı ise Hükümdarın işlerini hakkıyla yapması, işler kendisini değil, kendisi işleri kontrol altında tutacak şekilde onları yapabilecek güçte olmasıdır.”(age, s.240)

1500 YILIN KAZANIMLARI

Anayasalar devletin dayandığı temel esasları belirleyen metinlerdir ve burjuva devrimleri ile birlikte ortaya çıkmışlardır.

Ama yukarıdaki oniki maddeyi, yönetiminin dayandığı esaslar olması itibariyle, bugünün diliyle söyleyecek olursak Anuşirvan’ın “Anayasası” olarak da düşünebiliriz.

Peki, Adil Nuşirevan’ın “Anayasası” ile, Tayyip Erdoğan’ın yapmayı düşündüğü Anayasa arasındaki fark nedir?

Adil Nuşirevan, bugünden tam 1 500 yıl önce ülkesini daha ileri götürmek ve adaletle yönetmek için “Anayasa” yapıyor. Elbette insanlığın o güne kadar edindiği bilgi birikimiyle ve o güne kadar gerçekleştirdiği ilerleme zemininde.

Nuşirevan’ın muhalifleri, artık çok gerilerde kalan ilkel eşitlikçi toplum düzenini canlandırmak peşindeydiler. Ama tarihsel olarak ilerlemeyi onlar değil, Nuşirevan temsil ediyordu. Öyle olduğu içindir ki aradan 1500 yıl geçmiş olmasına rağmen hala kendisinden bahsediyoruz.

Tayyip Erdoğan ise, insanlığın Anuşirvan’dan bu yana geçen 1500 yılını yok sayıyor, tarih içinde kaydedilen bütün gelişmeye düşmanlık yapıyor.

ANUŞİRVAN’DAN DAHA GERİDELER

İşte bundan dolayı Tayip Erdoğanlar 21. Yüzyılda yaşamalarına rağmen, Nuşirevan’ın 1 500 yıl önce yaptığını da yapamaz.

Çünkü, İnsanlığın 1500 yıldır mücadele ile elde ettiği kazanımları yok etmek gibi beyhude bir çaba içine girmek, geriye yürümek isteyenin en önemli işi olacaktır.

Eğitimin dincileştirilmesi, mezhep düşmanlığı temeline oturtulan dış politika, toplumun kökü Ortaçağa kadar uzanan ayrımlar temelinde bölünmesi, kısacası Türkiye’nin iki yüzyıldır emperyalizme ve feodalizme karşı mücadele temelinde elde ettiği bütün kazanımlara düşmanlık, AKP iktidarının faaliyetini ve nereye varmak istediğini özetler.

Günümüzün en büyük gericilik merkezi ile işbirliği içinde olanlar, hangi dönemde olursa olsun tarih içindeki her ilerlemenin kaçınılmaz olarak düşmanı olacaktır.

Onun için Anuşirvan’ın feodal bir devletin yöneticisi olarak yaptıkları, Tayip Erdoğanların hiçbir zaman öğrenemeyecekleri olumlu bir ders durumundadır.

Mehmet Bedri Gültekin

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster