Aşık Daimi diyor ki:
NE ÇIKAR DOST
Göremiyor isem gerçek varlığı
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar
Sanat edindiysem sahtekârlığı
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar
İnsanlık giderken hep ileriye
Bizler inadına kaldık geriye
Gelmedikçe cehaletten beriye
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar
Kemaletim hidayetim olmazsa
Marifet suyundan kabım dolmazsa
Benden insanlığa eser kalmazsa
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar
Gayet inatçıysam, gayet zorbalı
Gündüz tesbihliysem, gece kavgalı
Olmadıkça insanlığa faydalı
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar
Daimi’yim nefse galip olmazsam
İlme fazilete talip olmazsam
Ele, dile, bele sahip olmazsam
Sünni’yisem Alevi’ysem ne çıkar.
İlk iki yazımızda iki örnek üzerine görüşlerimizi kısaca paylaştık. İkiside Tuncelili olan Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt ile HDP çizgisindeki DAD Başkanı Musa Kulu'nun açıklamalarındaki iki tavır Alevilerin içinde bulunduğu durumun aynası gibidir!
Tunceli Cemevi başkanı yörenin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çizgi izlemeye çalışıyor. Ekim 2018 tarihinde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Tunceli Cemevini ziyareti deyim yerindeyse olay olmuştu! HDP'sinden sahte soluna kadar değişik örgütler ve Aleviciler (Alevilerimiz değil) Sayın Ali Ekber Yurt'a ateş püskürmüştü ve Tunceli Cemevinin karşısına HDP yörüngesindeki Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) dikilmişti. Amaç Alevilerimizi etnik ve dini temelde birlikte yaşadıkları kardeşlerine düşman ettirmekti. Tuncelimizin duyarlı halkı buna aman vermedi.
Yine geçen hafta Nazımiye'nin Kıl köyündeki Düzgün Baba Cemevinde Tunceli Valisi ve askerlerin katılımıyla cem yapılmasına Aleviciler karşı çıkarak anti propagandaya başladılar. Peki, Cem'e bir valinin, kaymakamın, askerin katılması neden yanlış olsun? Tam tersine bölgede ve Alevilerimizin yaşadığı yerlerde düzenlenen cemlere valilerin, kaymakamların, askerlerin katılımından memnuniyet duyulmalıdır. İllaki bozgunculuk yapacağım diye yöre insanını huzursuz etmeye ne hakkınız var? Geçmişte yaşanan bazı olumsuzlukları sürekli tekrarlayarak Alevilerimizi diken üstünde tutmak hinlik değil de nedir? Cemlere katılan vali, kaymakam, asker cem tutmayın demek için mi katılıyorlar? Bu nasıl bir zihniyettir?
Aleviliğin özgün yanını muhafaza edenlerin ezici çoğunluğu PKK/HDP ile sahte solun egemen olduğu yerlere gitmez. Adı anılan örgütlerle kolkola girenler Alevilerin o kendine özgü inançlarını tarumar etmek için birlikte hareket ederler.
Tunceli bu kesimin elinden çok çekti. Bazı sol görünümlü örgütlerin her eylemini bu kentte düzenlemesi dikkatlerin Tunceli üzerinde toplanmasına neden oldu. Dersimcilik ise izolasyonun kapısını araladı. Hatta yurt dışında Dersimciliği ifrata vardıran Alevistancılar, Zazaistancılar, Dersim Komünist Kurtuluş Hareketi gibi saçmalıklar Tuncelili vatandaşlarımızı şaşkına çevirmiş ve ne yapacaklarını bilemez hale getirmişti. PKK'nın ilk hücrelerinden birinin 1975 tarihinde "Kürdistan devrimcileri" adı altında Tunceli'de oluşması da kentin hedef olmasında büyük payı var! Kısacası Anadolumuzun şirin illerinden Tunceli bu belalardan kurtulduğu oranda özgürleşiyor ve birleşiyordu.
İLLE DE BİRLİK
Birlikten dirlik doğar sözünün etkisi gücündedir. Ayrılıkçılık ise emperyalizmin özünde vardır ve işbirlikçileri aracılığıyla uygulamaya geçirir. Hakkari ile Edirne'nin eli Ankara'da buluşur, Van ile İzmir Ankara'da kucaklaşır ve Ardahan ile Antalya Ankara'da kol kola girer ve de bu uyumu hiçbir düşman bozamaz! O nedenle AABK, FEDA, DAD gibi gözü Washington ve Brüksel'de olanlar Ankara'yı göremezler!
Ülkemizde Alevileri HDP'nin ardına takmak için çalışan kuruluşlar Aleviliğin birliğini, iç dayanışmasını, ahenklerini bozmuştur. Emperyalist merkezlerin Aleviliği İslam dışı gösterme yönündeki girişimlerinde "Truva Atı" vazifesi gören Aleviciler en büyük zararı Alevilere vermiştir. Ayrıca, nasıl ki tarikatlar İslamı iç kamplaşmalara sürükledi; Alevilerin içine de AABK tarikatı, FED tarikatı, DAD tarikatı, PSAKD tarikatı vb sokularak kamplaşmalar yaratıldı. Alevileri bir daha Aleviliğin o özgüllüğünün sahası içinde birarada tutmak imkansızdır ve geri dönülmez bir yola girilmiştir. Batılı emperyalist devletlerin Aleviliğe ilgisi boşuna değildi ve bu noktada başarılı olduklarını adı anılan örgütlere bakılarak anlaşılır.
ALEVİLERE YÖNELİK ÇARPIK PROPAGANDALAR
Asimilasyon kelimesinin uluorta kullanılması sınırlıda olsa uyumun perçinlenmesini önlüyor ve kafalardaki soru işaretlerini çoğaltıyor. Doğal kaynaşma neticesinde oluşan millet birlikteliğini boşa düşürmenin en kolay yolu Sünni/Alevi kardeşliğini bozmak ve ayrılıkçılığı körüklemektir.
Alevicilerin Atatürk dönemi dahil cumhuriyetimizi töhmet altında bırakan sözlerinden biride ırkçılıktır. Türkiye'yi ırkçılıkla suçlayan cenahın en çok kullandığı malzemelerin başında ayrım yapmaksızın milliyetçiliği sorgulamak geliyor. En saldırgan emperyaliste bağlı ırkçı/faşist milliyetçilikle, antiemperyalist yurtsever milliyetçiliği aynı kefeye koyarak değerlendirmelerde bulunmaları Alevilerimizde tereddütlere yol açıyor. Alevicilere bir hatırlatmada bulunacağız; Irkçılık bu topraklara yabancıdır ve ırkçılık yapanlarıda Anadolu terbiye eder dönüştürür. Yurdumuzda ırkçılık esas olarak Hitler faşizminin etkin olduğu 1940'lı yıllarda peydahlandı. Reha Oğuz Türkkanlar, Hüseyin Nihal Atsızlar, Peyami Safalar Hitlerin savunucuları olarak kafatasçılığı ve ırkçı söylemleri ülke sathına yaymak istediler ve bu bakımdan kötü örneklerdir. Bazı art niyetliler Atatürk milliyetçiliği ile Türkkan/Atsızların ırkçılığını bilerek karıştırırlar. Aslında biri yurtseverdir diğeri ise emperyalizme bağlı ırkçılıktır.
Alevilik üzerine hazırlanan yayınlar ve sosyal medya ağlarının büyük bölümü bölücü ve sahte solcu örgütlerin egemenliğindedir. Gün 24 saat Aleviliği dönüştürmek için çırpınıp dururlar. Bunlara karşı bizlerde yayınlarımızda Aleviliğe daha fazla yer vermeliyiz. Vatandaşlarımızın içinde ikilik çıkarmak düşmanca bir girişimdir ve bunu önlemenin yolu doğruları Alevilerimize taşımak ve ele geçirdikleri kuruluşları geri almak.
AMERİKAN TUZAĞINA KARŞI UYANIK OLALIM
Amerikan emperyalizmi Türkiye halkının baş düşmanıdır ve onunla işbirliği içindeki kara güçleride düşmandır. Amerikan emperyalizmi Alevilerimizinde can düşmanıdır. Yıllarca kontrgerilla örgütüyle Alevilerimizin katliama uğramasını tezgahlayan ABD'nin beşinci kollarına karşı Alevilerimizin uyanık olmaları son derece önemlidir.
Aşık Mahzuni Şerif boşuna "Amerika Katil Katil" diye haykırmadı! Ozanlarımız halkımızın dilidir ve onlar adına seslenirler, sözcülük ederler. İşte o Amerika yine boş durmuyor ve: "ABD Dışişleri Bakanlığı, ülkelerin dini özgürlükler alanındaki uygulamalarını değerlendirdiği 2021 raporunda Türkiye'de hükümetin dini azınlıklar için "düşmanca bir siyasi ortamı tetikleyecek davranışlarda, kasıtlı eylemsizliklerde ve retorikte" bulunduğu yönlü kararlar alıyor. Tüm Alevilerimizi emperyalizmin tuzaklarına karşı dostça uyarıyoruz. ABD'nin yukarıda ki açıklaması bile yalnız başına uyarıcı olmalıdır. Elin Amerikası burnunu ülkemizin içlerine kadar sokmak istiyor. Ama şunu unutmasınlar ki Türk milleti yedi düvelin burnunu sürtmüş, kırmış ve kapı dışarı etmişti.
SONSÖZ YERİNE
Türkiye denildiğinde çok haklı olarak hoş bir ürperti duyarız ve güzellikler sarar tüm benliğimizi! Aklımızın film şeridinde Yunus Emreler, Pir Sultan Abdallar, Nazım Hikmetler iz bırakarak geçer ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tüm heybetiyle Türkiye'yi omuzlarına yüklemiş yedi düveli işaret parmağıyla gösterir! Aşık Veysel ise yücelerden seslenir:
Kürt’ü Türk’ü ne Çerkez’i
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi
Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi
Şu âlemi yaratan bir
Odur külli şeye kâdir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası
Dizeleriyle bizleri uyarır. Milli Ant'ın sınırları dahilinde hep beraber Türk Milletini oluşturmuş; "iri olmuşuz, diri olmuşuz, bir olmuşuz". Her kim ki bu ahengi bozarsa bozguna uğrasın!